Stepan Danielyan’a göre, iki faktöre dikkat çekmek önemlidir; ilki, öncelikle tüm Martuni ve Hadrut bölgelerinde yaşayanları ilgilendiren mültecilerin dönüşü meselesi ve ardından yine de çözülmemiş olan Artsakh’ın statüsü meselesi.
“Ermeni yetkililerin konuşması gereken müzakerelerin içeriği budur. Jeopolitik rekabet konusu burada da ortaya çıkmıştır, çünkü Batı, Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri şahsında barışı koruma görevlileri meselesini gündeme getirmektedir, yani sadece Rus mu olmalılar ? Ateşkes müzakereleri sırasında ABD’nin tarafsız olmanın, örneğin İskandinav ülkelerinden barışı koruma görevlilerinin tercih edileceğini belirttiğini hatırlayın. Siyaset bilimci, “Hangi ülkenin veya ülkelerin barış güçleri Artsakh’ta olsun, Güney Kafkasya’da da bir etki yaratacaklar” dedi.
Danielyan’a göre, donmuş bir çatışma durumunda eşbaşkanların yaklaşımları çakıştı, ancak şimdi durum değişti, etki kolları Rus tarafında ve şimdi eşbaşkanlar arasında şiddetli bir rekabet var. Siyaset bilimciye göre Batı’nın görevi, Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki anlaşmazlığın çözümüne katkıda bulunmak, Rusya’nın etkisini etkisiz hale getirmek ve ardından Güney Kafkasya’yı Batı’nın etkisi altına alma fırsatı yaratmaktı.
“Savaş sırasında, bu fırsat Türkiye ve Azerbaycan kazanırken ve Artsakh sorunu çözülürken açıldı. Siyaset bilimci, “Batı, savaştan sonra bu ülkelerin kendi etki alanında olmasını bekliyordu, bu yüzden özellikle müdahale etmek istemediler, ancak program işe yaramadı çünkü Rus barış güçleri bölgeye girdi” dedi.
Ona göre, Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri şimdi varlığını sürdürmek için karşı koymaya çalışıyor. Ona göre Minsk Grubu Eş Başkanları, Minsk Grubu’nun varlığını kabul ederek ve sorunun çözümü için alternatif bir platform olmadığını ve format değişirse Türkiye ve İran’ın girmeye çalışacağını belirterek müzakere sürecini yeniden başlatma ihtiyacını yeniden teyit ediyor. Ki bu üç eşbaşkanın çıkarına olmaz.
Yorumlar kapatıldı.