İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

İnancı olmayanın merhameti olur mu?

***HyeTert, bu kaynağın ve/veya içeriğin yanlış ve/veya yanıltıcı bilgiler ve/veya soykırım inkarcılığı, ırkçılık, ayrımcılık ya da nefret suçu içerdiği/yaydığı kanısındadır. Metni paylaşmadan önce bu uyarıları göz önüne alarak, içeriği ve/veya kaynağı güvenilir kaynaklardan kontrol ediniz.***

Taceddin Kutay 

“Gâvur: Kime Taparsın?

Hristiyan: Tanrıya!

Gâvur: Kimdir o senin taptığın Tanrı?

Hristiyan: Bilmiyorum. O’nu tanımıyorum.

Gâvur: Tanımadığın bir şeye nasıl tapabilirsin?

Hristiyan: Ki O’nu tanımıyorum, o sayede tapabiliyorum O’na!”

Bir Orta Çağ piskoposu olan Nikolaus von Kues’in “DIALOGUS DE DEO ABSCONDITO” isimli eserinin giriş cümleleridir bunlar. “Gizlenmiş Tanrı hakkında bir Hristiyan ile bir gâvurun sohbeti…”

Bir gavura itikadını anlatmaktadır bir Hristiyan bu eserde. Kues’in gavur dediği o kimse muhtemelen bir Müslümandır, zira Kues’in eserlerinde Müslümanlar ile pek çok karşı karşıya gelme durumu tasvir edilmiştir. 

“Tanısaydık tapamazdık, o ki öyle bir gizeme sahiptir, o sayede taparız Tanrı’ya” çıkarımını yapan Nikolaus von Kues, Hristiyan inancındaki pek çok gizemden birinin de Tanrı’nın zatına ait olduğunu iki satırda böylelikle koymuştu ortaya. 

Biz Müslümanlar için böyle midir ya?

“Küntü kenzen mahfiyyen” beyanına iman eden bizler açısından “ne diyor bu adam?” sualiyle mukabele bulacak bir garip iman izharı Kues’inkisi. 

Gizli bir hazine idi ve bilinmeyi murad etti. O muradın neticesi olarak bizleri halketti. O’nu bilmek, tanıttığı kadar tanımak için varız. 

Elbette bu da İslam itikadına sahip bir kimsenin temel kabulüdür.

Enbiyası’nın lisanı vasıtası ile insanoğluna muradını aktaran, sebeb-i hılkat olan Hatemül Enbiya’ya inzal buyurduğu kitabında kendini, bizzat kendi tarifi ile tanıtan; bu tarif muhatabı için abes bir izahtan ibaret kalmasın diye de enfüste ve afakta deliller var eden bir Allah’a inanırız. 

Ruhundan üfleyerek yarattığı insana, kendisini ve muradını anlayabilsin diye, istisnalar hariç kendi isimlerinin hepsini veren bir Allah’tır inandığımız. 

Her kulunu, kendisine teveccüh edebilecek bir potansiyel ile yaratan; hiçbir kulunu ise yekdiğeri ile aynı yaratmayan, verdiği nispetince bir mukabeleyi kuluna teklif eden de o Allah’tır. 

Beşeriyetin, kendisine ait zannettiği bilcümle özellik, mutlak anlamını ve hakikatini o Allah’ta bulur. 

Kulun kendinde var olduğunu vehmettiği bütün özellikler, o Allah’ta vardır ve kuluna bahşetmiştir diye kulunda var sayılmaktadır. 

Biz buna inanırız…. 

Bir kimse ile babası arasındaki özel bir gerilime müdahale etmek istemem, ancak kim olduğunu hala bilmediğim Öykü Gürman’ın söyledikleri, hakkında yorum yapılmayı hak eden bir tartışmayı beraberinde getirdi. 

“İnancı olmayanın merhameti olmaz” şeklinde bir önerme sudur etmiş kendisinden. 

Zor ve hissi bir iddia. 

Kendi kabulümü, anladığımı ve inancımı söyleyeyim. 

Elbette inanmayanda da merhamet olur, zira yaratan kulunu inanacak inanmayacak şeklinde tasnif ederek o evsaf ile muttasıf kılmış değildir. 

Her kuluna kendi merhamet ormanından bir yaprak bahşetmiştir. Kimine çınar yaprağı, kimine çam… Bambaşka miktar ve suretlerde olabilir, ancak bahşetmiştir. Yoktur dediğiniz, bizim vermek-almak noktasında hiçbir gücümüz olmayan bir şeydir.

Masiyetle, varlık sebebimizin aksine davranmakla ve en kötüsü, ormanı görmemekle anlamsız hale getirdiğimiz o yaprak heyelanlar altında kalmış olabilir.

Yoktur demek değildir. 

Vardır. 

Velakin, hangi kayanın altında kalmıştır da çürümektedir diye düşünmek gerekir.

Durum bu şekilde olduğu için nice inançsıza denk gelmişizdir, nice inanandan daha merhametli, daha cömert, daha şefkatli. 

İnanmak iddiasındaki niceleri ormandan gelen nice kıymetli yaprağı ayaklarının altında ezerken, bu garibim eline bir yaprak almış, güneşe doğru kaldırıp parlatıp duruyor; “hangi ormanın yaprağı bu?” diye sual ettiğimizde ise “Orman ne ki?” diye mukabele ediyor.

Gelgelelim elindeki yaprak yaldır yaldır parlıyor. 

Ol mahi derya içre derya bilmez. 

Elindeki yaprağın hatrına, yaprağın yurdu ormanın hatrına o adama tan etmemeli. Kem söz söylememeli.

Gavurluk edip de ormanı yakmaya niyetlenirse iş başka.

Sincapların yuvasını kimseye yaktırmayız!

https://www.aksam.com.tr/yazarlar/inanci-olmayanin-merhameti-olur-mu/haber-1128099

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın