İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türkiye, AGİT Minsk Grubu’ndan çıkarılmalıdır – Ermenistan Kamu Radyosu

Artsakh Dışişleri Bakanlığı: Türkiye, AGİT Minsk Grubu’ndan çıkarılmalıdır.

Türkiye, Azerbaycan’la kayıtsız şartsız dayanışmasını açıkça ifade etmenin haricinde, askeri açıdan da olmak üzere, bu ülkeye doğrudan destek vererek, Azerbaycan-Karabağ sorununu, Güney Kafkasya’daki kendi yıkıcı dış politika gündemini ilerletmek için uzun zamandır aktif bir şekilde kullanmaya çalışmaktadır, diye belirtilmektedir Artsakh Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında.

“Geçmişte Türkiye, Azerbaycan’ın eylemlerini yöneten bir kukla ustası rolünü oynarken, şimdi, Azerbaycan makamlarının Artsakh halkına karşı yürüttüğü uluslararası yasadışı eylemlerine doğrudan dâhil oluyor, Bakü’nün suç eylemlerini teşvik ediyor, askeri-siyasi bilgi ve destek sağlıyor, silahlar, özellikle insansız hava araçları, füze sistemleri sağlıyor, askeri uzmanlar gönderiyor ve Orta Doğu’dan paralı askerleri Artsakh Cumhuriyeti’ne karşı savaşta yer almak için topluyor.

Türkiye’nin bu saldırgan davranışının çarpıcı bir örneği, Ermenistan hava sahasında bir Türk F-16 jeti tarafından bir Ermeni uçağının düşürülmesidir.

Türkiye’nin bölgesel rolünün tehlikesi, Türk liderliğinin artan yayılmacı arzuları fonunda, varlığının sona ermesinden önce, 1915-1923 Ermeni Soykırımı’nı 1915’te XX. yüzyılın ilk soykırımını gerçekleştirmesi üzerine dayalı imparatorluk hayali sayesinde daha da büyümektedir.

Günümüz Türk yetkilileri, unutulmuş imparatorluktan, politikasının haricinde, caniyane yöntem ve araçlarını da miras aldılar.

Azerbaycan-Karabağ sorununun 1918 yılında, Türk birliklerinin Güney Kafkasya’ya askeri müdahalesi sonucunda oluşmuş olması dikkat çekicidir.

1915 Ermeni Soykırımı’nı devam ettiren Türk birlikleri, 1918’de Artsakh’ı işgal ederek, Şuşi Ermenilerinin katliamını gerçekleştirdi.

Ancak Türk askerlerinin Artsakh’ı, kısa bir bağımsızlık geçmişine sahip olan Azerbaycan’a boyun eğdirme girişimleri tamamen başarısızlıkla sonuçlandı.

Türkiye, yüz yıldan fazla bir süre sonra tarihin çarkını tekrar geri döndürmeye çalışıyor.

Azerbaycan’ın, Artsakh halkına karşı işlediği suçlarda Türkiye’nin önemli rolü, kuşku götürmez olup, bu konuda yeterli belge mevcuttur.

Ankara’nın sorumluluğu, Azerbaycan makamlarının üzerinden suç işlemekle sınırlı olmayıp, aynı zamanda suç faaliyetlerinin kontrolü ve hem hazırlık aşaması hem de ifasının yönetilmesini içermektedir.

Azerbaycan-Karabağ sorunu bağlamında Türkiye’nin eylemleri, yeni suçlar işlemek konusunda Azerbaycan’a yardım etmek ve kışkırtmaktan daha fazlasıdır.

Türk liderlerin bu konumu, suç davranışının ayrılmaz bir parçası olup, Türkiye ile Azerbaycan arasında, işgal programlarının uygulanması üzerinde ortak bir kontrol üzerinden ortak bir hedefe ulaşmak için sistematik adımlar atmaya yönelik bir anlaşmanın varlığına tanıklık etmektedir.

Uluslararası toplum, Türkiye’nin, bölgedeki barış ve güvenliğin ihlalinden Azerbaycan’la birlikte tüm sorumluluğu taşıdığını ve BM kurallarına uygun olarak, uluslararası hukuk normlarının ihlalinden eşit derecede sorumlu tutulması gerektiğinin bilincinde olmalıdır.

Tüm bu eylemlerden sonra Türkiye, Azerbaycan-Karabağ sorununun çözümünde AGİT’in arabuluculuk misyonuna artık katılamayacağından dolayı, AGİT Minsk Grubu’nun bir üyesi olarak kabul edilemez.

Türkiye’nin, bu uluslararası arabuluculuk kuruluşunun varlığının, Artsakh Cumhuriyeti’ne karşı savaşı başlatmaya yönelik istikrar bozucu suç eylemlerini teşvik etmek anlamına geleceğinden dolayı, AGİT Minsk Grubu’nun dışında tutulmalıdır.

Azerbaycan’ın, Türkiye’nin yöneltmesiyle uluslararası toplumun düşmanlıkları derhal durdurma çağrılarını görmezden gelmesi ve Azerbaycan-Karabağ sorununun barışçıl yollarla çözümlenmesini sürekli olarak reddetmesi şartlarında, güvenliğin yeniden sağlanması ve tüm sorunların müzakereler yoluyla çözülmesi amacıyla koşullar yaratılması için, Artsakh Cumhuriyeti’nin uluslararası tanınmasının, dünya toplumunun bölgedeki barışa kolektif katkısı olacağını yinelemektedir.

Bunun haricinde, kalıcı yasal dayanaklar ve Artsakh halkının kendi kaderini tayin hakkını kullanması konusundaki yasal sonuçlarının tanınması, Artsakh Cumhuriyeti’ne yönelik ne Bakü ne de Ankara’nın vaz geçmeyi düşünmediği, Türk-Azerbaycan soykırımcı siyasetini dizginlemek açısından etkili bir faktör olacaktır.

Artsakh Cumhuriyeti’nin uluslararası tanınmasının, medeni dünyanın ve her şeyden önce 1915-1923 soykırımını tanıyan ülkelerin siyasi ve insani yükümlülükleri çerçevesine tam olarak uyduğunu düşünmekteyiz”,- denmektedir açıklamada.


Ermenistan Kamu Radyosu

Yorumlar kapatıldı.