İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

“Ayasofya Kararı Oy İçindi”

***Metinde yer alan görüşler yazar(lar)ına ait olup, HyeTert’in görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.***
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ayasofya’yı camiye dönüştürme kararıyla ilgili “Seçim kazanmaya dönük bir koz ama Erdoğan’ın hayal kırıklığına uğradığını düşünüyorum. Gençlik hayalini gerçekleştirmek isteyebilir ama Erdoğan’ın patronu oy almaktır. Konfor alanı kutuplaştırarak yürümektir. Ancak gençlerin önceliğinde Ayasofya değil ekonomi var” dedi.

Akşener, Ankara’daki kadın temsilci ve haber müdürleriyle Zoom uygulaması aracılığıyla sohbet toplantısı düzenledi. Koruma ekibinde bir kişiye Corona virüsü teşhisi konulduğu için Ankara’daki evinde Sağlık Bakanlığı’nın tavsiye ettiği 14 günlük karantina kuralına uyduğunu vurgulayan Akşener, Ayasofya’da Cuma günü yapılacak törene katılması konusunda Bilim Kurulu’nun görüşünü sorduğunu da söyledi.

Son dönemde hükümete yakın yazarlarca Ayasofya kararıyla Erdoğan’ın gençlik ideallerini gerçekleştirme aşamasına geldiği ve 2002’den bugüne AKP iktidarında atılamamış buna benzer değişikliklerin artık hayata geçireceği iddiası dile getiriliyor. Bu iddiayı yorumlayan Akşener, Erdoğan’ın kararlarında “oy alma” amacı bulunduğunu vurgulayarak, kendi gençlikleriyle şimdiki gençlik arasında ciddi farklar bulunduğu ve kendi gençliklerindeki yaklaşımlarla şimdi oy alınamayacağı görüşünü dile getirdi.

İyi Parti lideri Meral Akşener, VOA Türkçe’nin yönelttiği Erdoğan’ın Ayasofya kararıyla artık ideallerini hayata geçireceği görüşünü nasıl yorumladığı sorusu üzerine, genç seçmenlerdeki ekonomi ve özgürlükler odaklı beklentileri işaret etti. Ayasofya’nın cami olması meselesinin kendi yaş kuşağı ve sağ siyaset için önemli olduğunu vurgulayan Akşener, geçmişte de bugün de CHP dahil solun değişik renklerinden de ‘Ayasofya’yı cami olarak açamazsınız’ diye kitlesel tepki gelmediğini anımsattı. Akşener, dolayısıyla Ayasofya kararıyla Erdoğan’ın hedeflediği şekilde siyasette kutuplaştırmayı arttırıcı etki elde edemediği değerlendirmesinde bulundu. “Erdoğan’ın patronu oy almaktır” diyen Akşener, oy alabilmek için de Erdoğan’ın kutuplaştırmayı araç olarak kullandığı ancak Ayasofya’nın özellikle de genç seçmenler üzerinde “oy alma etkisi” yaratmayacağı görüşünü dile getirdi.

Akşener, “Erdoğan’ın gençlik ideallerini hayata geçirme noktasında Ayasofya kararıyla başlangıç yaptığı” görüşü için özetle şunları ifade etti:

“Doğrudur, Ayasofya, özellik sağın her renginin içinde kendini tanımlayan bizim yaş grubunun önemli ve kızıl elma gibi gördüğü bir alandır. Hep mitingler yapılırdı. O dönemde gençlerde imparatorluk bakiyesi olma başarısına özlem psikolojisiyle ilgili Ayasofya şekillenmişti. Ayasofya denildiğinde, o gün CHP dahil solun değişik renklerinde kendini tanımlayan Ayasofya’yı açamazsınız diye de bir kitlesel tutum yoktu. Mesafeli ama yapılamaz tutumu yoktu. Sağ siyaset için her zaman önemli bir koz olmuştur. Erdoğan için de seçim kazanmaya dönük bir koz ama şimdi Ayasofya’nın cami haline çevrilmesiyle birlikte ortaya çıkan resmi gördüğümüz zaman ben Erdoğan’ın bu konuda hayal kırıklığına uğramış olduğunu düşünüyorum. Çünkü Ayasofya’ya siyasi aidiyeti olan en genci bizim yaş grubu ki ben 1956 doğumluyum. Çok daha gençler bugün farklı sorunlarla boğuşurken Ayasofya’nın kutuplaştırma aracı olmasının mümkün olmadığını Erdoğan gördü. Ne beklenirdi o gün hurra insanlar oraya gidecekti, olmadı. Şimdi biliyoruz Cuma günü Türkiye genelinden parti teşkilatları üzerinden kalabalık toplama gayreti olacak. Ama bu (Corona virüsü) salgın kırılgan Türkiye ekonomisinin aslında kırılmış olduğunu gösterdi. Gençler açısından en büyük sorun iş bulmak ya da acaba saldırıya uğrar mıyım düşüncesi, taksiye tek binmişse arkadaşına plakayı attığı bir Türkiye’de öncelik değişti. Erdoğan, gençlik hayalini gerçekleştirmek isteyebilir ama Erdoğan’ın patronu oydur, oy almaktır. Kutuplaştırarak yürümek büyük bir konfor alanıdır. Şimdi Z kuşağı çok konuşuluyor. Gençlerimizin öncelikleri farklı, öncelikleri içinde yok. Ayasofya konusunda bilgi fikir sahibi olan en genç biziz. Yeni nesilde böyle bir durum söz konusu değil. Dünyadaki değişimi, dönüşümü Hıristiyan aleminde de görüyoruz, orada da gençlerde Ayasofya tepkisi pek olmadı. Dolayısıyla bazı şeyler yapılsa da kutuplaşmaya etki yok. Öncelikler değişti. Özellikle ekonomi kırılmış haliyle iş bulmak gibi konular öncelikli.”

Sosyal medya düzenlemesi: “Hayatın ve tarihin akışıyla zıtlaşmaktır”

Akşener, sosyal medya alanını kontrolu amaçlayan yasa teklifiyle ilgili soru üzerine de Ayasofya kararı gibi bunun da gençliğin talepleriyle örtüşmediğini, özgürlük ve demokrasi talebi söz konusuyken otoriterleşmeden sonuç alınamayacağını söyledi.

Akşener, TBMM’ye sunulduğu haliyle sosyal medya düzenlemesini sayısal çoğunluğu itibariyle AKP – MHP’nin yasalaştırabileceğine dikkati çekerek, İyi Parti olarak kesinlikle bu teklife direneceklerini ve mücadele edeceklerini açıkladı.

Akşener, “Bu teklif bugün geçebilir ama suyun akışını, hayatın akışını değiştirmek çok zor. Biliyorum ki bütün AK Partili gençler de sosyal medyada yaşıyor, internet üzerinden bilgiye erişiyor. Şimdi biz 1946 Türkiye’sine Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle zaten dönmüştük. Hani Erdoğan’ın eleştirdiği ‘Cehape’ zihniyetine zaten dönmüştük. Rahmetli İsmet İnönü’nün, Celal Bayar’la konuşarak Partili Cumhurbaşkanlığı’ndan vazgeçerek, Cumhurbaşkanı kaldığı ve CHP Genel Başkanlığı’nı bıraktığı yıl 1947’dir. Bugün geldiğimiz noktada Partili Cumhurbaşkanı Sistemi, 1946’nın aynısı. Hem Cumhurbaşkanı hem parti genel başkanı Sayın Erdoğan. 21. yüzyılda böyle bir şey yok. Bu yüzyılda cep telefonları cebimizdeki bilgisayarlar. Bu hayatın ve tarihin akışıyla zıtlaşmak anlamına gelir. Bugüne kadar tarih zıtlaşmayla başarılı olunduğunu göstermiyor. Siyasetçi seçmen taleplerine göre kendisini şekillendirir. Bugünkü gençler ve talepleri; hürriyettir, demokrasidir, adalettir, hukukun üstünlüğüdür. Dolayısıyla bunu görmeyen, tam tersine otoriter bir alana evrilirseniz bunu sürdüremezsiniz. Türkiye 1946’ya ruhen dönebilir ama bunu sürdüremez. Tüm bunlar, bir otoriter babamız var ve hepimiz de nankör bir kedi bakış açısı. Bunun tezahürü başarılı olur mu? Hayır. Meclis’ten kanunlar geçer ancak iktidar değişir o kanunlar bir günde ilga olur yani ortadan kaldırılır” dedi.

“İstanbul Sözleşmesi tartışması da kutuplaştırma siyaseti aracı”

Akşener, Türkiye’nin gündemindeki kadın cinayetleri, İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmaması ve tam tersine sözleşmeyi rafa kaldırma yaklaşımına da sert tepki göstererek, ortada “kadın” denildiğinde “sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etme” zihniyeti ve bunun hiç ceza görmemesi meselesinin olduğunu dile getirdi.

İstanbul Sözleşmesi konusunun, Erdoğan’ın yüzde 10’luk kemik, çelik seçmen kitlesini sağlamlaştırma amacıyla gündemde tutulduğunu savunan Akşener, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nin ilk imzacısı olduğunu vurguladı. Akşener, Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan’ın KADEM derneğiyle bunu destekleyen yapının bir parçası olduğunu belirterek, özetle şu görüşlerini aktardı:

“Peki ne oldu da değişti? İstanbul Sözleşmesi’nin kadına ayrımcılığa, şiddete karşı hükümleri ve kadına yönelik iyimser ayrımcılık uygulamaları hiç uygulanmadı. Kadınlara erkeklerle eşit imkanlar sunulmasını öngören sözleşme hiç uygulanmadı. Şimdi durup dururken bir tartışma çıktı. Gözlemim, Sayın Erdoğan’ın kutuplaştırma siyaseti, özellikle 31 Mart seçimlerinden sonra çöktü. Öyle olduğu için de Sayın Erdoğan’ın seçilmesi için gerekli bazı adımlar atması gerekiyor. Tabii alışkanlıklar terk edilemez, (Erdoğan’ın) kutuplaştırma üzerinden bir oy alma stratejisi olduğu için bir de çelik çekirdek diyebileceğimiz yüzde 10 civarında bir seçmen kitlesi var. Sayın Erdoğan için aktif çalışma içinde olmadıkları için bu seçmeni konsolide etme amaçlı olduğunu düşünüyorum. Esas olarak bu bir zihniyet sorunu. Sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etme zihniyeti meselesi ve bunun bugüne değin hiç ceza görmemesi. Eşitlik, bu erkek zihniyeti açısından tehdit olarak görülüyor. Dolayısıyla bu iki ayaklı tutum. Çekirdek seçmeni konsolide edip sahada çalışmasını sağlamak ve buna bağlı olarak toplumu kutuplaştırmak. Diğer yandan bir zihniyeti hayata geçirmek.”

Akşener, İyi Parti olarak kesinlikle İstanbul Sözleşmesi’ni desteklemeye devam edeceklerini ve bu yönde tavır koyacaklarını da belirtti.

Akşener, geçmişte İçişleri Bakanlığı görevinde bulunduğunu ve o dönemki “laiklik” eksenli protesto eylemleriyle ilgili bakanlık ve Emniyet Genel Müdürlüğü bürokrasisi olarak “aman bir Allah’ın kulunun burnu kanamamalı” talimatı verdiğini anlattı. Dolayısıyla ifade özgürlüğü bakımından protesto eylemi, yürüyüşler yapılması hakkına inandığını kaydeden Akşener, kadın cinayetlerini protesto etmeyi amaçlayan kadınlara yönelik son birkaç gündür polis şiddeti uygulandığını ve bunu kesinlikle kabul edemeyeceklerini söyledi. Akşener, “Kadınlara böyle bir şiddet kullanılması kabul edilemez. Öncelikle bu işin başında olan siyasetçiler tarafından bu konuda net tavır konulması gerekiyor. Bu tavrı görmüyoruz. Dönüp geliyoruz zihniyet meselesine, bu zihniyeti de dönüp hep beraber değiştireceğiz” mesajını verdi.

Tüm bunları erken seçim sinyalleri olarak okuduğunu söyledi

Akşener, Ayasofya, sosyal medyayla ilgili yasa teklifi, İstanbul Sözleşmesi gibi tartışmaları tümüyle erken seçim emareleri olarak gördüğünü de söyledi.

Erdoğan’ın son olarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin 2’nci yılına ilişkin toplantısında erken seçimin kesinlikle olmayacağı yönündeki çıkışıyla ilgili soru üzerine Akşener, halen erken seçim olacağını düşündüğünü belirtti.

Akşener, VOA Türkçe’nin, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Millet İttifakı”na AKP’den kopmuş isimlerce kurulmuş Gelecek Partisi ve DEVA Partisi’nin katılacağı yönünde mesajlar vermesiyle ilgili sorusunu yanıtladı. Akşener, bu iki partiyle görüşülmeksizin ittifakla ilgili yorumda bulunmayacağını çünkü bunun “siyasi nezaketsizlik” olacağını söyleyerek, ancak bunun zamanı geldiğinde yani seçim döneminde şekilleneceği sinyalini verdi.

Akşener, kendisiyle ilgili “Erdoğan’a göz kırpıyor, yakınlaşmaya çalışıyor” yönündeki iddialara da sert tepki gösterdi.

Akşener, ayrıca Kanal İstanbul projesiyle ilgili soru üzerine, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu tarafından bilgilendirildiğini ve her platformda bu projeye karşı çıkmaya devam edeceğini bildirdi. Akşener, “Kararlıyız bu konuda. Gerçekten çocuklarımız buna niye mani olmadınız diye terlikleri çıkarır torunlarımız evlatlarımız bizi evlerimize kadar kovalarlar” dedi.


VOA

Yorumlar kapatıldı.