İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Fransız ürünlerine boykot çağrısı yapan Erdoğan Airbus’ta çark etti: ‘Onlar stratejik ürün, zavallı!’

***Metinde yer alan görüşler yazar(lar)ına ait olup, HyeTert’in görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.***
Fransız ürünlerine boykot çağrısında bulunan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, boykotun bir parçası olarak Fransa’dan satın alınan Airbus’ların satılmasını isteyen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na sert çıktı ve, “Zeka yoksunu bir adamsın” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, Fransız ürünlerine boykot çağrısını Airbus’la deldi ve Kılıçdaroğlu’nun sözleri üzerinden Airbus’ların boykotton muaf tutulacağını şu sözlerle duyurdu:

“Airbus’ları satmamızı istiyorsun, onunla bunun ne alakası var. Biri stratejik bir ürün ve sadece Fransız malı değil ortaklık malı zavallı. Bundan bile haberin yok, bu kadar zavallısın.”

Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun Emine Erdoğan’a ait 50 bin dolarlık Fransız Hermes çantasını yakma tavsiyesine de ateş püskürdü:

“Türkiye, dünyadaki siyasi ve ekonomik güç dengelerinin yeniden şekillendiği dönemde mücadelesini sürdürmektedir. Dün, Bay Kemal eşimle ilgili bazı laflar etti. Sende zerre kadar yürek varsa benimle ilgili konuş, eşimle ilgili konuşma. Sana siyasetçi demek için sokaktan binlerce şahit getirmek lazım. Sende o yürek varsa benle konuşursun, arkadaşlarımla konuş. Biliyorsun ki onlar seni paçavraya çevirirler. Yakılacak çantalar arıyorsan sizde çok, beyaz Türkler çok… Zeka yoksunu bir adamsın. Airbus’ları satmamızı istiyorsun, onunla bunun ne alakası var. Biri stratejik bir ürün ve sadece Fransız malı değil ortaklık malı zavallı. Bundan bile haberin yok, bu kadar zavallısın. CHP’ye gönül veren kardeşlerime, bu adamı iyi tanıyın diyorum. Ülke için bu bir sıkıntı.”

Erdoğan, Suriye’ye de yeni operasyon mesajı verdi:

Suriye halkı bölge dışından gelen güçler ile onların güdümündeki terör örgütlerinin savaşını kanıyla canıyla ödüyor. Biz buna seyirci kalamayız. Sınırlarımızın yanı başında yaşanan her hadisenin sancısını biz de hissediyoruz. Hatay’daki olan bunun son örneğidir. Suriye’ye çöreklenen güçler bu orta oyununu kenara bırakmalıdır. Türkiye’nin gücü Suriye’yi tüm terör örgütlerinden temizlemeye yeterlidir. Biliyoruz ki Suriye üzerinde yapılan hesapların ülke halkının yaşadığı zulmü bitirmekle uzaktan yakından ilgisi yoktur.”

“Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı, Bahar Kalkanı ile İdlib’deki ısrarlı duruşumuzun somut güvenliğe dayandığını kimse inkar edemez. Suriye sınırımız boyunca ülkemize yönelik tehditlerin artarak sürdüğünü görüyoruz. Buralardaki tüm teröristler hattın dışına çıkarılmazsa, harekete geçmek için meşru sebebe sahip olduğumuzu tekrarlıyorum. Suriye’den ülkemize gelen DEAŞ mensuplarının eylem arayışında olduğunu biliyoruz. Suriye’deki varlıklarını DEAŞ’la mücadeleye bağlayanların bahanesi de boştur.

Erdoğan’ın açıklamalarının satır başları şöyle:

“Bu gece Müslümanlar için özel bir gecedir. Mevlid Kandili değil, Leyl-i Mevlid. Rabbime bizleri, adı güzel kendi güzel Muhammed’in dünyaya vasıl oluşunun bir sene-i devriyesine kavuşturduğu için dua ediyoruz. Bu gece hürmetine Rabbimin yaptığımız duaların, namazların kabul buyurmasını temenni ediyorum.

İslam ve Müslüman düşmanlığının Peygamber efendimize saygısızlığın Avrupa’da kanser gibi yayıldığı bir dönemde geçiyoruz. Fransa’da ahlak yoksunu bir derginin, şahsımı hedef aldığını duydum. Bu tür ahlaksız yayınlara itibar etmeyi zul kabul ettiğim için bakmadım. Ben neyim ki, benim Peygamberime laf edenlerle ilgili benim herhangi bir şey söylememe gerek yok zaten.

Ülkemizde bunların uzantıları olduğu da biliyoruz. Bu parlamentonun çatısı altında olanları da biliyoruz. Bu tür saldırının içerisinde olanları da biliyoruz. Böyle bir zamanda yek vücut olmak gerekirken, bunlar buralardan oy devşirebileceklerini zannediyorlar. Bu pazarda sizlere yer yok. Sağduyulu Avrupalıları aydınlık bir gelecek için bu tehlikeli gelecek için inisiyatif geliştirmeye davet ediyoruz. Bu kirli ellerini mukaddes değerlerimizden çekmelerini istiyoruz. Peygamberimiz 1442 yıl öne Medine halkının verdiği cevapla tekrarlayım: ‘Ay doğdu üzerimize veda tepesinden, şükür gerekti bizlere Allah’a davetinden, ey bize gönderilen elçi, yüce bir davetle geldin, geldin Medine’ye şeref verdin, merhaba ey sevgili.’ Mekke’ye, Medine’ye, Asya’ya, Afrika’ya, Avrupa’ya ve tüm zamanlara şeref veren tüm saldırılara karşı durmak bizim şeref meselemizdir. Biz son nefesimizi verdiğimzi gün değil, bu saldırılar karşısında tepkisiz kaldığımız gün öldük demektir. Ezanı ve bayrağı için canını veren bir milletiz. Biz bunların karşısında mı onurumuzdan vazgeçeceğiz, yönümüzü değiştireceğiz. Birileri böyle yapabilir ama Türk milleti inancı ve değerlerine yöenlik böyle cibiliyetsiz bir tavır asla takınamaz. Biz kendi dinimizle birlikte diğer dinlerin kutsallarına da saygı duyan bir milletiz. Cami, kilise, sinagog yan yana hizmet vermiştir.

Şimdi buradan Batı’ya sesleniyorum; ya siz değil misiniz Ruanda’da yüzbinlerce insanı katleden? Siz değil misiniz milyonlarca Cezayirliyi katleden, Afrika’nın her ülkesine sadece elmas, fosfat, altın var diye giren. Siz katilsiniz katil! Bugün hala aynı şeylerin arayışı içindesiniz. Ama kusura bakmayın, Lübnan’a gidiyorsun ne işin var senin orada? Ne oldu aradığını buldun mu, bulamadın. Kovdular seni. Tanındıkça her yerden kovulacak. Bunlar Haçlı seferini yeniden başlatmak istiyorlar. 1000 yıl birlikte yaşadığımız insanlara düşman kesilmemiz için hiçbir sebep yoktur. Biz maruz kaldığımız saldırılara karşı kendimizi savunuyoruz.

Almanya’da camiye polislerin girmesini Şansölye Merkel bana izah edemez. Görüşmek, konuşmak yol değil. Soydaşlarımıza gerekli değeri vermiyorsanız, kusura bakmayın… O insanların ciddi bir kısmı senin vatandaşın. Onların inancına, eğitimine, özgürlüğüne değer vermen lazım. İstiklalimize ve istikbalimize, değerlerimize saygı duyulması şartıyla kimseye husumet beslemeyiz.

İşte Azerbaycan, işte Ermenistan. 30 yıl geçti. Ermenistan Azeri Türklerimizin topraklarını işgal etti. Oradan Azeri kardeşlerimizin kovulmasının üzerinden 30 yıl geçti. Minsk 3’lüsü bu işi çözmedi. İpe un serdiler. Her toplantı, konuştular, dağıldılar şeklinde geçti. Azerbaycan da Azeri Türkü kardeşlerimin hakkını korumak durumunda. Ermeniler saldırdı, Azeriler kendilerini koruyor. Süreç devam ediyor.

En son Sayın Putin ile görüştük. Artık bu işe gelin bir son verelim. İstersen bu işi birlikte çözeriz. Siz Paşinyan’la bu görüşmeleri yapın, ben İlham kardeşimle yapayım. Bu işi tatlı bir yere bağlayalım. Heyetler görüşsün. Ama bir şeye karar verelim, bu işi çözecek miyiz, çözmeyecek miyiz? Biz samimiyiz. Bu adımı atalım. Güzel bir görüşme oldu. Temennim odur ki bunu neticlendiririz. Kırmızı çizgilerimizi de söyledik. Bunlar aşıldığında babamızın oğlu olsa gözümüz görmez. ‘Siz Suriye’den Azerbaycan’a yabancı güçler gönderiyorsunuz’ diyorlar. Ben de Sayın Başkan’a ‘2000 civarında PKK/YPG’lileri Ermenistan 600 dolar maaşla orada savaşıyorlar’ dedim. ‘Benim haberim yok’ dedi. Bunun üzerinde durmanız lazım. Buna göre adımlar atmak lazım. Sayın Putin’in PKK/YPG’ye yüz vereceğine ihtimal vermiyorum ama Paşinyan’a söylemesi lazım, gereği yapılır.”


Ahval News

Yorumlar kapatıldı.