İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Dink’i katletmenin cezası 13 yılda bitti

Nedim Şener

Hafta içinde aldığım bir telefonla şok oldum. Arayan Hrant Dink’in kardeşi Hosrof Dink’ti. “Nedim, Ogün Samast tahliye oluyormuş” dedi. “Nasıl?” “Cezası bitmiş, tahliye edilecekmiş.” Günü kulağım telefona yapışık geçirdim desem abartı olmaz.

2007’den beri bu davayı takip ediyor, hakikatin ortaya çıkması için her şeyi yapıyordum. Çünkü Hrant Dink cinayeti, bir dönemin tüm karanlığını içinde barındıran; tehdit edilmesinden öldürülmesine, üstünün örtülmesinden yargılanmasına kadar devlet içinde ve medyada kirli unsurların yer aldığı bir suikasttı. Bu yapıların içinde elbette Fetullahçı Terör Örgütü’nün istihbaratçıları, savcıları, hâkimleri, müfettişleri, gazetecileri başı çekiyordu.

SANTORO, DİNK CİNAYETİNİN PROVASIDIR

Trabzon’da 5 Şubat 2006 günü öldürülen Rahip Santoro cinayeti, bugün 14 Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan FETÖ üyesi istihbaratçıların tezgâhladığı, 19 Ocak 2007 günü İstanbul’da katledilen Hrant Dink’in cinayetinin provasıydı.

Dink’i katletmenin cezası 13 yılda bitti

İki katil de Trabzonlu ve 18 yaşından küçüktü.

Her iki katil de hedef aldıkları masum insanları tanımıyordu. Onlara düşmanlık beslemeleri için hiçbir nedenleri yoktu. Ogün Samast“Türklüğe hakaret ettiği için öldürdüm” demesine rağmen daha sonra Dink’in tek bir yazısını bile okumadığını itiraf edecekti.

Dink’i katletmenin cezası 13 yılda bitti

Karanlık eller, ülkeyi büyük bir kumpas dalgasının içine sokmak için katillerin eline silahı tutuşturmuş, cinayetleri de başkalarının üzerine yıkmayı amaçlamışlardı.

Her iki suikastta da silahın menşei meçhuldü.

Her iki cinayette de öldürülenler FETÖ’nün operasyon merkezi Emniyet İstihbarat tarafından takip altındaydı.

Her iki cinayetin de planlandığı dönemde FETÖ’cü istihbaratçı Ramazan Akyürek, Trabzon Emniyet Müdürü, Ali Fuat Yılmazer “sağ terör ve azınlıklar masası” olarak adlandırılan Emniyet İstihbarat Dairesi C Şube Müdürü idi. FETÖ’cüler hem hedef alınan kişileri, hem de onları hedef alan katilleri ve örgüt üyelerini takip ediyordu. Cinayetin işleneceğini görüyor, bırakın önlemeyi, yol veriyorlardı.

Nitekim her iki cinayetin üzeri FETÖ’cü istihbaratçılar tarafından örtülmeye çalışıldı.

FETÖ’nün istihbaratçıları gibi savcıları, hâkimleri ve gazetecileri cinayetin üzerinin örtülmesinde rol oynadı.

Ama başaramadılar, 2007’den beri yazdığım gerçekler bugün FETÖ üyelerinin yargılandığı davada karanlığı aydınlatıyor. Bir zamanlar “devlet olan” FETÖ’nün tüm unsurları 14 Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyor.

‘SUÇA SÜRÜKLENMİŞ KATİLLER’

Rahip Santoro’nun katili 16 yaşındaki Oğuzhan AkdinHrant Dink’i katleden ise 17 yaşındaki Ogün Samast idi. Her iki suikast da bir istihbarat operasyonuydu. Cinayetin arkasında olan örgüt, bunu özel olarak hesaplamıştı. Nitekim o hesap tuttu, “suça sürüklenmiş çocuk” sayıldığı için Santoro’nun katili Oğuzhan Akdin birkaç yıl önce tahliye oldu, şimdi sıra Dink’in katili Ogün Samast’ın salıverilmesinde.

Ve sonunda beklenen gün geldi, gazeteci Hrant Dink’i 19 Ocak 2007 günü, Şişli’de sahibi olduğu Agos gazetesinin önünde sırtından ateş ederek katleden Ogün Samast’ın cezası 6 Ağustos’ta bitti.


Dink’i katletmenin cezası 13 yılda bitti

Yargılama sürerken yaşı 18’den küçük olduğu için dosyası ayrılarak 2. Çocuk Mahkemesi’ne gönderildi. 25 Temmuz 2011 günü “kasten adam öldürme”suçundan 22 yıl 10 ay hapis cezası verildi. Örgüt üyeliği dosyası ise 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yollandı.

Katil Ogün Samast ve onu cinayete azmettiren Trabzon Emniyeti’nin yardımcı istihbarat elemanı Erhan TuncelYasin Hayal gibi isimler, mahkemenin 17 Temmuz 2019 tarihli kararı ile “terör örgütü üyeliğinden” değil, “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve üye olmaktan” cezalandırıldı.

Erhan Tuncel’e 24 Ekim 2004’te altı kişinin yaralandığı McDonald’s patlamasından dolayı “tasarlayarak ve bomba kullanmak suretiyle kasten adam öldürmeye teşebbüs” suçundan 6 kez ağırlaştırılmış müebbet, eylemin teşebbüs aşamasında kalmasından dolayı 6 kez 13 yıl hapis cezası, mağdurlardan birinin aracına zarar verdiği gerekçesiyle 1 yıl hapis ve 450 TL adli para cezası verildi. Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin olarak ise “yardım etmek” suçundan ağırlaştırılmış müebbet cezası aldı. Hükümde indirime giden mahkeme, bu suçtan dolayı Tuncel’i 18 yıl ile cezalandırdı. Ayrıca “silahlı suç örgütüne üye olma”suçunu işlediği gerekçesiyle de 2 yıl hapis cezası, örgütün silahlı olması nedeniyle cezada arttırım uygulanarak 2 yıl 6 ay hapis cezası aldı. Tuncel’in toplam hapis cezası 99 yıl 6 ay olarak kayıtlara geçti. Yasin Hayal’e 7 yıl 6 ay hapis cezası verilirken, katil Ogün Samast ise “silahlı suç örgütüne üye olmaktan” yalnızca 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Samast bu suçtan tutuklu değil. Sadece “kasten adam öldürmek”ten aldığı 22 yıl 10 ay hapis cezası, infaz yasası ve denetimli serbestlik dahil edildiğinde 6 Ağustos 2020 günü tahliyesi için gereken süre doldu.

CEZAEVİNDE KARIŞTIĞI SUÇLARDAN HAPİSTE

Ogün Samast tam salıverilecekti ki kaldığı cezaevlerinde çıkardığı olaylar, gardiyanlara hakaret ve tehdit suçlarıyla açılan dava sonuçlandı. Toplamda 5 yıl 20 ay hapis cezası aldı. Şimdi bu suçlardan dolayı 4 yıl civarında hapis yatacak. Cinayeti işlediği tarihte 17 yaşında olan katil Samast, eğer cezaevinde işlediği suçlardan aldığı cezalar olmasaydı artık elini kolunu sallaya sallaya aramızda olacaktı.

DOSYA YARGITAY’DA BEKLİYOR

Hrant
 Dink cinayetiyle ilgili kamu görevlilerinin yargılandığı Fetullahçı Terör Örgütü davası devam ediyor. Ancak katil ve onu azmettirenlere, “suç işlemek amacıyla kurulan örgüte yardım” gibi basit bir suçtan; suç örgütü üyesi olmaktan 2 yıl 6 ay gibi küçük bir ceza verildi. Oysa bu cinayete yol veren, göz yuman, azmettiren FETÖ’cüler gibi katil de aynı örgütsel amaç için Hrant Dink’i katletti. Cinayetin arkasındakiler “terörden” yargılanıyorsa, cinayeti işleyenlerin “basit suç örgütüne yardım” ile yargılanması ve cezalandırılması tutarsızlık gibi görünüyor. Nitekim Dink Ailesi’nin avukatı Hakan Bakırcıoğlu ile görüştüğümde bu çelişkiye dikkat çekiyor. Yargıtay’daki temyiz dilekçesinde yazılı şu talebi yineliyor: “Hrant Dink’i öldürmeye karar veren, cinayeti tasarlayan ve nihayetinde de gerçekleştiren örgüt, cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmiştir.�

Hrant Dink cinayetini tasarlayan ve gerçekleştiren bu örgüt, Ceza Kanunu’nun 309/1 maddesinde düzenlenen, suça yönelik 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 1. maddesinde tarif edilen, Ceza Kanunu’nun 314. maddesinde tanımlanan bir örgüt olarak değerlendirilmeli ve sanıkların bu yasalar uyarınca cezalandırılmasına karar verilmelidir.”

Hukukçulara göre, Yargıtay bunu dikkate alır ve kararı bozarsa, yeniden yargılama gündeme gelir ve katil dahil herkes “terör örgütü üyesi olmaktan” tekrar yargılanır. O zaman, dosya tekrar 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne döner, katile yeniden tutuklama verilebilir, bu cinayetin arkasındaki örgütün, katilin ve azmettirenlerin hesabı bozulur.

https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/nedim-sener/dinki-katletmenin-cezasi-13-yilda-bitti-41599273

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın