İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

‘Artık bitti, camiye dönüşmemiş müze kalmadı’

DUVAR – Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Kariye Müzesi’nin, 30 Ekim’de kılınacak cuma namazı ile birlikte yeniden ibadete açılacağını ilan etti. Erbaş, bu haberi “Diyanet İşleri Başkanlığımıza devredilerek yeniden ibadete açılmasına karar verilen Kariye Camii inşallah 30 Ekim’de Cuma namazı ile birlikte yeniden cemaatine kavuşacak. Cenab-ı Hak minarelerinden ezan seslerini eksik etmesin. Milletimize ve tüm İslam alemine hayırlı olsun” sözleriyle duyurdu.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat ise sosyal medya hesabından Kariye’nin eski ve yeni halini şu sözlerle paylaştı:

”Dünya sanat tarihinin baş yapıtlarından Kariye fresk ve mozaiklerinin kapatılması ne yazık ki yapının karakterini ve sanatsal değerini öldürecek vasıfısızlıkta. Solda eski hali, sağda yeni hali.”

Dünya sanat tarihinin baş yapıtlarından Kariye fresk ve mozaiklerinin kapatılması ne yazık ki yapının karakterini ve sanatsal değerini öldürecek vasıfısızlıkta.

Solda eski hali, sağda yeni hali. Proje Türkiye kültür mirası yöneten ve koruyan bakanlık ve kurumları. pic.twitter.com/ijItpmLxCz — Mahir Polat (@mhrpolat) October 27, 2020

‘10 KİŞİNİN BİLE NAMAZ KILAMAYACAĞI YER HALİNE GETİRİLDİ’

Mahir Polat, fresk ve mozaikleri perdelenerek kapatılan müze için “Dünyanın en önemli eserini bu şekil absürt, yoz, estetikten yoksun bir şekilde bu hale getirmiş oldular” diyor ve bu uygulamaların ‘kültürel hegemonyayla’ ilgili olduğunu söylüyor:

“Galata Kulesi’ndeki örnek vandalizmdi. Yetkisiz, onaysız, orada girip kırdılar, yıktılar. Bu örnek ise vandalizm kapsamında yapılmış bir şey değil. Tamamen kültürel hegemonyayla ilgili. Burada usule, mevzuata uygun olmayan hiçbir şey yok. Proje Vakıflar Genel Müdürlü’ğü tarafından yapıldı. Bölge Koruma Kurulu’ndan onaylandı. Yetkili olan bir firma tarafından ise bu uygulama yapıldı.”

“Kariye, dünyada Rönesans sanatının başlangıcı olarak kabul edilir. Böyle bir yeri perdelerle kapattılar. Mona Lisa’nın üzerini perdeyle kapatmak gibi bir şey bu. Yılda 250 bin ziyaretçinin görmek için geldiği bir kültür değerini, on kişinin bile namaz kılamayacağı bir yer haline getirdiler.”

DÖRT AYASOFYA

Koç Üniversitesi, Arkeoloji ve Sanat Tarihi bölümünden Prof. Dr. Engin Akyürek de tüm bunların ne demek olduğunu şu sözlerle anlatıyor:

“Bizans kiliseleri Osmanlı döneminde camiye dönüştürüldü. Cumhuriyet döneminde ise bunlar müze yapıldı. Daha önce cami olan yapıların hepsini tekrar cami olarak ihya etme projesi var. Artık devam etmeyecek. Çünkü Bizans yapısı olup da camiye dönüşmemiş müze olarak kullanılan bir yer kalmadı. Hepsini yaptılar zaten.”

Akyürek sırayla İznik’teki Ayasofya, Trabzon’da Fatih Mahallesi’ndeki Ayasofya Müzesi, Edirne’nin Enez ilçesinde Ayasofya Camii ve en son İstanbul Ayasofya’sının kuşatıldığını söylüyor:

“Bir de Rize’de Ayasofya vardı. O her zaman camiydi, hiçbir zaman müze olmamıştı. Bu saydığım dört Ayasofya; ya müze ya arkeolojik sit alanıydı. Bunlar camiye dönüştürüldü. Şimdi Kariye’yi yapıyorlar. Antalya’nın simgelerinden biri olan, geçmişi 2 bin yıla uzanan Kesik Minare olarak bilinen yapıyı da cami olarak baştan inşa ediyorlar.”

‘KÖR BİR İDEOLOJİK SAPLANTI’

Prof. Dr. Akyürek, “Kör bir ideolojik saplantı” olarak değerlendiriyor gelinen noktayı:

“İstanbul Ayasofyası’nın sembolik bir önemi var, Türkiye’nin dört bir noktasından oraya belki namaz kılmaya geliyor insanlar ama Kariye’nin öyle bir şeyi de yok. Açılıştan sonra o mahalledeki 8-10 kişiden başka hiçkimse gidip orayı kullanamayacak. Oysa oraya dünyanın her tarafından binlerce ziyaretçi geliyordu. Bu kör bir ideolojik saplantı. Sadece kültür alanında değil. Tarımı da yok etmediler mi? Eğitim mahvolmadı mı? Sağlık batmadı mı? Hangi birini sayayım. Kültür de bundan payını aldı. Bindikleri dalı kesiyorlar.”


Gazete Duvar

Yorumlar kapatıldı.