İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

‘Hürmüz Diril sağ olsa da beni bu ithamlardan kurtarsa’

Lusyen Kopar 

Peder Remzi Diril ile yaptığımız, 4 Eylül tarihli Agos’ta yayınlanan söyleşimizde Hürmüz ve Şimuni Diril’in başına gelenlere yanıt aramıştık. Bilindiği gibi Keldani çift ile ilgili sır perdesi hala aralanmadı. . Şimuni Diril’in cesedi bulundu ancak Hürmüz Diril’den hala haber alınamıyor. Çiftin oğlu Peder Diril, anne ve babasının başına gelenlerle ilgili olarak, akrabaları Apro Diril’i işaret etmiş ve verdiği ifadeleri şüpheli bulmuştu. Hürmüz ve Şimuni Diril’in yakın akrabası Apro Diril, Peder Remzi Diril’in kendisine yönelik sorularına cevap verdi.

Hürmüz ve Şimuni Diril’le iyi geçinir miydiniz? 
Tabii, iyi geçinirdik. Hürmüz benim halamın oğlu. Köyde evlerimizin arası 100 metre bile değil. Düğünlerimizi beraber yaptık. Ben ve Hürmüz’ün kardeşi Süleyman aynı gün birlikte bir aile olarak düğün yapıp eşlerimizi aldık. Ben ve ailem, oğlum Ercan kaybolduktan sonra da Hürmüz’ün oğlu Fikret’in, kızı Gülcan’ın düğünlerine katıldık. Hep beraber güzel bir aileydik.

Peder Remzi Diril, “Apro 1993’te oğullarının kaybolmasından babamı sorumlu tutuyordu” diyor. Siz oğlunuzun ölümünden dolayı Hürmüz Diril’i suçladınız mı?
Hayır. Kesinlikle suçlamadım. Bu güne kadar ben ve ailem ne suçladık, ne de suçlayacağız. Zaten suçlamış olsaydım düğünlerine gitmezdim. 

Peder Remzi Diril, “Babam olayı sahiplendi, avukatlar tuttu ve davayı AİHM’ye kadar gönderdi” diyor. AİHM’ye nasıl başvurdunuz?
Oğlum Ercan için açtığımız davada avukatları kesinlikle Hürmüz Diril tutmadı. Avukatı ben kendim buldum.  1999’da ben ve avukatım Uludere’ye gittik. Savcı, bana “Ercan (Zeki) Diril ve İlyas Diril suçları yokken devlet tarafından gözaltına alındıktan sonra kaybolmuştur” diye bir belge verdi. Avukat bu belgeyle AİHM’ye başvurdu. Biz davayı kazandık ve AİHM’den parayı aldık. Ben parayı eşim Meryem Diril’in adına bankaya yatırdım.  

Remzi Diril “Apro bize annem ve babamın kayıp olduğunu haber vermedi. Ben 12 Ocak Pazartesi günü  köye ulaştığımda Apro bana 11 Ocak Cumartesi günü üç kişi tarafından götürüldüklerini söyledi. Ama daha sonra inandım ki olay 11 Ocak’ta değil 8 Ocak’ta gerçekleşmiş” diyor. Peki, siz olay gününü anlatır mısınız?
Olay kesinlikle 8 Ocak’ta gerçekleşmedi. 11 Ocak Cumartesi günü sabah 7-8 sularında kapının önüne odun almaya çıktım. Şimuni kısık sesle bana “Apro, Apro, bir yere kadar gideceğiz, eğer geç gelirsek hayvanlara bir şeyler ver” dedi. “Tamam” dedim. Sobayı yaktım, şortlaydım üstümü giyindim. 10-15 dakika sonra dışarı baktığımda biri bayan üç kişinin Hürmüz ve Şimuni’yi aşağıya götürdüklerini gördüm. Arkalarından 15 metre kadar gidip, “Bırakın o insanları nereye götürüyorsunuz” diye bağırdım. İçlerinden biri silahını bana çevirip Kürtçe “Kaybol, senin sıran da gelecek. Konuşursan, ağzından bir laf çıkarsa yok olacaksın” dedi. Ben de hemen eve kaçtım.
Şimdi düşündüğüm zaman bence Şimuni, Hürmüz’ü yalnız bırakmadı. Hürmüz onların ortasında yürürken Şimuni hepsinin arkasından yürüyordu. Yani arkasında kimse yoktu. 

Şimuni Diril”in cesedi çok kötü halde bulundu. Ön otopsi raporunda ‘Yaralanmaya bağlı ölüm’ yazıyor, ancak daha nihai otopsi raporunu öğrenemedik. Sizce Şimuni Diril evinde darp edilmiş olabilir mi?
Hayır. Ben Şimuni’yi gördüm. Arkalarından yürüyordu.

Peki, ne giyinmişlerdi. İçlerinden birinin kadın olduğunu nasıl anladınız? Görseniz tanır mısınız? 
En önden gidenin elinde Hürmüz’ün silahı vardı. Adam elindeki silahı baston gibi yere vura vura götürüyordu. Yanıltmak için de olabilir ama üzerlerinde PKK kıyafeti vardı. Bana dönenin yüzünü gördüm ama diğerlerinin yüzünü göremedim. Bayan dediğimi ise arkadan hatlarından anladım. Çok korkmuş, şoka girmiştim. İfade verirken bana fotoğraflar gösterdiler. İçlerinden birini benimle konuşana benzettim ve ifadeyi alanlara “Bu adamdan şüphelendim” dedim. Adam uzun boylu, ince ve zayıftı. Diğerlerinin eşkâlini hiç veremedim.

11 Ocak’ta neden Hürmüz ve Şimuni Diril’in evlatlarını arayıp haber vermediniz? Remzi Diril, “7 Ocak’tan sonra köydeki telefon şebekelerinde kesinti yaşandığı iddia ediliyor. Telefon şebekelerinin incelenmesini ve kesintinin doğru olup olmadığının bildirilmesini istiyoruz. Apro Diril’in HTS kayıtlarının incelenmesini istiyoruz” diyor. Buna ne cevap verirsiniz?
Telefonum zaten önceden bozulmuştu. Yılbaşından beri ailemle iletişim kuramadım. En son 25 Aralık günü Doğuş bayramında ailemle görüştüm, sonra telefonum bozuldu. Telefonum bozukken telefon şebekelerinde kesinti olup olmadığını nerden bilebilirim? Remzi Diril, 12 Ocak’ta gelip “Annem, babam nerde?” diye sorduğunda cevap vermeye korktum. Sadece bir sinyal vermek amacıyla “aşağıya doğru gittiler” dedim. Remzi “Neden bizi aramadın?” dediğinde eline telefonumu verdim, Remzi sağa sola gidip telefonumla şebeke aradı bulamadı. Bana dönüp “Çalışmıyor amca” dedi. Ben de “Bak size söylüyorum bana inanmıyorsunuz” diye cevap verdim.

Ne zaman konuşmaya karar verdiniz?
Bize en yakın köy yürüyerek dört veya beş saat. Kışın araba da çalışmaz. Diğer köylerden aramak için insanlar geldi. 10-15 kişi olduk, bana güç geldi; cesaretimi topladım ve üç kişinin anne ve babasını götürdüğünü söyleyebildim. Gittikleri yönü gösterdim.  

Peder Remzi Diril, “Apro Diril neden bana ilk olarak anne ve babamın ona ‘Biz gideceğiz, hayvanlara sen bak’ dediğini söyledi? Ve daha sonra ifadesini neden değiştirdi?” diye soruyor. Neden ifadelerinizde farklılıkvar?
Ben iki ifademde de 11 Ocak’ta üç kişi tarafından götürüldüklerini söyledim. İfadelerimde farklılık yok. Birincisinde ne söyledimse ikincisinde de aynısını tekrarladım. Benim Türkçe okumam yazmam yok. İfade verirken yanımda avukatım da yoktu. Oraya benim adıma ne yazdılar, ne dediler bilemem. Bana “anlat” dediler anlattım, “imza at” dediler attım. Şimdi ifadelerde çelişki var diyorlar, oysa ben hep aynı şeyi söyledim. İfade verirken bir yüzbaşı bana gelip “Dronla gördük, üç kişi değillerdi, altı kişilerdi, üçü önceden gitti diğerleri kalıp Hürmüz ve Şimuni’yi götürdü” dedi. Ben de sadece üç kişi gördüğümü söyledim. Yüzbaşı “Sana da geldiler” dedi. Ben de “Bana kimse gelmedi, bende kimse kalmadı” diye cevap verdim.

Örgütten köye inip, sizde veya onlarda kalan oldu mu?
Kesinlikle bende kalan olmadı. Onlarda oldu mu bilmiyorum. Sadece yüzbaşı bana öyle dedi. Bizim bildiğimiz PKK kimsenin evine girip kalmaz, yatmaz. Bu yüzden Hürmüz’lerde de kaldığını düşünmüyorum.

Peder Remzi Diril, “Apro Diril köyümüzde su olduğu halde keçileri nehre götürdüğünü söylüyor. Neden? Anne ve babamın ayak izleri böylelikle silinmiş oldu” diye soruyor.
Neden bana iftira atıyorlar? Ayıp.  Ocak ayının o günlerinde köyde yerde zaten adam gibi kar yoktu. Biraz daha aşağıya gidilince yeşillikti. Hayvanları bir yere götürmedim. Evin önündeki yalaktan hayvanlar su içti. Zaten olaydan sonra beni vururlar diye korkumdan gece odada ışık bile yakmadım. Şubat ayında çok kar yağdı.     

Peder Diril’in “Apro’nun evinin hemen önünde, eve uzaklığı 100 metre bile olmayan içinden su çıkan bir yer var. Oradan babamın cep telefonunu ve annemin ayakkabısını bulduk. Ayakkabı kolay kolay ayağınızdan çıkar mı?” diye soruyor. Bu konuda ne diyeceksiniz?
Bunlar bulunduğu zaman ben köyde değildim. Hürmüz’ün oğlu Kemal Diril ailemi arayıp “Babanızı köyden alın ona bir şey olursa mesuliyet kabul etmiyoruz” demiş. Bana bir şey olmasın diye ben de köyden ayrıldım. Nisan ayında telefonu bulduklarını duydum. Tam olarak nerede bulduklarını bile bilmiyorum. Bir arkadaşım beni arayıp Hürmüz’ün kapısına 10-15 metre uzaklıkta telefonu bulunmuş dedi. Ayakkabıyı da jandarmanın bulduğunu duydum. Ama nerede, nasıl haberim yok. Hangi su? Benim evimin önünde değil, ikimizin evinin ortasında su çıkan bir yer var oradan mı bulunmuş? Bilmiyorum.
Bu insanlar annelerini bulduklarını bile benden sakladılar. Bana Jandarma haber verdi. Neden bana böyle yapıyorlar diye çok içerledim, çok üzüldüm. 

Kasım ayında Şimuni Diril evlatlarına telefonda sizin onu tehdit ettiğinizi söylemiş. Siz Şimuni Diril’i tehdit ettiniz mi? Ettiyseniz, neden?
Remzi, “Babalarımız daha evvel sınır konusunda kavga etmiş ve toprağı bölüşmüş.  Biz evimizi yaparken onların biraz toprağına girdik. Çünkü inşaatı yapan adam bu toprağın ev yapmaya daha müsait olduğunu söyledi. Onlara haber yolladık ‘ya toprak, ya para size ödemeye hazırız’ dedik” diyor. Bu yalan. Öyle bir şey yok. Hürmüz’e “Hürmüz bana sorup toprağımı isteseydin bir o kadar toprak da ben verirdim, ama böyle olmuyor” dedim. Bana ‘O toprak da bizim, bu toprak da bizim. Sizi burada yaşatmayız, seni atarım köyden” dedi. 
Aileler arasında böyle tartışmalar olur. Hürmüz de eşim Meryem’e “Bu ağaçtan bir armut alırsan senin leşini sererim” demişti. Zaten o da bana kaç kere silah çekti ama ateş etmedi. 

Remzi Diril, “2019 Mayıs ayında Apro Diril anne ve babamın bulundukları eve beş el ateş etti. Evde çocuklar yatıyordu, Allah’tan birine denk gelmedi. Şahitlerimiz var. Mahkemedeki ifadesinde  ‘Ben alkollüydüm’ dedi. Sabah sabah kim içer?” diyor. Siz neden ateş ettiniz?
Olay günü Jandarma da ne kadar sarhoş olduğumu gördü. Viski şişeleri, diğer içkiler hepsi ortadaydı. “Ya ne kadar içmişsin” dediler, ben de “Kış, hava soğuk başka ne yapayım” dedim. Alkolün etkisiyle ateş açtım ama daha sonra Halit diye bir arkadaşla evine gidip özür diledim. Ateş ettiğim kendi silahımı ceza olarak Hürmüz’e hediye ettim. Hürmüz de almayıp Halit’e hediye etti.

Remzi Diril “Apro’nun arkadaşı İsmail araştırılsın” diyor. İsmail kim?
İsmail benim ihtiyaçlarımı, erzağımı getiren kişi. Hürmüz’ün de ihtiyaçlarını İsmail getiriyordu. Kimin köyde neye ihtiyacı olursa parasıyla İsmail getiriyordu.  Bizim köyün arkasında operasyon olmuş 2 PKK’lı vurulmuş, bir PKK’lı sağ yakalanmış. İsmail benim onları ihbar ettiğimi sandı. Sık sık beni rahatsız edip suçlamaya başladı. “Bu olayı sen yaptın” deyip durdu. Ben “Git işine, ben yapmadım, beni rahat bırak, bu iftirayı kabul etmiyorum” dedikçe o diretti. İsmail, büyük bir aşiretin üyesi. Onun aşireti yüz senedir bizlere kol kanat germiş saygısızlık etmek istemedim ama bu iftira da çok ağırdı.   

Köyünüzde altın veya gömü çıkartan var mı?
2015’te ben köye döndüğümde Hürmüz’ün altın bulduğunu duydum. Bu gerçek. Uzungeçitli köyünden  biri kilisede komünyon dağıtılan altın kupalardan biriyle Hürmüz’ün fotoğrafını çekmiş, bana gösterdi. Hürmüz’e “Allah iyiliğini versin o kadar altın çıkarttın şu kadar bana ver dedim” o da bana “Bir tane bile sana vermem. Ben kendime çıkarttım. Sen de git kendine çıkart” dedi. Ben ne kadar altın çıkarttığını bilmiyorum ama bütün bu köyler Hürmüz’ün altın çıkarttığını biliyor. Zaten ifademde de bunları söyledim. 

Sizce Hürmüz Diril sağ olabilir mi?
Bilemiyorum. Öldü demeye dilim varmaz. Ama keşke sağ olsa. Sağ olsa da gelip beni bu ithamlardan kurtarsa… 

Diril çiftinin oğlu Remzi Diril ile yapılan söyleşi için bkz:  “Annem ve babam akrabalarımız tarafından tehdit ediliyordu” 

http://www.agos.com.tr/tr/yazi/24580/hurmuz-diril-sag-olsa-da-beni-bu-ithamlardan-kurtarsa

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın