İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Coğrafya kaderse, bu kadere hepimiz ortağız

Hollanda seçimlerinde İşçi Partisi’den Miletvekili Adayı olan Mardin doğumlu Süryani kökenli Attiya Gamri: Özgürlük olmadan barış olmaz. Onun için ben nerede olursa olsun halkların kardeşliği ve özgürlüğü için mücadele ediyorum. Bu düşünceyi Hollanda parlamentosuna taşıyarak, halklarımızın hakkını en iyi şekilde temsil edeceğime inanıyorum.

A. Beth Arsan ve Z. Aydoğdu

Hollanda’da 150 sandalyeli parlamentoyu yenilemek için 13 milyon 200 bin seçmen dünden itibaren sandık başına gitmeye başladı. Seçimleri, koronavirüs salgını nedeniyle üç güne yayıldı. Sağlık önlemlerinin alınacağı seçimde sandık başına gelen seçmene sağlık kontrolü de yapılacak.

Öte yandan bu seçimler, 1’inci Dünya Savaşı’ndan sonra en fazla siyasi partinin katıldığı ikinci seçim; 1922 yılında 53 partinin katıldığı seçimlerin ardından, bu yıl 37 parti yarışıyor. İşçi Partisi’den (PvdA) Miletvekili Adayı Mardin doğumlu Süryani kökenli Attiya Gamri ile adaylığını ve kritik seçimi konuştuk.

► Kendinizi nasıl anlatırsınız?

Güneydoğu Türkiye’de doğdum. 1980’de, 8 yaşındayken ailemle birlikte Hollanda’ya mülteci olarak geldik. Bizim için memlekette artık yaşam koşulları zorlaşmıştı. Asurlular (Türkiye’deki söylemle, Süryaniler), ağalığın ve feodalitenin hâkim olduğu bir bölgede, birçok haklardan yoksun ve korumasızdılar. Üstelik çıkan savaşlar ve bölgesel çatışmalar bizi yurdumuzdan etti. Böyle bir ortamda yaşamımız zorlaştığı için, ülkemizi terk etmek zorunda kaldık.

Önce Hengelo’ya geldik. İki aile olarak, Enschede’ye giden tehlikeli bir yol üstünde, çok küçük bir evi paylaşmak zorunda kaldık. Bir bakıma şans eseri kendim veya kardeşlerimden birisi arabanın altına sürüklenmedik. O zamanlar arabalar söz konusu güzergâh üstünde saatte 80 km hız yapabiliyorlardı. Altı ay sonra Oldenzaal’a taşındık. Gördüklerimize inanamadık: Yeni bir mahallede, yepyeni bir ev.

► 40 yılda Hollanda’da ne yaptınız?

Elbette bir çocuk olarak ilkokula gittim. Sonra yüksek eğitime giden uzun bir yol vardı. Saxion Yüksek Okul Enschede’yi bitirdim. Gençlik hizmeti alanında çalışmaya başladım. Çok kısa bir süre yaşlılarla ilgili hizmetten sonra, sürekli gençlikle ilgili hizmet alanında çalıştım. İşimin yanı sıra birçok gönüllü işte de çalıştım. Örneğin iki dönem eyalet yönetiminde yer aldım (Overijssel ve Kuzey Hollanda). Ve şu anda Hollanda parlamentosuna girmeyi düşünüyorum. Kuşkusuz tercihli oylara bağlı olarak. Bundan ötürü özellikle seçmenlerin tercihli oylarını PvdA’da, 26 numaradaki adaya kullanmalarını rica ediyorum. Geldiğimiz noktaya bakın, oysa daha önce bu ülkenin en büyük partisiydik. Kurucu unsuru olarak, ülkenin kaderini belirliyorduk. Zaten sol olarak geldiğimiz nokta hiç de iç açıcı değil.

► Niçin parlamentoya girmek istiyorsunuz?

Benim için önemli olan toplumda eşdeğerliliktir. İster Oldenzaal’dan istersen Güneydoğu Türkiye’den gel, benim için hiç fark etmez. İster Alevi, istersen Asurlu ol veya Weerslo’dan gelen bir köylü… Fark etmez. Elbette Aleviler Hollanda ve Türkiye’de eşdeğer olarak kabul edilmeli ve muamele görmeliler. Asurlular Ortadoğu’da veya Enschede’de Wesselerbrink mahalle sakinlerinden farklı muamele görmemeliler. Bu ilke toplumun tüm unsurları ve köylüler için de geçerlidir. Eşitlik ve eşdeğerlilik. Kimse kimseden üstün değildir.

► Doğduğunuz ülkedeki gelişmeleri takip ediyor musunuz?

Elbette, doğduğum ülkedeki tüm gelişmeleri, adım adım takip ediyorum. Orası benim de ülkem. Türkiye, köyüm, şehrim. Rüyalarımı gördüğüm, ev yaptığım dağ. Bir gün o dağda bir ev yapmak istiyorum. Bu benim hayalim, rüyam. Çok güzel ve muhteşem bir ülke. Fakat siyasal olarak tablo hiç de muhteşem değil. Öyle bir ülke ki, renkli bir mozaik. Bir cümbüş. Uçsuz bucaksız, sınırsız renkler. Maalesef aynanın öbür tarafı, Aleviler örneğin, eşdeğer muamele görmüyorlar. Bu durum diğer azınlıklar için de geçerli. Çok yazık! Bu durum değişmeli. Güzel bir ülke. Daha iyilerine layık. Değişmeli.

► Seçmenin oyu için çok özel bir gerekçe sunabilir misiniz, Türkiye kökenli insanların size oy vermeleri için?..

Aynı anadan, aynı topraktan doğduk biz. Bu bereketli ve mübarek toprakların çocuklarıyız. Onun için koklaşmalıyız, barışmalıyız, sevmeliyiz, sevilmeliyiz. Yürek işçileri olarak, kardeş gibi, arkadaş gibi, dost gibi, iyi komşular olmalıyız. Hz. Ali ne demiş: “Biz dinde iyi komşularız.” Coğrafya kaderse, bu kadere ortağız hep birlikte. Birlikte yaşamalıyız hür ve kardeşçe, barış içinde. Bu topraklar bunu yüzyıllar evvelinde biliyordu zaten. Biz neden bilmeyelim? Neden bir arada yaşamayı savunmayalım? Tarihte yeteri kadar acılar yaşandı ve halen yaşanıyor. Halklarımız büyük travmalar yaşadı. Bunlara bir son vermeli. Çünkü halklar kardeştir. Yeter ki özgür olsunlar, onlar barışırlar ve yeniden ortak yaşamı kurarlar. Kardeşim Hrant’ın dediği gibi: “Su çatlağını bulur, yeter ki biz birbirimizin doktoru olmalıyız.” Özgürlük olmadan barış olmaz. Ben nerede olursa olsun halkların kardeşliği ve özgürlüğü için mücadele ediyorum. Bu düşünceyi Hollanda parlamentosuna taşıyarak, halklarımızın hakkını en iyi şekilde temsil edeceğime inanıyorum.


BirGün Gazetesi

Yorumlar kapatıldı.