İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Her mahalle ayrı bir ‘yurt’

Göçmenlerin yoğun olarak yaşadığı Fatih ve Esenyurt’a ikamet sınırlaması getirildi. Suriyeliler, Afganlar, İranlılar, Araplar ve Afrikalı sakinleriyle nüfusu 1 milyonu bulan Esenyurt’ta her mahalle ayrı bir getto. Güzellik yarışması yapan Ugandalılar, düğün salonunu ibadethaneye dönüştüren Nijeryalılar, yoksul Afrikalılar ve lüks dairelerde yaşayan Arapların bulunduğu Esenyurt’ta muhtarlar, mahallesine yabancılaştı.

Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün yabancı uyruklu vatandaşların yoğun olarak yaşadığı Esenyurt ve Fatih ilçelerine ikamet iznine sınırlama getirmesiyle gözler, göçmenlerin yoğunlukla yaşadığı bu iki ilçeye çevrildi. Bugüne kadar özellikle Suriyeli göçmenlerin yaşam alanı haline dönüşen Fatih’in yanı sıra Esenyurt da artık göçmenlerin yurdu haline geldi.

Türkiye’de 58 ilden daha fazla nüfusa sahip olan 20 mahalleli Esenyurt’ta birçok mahalle Suriye’den İran’a, Uganda’dan Afganistan’a kadar birçok ülkeden Türkiye’ye sığınan göçmenlerin gettosu oldu. Kendi güzellik yarışmalarını yapan Ugandalılar, düğün salonunu ibadethaneye dönüştüren Nijeryalılar, lüks dairelerde yaşayan Araplar Esenyurt’u neredeyse her gün Türkiye’nin gündemine oturttu. İlçenin Belediye Başkanı Kemal Deniz Bozkurt, ikamet iznine sınırlama getirilmesini olumlu bulduklarını belirterek, “Şu an göçmen sayısı 300 bin civarında. Yabancı uyruklu vatandaşlarımız bizim konuklarımız ancak bir kentin de kaldırabileceği sayı var ve bu sayının çok üstündeler. Bu sayı arttığında farklı sorunları da beraberinde getirir, o nedenle böyle bir önlem alınmasında fayda var” diyor.

‘Küçük Suriye’

Bağlarçeşme Mahallesi, Suriyeli nüfusun en fazla olduğu mahalle. Nüfusu 28 bin olan mahallede, 6000’i kayıtlı yaklaşık 15 bin Suriyeli yaşıyor. Türk esnafın “Suriye Mahallesi” diye adlandırdığı mahallede kuaförden, eczaneye, restorandan, giyim mağazasına, kasaptan, markete her tarafta Arapça tabelalar dikkat çekiyor. Türk esnaftan “Terzi Murat”ın sahibi Murat Pastırmacı, 30 yıldır aynı yerde terzilik yaptığına dikkat çekerek, şunları dedi:

“Benim dışımda sokakta sadece bir bakkal ve bir erkek kuaförü var. Bizim dışımızdakiler Suriyelilere ait. Biz azınlık kaldık. Kendi memleketimizde yabancı gibiyiz. Ama ben burada kesinlikle onlara bir şey söylemiyorum. Bizim kendi milletimiz ellerindeki dükkânlardan hava parası alıp gitti. Herkes kendi cebini düşündüğü için de dükkânlara Suriyeliler gelip yerleşti.”

Toplanma yeri oldu

Halep’ten 6 yıl önce Esenyurt’a gelen Suriyelilerin Bağlarçeşme Mahallesi’ne açtığı “Shahba Mall” isimli küçük çarşıda da 50’nin üzerinde Suriyeli giyim dükkânı var. Bölgedeki ender sayıdaki Türk esnaftan biri olan “Pilavcı İmam”ın sahibi Adem Atmaca, 15 senedir bölgede pilav sattığını söyledi. Atmaca, dükkân sahiplerinin de artık Suriyelileri tercih ettiğine dikkat çekti:

“Burası Suriyelilerin mahallesi olmuş gibi. Biz burada 2000 TL kira öderken, onlar 4000 TL’nin üzerinde kira ödüyor. Dükkân sahipleri bölgede genelde onları tercih ediyor. Çevredeki Suriyelilerin hepsi burada bir araya geliyor. Esenyurt’ta genellikle alışverişlerini buradan yapıyorlar. Kendi kuaförlerine gidip, kendi lokantalarında yemek yiyorlar. Kısaca buradaki 100 Suriyeli’den ancak 2-3’ü pilav yemeye geliyor. İşlerimiz düştü.”

Muhtar yabancılaştı

Bağlarçeşme Mahallesi muhtarı Ali Deli, mahallesine yabancılaştığını söylüyor. Türklerin yüksek rakamlara dükkânlarını Suriyelilere kiraya verdiğini yineleyen Ali Deli bu noktaya nasıl gelindiğini anlattı:

“Son yıllarda Suriyelilerin nüfusu da çok arttı. Suriyelilerin en fazla olduğu mahalleyiz. Türkler evlerini Suriyelilere ya sattı ya da kiraya verdi ve gitti. Esenyurt’un en işlek yerlerinden biri Cumhuriyet Caddesi ve bu caddede bulunan 10 dükkândan 9’u Suriyelilere ait. Türkler yüksek kiralara bu dükkânları bu insanlara verdi. 30 yıldır buradayım ama kendi mahallemde yabancı oldum. Mahallenin yapısı değişti. Kalkan kılıç ile düğün yapıyorlar. Kültürleri çok farklı. Genelleme yapmak çok doğru değil ancak Suriyeliler kurallara uymuyor. Çok gürültülü bir yaşam tarzları var. Pandemi döneminde de virüs sanki onlara hiç bulaşmayacak, maske falan taktıkları yok.”

İlçeler arası Afrikalı göçü

Esenyurt’un Selahaddin Eyyubi Mahallesi, gelir seviyesi daha düşük insanların yaşadığı bir bölge. Yoksul Afrikalılar ise bu mahallede yaşıyor. Özellikle son 2-3 yıldır bu mahallede Afrikalıların sayısının hızlı bir şekilde arttığını söyleyen mahalle muhtarı İlhan Aydemir, mahalleyi daha çekici hale getiren şeyin düşük kiralar olduğunu söylüyor:

“Kiralar diğer semtlere ve Esenyurt’taki diğer mahallelere göre daha ucuz. Bu nedenle de burayı tercih ediyorlar. Gelenlerin büyük bir çoğunluğu Fatih ilçesinden buraya geldi. Dükkanların yanı sıra kendilerine ait dernekleri var, o derneklerinde bir araya geliyorlar. Sessiz sakin, kendi hallerinde insanlar.”

Başkan Bozkurt: Yerinde bir karar

Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün kararını yerinde bulduğunu söyleyen Esenyurt Belediye Başkanı Kemal Deniz Bozkurt, ilçedeki göçmen sayısının 300 bini bulduğunu anlattı:

“Yabancı uyruklu vatandaşlarımız bizim konuklarımız ancak bir kentin de kaldırabileceği sayı var ve bu sayının çok üstündeler. Bu sayı arttığında farklı sorunları da beraberinde getirir, o nedenle böyle bir önlem alınmasında fayda var. İlçedeki yabancı uyruklu vatandaşın sayısının fazla olması, burada yaşayan vatandaşı da rahatsız ediyor. Birleşmiş Milletler 2018’de gerçekleştirdiği bir çalışmada, kayıtlı ve kayıt dışı toplam 250 bin yabancı uyruklu kişinin Esenyurt’ta yaşadığı tespit edildi. Şu an için sayı 300 bini bulmuştur. Göçmenler, geldikleri yerlere de beraberinde birçok sorunu getiriyor. Eğitim ve kültürel sorunları var, ekonomik durumları genellikle düşük. Bunun yanı sıra biz belediye olarak 300 bin insana ekstra belediye hizmeti vermek zorunda kalıyoruz. Bu hizmet karşılığında tek bir kuruş devletten almıyoruz. Bu vatandaşların çocukları okullara gittiği için mecburen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının çocuklarının yerlerini kaplıyorlar, sınıflardaki mevcut sayı artıyor. Parklar ve yollar yine aynı şekilde öyle kullanılıyor. Diğer sosyal donatı ve ortak kullanım alanlarında da yoğun bir şekilde yabancı uyruklular olduğundan, hem kültürel uyuşmazlıklar nedeniyle hem de sayı nedeniyle birçok sıkıntı beraberinde geliyor.”

Araplar, kendi mülklerinde yaşıyor

İranlıların ve Afganların çoğunlukta yaşadığı Cumhuriyet Mahallesi’nde lüks binalarda daha çok İranlılar oturuyor. Mahallenin bir bölgesinden sadece İranlı ve Afganlara ait dükkânlar bulunuyor. Koza Mahallesi’nde ise Arap nüfusu ağırlıklı. Suudi Arabistanlı ve Kuveytlilerin yoğun olduğu mahallenin tamamına yakınında kendilerine ait mülkleri bulunuyor.

Ugandalılar Nijeryalılar…

Koza Mahallesi’nin göçmen sakinleri arasında Nijeryalılar ve Ugandalılar da bulunuyor. Büyük çoğunluğu da bölgedeki lüks bir sitede yaşıyor. Kendi kültürlerini burada sürdüren Ugandalıların aynı site içerisinde gece kulüpleri de bulunuyor. “Miss Uganda” güzellik yarışmasının da düzenlendiği mekânda sık sık partiler düzenleniyor. Mahalle Nijeryalıların yakın zamana kadar kiraladıkları bir dükkânı kiliseye çevirip ibadetlerini bu dükkânda yapmalarıyla da gündeme gelmişti. Esenyurt Kaymakamlığı, pandemi nedeniyle dükkânı mühürleyince pazar ayinlerini hafta sonu kiraladıkları düğün salonunda yapmak zorunda kalan Nijeryalılar, burada da polis baskınına uğradı. Pazar ayinine katılan Nijeryalılara cezai işlem uygulandı.

Fatih Belediye Başkanı: Karar, talebimiz doğrultusunda alındı

İstanbul’un en eski semti olan Fatih’te de durum farklı değil. Özellikle Suriyeli göçmelerin yaşadığı ilçede, Aksaray ve Horhor mahallelerinde neredeyse tüm tabelalar Arapça. Fatih Belediye Başkanı Ergün Turan, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün kararını şöyle değerlendirdi:

“Fatih tarih boyunca göçmelerin yaşadığı bir ilçe. Ancak sayı bakımından bir kısıtlamanın getirilmesi bizim desteklediğimiz ve talebimiz doğrultusunda alınmış bir karar. Toplumsal yapının devamlılığı için bu sınırlamanın getirilmesi gerekiyordu. Öğrenci ve yatırımcı dışında ikamet izninin verilmemesi, bundan sonra Fatih ilçesinde göçmen ve mültecilik bakımından bir artış olmayacağını gösteriyor. Bu da önemli bir şey. Fatih İstanbul adına hangi kavram varsa, ‘İstanbul beyefendiliği, İstanbul hanımefendiliği, lisanı’ gibi birçok kavramın doğduğu yer burası. Bunlar buradaki mevcut yapı ve sosyal yapıdan doğmuş. Dolayısıyla bu sosyal yapının ve sosyal dokunun korunması gerekir. Tarih boyunca yabancılar elbette var olmuş ancak bunun da sosyal dokuyu bozmayacak olması gerekiyor. Bu karar bu nedenle bu açıdan da önemli.”


Milliyet Gazetesi

Yorumlar kapatıldı.