Son zamanlarda Erdoğan’ın saldırgan politikası uluslararası kuruluşlara da yansıdı. 2009 yılında Türkiye’nin çabaları sayesinde Modern Asya Türk devletlerini birleştiren Türk Konseyi veya Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi kuruldu. Türk Konseyi’nin kurulmasına ilişkin resmi anlaşmada, örgütün amacının bölgede barış, güvenlik ve istikrarı ortak çabalarla güçlendirmek olduğu ve “ortak yapı içinde işbirliği, devletlerin ve halkların iyi komşuluk, birlik ve işbirliği için muazzam potansiyelin keşfedilmesine katkıda bulunduğunu” belirtmektedir.
Ama, Türk Konseyi’nin kurulması başka amaçlara hizmet etmektedir. Örgüte hâkim olan Türkiye, Pan-Türkizm ideolojisini yayıyor. Haritaya bakıldığında, bu programın yayılmasının önündeki en büyük engelin Gürcistan ve Ermenistan olduğu anlaşılıyor. Şu anda Türk-Azerbaycan ikilisi Gürcistan’ı iktisadi ve siyasi manevralarla olduğu kadar o ülkedeki Türk nüfusunu da kademeli olarak artırarak etkisiz hale getirmeye çalışabilir, ancak Ermenistan’a bunu yapamaz, bu yüzden Ermenistan’a karşı askeri-politik adımlar atmaya çalışmaktadır.
Ankara, siyasi, ekonomik ve kültürel kaldıraçları kullanarak, Asya’nın Türkçe konuşan halklarını yumuşak bir şekilde asimile etmeye, onları birleştirmeye ve diğer ülkelerden gözlemcileri çekerek Büyük Turan hayalini gerçeğe dönüştürmeye çalışıyor. Bu yoldaki adımlardan biri de Türk Konseyi’nin kurulmasıdır.
Yorumlar kapatıldı.