İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Milli Mücadele’nin ilk zaferinin 101’inci yılı

***HyeTert, bu kaynağın ve/veya içeriğin yanlış ve/veya yanıltıcı bilgiler ve/veya soykırım inkarcılığı, ırkçılık, ayrımcılık ya da nefret suçu içerdiği/yaydığı kanısındadır. Metni paylaşmadan önce bu uyarıları göz önüne alarak, içeriği ve/veya kaynağı güvenilir kaynaklardan kontrol ediniz.***

– DOÇ. DR. ÖĞRETİM ÜYESİ CENGİZ ŞAVKILI 

I. Dünya Savaşı sırasında yapılan Sykes-Picot gizli paylaşım antlaşmasına göre Kilikya, Suriye, Musul, Filistin ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi Fransa’ya verilirken; Hayfa ve Akka Limanları ile Irak ise İngiltere’ye bırakılıyordu.

İngilizler 30 Ekim 1918 tarihinde yapılan Mondros Ateşkes Antlaşması’nın 7. maddesine dayanarak 22 Şubat 1919’da Maraş’ı işgal etmişlerdi. Maraş’taki İngiliz işgal kuvvetleri başta Hintli olmak üzere diğer sömürgelerden getirilen askerlerden oluşmaktaydı. Hintli Müslüman askerlerin varlığı uygulamaları yumuşatırken halkın tepkisini de engellemiştir. Ermenilerin taşkınlıkları hariç nispeten sakin geçen İngiliz işgal döneminin ardından, 15 Eylül 1919 tarihli Suriye İtilafnamesi’ne göre İngilizler işgal ettikleri Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden çekilmiş ve bu bölge Fransızlar tarafından işgal edilmiştir. 

ERMENİLER MARAŞ SOKAKLARINDA

Maraş’ın Fransızların işgalinden sadece birkaç gün sonra 31 Ekim 1919’da “Sütçü İmam Vakası (Uzunoluk Olayı)” meydana gelmiştir. Fransızlardan güç alan Ermeniler, Maraş sokaklarına dağılmışlar önlerine gelen Türklere hakaretler ediyorlar, millete, dine ve mukaddesata dil uzatıyorlardı. Maraşlılar için bitmez tükenmez sayılan bir gün, ağır ağır kararırken bir grup Fransız-Ermeni devriyesi Uzunoluk Caddesi’nden kışlaya dönüyordu. O sırada Uzunoluk Hamamı’ndan çarşaflı üç Müslüman-Türk kadını ve onların bohçalarını taşıyan bir oğlan çocuğu çıkmıştı. Fransız üniforması giymiş Ermeni askerlerinden birisi içtiği içkinin tesiri ile hamamdan çıkan bir Türk kadınına saldırdı ve peçesini yırttı. Ardından şöyle seslendi; “artık burası Türklerin değildir, Fransız memleketinde peçe ile gezilmez.” Peçesi yırtılan kadıncağız orada yaşadığı korkunun şoku ile bayıldı. Orada bulunan Maraşlılar hemen olaya müdahale ederek, Ermenilere yollarına devam etmelerini söylediler ise de; Ermeniler kötü sözler sarf ederek silahla karşı koydular. Bu olaylar esnasında Çakmakçı Sait, Ermenilerin kurşunlarıyla yaralandı ve aldığı yaraların tesiriyle şehit düştü. Gaffar Kabuloğlu Osman da yaralanmıştı. Bu sırada geçimini sütçülük yaparak sağlayan, bunun yanı sıra ücretsiz imamlık yapan Sütçü Hacı İmam, bu çirkin olayı görür görmez hemen silahına sarılarak; “-Durun bre densizler! Gün namus günüdür” diyerek silahını ateşledi. Irz düşmanı nankör Ermeni yere düştü. Ermenilerden birisi ölmüş diğer ikisi ise yaralanmıştı. Kadınlara sataşmayı yiğitlik zanneden diğerleri ise çareyi olay yerinden kaçmakta buldular. 31 Ekim 1919 tarihinde Maraş’ın kahraman bir evladı olan Sütçü İmam, işgalci Fransız ve Ermeni saldırganlara karşı Türk’ün namus ve şerefine uzanan kirli elleri kırmış, Millî Mücadelenin ilk kurşununu atarak bu kutsal mücadelenin fitilini ateşlemiştir. 

BAYRAKSIZ NAMAZ KILINMAZ

Sütçü İmam Olayı’nın ardından Maraş’ta asayişi sağlamak için gönderilen Fransız Askeri Valisi Andre’nin ilk işi, 27 Kasım 1919’da Maraş ileri gelenlerini Kadir Paşa Konağı’nda bir toplantıya davet etmek olmuş; ancak Maraş ileri gelenleri toplantıya katılmamışlardı. Andre, aynı günün akşamında Hırlakyanların evinde şerefine verilen ziyafette ev sahibinin kızı Helena’yı dansa kaldırmak istemiş, Helena ise; “Ne Fransız ne de Ermeni bayrağının bulunmadığı bir şehirde dans etmeyi sevmem” diyerek dans teklifini reddetmiştir. Bu durum üzerine Andre, derhal emir vererek kaledeki Türk bayrağını indirtmiştir. 28 Kasım sabahı Maraş’ın ileri gelenlerinden Avukat Mehmet Ali (Kısakürek) Bey, yedi adet beyanname yazarak oğlu Şahap vasıtası ile bu beyannameleri Ulu Camii, Sarayaltı ve Çarşıbaşı gibi şehrin belirli camilerine astırdı. Cuma namazını kılmak için şehrin her tarafından insanlar Ulu Cami’ye akın akın gelmişti. Cemaat arasında “bayraksız namaz kılınmaz” şeklinde bir uğultu kopmuş ve hutbeye çıkan Ulu Cami İmamı Rıdvan Hoca cemaate şöyle seslenmiştir: “hürriyeti olmayan bir milletin cuma Namazı kılması caiz değildir.” Bu yönde atılan sloganlar ile cemaat sancağı alarak kaleye doğru hücum etmiş ve halk içinde yer alan onbaşı Osman Erşan bayrağı kale burçlarına dikmiş ve cuma namazı kalede eda edilmiştir. 

Yaşanan bu olaylar halk içinde bir kıpırdanma oluşturmuş ve doğal bir süreç içinde hızla Kuvay-i Milliye örgütleri kurulmuştur. Bu teşkilatlanmayı bir sisteme bağlamak üzere 30 Ekim 1919 tarihinde Mustafa Kemal Paşa tarafından Maraş Bölgesi Kuva-yi Milliye Teşkilatı Reisliğine Üsteğmen Asaf Bey (Kılıç Ali) atanmıştır. Öte yandan şehirde din adamları ve eşraf öncülüğünde gizli heyetlerin birleşmesi ile Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurulmuştu. Bu örgütlü teşkilatlanmanın ardından başlayan Maraş’ın kurtuluş savaşı Arslan Bey idaresinde 22 gün sürmüştür. Maraş halkı düşmanı şehrinden 12 Şubat 1920 tarihinde söküp atmış ve böylece Maraşlılar mücadelelerini zaferle taçlandırmışlardı. Bu mücadele “Millî Mücadele’nin ilk zaferi” olarak tarihte altın harflerle yerini almıştır. Maraş, bu sembol kahramanlığına binaen Meclis tarafından 5 Nisan 1925 tarihinde İstiklal Madalyasıyla ödüllendirilmiş ve 7 Şubat 1973 tarihinde ise şehre “Kahraman” unvanı verilerek şehrin adı “Kahramanmaraş” olmuştur.

Doç. Dr. Öğretim Üyesi Cengiz ŞAVKILI / KSÜ Tarih Bölümü

https://www.aksam.com.tr/guncel/milli-mucadelenin-ilk-zaferinin-101inci-yili/haber-1148718

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın