İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Din sömürüsünde son perde: Ayasofya – Gani AŞIK

***Metinde yer alan görüşler yazar(lar)ına ait olup, HyeTert’in görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.***

Türklerde  “Devlet-i ebed müddet” söylemi, devletin ölümsüzlüğünü, kurucu yasaların tartışılmazlığını ve kurucu babaların kalıcı saygınlığını anlatır; dünyada da böyledir. Manevi, ruhi ve ruhani bağlamından soyutlayarak Ayasofya’yı “kâfir rejimin zincirleri kırılarak kurtarıldı” şamatasına büründürmek ve sömürü envanterinin son kalemine dönüştürmek, köklü devletgeleneğimizle bağdaşmadığı gibi ahlaki de değildir. Fatih’in Ayasofya’yı cami yapma kararı, dini olmaktan çok askeri ve siyasidir. Çünkü, Hac Suresi 40’ıncı Ayet, “kilise ve manastırların korunmasını” ister. O yıllardaki konjonktür gereği Cumhuriyet hükümetinin aldığı “müze” kararındaki medeniyet düzeyini sizin düzeyiniz kavrayamıyorsa, o karara imza atanlar cami düşmanı mı oluyorlar? Cumhuriyet’in yok-yoksul yıllarında Yunan’ın yakıp yıktığı nice cami onarılmıştır; belgeleri arşivlerde.

HİLAFET HAYALİ

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), bu kutsal mekânın 30 yıldan bu yana zaten ve kısmen ibadete açık olduğunu, İstanbul ve dolayısıyla Ayasofya’nın, 5 yıl (1918-1923) işgal altında kaldıktan sonra Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurtarıldığını (6 Ekim 1923) halktan saklıyor. Ayasofya’da bugün çanlar çalınmıyorsa, hatta Anadolu’nun her köşesinde ezan sesi yükseliyorsa bunu, Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarına borçluyuz, bre nankör tayfası… Ayasofya’daki statü değişikliğini izleyen ilk cumayı, Lozan Barış Anlaşması’nın yapıldığı 24 Temmuz’a denk getirmek, Atatürk ve Cumhuriyetle hesaplaşmanın pervasız bir adımıdır. Hiçbir ülkede devleti ile hesaplaşmaya, halkı birbirine karşı kışkırtmaya ve bundan oy devşirmeye kalkışan, demokrasi ve hukukun sunduğu imkânları kullanarak iktidar olup, sonra da çağın bu ortak değerlerini ortadan kaldırmak isteyen bir siyasi anlayış yoktur. 90 yıllık “Ayasofya’yı cami, Çankaya’yı Ezankaya yapacağız” sloganı, Çankaya’nın unutulmaya terk edilmesi ile birlikte hedefine ulaşmış görünüyor, sıradaki hamle hilafet hayalidir.

DEVLET YALANDAN UTANIR

Ayasofya, genelde camiler ve dini konularda halka sürekli ve sistemli olarak yalan söyleniyor. Devlet, toplum, ya da özel hayatımızda yalan, aldatma temelli olduğu için, hak ihlaline kadar uzanan ağır bir vebaldir. Yalan söylemekten utanmamak ise kişinin ruhen ve ahlaken tükenişidir. Atatürk, İnönü ve bizi çağın aydınlığı ile buluşturan devrimlerin diğer mimarları, yalan ve iftira bombardımanı altındalar. Onlar ki ölümlerinde kiminin cebinden sadece kefen parası çıktı, kimini de belediyeler defnetti. Çalmadılar, çaldırmadılar, yoktan bir devlet inşa ederek ve kuruşun üstüne kuruş ekleyerek hem Osmanlı’nın Düyunu Umumiye borçlarını son meteliğine kadar ödediler (ya siz?), hem de sıtma, trahom, frengi gibi illetler yanında, cehaletle de savaşarak hiçbir alt yapısı olmamasına karşın, eğitim ve öğretim seferberliği ilan ettiler ve bir hayli mesafe de aldılar. Milli Meclis’e dayalı Kurtuluş SavaşıCumhuriyet ve devrimlerTürk ulusunun yeniden doğuşunun özgün hikâyesidir. Tüm mazlum dünyanın saygı ile ayakta selamladığı bu mucize destanın büyük önderinin Ayasofya kararı dolayısıyla ihanetle suçlanması, milletçe büyük utancımızdır, tarihin görebileceği en büyük sorumsuzluk, ölçüsüzlük ve pervasızlıktır. Maşeri vicdan / milli hafıza bunu not etmiş ve arşivlemiştir.

Gani AŞIK

E. MÜFTÜ ve CHP KAYSERİ MV.

https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/olaylar-ve-gorusler/din-somurusunde-son-perde-ayasofya-gani-asik-1753590

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın