İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

İddianame: Osman Kavala ve Henri Barkey 15 Temmuz darbe girişiminden haberdardı

***Metinde yer alan görüşler yazar(lar)ına ait olup, HyeTert’in görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.***
Tutuklu iş insan Osman Kavala hakkında hazırlanan yeni iddianamenin detayları belli oldu. “İstihbarat örgütlerinin sivil toplum kuruluşlarını kullandığı” savunulan iddianamede, Kavala’nın sahibi olduğu Anadolu Kültür A.Ş.’yi Alman Başkonsolosluğu, Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu, Hollanda MATRA Programı, İsveç İstanbul Başkonsolosluğu, Norveç Büyükelçiliği gibi birçok kurumu desteklemesi yer aldı. Kavala’nın Almanya İstanbul Başkonsolosluğu Hukuk, Basın ve Vize Bölümü Direktörü Dr. Volker Helmert ile görüşmesi de “delil” sayıldı. Kavala’nın Gezi Parkı’na Topçu Kışlası inşa edilmesi hakkındaki mahkeme kararını Helmert’e verdiği ileri sürüldü.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hasan Yılmaz’ın hazırladığı iddianamede, Osman Kavala ve Ortadoğu uzmanı Henri Jak Barkey hakkında “casusluk” ve “anayasal düzeni ortadan kaldırma” suçlamaları yöneltildi. Kavala için 3 kez ağırlaştırışmış müebbet ve 20 yıl hapis cezası istendi.

Kavala’ya ait Anadolu Kültür A.Ş.’yi Alman Başkonsolosluğu, Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu, Hollanda MATRA Programı, İsveç İstanbul Başkonsolosluğu, Norveç Büyükelçiliği’nin de yer aldığı birçok kurum ve kuruluşu desteklemesi iddianamede şöyle yer aldı:

‘TOPLUM MÜHENDİSLİĞİ’

“İkinci Dünya Savaşı sonrasında istihbarat faaliyetlerinin, yalnızca bilgi toplama ve analiz etmenin ötesinde diğer devletlere karşı ekonomik, siyasi, kültürel, ideolojik, askeri baskı oluşturmak için aktif ve eylemsel olarak kullanılmaya başlandığı, birçok ülke istihbarat birimlerinin, faaliyetlerini icra ederken sivil toplum kuruluşlarının ve akademik çalışmaların rahat hareket edebilme özelliklerinden istifade ederek bu yapıları istihbarat faaliyetlerinde aktif olarak kullandıkları ve özellikle sivil toplum kuruluşlarının yurtdışı kaynaklı fonlarla yürüttükleri faaliyetlerle bir toplum mühendisliği çalışması ortaya koydukları bilinmektedir.”

‘AYRIŞTIRICI FAALİYETLER’

“Soruşturmanın devam ettiği süreçte www.anadolukultur.org adresli siteden destekleyenler bölümünün kaldırıldığı anlaşılmıştır” denilen iddianamede, Kavala’nın Anadolu Kültür A.Ş. ile suç işlediği ileri sürüldü: “Anadolu Kültür aracılığıyla özellikle Kürt, Ermeni, Rum veya Hristiyan, Yahudi, Süryani, Ezidi kökenli Türkiye vatandaşlarına yönelik ayrıştırıcı projeleri fonlayarak toplumsal ayrışmayı tetikleyici faaliyetler yürütmektedir.”

Osman Kavala’ya ait olduğu belirlenen flash bellekte ve telefonunda bulunan belgeseller de, “Türk toplumunun sosyal ve kültürel özellikleri istihbari amaçla analiz edilerek Türk vatandaşlarını dil, ırk, din, mezhep, bölge ve benzeri farklılıkları gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik eden projeler yürüttüğü” konusunda delil olarak gösterildi.

‘ANKARA GARI’NA SALDIRININ YOLU RÖPORTAJDAN GEÇMİŞ’

Barkey’in Financial Times’a verdiği röportajlar da suç unsuru sayıldı. İddianamede, Iğdır’da PKK’nin 7 Eylül 2015’te polis aracına düzenlediği saldırının ardından verdiği demeçten kısa süre sonra Ankara Tren Garı’nda IŞİD saldırısının gerçekleştiği belirtildi. Barkey demecinde şunları söylemişti:

“PKK’nin askeri komutanları da Kürt hareketinin liderliğini HDP’ye devretmek istemiyor. Ancak Erdoğan için bu bir kaybet-kaybet durumu: Ya seçimler aynı sonucu verir ve insanlar Erdoğan’ın bu gerginliği boşuna yarattığını söyler ya da HDP parlamentoya giremez ve şehirler havaya uçar.”

‘IŞİD’İ TEMİZLE’

Barkey’in “suç unsuru” sayılan ve Amerika’nın Sesi’ne verdiği bir diğer demeci de şöyle: “Türkiye için en önemlisi Kürt meselesi, ikincisi Esat’ın gitmesi, üçüncüsü IŞİD. Halbuki Amerika için IŞİD birinci, Esat ikinci, ama o da çok daha geriden gelen. Önemli olan IŞİD’in def edilmesi, hem Suriye’den hem Irak’tan. O açıdan bir rahatsızlık var tabii …”

FOTOĞRAF SERGİSİ DE DELİL

İddianamede Kavala’nın Carnegie Uluslararası Barış Vakfı ile birlikte Avrupa Parlamentosu’nda Gezi ile ilgili bir fotoğraf sergisi düzenlemeleri ve bazı parlamenterlerle görüşmeleri de yer aldı. Benzer şekilde Gezi sırasında kullanılan aşırı polis gücü ve şiddet nedeniyle Türkiye’ye Temmuz 2013’te Ankara’nın davetiyle gelen ve görev tanımı gereği Kavala ve STÖ’lerle görüşen Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muiznieks’in hazırladığı rapor da suç unsuru sayıldı.

İddianamede, “Muiznieks’in de ziyaret sonrası hazırladığı raporda kendisine aşırı göz yaşartıcı gaz kullanımıyla ilgili çok sayıda iddia iletildiğini belirttiği anlaşılmıştır” denilirken, bu iddiaları Kavala’nın sunup sunmadığına dair bir veri yer almadı.

ALMAN BAŞKONSOLOSUYLA GÖRÜŞME DE İDDİANAMEDE

Kavala’nın, Almanya İstanbul Başkonsolosluğu Hukuk, Basın ve Vize Bölümü Direktörü Dr. Volker Helmert ile görüşmesi de iddianamede yer aldı. Helmert’in Gezi Parkı’na Topçu Kışlası’nın yeniden inşa edilmesinin iptaline ilişkin İdari Mahkeme kararını istemesi deliller arasında yer aldı ve Kavala da bunu temin ederek Helmert’e vermekle suçlandı.

TAKSİM CİVARINDA BULUNMAK

İddianamede “aynı zamanda Türk vatandaşı olan şüpheli Henri Jak Barkey” ifadesi yer alırken Barkey’in Nisan, Mayıs ve Temmuz 2013’te İstanbul ve Türkiye’nin çeşitli illerine yaptığı ziyaretler suç unsuru olarak gösterildi.

İddianamede şu ifadeler yer aldı: “28 Temmuz 2013 – 31 Temmuz 2013 tarihleri arasında Türkiye’ye gelişinde ise İstanbul ilinde bulunduğu, şüphelinin İstanbul ilinde bulunduğu sürelerde, kullandığı GSM hattının ağırlıklı olarak Taksim civarında baz verdiği tespit edilmiştir.”

SPLENDİD OTEL GARSONUNUN SÖZLERİ İDDİANAMEDE

İddianamede, Barkey’in, daha önce Mayıs ayında yapılmasını istediği İran konulu bir toplantıyı, tam 15 Temmuz gününe aldığı ve darbe girişiminden etkilenmemek için Büyükada’da yapılmasını istediği de öne sürüldü. 15 kişilik toplantının katılımcılarının sıralandığı iddianamede, Splendid Otel’in şef garsonu A.U.’nun, “Barkey, Ellen Laipson, Ali Vaez veya Ahmed Moorsy isimli şahıslardan birisinin olduğu üçlü grup darbe gecesi bar kısmında gece geç saatlere kadar oturdular ve sürekli kendi aralarında istişare yaparak önlerinde bulunan laptop ile sürekli gündemi takip ettiler, özellikle Barkey sürekli bilgisayar ile bir şeyler yazıyordu. O sıra gece iki buçuk üçtü ve ben o sırada Ellen Laipson’a bitki çayı, Ali Vaez veya Ahmed Moorsy isimli şahıslardan tam olarak hatırlayamadığım birisine konyak içkisi götürdüm. Barkey o gece herhangi bir şey içmedi. Onların bu esnada sıkıntılı ve endişeli oldukları belliydi …” dediği aktarıldı.

Splendid Otel’in işletme müdürü olarak görev yapan L.A.’nın da “Henri Barkey’in eşi olan Ellen Laipson bana İngilizce ‘Bu yaşanan olaylarla ilgili ne düşünüyorsunuz?’ diye sorunca ben de kendisine ‘Bence dünyada bu tür yaşanan olaylar Amerika ve CIA’in bilgisi olmadan gerçekleşmez’ dedim. Henri Barkey de bana ‘Komplo teorileri’ dedi. Bu arada Henri Barkey’in lobide oturdukları yerin biraz ilerisinde sehpada laptopu vardı. Bir laptopuna gidip bir kanepeye geliyordu. Devamlı bir hareket halindeydi. Hatta ‘Bu yaşanan olaylar bizim için bir felaket siz ne düşünüyorsunuz, bu yaşanan olay sizce ciddi mi?’ diye kendilerine sorduğumda Henri Barkey Türkçe konuşarak ‘Bu olay çok ciddiydi ve teğet geçti’ dedi. Garson o sırada içeceklerini getirince ben yanlarından ayrılarak diğer misafirlerin yanlarına gittim …” dediği belirtildi.

İddianamede, Barkey’in o sabah saat 05:00’e kadar ABD, İngiltere ve Fransa’ya kayıtlı birçok uluslararası telefon numarası ile irtibatlarının devam ettiği anlatıldı.

BARKEY’İN TÜRKİYE KAYITLARI

İddianamede Barkey’in 2011 yılından bu yana Türkiye’ye kaç defa giriş çıkış yaptığı da listelenirken, 2011 öncesi kayıtlarının yer almaması dikkat çekti.

2011 ve 2012’de birer defa Türkiye’ye gelen Barkey’in 2013’te 7 defa, 2014’te 2 defa, 2015’te ise 2 defa geldiği belirtildi. Ancak kayıtlarda, darbe girişimi olduğu gün Türkiye’den ayrılmış bulunan Barkey’in 19 Temmuz 2016’da da geldiği gözlendi. Barkey’in, o tarihten bu yana Türkiye’ye girmediği belirtildi.

‘GÜLEN BEBEK’ İDDİASI

İddianamede kapatılan Zaman gazetesinde Ekim 2015’te yayınlanan “Gülen Bebek” adlı reklamın örgüt tabanına darbe imalı mesaj verdiği belirtilirken, George Soros’un 6 Kasım 2015’te Türkiye’ye geldiği ve Kavala, İshak Alaton ve Soros’un fotoğraflarının cep telefonundan elde edildiği belirtildi. Cem Fadıl Bozkurt adlı tanığa dayandırılarak Alaton’un, Fethullah Gülen ile yakın ilişki içerisinde olduğu savunulurken ABD eski Büyükelçisi Morton Abromowitz ile görüşerek oturum izni alması için tavsiye mektubunun yazılmasına aracılık ettiği iddia edildi.

Ardından da şu ifadelere yer verildi: “Dolayısıyla, ICG’nin ve Açık Toplum Enstitüsü’nün kurucusu George Soros’un Türkiye’ye gelişinin, FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü’nün yayın organı Zaman Gazetesi’nin 15 Temmuz darbe girişiminden yaklaşık 9 ay 10 gün önce yayınladığı ‘Gülen Bebek’ adıyla bilinen reklam filminden birkaç hafta sonra gerçekleşmesi ve şüpheli Mehmet Osman Kavala’nın İshak Alaton’la birlikte George Soros ile görüşme yapması oldukça dikkat çekicidir.”

BARKEY’İN ADANA’DA İZİ BULUNAMAMIŞ

Barkey’in 10 Mart-13 Mart tarihleri arasında Adana’ya gittiği belirtilirken yalnızca Seyhan ilçesinde cep telefonlarının baz bilgilerine ulaşıldığı, otel kaydı bulunamadığı belirtildi. Ancak Barkey’in burada ne yaptığına dair baz istasyon verileri dışında iddianamede veri yer almadı: “Şüphelinin yakalanmamak için uyguladığı tedbirlerden dolayı hem Karaisalı İlçesi’nde hem de Seyhan İlçesi’nde kimlerle görüştüğü teyit edilememiştir.”

BARKEY’İN 15 TEMMUZ ÖNCESİ SEYAHATLERİ

İddianamede, Barkey ve Kavala’nın telefonlarının birçok defa aynı zaman diliminde aynı bölgeden baz sinyali verdiği tekraren vurgulanarak, Barkey’in 15 Temmuz öncesindeki seyahatleri sıralandı.

Barkey’in, faaliyetlerinin bir bölümünün tespit edilememesi için “şüphelinin yakalanmamak için uyguladığı tedbirlerden dolayı hem Karaisalı İlçesi’nde hem de Seyhan İlçesi’nde kimlerle görüştüğü teyit edilememiştir” ifadesi kullanıldı.

Barkey’in, 3 Temmuz 2016’da Türkiye’den çıkış yaptığı, 15 Temmuz’da, “Büyükada’daki bir toplantı bahanesiyle, aslında darbe girişimini takip etmek amacıyla Türkiye’ye tekrar giriş yaptığı” iddia edildi.

İddianamede, Kavala’nın da Barkey’in Türkiye’den ayrılmasından sonra 6 Temmuz 2016 tarihinde Fransa’ya gittiği, 6 Temmuz-10 Temmuz 2016 tarihleri arasında Fransa’da bulunduğu ifade edildi. İddianamede, “Yukarıda anlatılan süreç göz önünde bulundurulduğunda, şüpheliler Mehmet Osman Kavala ve Henri Jak Barkey’in 15 Temmuz darbe girişimi öncesindeki faaliyetlerinin darbe girişimi hazırlıkları ile kesiştiği, bu durumun her iki şüphelinin de 15 Temmuz darbe girişiminden önceden haberdar oldukları ve darbe girişiminin alt yapısını oluşturmak için yurtiçi ve yurtdışı bir dizi bağlantı kurdukları, son olarak da şüpheli Henri Jak Barkey’in 15 Temmuz günü Türkiye’ye gelerek darbe girişimini İstanbul Büyükada’da sabaha kadar takip ettiği ve yurtdışı bağlantılarını gece boyu devam ettirdiği anlaşılmıştır” denildi.

Ancak iddianamede, bu yorumun hangi kanıta dayandırıldığı, Kavala ile Barkey’in eylemlerinin nasıl birbirine bağlandığı, suç unsurlarının ne olduğu yolunda somut bilgi, kanıt ve bağlantılara yer verilmedi.

‘PENNSYLVANİA ÇANI’

İddianamede, Barkey’in 15 Temmuz günü kaldığı Büyükada Splendid Otel’den çıkarken “Pennsylvania” isimli bir çan bıraktığı ileri sürüldü. Çanın ABD’nin Pennsylvania Eyaleti’nde yaşayan Fetullah Gülen ile bağlantılı olduğu iddia edildi.

15-17 Temmuz 2016 tarihleri arasında Büyükada Splendid Otel’de “İran ve Komşuları” isimli toplam 15 kişinin katıldığı bir toplantıyla ilgili kişilerin odalarını kimlerle paylaştıkları da yer alan iddianamede, “tanıkların” ifadesi doğrultusunda katılımcıların 15 Temmuz darbe girişimini takip etmesi “şüpheli” bulundu. İddianamede şu ifadeler yer aldı:

“Alınan ifadelerde ve yapılan çalışmalarda, 15 Temmuz darbe girişiminin gerçekleştiği saatlerde şüpheli Henri J. Barkey, Ellen B. Laipson, Ali Vaez ve Ellie Geranmayeh’in sabaha kadar darbe girişimini takip ettikleri, gelişmeleri birlikte değerlendirdikleri ve yoğun şekilde uluslararası irtibatlar kurdukları anlaşılmıştır.”

Geranmayeh’in “Erdoğan güvenliği için komşu bir ülkeye giderken, CNN Türk’te facetime’dan insanları sokağa dökülmeye çağırıyor” tweeti de dosyaya girdi. Barkey’in ise “Bu ciddi bir darbe olsaydı, Cumhurbaşkanı ve Başbakanı yakalarlardı” tweeti için “şeklinde paylaşım yaptığı tespit edilmiştir” denildi.

ÇAN’DAN ÇIKAN MESAJLA EYALET VE BULVAR İSMİ SUÇ UNSURU OLDU

İddianamenin fotoğraflarla desteklenen en dikkat çekici bölümünde ise Barkey’in Splendid Otel’den ayrılırken bıraktığı belirtilen çanda “Pennsylvania” yazısının yer alması oldu. Barkey’in çalıştığı Wilson Center’ın Washington’ın Pennsylvania Bulvarı’nda yer aldığı belirtilirken “Pensilvanya Eyaleti’nde herhangi bir birimi bulunmamaktadır” denildi. Ancak bıraktığı iddia edilen çan için şu ifadeler yer aldı:

“Çanda yazılı olan ‘Pennsylvania’ isminin ise Wilson Center’ın merkezinin bulunduğu Pennsylvania Bulvarı ile alakasının olmadığı açıktır. Zira söz konusu çanın üzerinde Pennsylvania yazılı kırmızı zemin Pennsylvania Eyaleti’nin haritası şeklinde çizilmiştir.”

Böylece Fethullah Gülen’in yaşadığı Pennsylvania Eyaleti ile bağlantı kurulurken şu ifadelere yer verildi: “Bu çanı resepsiyona bırakması hayatın olağan akışı içerisinde kabul edilebilir bir davranış değildir ve darbe girişimi sonrası Türkiye’den ayrılarak bir daha Türkiye’ye gelmeyen şüpheli tarafından darbe girişimi ile ilgili verilmiş bir mesaj mahiyetinde olduğu açıktır. “

NE OLMUŞTU?

Ekim 2017’den bu yana tutuklu bulunan Osman Kavala, ağırlaştırılmış müebbet hapisle yargılandığı Gezi davasından 18 Şubat’ta beraat etmiş, hakkında başka bir soruşturma olduğu gerekçe gösterilerek tekrar gözaltına alınmıştı. Kavala, 9 Mart’ta 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında “casusluk”” suçlamasıyla bir kez daha tutuklanmıştı.

Kavala’nın, Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı bireysel başvuru, geçtiğimiz hafta görüşülecekti. Ancak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, aylardır elinde tuttuğu dosya ile ilgili iddianameyi, Anayasa Mahkemesi’nin gündem toplantısının yapılacağı geçen hafta salı günü mahkemeye sundu. Anayasa Mahkemesi de Kavala dosyasının görüşülmesini erteledi. (ANKA)


Artı Gerçek

Yorumlar kapatıldı.