İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

‘Medyum’ meselesi – Mıgırdiç Margosyan

Kirvem,

Uçsuz bucaksız zaman tünelinde bir seneyi geride bırakıp ardından da yenisine kapı araladık…

Maziye dönüşen bu bir yıllık zaman diliminde dünya ahvalinde çeşitli meseleler yumağı içinde debelenip dururken, bu arada tüm insanların tepesine ansızın musallat olan bir virüsün hegemonyası ile sadece karşı karşıya kalmadığımız gibi, üstüne üstlük önümüzdeki süreç içinde de bu işin, bu gidişatın hangi kulvarlara doğru sürükleneceği de şimdilik sanki üç bilinmeyenli bir denklem!

“İnsan” lakaplı mahlukatın hepsi, cemi cümlemiz, önce analarımızın rahminde kısa bir süre taht kurup, ardından da “tabiat ana”mızın kucağına günün veya gecenin bir vaktinde “transfer” olduktan sonra, çıktığımız bu yolda “kader”imiz mucibince bir müddet oyalanıp, akabinde de meçhule doğru yelken açarken, öte taraftan da “ömür” denen bu engebeli yolda hangi badireleri atlatıp veya hangi bataklıklara saplanıp, keza hangi “macera”ların girdaplarında dolanıp duracağımızı da bilmiyoruz, bilemiyoruz…

Bizler “iki kapılı” bu handa nefes aldığımız müddetçe başımıza ne tür işler geleceğini, klarnet, zurna ya da tamburlarımızı hangi havalarda çalıp çığıracağımızı peşinen bilmiyoruz ama, öte taraftan da, dünyaca ünlü kahin Nostradamus’un ta fi tarihinden itibaren dillendirip piyasaya sürdüğü kimi kehanetlerinin yanı sıra, kovid-19’u da bilmekle yetinmeyip, hatta bu pandemi konusunda da ayrıca fetva verdiğini, tarihçiler sayesinde biliyoruz…

Günümüzden yaklaşık beş asır önce yaşayan bu “gavurun dölü”nün dediklerine, daha da doğrusu bu baptaki kehanetine bakılırsa; “İkizler yılında doğudan bir kraliçe yükselecek. Gece yaratıklarından vebasını 7 tepeli diyara yayacak. İnsanların alacakaranlığını toza dönüştürecek. Dünyayı yok edecek ve mahvedecek”.

Kirvem, bir koltuğuna doktor, diğerine astrolog, keza bunlara ilaveten bir de kehanet tellallığını sığdırabilecek kadar yetenekli olan bu zatı muhteremin buyurduklarını ne denli ciddiye alırsın, kehanet adı altında yutturmaya çalıştığı bu “tatara titiri” laflarına ne denli inanırsın tabii ki bunun kararı sana ait, beri yandan bu hususta özümün fikrine gelince özetle diyeceğim şu ki; kendi yamuk ekseni etrafında topaç misali döne döne neredeyse tümüyle “serhoş” kesilen dünyamızdaki şu veya bu olayların nedenlerini, bunların sebeplerini milyarlarca kilometre uzaklıktaki diğer yıldızların hareketlerine, onların kendi aralarındaki bir nevi “çarşı-pazar” ilişkilerine odaklayıp, ardından da kimi kehanetlerde bulunmak biraz safdillik mi acaba?

Neyse ne!

Dün; Nostradamus, Baba Vanga ya da bizim “yerli ve milli” Çeto, Ketoların kehanetlerinin sonu nereye varır, ne kadarı gerçekleşir, bunu da tabii ki henüz “sahte” bile olsa yine de medyum diplomasına sahip olmadığım için bilmiyorum, bilemiyorum…

Ancak, çok eskilere gitmeden, şu günlerde memleket sathında özellikle mahalle aralarındaki “bakkal amca”larımızın tozlu raflardan indirdikleri “veresiye defterleri”nin bolluğunun yanı sıra, ayrıca kimi fırınların önlerinde askılardan naylon torbalar içinde asılan ekmeklerden yola çıkıp, dolayısıyla kendi payıma “sözde” bir medyum kesilip diyebilirim ki, sadece bu manzaralar bile şu sıralar ülkenin yetkili koltuklarında oturanların yüzlerini kızartmıyorsa; hele hele bu gibi nahoş durumları sanki görmezlikten gelip, dahası da, tıpkı “Yavuz hırsız ev sahibini bastırır” misali tüm dünyanın bizleri feci halde kıskandığını zırt pırt beyan eden bu diller; ortalarda yıllardan beri gezinip, cirit attıkları müddetçe, halkımızın kahir ekseriyetinin meseleleri çözüm yerine her geçen günün ardından giderek maalesef büyüyüp, bir nevi kartopuna mı dönüşecek, işin bu faslını belki de yerli ve milli formalarıyla ünlü medyum Keto veya Çetolara sormamız belki de en doğru yol, en kestirme adres midir, kim bilir Kirvem!


Evrensel Gazetesi

Yorumlar kapatıldı.