İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Beyoğlu’nun 45 yıllık ayakkabı ustası kepenk kapattı: Bu ülkede aç kaldım

Bir Yahudi ayakkabı ustasının yanına çok küçük yaşta çırak olarak giren Osman Korkmaz, 30 yıl önce 4 çocuk okuttuğunu, şu an ise eve ekmek götürmekte dahi zorlandığını söylüyor.

Yağmur KAYA

ARTI GERÇEK- 66 yaşındaki Osman Korkmaz, Beyoğlu’nun en eski esnaflarından biri idi. Ekonomik kriz, pandemi, insanların alım gücünün düşmesi ve devletin küçük esnafa yönelik herhangi bir ekonomik destekte bulunmaması Korkmaz gibi binlerce esnaf ve zanaat ustasını kepek indirmeye zorladı.

1970’li yıllarda Adıyaman Kâhta ilçesinden yokluk ve yoksunluğu sırtına yükleyip yolu belli ama o yolda nelerle karşılaşacağını bilmeden İstanbul’a gelen Korkmaz, uzun bir süre Unkapanı’nda hamallık yaptıktan sonra Yahudi bir ayakkabı ustasının yanında çırak olarak işe başladığını söylüyor. Ayakkabı yapmakta ustalaşan Korkmaz, bir müddet sonra yakın dostum dediği biriyle Beyoğlu Kuloğlu Sokak’ta bulunan atölye ayakkabı tamir ve yapım yeri dahil 3 atölyesinin daha olduğunu ifade ediyor.

Onlarca çalışanın bulunduğunu, usta-çırak ilişkisine dayanan çalışma disipliniyle birçok insan yetiştirdiğini vurgulayan Korkmaz, ülkedeki siyasal-ekonomik krizler, sanayiinin, teknolojinin gelişmesi, alışveriş merkezlerinin artması, rahatsızlığı derken emek, ince işçilik ve binbir emekle yaptığı mesleğini sürdüremez duruma geldiğini vurguluyor.

‘SİFTAH YOK AMA VERGİMİ VERİYORUM’

Korkmaz’la aylar önce mesleği ve yaşam öyküsü üzerine söyleşi gerçekleştirmiştim. Korkmaz, günlerce siftah yapamadığını belirtmiş, kendi deyimiyle Batılı turistler Beyoğlu’na gelir ise kazanç elde ettiğini ve mesleğini bırakma noktasına geldiğini ifade etmişti. Dediği gibi de oldu. Pandeminin de etkisiyle atölyesini kapatan Korkmaz, değil dükkanının kirasını ödemek, eve ekmeği bile zor götüremediğini söylemişti:

“Bakın şurada neredeyse bir saati geçti buradasın biri gelip de ‘Şu ayakkabı kaç paradır, şu çanta kaç paradır’ demedi. Meselâ günlerce siftah yapmıyorum. Devlete hala vergi veriyorum. İster çalışayım, ister satayım. Siftah yok ama vergimi veriyorum.”

Duvarında ‘Her türlü ortopedi ayakkabı yapılır’ yazısının bulunduğu 28 metre kare bir alanda, zamanını radyoda at yarışı dinleyerek, ganyan oynarak ve bulmaca çözerek geçirdiğini söylemişti Korkmaz. Aylara sonra yeniden atölyesine gittiğimde raflardan ayakkabı, çanta ve cüzdanların kaldırıldığına şahit oldum. Pandemi nedeniyle tek bir turistin bile gelmediğini söyleyen Korkmaz, artık maddi gücünün kalmadığını söylüyor. Korkmaz ve Korkmaz gibi nice insanlarla bir dönem kapanıyor diyebiliriz.

‘NE ÜRETEBİLİYOR NE SATABİLİYORUM’

Korkmaz, bu süreçte herhangi bir maddi destekte bulunulmadığını söyleyerek sözlerini şu şekilde sürdürüyor: “Diyor ki mesele, şunlara bilmem ne kadar şey çıkardık. Kime ne çıkardın. Bende ufak esnafım dükkânım 11 aydır kapalı. Ben dükkanımı açmıyorum. Yaşımdan dolayı açamıyorum. Pandemiden dolayı açamıyorum. Sokakta insan geçmiyor, bir şey satamıyorum. Ne üretebiliyorum ne satabiliyorum. 45 sene hep böyle miydi? Yok tabii! Namuslu çalışıyorsan ekmeğini senin elinden alıyorlar.

‘BIKTIRDILAR BİZİ, BIKTIK’

“Vergiden, muhasebeden, kiradan muaf tutmadılar. Mart’ın 11’den bugüne kadar bir lira para kazanmadan dükkanın kirasını, vergisini, muhasebesini, spotajını, elektriğini… Bıktırdılar bizi, bıktık. Takat kalmadı. Nasıl yürüyeceksin? Sopa da vursalar yürüyemesin, iğne de batırsalar yürütemezsin. Vurdumduymaz bir ülke. Sonra da çıkıyorlar karşımıza, ‘efendim bu desteği verdik şu desteği verdik’. Ben 45 yıllık bir esnafım hiçbir yerden destek almış değilim.

’45 SENE DEĞİL SON BİR YIL İÇERİSİNDE BÖYLE OLDUM’

“Ayakkabıyla ilgili her şey elimden geliyor ama aç kaldım bu ülkede. 45 sene değil son bir sene içerisinde böyle oldum. Bugün bir ekmek 2 lira. Nasıl yapacağız. Önümüzde bir seçenek yok. Başka da bir şey bildiğim yok. Zanaat olarak bunu seçtik. Hiç şansım yok. Köye de gitsem geçinemem. Bundan 46 sene evvel bıraktığım ev yıkıldı. Bir ev yapmaya kalksam benim ömrüm yetmez o borcu ödemeye. Burada kaldım, gidemem ki! Takatim yok ki! Nereye gideyim. Ben hastalandım, hanım hastalandı. Oraya gitsek doktor da bulamayız.

‘BUNDAN 30 SENE ÖNCE 4 ÇOCUK OKUTTUM, ŞİMDİ EKMEK GÖTÜREMİYORUM EVİME’

“Yüzde bir milyon insanlar fakirleşti. Dikkat edersen yüzde yüz insanlar fakirleşti demiyorum, yüzde bir milyon fakirleşti. Bundan 30 sene önde 4 çocuk okula gönderdim. 4’ünede ekmek götürebiliyordum. Şimdi hanıma bakamıyorum biliyor musun? Bir ben bir de o. İnsanlar fakirse ki aksini iddia eden varsa ben 35 sene ekmek götürmüşüm son yıllarda ekmek götüremiyorum evime.”


Artı Gerçek

Yorumlar kapatıldı.