İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

ABD’de Türk lobisi güçlenir mi?

***Metinde yer alan görüşler yazar(lar)ına ait olup, HyeTert’in görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.***
Ali Çınar

Lobicilik denince akla ilk ABD geliyor. Lobicilik kelimesi, 1640’larda İngiltere’de kullanılmaya başlansa da, ABD’de 1869-1877 döneminde görev yapan ABD’nin 18. Başkan’ı Ulysses Grant, “lobici” terimini ortaya atan kişi olarak biliniyor.

Lobicilik, bir anlamda hükümetler tarafından verilen kararları etkileme çalışmasıdır. Bu çalışmalar, kanun koyucuları ve memurları etkilemeye yönelik her türlü faaliyeti kapsar. 1946’da ABD Kongresi’nce lobicilerin kontrol edilebilmesi ve etkisinin azaltılabilmesi için bir yasa çıkarıldı. Kongre’de zaman içinde çıkarılan başka yasalarla lobiciliğin takibi sıkılaştırılırken, lobi faaliyetleri yapmak isteyenlere ABD Adalet Bakanlığı’na kayıt şartı getirildi. Peki ABD’de lobiciliğin durumu nedir? Gelin bakalım;

* 2016’dan bu yana yabancı ülkelerin lobi faaliyetlerine harcadığı miktar 2.4 milyar dolardan fazla,

* Lobici tutan yabancı ülke ve kurum sayısı: 565,

* Bu yıl itibariyle lobici sayısı: 11.306,

* 2016-2020 arasında lobi için en çok harcama yapan ilk 5 ülke: Japonya (187 milyon dolar), Güney Kore (154 milyon dolar), İsrail (132 milyon dolar), Katar (125 milyon dolar), Çin (113 milyon dolar)

(Kaynak: OpenSecrets)

Peki ya Türkiye?

“Lobi” kelimesi Türkiye’de de son zamanlarda sıkça cümle içinde kullanılır hale geldi. Nitekim Türkiye-ABD ilişkilerinde sorunlar yaşandığında, “Lobimiz zayıf” “Lobi işini yapamıyoruz” ya da “Ah bu İsrail lobisi” gibi ifadeler kullananlar çıkabiliyor.

Türkiye’nin resmi kurumlarının lobi ve PR harcamalarının 2018’de 6.1 milyon dolar, 2019’da 4.4 milyon dolar, 2020’deyse 3.1 milyon dolar olduğunu görüyoruz. Yani son üç yılda lobicilik/PR harcamalarımızda bir düşüş yaşanırken, Suudi Arabistan ve BAE ise sadece 2018’de lobicilerine 50 milyon doların üzerinde para harcamış. Tabii ki “Ne kadar lobi parası harcarsan, o kadar başarılı olursun” diye bir şey yok. Zira geçmişte büyük lobi firmalarının, birçok ülkeyi sadece banka hesaplarında gördüğünü ve ciddi çalışma yapmadığını biliyoruz. İşin ilginci, üç yıldır Türkiye ile çalışan PR şirketi Mercury Public Affairs iki ay önce, ana lobi firması Greenberg Traurig de geçen ay sözleşmelerini tek taraflı olarak feshettiklerini açıklamıştı. Nedeni mi? Ermeni lobilerinin baskısı elbette!

Yani Türkiye’nin şu anda “ana” lobi ve PR firmaları yok. Sadece iki sözleşmeli alt firmayla yürütülen bir lobi çalışması var. Türkiye, büyük ihtimalle yeni PR ve lobi firmalarıyla yakın zamanda anlaşma yapacaktır. Türkiye’nin 2021’den itibaren Joe Biden yönetimiyle yeni bir sayfa açmak istediği de biliniyor. Bu anlamda Ankara-Washington hattında iyi bir diplomasinin yanı sıra iyi bir lobi faaliyeti yürütülmesi de önem taşıyor. İşte önerilerim:

Seçim kriterleri…

– Seçilecek firmaların kişisel kanallarla değil, ciddi bir seçici kurulla belirlenmesi,

– Firmaların performanslarının bir ölçme mekanizmasıyla kontrol edilmesi,

– Firmalarla bağlantıda olacak resmi temsilcilerin profesyonel ve özel sektör ilişkisi konusunda eğitimli olmaları,

– Firma seçiminde ilk kriterin, Biden’a yakınlık “olmaması” (Geçmiş dönemde yapılan hatalar unutulmamalı),

– Seçilecek firmaların ekibinde Türkiye-ABD ilişkilerini bilen uzmanların olması, ABD’deki Türk toplumunu iyi bilmesi ve analiz etmesi,

– Seçilecek firmalara, Türkiye’den başka kurumlara iş yapmama şartı getirilmesi,

– Seçilecek firmaların tek merkezde, tek muhatabının olması,

– Seçimde firmaların uzmanlık alanlarına bakılmalı,

– Seçilecek firmalara daha düzenli bilgi akışı ve yönlendirme yapılması,

– Seçilecek firmaların Kongre’nin her iki kanadında da ciddi çevresinin olması,

– Seçim sürecinde aday firmaların diğer ülkelerle nasıl bir çalışma yaptığı, nasıl sonuçlar çıkardığına bakılması, firmalarla sonuç odaklı anlaşmaların yapılması önem taşıyor.

Umarım yeni dönemde, Türkiye’yi layıkıyla temsil edecek firmalar seçilir. Milli konuların partiler üstü olduğunu ve birlik beraberlik içinde yapıcı eleştirilerin değerlendirileceğine inanıyorum. Lobicilik derken, yasalar çerçevesinde, ABD’deki Türk toplumuna da düşen birçok görev var. Bu konuyu başka bir yazımda uzunca değerlendireceğim.

Biden döneminden ekonomik beklentiler

Seçilmiş Başkan Joe Biden’ın, ülkenin ilk kadın Hazine Bakanı olarak seçtiği eski Merkez Bankası Başkanı Janet Yellen, yavaş yavaş koltuğuna hazırlanmaya başladı. Pandeminin getirdiği ekonomik sorunlar nedeniyle tarihi bir kriz yaşandığını ve salgının orantısız şekilde en yoksulları etkilediğini belirten Yellen, kadın ve azınlıklara yönelik yardımlara öncelik vereceğini açıkladı. Yellen, 2015’te FED’in başındayken faizleri artırmıştı, ama bakanlığı döneminde bu adımı tekrar yapar mı henüz bilmiyoruz. Peki Biden yönetimi, ekonomide neler yapacak?:

– Pandemi nedeniyle Kongre ile yeni ekonomik paketler üzerinde çalışacak,

– İstihdamın geliştirilmesi için uğraşacak,

– Borç seviyesini düşürmeye çalışacak,

– FED Başkanı Powell ile işbirliği yapacak,

– Orta sınıfı güçlendirecek ve asgari ücreti artıracak,

– Çin’e karşı sert tedbirler alacak ama bunu müttefiklerle yapacak,

– Trump’ın vergi politikasını iptal edip, kendi vergi politikalarını uygulayacak.

Trump ile partisi arasında çatlak var

Seçilmiş Başkan Joe Biden’ın Beyaz Saray’daki görevine bir aydan az süre kala, Donald Trump ile kendi partisi arasında sıkıntılar olmaya başladı. Trump, özellikle Cumhuriyetçi Senato Başkanı Mitch McConnell’ın Biden’i kutlaması ve kendisinin “seçim usulsüz” açıklamalarına destek vermemesi nedeniyle Cumhuriyetçi Parti liderliğine çok kızgın. 2.1 trilyon dolarlık Kovid-19 yardım paketi ve federal bütçede Cumhuriyetçilerin Trump’a tam anlamıyla destek vermemesi de bardağı taşıran damla oldu. İşin ilginci, ilk kez Trump ile Demokratlar bir konuda anlaştı. Trump’ın, 75 bin doların altında geliri olan tüm Amerikalılara 2 bin dolar nakit destek verilmesi önerisini Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi desteklerken, McConnell bunu kabul etmedi. Trump hafta sonu Cumhuriyetçileri topa tutarak şunları söyledi:

“Cumhuriyetçi senatörler bir adım atarak, başkanlık için savaşmalı. Demokratlar bunu yaparlardı. Kanıt reddedilemez! Kritik eyaletlerde gece geç saatlerde postayla gönderilen büyük oy pusulaları, sandıkların doldurulması, çifte seçmenler, ölü seçmenler, sahte imzalar, çok daha fazlası…”

Başkan Trump, elbette Anayasa Mahkemesi’ne de kızgın. Zira Trump’a, kendi atadığı Cumhuriyetçi hakimlerden de destek çıkmadı. Evet, sonuna kadar “Ben kazanacağım!” dese de, Trump yolun sonuna gelmiş görünüyor. Şayet partisiyle bu denli kavga eder ve Biden göreve geldikten sonra rahat durmazsa (ki durmayacak), 2024 seçimlerini tehlikeye atabilir.

ABD’DE GÖZDEN KAÇANLAR:

– Kovid-19 nedeniyle toplam can kaybı 350 bine yaklaşırken, 1 milyon kişi de aşı oldu,

– Nashville’de bombalı araçla yapılan saldırıda bir Türk de yaralandı. Sağlık durumu iyi,

– İngiltere’den ABD’ye uçan bazı havayolu şirketleri, yolculardan son 72 saat içinde alınmış negatif test sonucu istemeye başladı,

– New York’taki ünlü 5.Cadde ve civarında bulunan ünlü markaların satış noktalarının yüzde 23’ü kapandı.


Milliyet Gazetesi

Yorumlar kapatıldı.