İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türk-Yunan ilişkilerinde Atatürk-Venizelos dönemine dönüş mümkün mü?

***Metinde yer alan görüşler yazar(lar)ına ait olup, HyeTert’in görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.***
Yunanistan, Osmanlıya karşı bağımsızlık ayaklanmalarını iki yüzyıl önce 25 Mart 1821’de başlattı. Prof. Dr. Enis Tulça, Yunanların tarihinde önemli bir dönüm noktası olan bu günde, Türk-Yunan ilişkilerinin seyrini Sputnik’e anlattı.

1829 yılları arasında süren ayaklanmaların sonunda Yunanistan, Osmanlı Devleti’nden bağımsızlığını kazandı. Yunanistan, 1832 yılında imzalanan İstanbul Antlaşması ile de bağımsız bir ülke olarak tanındı.

Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Enis Tulça, “Her ülkenin bağımsızlık ve kuruluş günleri önemlidir. Bir de bu yüzüncü, iki yüzüncü yıl dönümleri ise siyasi tarihin akışı içinde daha önem kazanıyor. Eğer barışçıl amaçlara vesile olursa da daha değerlidir” diyerek şunları söyledi:

“Böyle bir örnek 1976 yılında ABD’nin iki yüzüncü bağımsızlık törenleri vesilesi ile yaşandı. Hatta bu, bir milli gün ötesinde İngiltere Krallığı ile ABD’nin örnek etkinliklerle adeta birlikte kutladıkları ve iki ülke ilişkilerini son 45 senede daha ileri götüren bir vesile oldu.”

Benzer bir başka örneğin ise 1930 yılında Türkiye ile Yunanistan arasında yaşandığını aktaran Tulça, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yunanistan 1930’da yüzüncü yılını kutlarken Türkiye Büyükelçisi Enis Akaygen, Atina’daki törenlere davetliydi. Akaygen davetli olmamasına rağmen inisiyatif kullanarak 1821’in başlangıç noktası olan Messolonghi şehrindeki etkinliklere gidip katılmıştı. Bu diplomatik jest, Yunan tarafında büyük bir önemle karşılanmıştı. Arkasından da iki ülke 1930 Atatürk-Venizelos Dostluk, Tarafsızlık ve Hakem Antlaşmaları’nı imzaladı ve iki ülke için 25 yıl kadar sürecek bir yakınlaşma ve dostluk ortamına girildi.” Enis Tulça Arşivi 30 Ekim 1930’da Atatürk-Venizelos Dostluk, Tarafsızlık ve Hakem Antlaşması’nın imzalanması. Fotoğrafta Başbakan İsmet İnönü, Yunanistan Başbakanı Elefterios Venizelos ve Türk Büyükelçi Enis Akaygen görülüyor.

‘1923 ve Lozan dengesi, kötü ilişkilerin sıfırlandığı bir aşamaydı’

Yunanistan için 1821’in yıl dönümü ile Türkiye Cumhuriyeti için yaklaşan yüzüncü yıl etkinliklerinin önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Tulça, “Yukarıdaki örnekler gibi iki ülke için bir yakınlaşma ortamı bugün canlanabilir miydi? Türkiye için 1923 ve Lozan dengesi, Yunanistan ile olan geçmişteki kötü ilişkilerin sıfırlandığı bir aşamaydı. Hatta Venizelos da 1930 Ankara seyahati dönüşü Penelope Delta ile bir söyleşisinde o zaman tesis edilen Türk-Yunan dostluğunun artık kalıcı olabilmesi inancını ifade etmişti. Türk insanı çabuk unutan bir yapıda. Geçmişte Yunanistan ile yaşanan olumsuzlukları güncel ortamda bir uzlaşı ihtimali karşısında kâle almayıp hafızasının arkasına atıverir” dedi.

Ancak Yunan tarafında “bu refleksin olmadığını” ileri süren Tulça, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bugün artık kaybolduysa bunun sebepleri neler olabilir? Kilisenin, Yunanistan dış siyasetindeki önemini biliyoruz. Ama biz Türk tarihçileri için asıl Osmanlı döneminde Ortodoks âlemi Vatikan karşısında kendini bulmuştur, güçlenmiştir. 19. asırdaki ulus-devlet yapılanmaları içinde ise sadece Yunan halkı değil Balkanlarda ve Orta Avrupa’da birçok halk imparatorlukları olan iki devletin bünyesinden bağımsızlıklarına doğru harekete geçmişlerdir. Diğer taraftan Türk insanı 1821-1830 arasında Mora’da Müslümanlara karşı cereyan eden olayları, 1919-1922’de Anadolu’da yaşananları veya 1963-1974 arasında Kıbrıs’ta yaşanan olumsuzlukları genelde unutmuştur.” Enis Tulça Arşivi Yunanistan Başbakanı Elefterios Venizelos’un, Ankara’ya yaptıkları resmi ziyaret sonunda açıklanan, 1 Kasım 1930 tarihli resmi bildirinin metni.

‘Diplomasinin yoluna taş konmamalıdır’

“Öyleyse sorun nerededir ve çözüme nasıl gidilebilir? Yunanlılar için zamanımıza göre 1453 çok geçmiş bir tarih olarak kabul edilebilir mi? Günümüzde Yunan halkına Türkiye’nin görüş ve tutumları ne kadar doğru veya eksiksiz yansıtılabiliyor?” sorularını yönelten Prof. Dr. Tulça, ayrıca şunları ekledi:

“Türkiye açısından asıl mesele bana sorarsanız Lozan dengesidir ve Yunanistan tarafından Lozan’ın ötesine geçilmemesidir. Bugünkü iki ülke yöneticileri fazla geçmişe takılmadan Kıbrıs sorunu ile başlayan bu ve diğer uyuşmazlıkları ancak karşılıklı tamir edebilmekle bu işin içinden çıkılabilir. Bu coğrafyada birlikte yaşıyorsak her iki devletin yaşanan olumsuz birikimleri çözme zamanı gelmiştir. Diplomasinin yoluna taş konmamalıdır. Burada bugünkü medyalarımızın da katkısına ihtiyaç vardır. Bu vesileyle Yunan milli gününü kutluyorum.”

Yazıda ifade edilen görüş ve düşünceler, Sputnik’in görüşlerini yansıtmayabilir.


Sputnik Türkiye

Yorumlar kapatıldı.