İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

12 boş tabut ve avluda faili meçhul bir ceset

***Metinde yer alan görüşler yazar(lar)ına ait olup, HyeTert’in görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.***

Ertuğrul Özkök

Bugünkü hikâyemiz son zamanlarda streaming platformlarda çok moda olan bir “Unsolved Mysteries…”

Yani “Çözülmemiş esrarengiz olaylar” kategorisinden…

Yaşanmış bir polisiye…

12 boş tabut ve avluda faili meçhul bir ceset


Bu çok ilginç polisiye olayı 28 Ekim 312 tarihinde Roma’da başlıyor ve bugünkü İstanbul’un Fatih ilçesine kadar geliyor…

Şimdi 28 Ekim 312 gününe dönelim ve hikâyemize başlayalım.

1. TİBER NEHRİ KENARINDA HER ŞEYİ DEĞİŞTİREN RÜYA

gün iki ordu, Roma yakınındaki Tiber Nehri kenarında, dünya inanç tarihini kökten etkileyecek bir savaşa hazırlanmaktadır.

Savaşan iki ordunun başında iki kayınbirader bulunmaktadır.

Biri Roma’yı elinde tutan Maxentius…

Öteki ise daha sonra Bizans imparatoru olarak bileceğimiz Konstantin’dir…

Tiber Nehri’nin üzerine savaş öncesinin derin sessizliği çökmüştür…

12 boş tabut ve avluda faili meçhul bir ceset

İşte o gece yarısı çok ilginç bir şey olur….

Kral Konstantin ertesi günkü savaşa zinde girmek için uykuya yatar…

Ve gece yarısı bir rüya görür…

Güneşin önünde alev alev yanan bir haç vardır…

O ana kadar pagan bir inanışa sahip olan Konstantin o rüya üzerine Hıristiyanlığa geçme kararı alır.

Ve verdiği ilk emir de şu olur:

“Kalkan ve zırhlarınızın üzerine ‘Christ’ yani ‘Hazreti İsa’ isminin ilk iki harfi olan ‘Chi’ ve ‘Rho’ harflerinden oluşan haç işaretini koyun…”

O sabah savaşın niteliği bu rüya ile değişmiştir….

Bir tarafta Roma’nın pagan inancının “çok tanrıları”, öteki tarafta ise Hıristiyanlığın “tek tanrısı” vardır artık…

Savaş bunlardan birinin sonunu getirebilecektir.

2. KRALIN KELLESİNİ GÖTÜREN NEHİR ÜZERİNDEKİ KÖPRÜ

İMPARATOR Konstantin’
in  bu rüyayı gördüğü saatlerde, Roma İmparatoru Maxentius ise bir başka rüya görmektedir.

Daha önce Konstantin ordusunun yolunu kesmek için Tiber Nehri üzerindeki köprüleri yıktırmıştır. O gece savaş tanrısı Mars’tan yardım ister.

Bir ihtimal ondan aldığını sandığı ilahi bir emirle, taktik değiştirip, kendisi o nehri geçip, düşmana beklemediği bir baskın verme kararı alır.  

İki imparator, kendi inançlarının çizdiği kader yolunda iki ayrı karar almıştır.

O sabah Maxentius’un ordusu sallarla nehrin öteki tarafına geçer…

Ama savaş hiç de istediği gibi geçmez…

Ordusu perişan olur… Üstelik köprüleri yıktırdığı için geri çekilmesi de onun için faciayla sonuçlanır.

Kendisi de nehri yüzerek geçmek isterken, üzerindeki zırhın ağırlığı nedeniyle boğulur…

3. KRAL GERÇEKTEN O GECE DİNİNİ Mİ DEĞİŞTİRMİŞTİ

MUZAFFER Konstantin 
ertesi gün Roma sokaklarında resmi geçit yaparken Maxentius’un kesilmiş kellesi de bir direğin ucunda onunla birlikte resmi geçide katılmaktadır.

Bu savaş tarihe “Milvian Köprüsü Savaşı” olarak geçecektir.

Haç işaretli kalkanlar ve zırhlarla savaşan ordunun zaferidir ama onun kadar, tektanrılı dinlerin, çok tanrılar üzerindeki ilk büyük zaferidir…

Peki bir imparator nasıl olup da bir gecede din değiştirip Hıristiyan olmuştur?

İşte orası biraz şüpheli… Gelin o sabah Roma’ya dönelim ve oradaki sahneyi yeniden canlandıralım.

Konstantin ilk iş olarak imparatorluğun bir nevi sembolik merkezi olan Kolezyum’un tam karşısına taştan bir ark inşa ettirir.

Bu ark öyle bir yere yerleştirilir ki, Roma’nın merkezine girmek isteyen her insan önce bu arkın önünden geçmek zorundadır.

Bazı tarihçilere göre bu arkın üzerinde Hıristiyanlığın kutsal işareti olan haç vardır…

Ancak başka bazı tarihçiler ise üzerinde Hıristiyanlığa ait hiçbir simgenin bulunmadığını iddia edeceklerdir.

Hatta tam aksine arkın doğu tarafında ustaca gizlenmiş bir “Güneş Tanrısı” işareti vardır…

Şimdi Roma’dan İstanbul’a gidelim.

12 boş tabut ve avluda faili meçhul bir ceset

4. İZNİK’TE BİR VAFTİZ VE YOLA ÇIKAN ALTIN TABUT

ROMA
’daki savaşın üzerinden 25 yıl geçmiştir. 337 yılındayız. Kral Konstantin bu defa doğudan gelen bir tehdide, Pers istilasına kaşı savaşmaya hazırlanmaktadır.

Ama artık hastadır… Buna rağmen yola çıkar…

Annesinin yaşamakta olduğu Helenopolis şehrine gelir…

Yani bugünkü Yalova civarına…

Oradan, Hıristiyanlığın ilk birleştirici kararlarının alındığı İznik’e geçer…

Orada üzerindeki mor kutsal kostümü çıkarır, beyaz bir elbise giyer ve ilk defa vaftiz olur…

Hıristiyan inancının ilk kurucu babalarından sayılan Kral Konstantin bu vaftizden üç gün  sonra ölür…

Ve bizim asıl hikâyemiz de işte o andan itibaren başlar.

Cansız bedeni altın bir tabuta konur ve İstanbul’a getirilir.

Burada bugün “Havariyun” (Kutsal Havariler) adı altında bilinen kiliseye yerleştirilir. Kilise adını Hazreti İsa’nın 12 havarisinden almıştır.

Hikâyenin esrarengiz bölümü işte burada başlar.

5. BOŞ TABUTLARDA NE VAR 12 HAVARİ Mİ, 12 ZODYAK MI

KRAL 
içine konacağı lahdi önceden kendisi hazırlatmıştır. Ancak bunu yaptırırken ikinci bir emir daha vermiştir.

“Bana 12 boş tabut daha hazırlayın…”

Tabii bugün biz buna “12 boş lahit” diyoruz.

Bu boş tabutlar da onun lahdinin etrafına yerleştirilecektir. Peki bu 12 boş lahit ne anlama gelmektedir?

Takipçilerine göre Konstantin kendisini Hazreti İsa ile eş konumda görmektedir ve etrafındaki boş lahitler de havarileri için hazırlanmıştır.

Bir iddiaya göre Hazreti İsa’nın havarilerine ait kalıntıların, kemiklerin bulunup bu lahitlere konmasını da vasiyet etmiştir.

Bazı kaynaklara göre üç havarinin, Aziz Andreas, Aziz Luka ve Aziz Timoteus’un bulunan kemikleri de bu lahitlerden üçüne yerleştirilmiştir.

Ancak Kral Konstantin’in ilginç inanç dünyası bu konuda da bizi şüphelere götürecek başka işaretlerle dolu…

Nitekim bir başka iddiaya göre bu 12 boş tabutun anlamı bambaşkadır. O tabutlar Hazreti İsa’nın 12 havarisini değil, Zodyak’ın 12 burcunu ifade etmektedir.

Yani Konstantin Hıristiyanlığa geçmiştir ama hayatı boyunca “gizli bir pagan” olarak kalmıştır.

Nitekim onun zamanında tasvirlerde İsa’nın başına konan kutsal halkayı da o getirmiştir.

O da güneşi temsil etmektedir…

6. 12 KUTSAL TABUT MU 12 TABUTUN LANETİ Mİ

KRALIN 
lahdinin etrafına yerleştirilen 12 kutsal tabut bir süre sonra “12 kutsal tabutun lanetine” dönüşecektir.

Önce bazı Hıristiyanlar Konstantin’in kendini Hazreti İsa’nın yerine bir Mesih gibi yerleştirmesine karşı çıkacaktır.

Kralın bizzat oğlu lahdin oradan taşınmasını isteyecektir.

Ancak kilise en büyük darbeyi 12’nci yüzyılda Haçlıların İstanbul’u işgali sırasında yiyecektir.

Buradaki kutsal emanetler yağmalanacaktır.

Daha sonraki gelişmeler daha da ilginç bir hal alacaktır.

Fatih Sultan Mehmed ise bu kiliseyi Hıristiyanların kutsal mekânı olarak onlara bırakmıştır. Ancak kilisesinin bulunduğu bölge yavaş yavaş Müslüman halkın yaşadığı bir yere dönüşecektir.

Hıristiyan ahali ise daha aşağılarda Haliç’e yakın yerlere geçecektir.

İşte tam bu sırada Havariyun tarihinin en esrarengiz olaylarından biri meydana gelecektir.

7. HAVARİYUN KİLİSESİ’NİN AVLUSUNDA ESRARENGİZ BİR MÜSLÜMAN CESEDİ

BİR gün kilisenin avlusunda bir Müslüman’ın cesedi bulunur… Bu da kilisenin altındaki esrarın sonsuza kadar gizli kalmasına yol açacak bir gelişmeyi başlatacaktır.

Cinayeti kimin işlediği belli değildir. Ama bu ceset Hıristiyan ve Müslüman toplum arasındaki gerginliği iyice arttırır.

Bu da Hıristiyanlığın en esrarengiz mabetlerinden birinin yok olmasına neden olacaktır.

Kendisini aynı zamanda Roma İmparatorluğu’nun da devamı olarak gören Fatih Sultan Mehmed Havariyun Kilisesi’nin bizzat kendi sakinleri tarafından neredeyse enkaz haline getirilen kalıntıları üzerine kendi adını taşıyan Fatih Camisi’ni inşa ettirecektir.

Bu geçiş aynı zamanda arkeolojik bir deprem gibi Havariyun Kilisesi’nin altında yatan sırların üzerini örtecektir.

12 boş tabut ve avluda faili meçhul bir ceset

8. CESETLERİNİ ARAYAN 12 BOŞ TABUTUN SIRRI

BUGÜN 
o 12 boş tabutun ne olduğu hâlâ bilinmiyor…

Avludaki cesedin esrarı hâlâ çözülemedi.

Kral Konstantin Hıristiyan mıydı yoksa astrolojiye inanan bir pagan mı hâlâ bilinmiyor. O boş tabutlara gelince…

Dün bu konulardaki hikâyelerin en iyi anlatıcısı Saffet Emre Tonguç’u aradım.

O da beni Bizans tarihçisi Hayri Fehmi Yılmaz’ın yazılarına yönlendirdi.

Bu boş tabutların (lahit) nereye götürüldüğü bilinmiyor… Ama tahminler var…

Bugün İstanbul’un çeşitli yerlerinde cesetlerini arayan bir çok boş lahit varmış…

Arkeoloji Müzesi’nin avlusunda, Ayasofya’nın girişinde, hatta Fatih Camisi’nin bahçesinde… 

9. FATİH CAMİSİ’NİN ALTINDAKİ ZODYAK CİNAYETLERİ Mİ

ARKEOLOJİK 
dedektifliğimizin geldiği nokta şu. Fatih Camisi’nin temelleri hâlâ o sırrı koruyor… 12 boş tabut İstanbul tarihinin esrarı çözülmemiş olaylarından biri olarak kalmış gibi görünüyor….

Ama avludaki ceset ve o boş tabutlar ve bir de dünyada yükselen astroloji tutkusu, güneş tanrısının hâlâ tektanrılı dinlerin bile üzerinde parladığını anlatıyor…

Yani Zodyak cinayetleri sadece David Fincher’in filminin konusu değil.

BU yazıdaki bilgilerin bir bölümünü geçen yıl Amerika’da yayınlanan “The Human Cosmos”(*) adlı çok ilginç kitaptan derledim. Ama hikâyenin senaryosu tamamen bana ait.
………………….

(*) Jo Marchant: “The Human Cosmos; Civilization and the Stars”, Dutton, 2020

https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ertugrul-ozkok/12-bos-tabut-ve-avluda-faili-mechul-bir-ceset-41716692

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın