Ermenistan-Yunanistan ilişkilerinin derinleşmesi, “Erdoğan Türkiye’sinin” eylemlerine bakılmaksızın her iki ülkenin de çıkarınadır.
Doğu Akdeniz’deki çatışma durumu, Ermenistan’ın Türkiye ile ilişkileri kötü olan ülkelerle ilişkilerini güçlendirmesine imkân vermektedir.
Ermenistan Bilimler ve Sanatlar Akademisi’nde uzman olan Hayk Gabrielyan, “Araçin Lratvakan” ile yaptığı bir söyleşide, bu tür fırsatları kaçırmak doğru olmayacağını belirtti.
Örneğin BAE ve Mısır ile ilişkilerin derinleşmesi, Sünni İslam dünyasında Türkiye’nin başlıca rakibi olan Suudi Arabistan ile diplomatik ilişkilerin kurulmasına yol açabilir.
Kıbrıs dışında Yunanistan ile ne tür çok taraflı olasılıklar olduğu ve Ermenistan’ın Fransa, Mısır, İsrail, Kıbrıs, Yunanistan ile birlikte, Türk karşıtı koalisyonun bir parçası olabilir mi? sorusuna Gabrielyan,
“Burada ilk önce onunla ne demek istediğimize (bir bütün olarak) değinmek gerekiyor.
Yani Yunanistan ile Türkiye arasında bir savaş olması durumunda silahlı kuvvetlerimizle müdahale etmemiz söz konusu ise, tabi ki hayır, ben buna tamamen karşıyım.
Türkiye karşıtı koalisyonun olası üyeleri coğrafi olarak bizden uzaktayken, Türkiye’nin ikinci en uzun kara sınırımızın olduğu yakın komşumuz olduğunu hiçbir şekilde unutmamalıyız.
Genel olarak, Ermenistan’ın bölgedeki gelişmelerle bağlantılı olarak Yunanistan ve Kıbrıs’ı desteklediği sıklıkta, en azından “kardeş” Azerbaycan, Türkiye’yi ve bölgeyle ilişkilerini bozma riski taşısa da, isteksiz olsa dahi, kendi kendini ilan eden KKTC’yi desteklemek zorunda kalacaktır.
Türkiye’nin günün birinde Azerbaycan’dan, dünyada sadece kendisi tarafından tanınan KKTC’yi kabul etmesini talep edebileceğini de göz ardı etmeyelim.
Bu ise, Artsakh sorununun varlığıyla bağlantılı olarak Azerbaycan için son derece istenmeyen bir durumdur.
Ermenistan, “Erdoğan (İslami) Türkiye’sinin” bir gün 1990’ların ve hatta 2000’lerin başındaki iyi Türkiye-İsrail ilişkileri seviyesine dönmeye karar vermesini beklememeniz gerektiğini açıklamak için, İsrail’le birlikte çalışabilir
Azerbaycan’ın, Türk tarafının talebiyle yakında İsrail ile ilişkilerini kötüleştireceğinden dolayı İsrail, Türk uykusundan ne kadar çabuk çıkarsa, mevcut durumda o kadar doğru hareket etmiş olacaktır.
İsrail’in konumu ve davranışından bağımsız olarak, Azerbaycan’ın yakında İsrail ile ilişkilerini kötüleştireceğine inanıyorum” demektedir Gabrielyan.
Türkolog’a göre mevcut durum, Türkiye ile ilişkileri iyi olmayan Fransa ile ilişkilerimizi daha da güçlendirmek için iyi bir fırsattır.
“Bölgemizde Fransa’yı da köşeye sıkıştırma denemeleri konusunda Türk tarafının planlarını da Fransa’ya sunmak mümkündür.
Türkiye, rolü ve katılımının somut olacağı, Fransa’nın sıfır role sahip olacağı “AGİT MG’ye alternatif olacak olan” Artsakh meselesinde Rusya ile yeni bir boyut oluşturmaya çalışıyor.
Sonuç olarak, Türkiye ve Azerbaycan tarafından yapılan tehditlerle bağlantılı olarak Tavuş çatışmasının tırmanmasının sağladığı fırsatlara Doğu Akdeniz çatışmasının sağladığı fırsatlar da eklenmelidir.
Azerbaycan örneğinde, o günlerde Bakü’de düzenlenen Ermeni karşıtı gösteriler, Metsamor nükleer santralini Savunma Bakanlığı düzeyinde vurmakla tehdit edilmesi ve Türkiye’nin Ermenistan’ı çeşitli yöntemlerle tehdit etmesini kastetmekteyim.
Burada öncelikle Türk Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın “Büyük Ermenistan” yaratmaya çalışmakla suçlaması, bir asır önceki (1915) olayları tekrarlamak ve “bu girişimlerin sonuçlarını” hatırlatmaktan bahsediyorum.
Bütün bunlar, Fransa ve diğer süper güçlere, sadece bir sınır anlaşmazlığı içinde olmadığımızı, aslında bir hayatta kalma mücadelesi içinde olduğumuzu, bu ülkelerin sorunlarımıza bu açıdan bakması ve ona göre hareket etmesi gerektiğini göstermemiz için harika bir fırsat.
Ermenistan Cumhuriyeti’nin süper güçlere, bir asırdan fazla bir süre önce Ermeni ulusunun önemli bir kısmının kendi hoşgörü ve ilgisizliği sonucunda feda edildiğini hatırlatmaya büyük önem veriyorum, bu da, süper güçlerin sorunlarımızla ilgili olarak ikinci kez gerçekleşmesini önlemek açısından, en azından iki kat daha tetikte ve duygusal olması gerektiği anlamına geliyor, – diye sözlerini sonuçlandırmıştır Hayk Gabrielyan.
Yorumlar kapatıldı.