İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Papa Francesco futbol tutkusunu anlattı: ‘Kalecilik benim için hayat okulu oldu’

Övgü Pınar

Roma

Katolik Kilisesi lideri Papa Francesco, çocukluğundaki futbol tutkusunu ve bu oyundan aldığı hayat derslerini anlattı, kazanmak kadar kaybetmenin de bir “zafer” olabileceğini söyledi.

İtalya’da yayımlanan spor gazetesi la Gazzetta dello Sport’a uzun bir söyleşi veren Papa Francesco, memleketi Arjantin’de sokaklarda yaptığı futbol maçlarının ve stadyuma gitmenin verdiği mutluluğu paylaştı.

Buenos Aires’in futbol takımlarından San Lorenzo’yu tuttuğu bilinen Papa, takımın eski stadyumu El Gasometro’ya ailesiyle maç izlemeye gittiklerini anlattı:

“Çocukken ailemle El Gasometro stadyumuna gidişimizi çok iyi ve büyük memnuniyetle hatırlıyorum. Özellikle de 1946’da San Lorenzo’nun kazandığı şampiyonayı hatırlıyorum. Futbolcuların oyununu izlemekle geçen günleri ve biz çocukların eve dönüşteki mutluluğumuzu hatırlıyorum: yüzümüzde neşe ve mutluluk, kanımızda andrenalin vardı.”

Kendisinin de çocukken sokaklarda futbol oynadığını söyleyen Papa, “Futbolu seviyordum ama en başarılılar arasında değildim, hatta Arjantin’de ‘katı bacaklı’ denilenlerdendim” dedi. Papa, bu yüzden arkadaşlarının kendisini hep kaleci olarak seçtiğini ve bu tecrübeden aldığı hayat derslerini de anlattı:

“Kalecilik yapmak benim için büyük bir hayat okulu oldu. Kaleciler her taraftan gelebilecek tehlikelere karşılık vermek için hazır olmalı.”

‘Yoksulduk ama paçavra top yetiyordu’

Papa, futbolla ilgili başka bir anısını da şöyle anlattı:

“Bir de paçavra topu anım var: meşin toplar pahalıydı, biz yoksulduk, kauçuk toplarsa henüz yaygın değildi. Ama bize eğlenmek ve evin yakınındaki meydanda ufak mucizeler gerçekleştirmek için paçavralardan yapılmış bir top yetiyordu.”

Futbolun bir takım oyunu olması ve ortak bir amaç için çalışılmasını öven Papa, “Ya birlikte oynarsınız ya da parçalanırsınız. Birlik içinde kalmayı başaran küçük gruplar, beraber çalışmayı beceremeyen daha büyük takımları böyle alt eder” dedi.

‘Zafer insanı kibirli yapabilir’

Papa ayrıca “kazanmak” ve “kaybetmek” kavramlarıyla ilgili görüşlerini de paylaştı:

“Kazanmak ve kaybetmek birbirinin zıddı iki fiil gibi görünürler. Herkes kazanmayı sever, hiç kimse kaybetmekten hoşlanmaz. Zafer kazanmak, tarifi zor bir heyecan getirir, ama kaybetmenin de harika bir yanı vardır.

Kazanmaya alışmış birinin kendisini yenilmez hissetme eğilimi güçlüdür. Zafer bazen insanı kibirli yapabilir, hedefe ulaştığımızı düşünmemize neden olabilir.

Yenilgi ise durup düşünmemizi sağlar. Yenilginin nedenini sorgularız, vicdan muhasebesi yaparız, yaptığımız işi analiz ederiz. Bu yüzden bazı yenilgilerden muhteşem zaferler çıkar.

Kazananlar ne kaybettiklerini bilmiyor, diyebiliriz.”

‘Maradona sahada bir şairdi’

Papa Francesco, kendisi gibi Arjantinli olan ve geçen Kasım ayında hayatını kaybeden efsanevi futbolcu Maradona ile ilgili anılarını da aktardı.

Maradona, Papa’nın 2014’te Roma’da organize ettiği “Barış İçin Dinlerarası Maç” kadrosunda yer almış ve Papa ile görüşmüştü. Papa Maradona’dan şöyle söz etti:

“Sahada bir şairdi, Arjantin’de de Napoli’de de milyonlarca kişiye neşe veren büyük bir şampiyondu. Aynı zamanda çok kırılgan bir adamdı.”

“Arjantin’in Maradona sayesinde kazandığı 1986 Dünya Kupası’yla alakalı şahsi bir anım da var. O dönem Frankfurt’taydım, benim için zor zamanlardı. Dil öğreniyor ve tezim için çalışma yapıyordum. Dünya Kupası finalini izleyememiştim, Arjantin’in Almanya’yı yendiğini ancak ertesi gün Almanca dersinde Japon bir kız tahtaya ‘Viva l’Argentina’ yazınca öğrendim. Bunu, benim için yalnızlığın galip geldiği bir an olarak hatırlıyorum, çünkü bu neşeyi paylaşacak kimsem yoktu.”


BBC

Yorumlar kapatıldı.