İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

‘İnsan Hakları Eylem Planı’ meselesi (1) – Mıgırdiç Margosyan

Mıgırdiç Margosyan

Kirvem,

Döne döne, ite kaka, arada bir eksik gedik kısmını allayıp pullayıp, yıkayıp yağlayıp, yama üstüne yeni yamalarla donattığımız gelmiş geçmiş bilumum anayasalarımızın ardından, ülkemizin bir türlü rayına oturmayan meselelerinin günün birinde inşallah çözülüp dolayısıyla yerle yeksan olacağını milletçe umut ettik ama, bu arada köprülerin altından akıp giden sularla birlikte hayallerimizin gerçekleşmediğini gördükçe, bu kez de hep birlikte “Ah anayasa, vah anayasa” nakaratıyla oynanıp durduk, duruyoruz…

Ülke sathında şu veya bu nedenlerle bozulan, amiyane deyimiyle tadından yenmez boyutlara ulaşan maddi manevi, dahili harici meselelerimizi demokratik yollarla, hukuk kuralları doğrultusunda çözmeyi beceremeyince; işin kolayına kaçıp, dolayısıyla yasalarımızın anası olan anayasalarımızı bazen postallarımızla çiğneyerek, palaskalarımızla evirip çevirip döverek veya bir müddet için derin donduruculara, tozlu raflara kaldırıp böylece “sen sağ ben selamet” yaklaşımıyla sorunlarımızı sözde çözmeye kalkıştık lakin olmadı, bu maya tutmadı…

Aslında bu tür afaki çabalarımızın eninde sonunda işe yaramadığı gibi, ayrıca zamanı boşa harcadığımızı, üstelik istesek de istemesek de sarığımızın düşüp kelimizin bilmem kaç mumluk ampul gibi tüm haşmetiyle parladığını geç de olsa fark edince nedense celallenmeyi huy edindik…

Nitekim bir vakitler içine saplanıp kaldığımız kimi meselelerimizin köküne kibrit suyu, zaç yağı, tuz ruhu dökerek kurutmayı; “açılımlar, paketler, reformlar” adı altında pazarlayıp, bunun inceden inceye koordinatlarını planlarken, tam aksine sorunlarımızın giderek bir nevi kördüğüme dönüşüp, içinden çıkılmaz boyutlara ulaşmasının ardından, geldiğimiz noktada görünen o ki maalesef yine çuvalladık!

Çuvalladık… Çünkü daha düne kadar alayla valayla birbirinin peşi sıra dizdiğimiz paketler dolusu müjdelerin fos çıktığını, dolayısıyla şimdilerde, şu günlerde hani deyim yerindeyse “bayram, seyran” değilken birdenbire, sanki gökten zembille inercesine yeni bir “müjde”yi bu sefer de, “İnsan Hakları Eylem Planı” lakabıyla sazlı, sözlü bir nakarat eşliğinde dillendirmek belki kimi kulaklara hoş gelebilir ama, öte taraftan da bundan kellim artık “gavurlara, gavur” veya birilerine, “affedersin Ermeni” denmeyecekse, daha doğrusu diyemeyeceksek, eh o zaman bu “eylem planı”nı acaba kağıt top misali çöp sepetine mi boylamamız mı gerekir, bunu da istersen haftaya konuşalım Kirvem!


Evrensel Gazetesi

Yorumlar kapatıldı.