İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

KDZ EREĞLİSİ’NDE İNANÇ TURİZMİ

CANVER: Kdz Ereğli’de İnanç Turizminin oluşturulmasında temel çıkış noktası olacak biyografik, tarihi ve mimari değerlerimiz bulunmaktadır. Mitolojik, Hıristiyanlık ve İslami portrelerin yanı sıra, Ortodoks mezhebi  kutsal  mekan  ve  kiliseleri  ile  Müslüman  halkımız  tarafından kabul edilen Türk din adamları, Ahi büyükleri ve velilerinin mezarları bunlar arasında sayılabilir.

“Kültür turizmi pastasında pay alma peşinde koşan birçok kent suni kültür miras unsurları yaratmaya çalışırken kentimiz elindeki hazineyi değerlendiremiyor.”

Kdz Ereğli’nin Düşman İşgalinden Kurtuluşu 100. Yılı kutlama programı etkinlikleri kapsamında düzenlenen Sempozyumun üçüncü günü “İnanç Turizmi” konusundaki görüşlerini açıklayan Can Canver; Ereğli’nin sadece yerel-lokal dar alanında değil, ulusal ve uluslararası düzeyde inanç turizmi kapsamına ve listelerine dahil edilmesinin sağlanması gerektiğine dikkat çekti. 

Yerel Tarih Araştırmacısı Dr. Can Canver, ilçenin din ve inanç turizmi kapsamında marka değerlerinin üç başlık altında incelenmesi gerektiğini vurgularken ana başlıkları şöyle sıraladı:

1-Pagan dönemi inanışları ve dinsel temalar, 2-Hıristiyanlık dönemi inançları ve değerleri ve  3-İslami dönem inançları. 

Çok titiz bir çalışma ile İnanç Turizmi konusunda kapsamlı bir sunum hazırlayan Canver’in sempozyumdaki konuşmasının tamamını yayımlıyoruz. 

GİRİŞ 

İnanç turizmi; insanların dini inançlarını gerçekleştirmek, inanç çekim merkezlerini görmek amacıyla yaptıkları turistik amaçlı gezilerin turizm olgusu içerisinde değerlendirilmesidir. (1) İnanç turizmi, farklılıkların ve çelişkilerin ortaya çıkmasına ve bunlara dinsel hoşgörü, saygı, sevgi ve anlayışla bakılmasına katkı sağlayan evrensel bir kurum niteliğindedir. (2)

Shackley, din temelli çekim merkezlerinin sınıflandırılmasını şu şekilde yapmıştır : 1-Doğal harikalar (Kutsal göller, dağlar, adalar, mağaralar, bahçeler), 2-Dini amaçlarla inşa edilmiş yapılar ve alanlar, 3-Dini temalı yapılar, 4-Dini olmayan alanlarda düzenlenen dini öneme sahip etkinlikler, 5-Trajedi veya politik açıdan önemli olaylarla ilişkilendirilmiş, dini olmayan, kutsallaştırılmış alanlar. (3)

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca, inanç turizminin geliştirilmesi amacıyla ilk çalışmalar 1993 yılında başlatılmıştır. Bunlardan biri de İnanç Turizmi Koridorudur. Öte yandan Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Türkiye genelinde 44 il, inanç turizmi açısından önem taşıyan iller kapsamında değerlendirilmektedir. (4)  Ülkemizde İstanbul, Efes, İznik, Kapadokya, Antakya, Tarsus ve Şanlıurfa, Hıristiyanlar tarafından kutsal sayılmaktadır. Ayrıca Efes’teki Meryem Ana Evi, Antakya’daki Aziz Pierre Kilisesi ile Tarsus’taki Aziz Paulus Evi, Vatikan tarafından hac merkezi olarak ilan edilen kutsal mekanlar arasındadır. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından, Anadolu topraklarında Hıristiyanlık dini açısından önemli 9 merkez ve bu merkezlerde 11 mekan belirlenmiştir. (5)

Türkiye’de inanç odaklı yer, mekan ve merkezlerin bu özelliği kazanmalarında başlıca unsur bir peygamber, havari, aziz, eren, ermiş veya bir din adamının varlığına, oralı olmasına veya orada yaşamış olmasına dayanmaktadır. Bu doğrultuda Kdz Ereğlisi’nin de dini ve kültürel değerleri incelendiğinde kentimizin de inanç turizmi kapsamında sahip olduğu çok önemli dinsel kişilik, yer, mekan ve mimari unsurlara sahip  olduğu anlaşılacaktır. Bu donelerin doğru ve bilimsel yöntemlerle kentimizin kültür değerleri arasına kazandırılması ile Kdz Ereğlisi’nin sadece yerel-lokal dar alanında değil, ulusal ve uluslararası düzeyde inanç turizmi kapsamına ve listelerine dahil edilmesinin sağlanması işten bile değildir. Çünkü şehrimizin bu turizm çeşidi kapsamında ülkemize, Diyanet İşleri Başkanlığı ile Fener Rum-Ortodoks Patrikhanesi’ne ayrıca dünya çapında ilgili mercilere anlatılabileceği, anlatılması gerekli din ve inanç marka değerleri bulunmaktadır.

Kdz Ereğlisi’nin din ve inanç turizmi kapsamında marka değerleri üç başlık altında incelenmeli ve ortaya konulmalıdır : 1-Pagan dönemi inanışları ve dinsel temalar, 2-Hıristiyanlık dönemi inançları ve değerleri, 3-İslami dönem inançları.

PAGAN DÖNEMİ İNANIŞLAR VE DİNSEL TEMALAR

Bir antik yerleşimdeki dinsel inanışları anlamak orada yaşamış olan halkların kimler olduğunu ve bunların kökenini belirlemekten başlar. Herakleia Pontike kenti için de durum aynıdır. ( 6 ) Bölgeye genellikle denizyolu ve iç kesimlerdeki yollar vasıtasıyla gelmiş olan yabancı halkların getirdikleri inançlar bölge insanının duygu dünyasında etkili olmuştur. ( 7 ) Herakleia yöresine MÖ 1200’lerde ilk gelen Thrak-Phrig kökenli Mariandynler toprağın bereketi, kadının doğurganlığı ve gökyüzü ile ilgili inanışlara sahiptiler. (8) Bereket sembolü Bormus ve Herakleia Pontika’nın doğusunda bulunan Metroen kutsal alanı Anadolu’nun Ana Tanrıçası Kybele inancının bu halk üzerinde etkili olduğunu göstermektedir. (9) 

Megara ve Boiotia kökenli Hellenler, MÖ 560-550 yıllarında Herakleia’nın bulunduğu kıyılara gemilerle geldiklerinde kendi çok tanrılı dinlerini, kendileriyle beraber bu topraklara taşımışlar ve zaman içinde Thrak-Phryg yerel tanrılarıyla kendi inanışlarını birleştiren tanrılar oluşturmuşlardır.

Hellenler’in kentteki en önemli inanışı şüphesiz kente adını da veren yarı tanrı-kahraman Herakles inanışı olmuştur. ( 10 ) Antik Çağ insanının doğa karşısında kötü güçler ve kötülükler karşısında koruyucu olarak yarattığı figürlerden en önemlilerinden birisi Herakleia Pontika’nın kurucusu, koruyucusu ve isim babası Herakles olmuştur. (11)

Atinalı yazar Ksenophon ( MÖ 430-354 ) tarafından Herakles’in yeraltına, tanrı Hades’in diyarına Cehennemin Bekçi Köpeği Kerberos’un peşinden indiği ve onu buradan çıkarttığı yer olarak Herakleia Pontika’daki mağaraları göstermektedir. Kendisi de Onbinlerin Dönüşü’nde buradayken yola çıkıp çıkmaması konusunda tanrısal olur almak için Herakles Hegemon (Yol Gösterici, Kılavuz, Önder)’a kurban kestiğini anlatır. (12) Memnon, Mısır Kralı III. Ptolemaios Evergetes’in kentin ‘Akropol’ünde Herakles kültü adına bir tapınak inşa ettirdiğini aktarır.(13)

Ereğli Müzesi’ndeki bir heykelcik kaidesindeki yazıdan Roma döneminde yarı tanrıya Herakles Aleksikakos adıyla tapınıldığı anlaşılmaktadır. (14) Herakles Aleksikakos’un bu sıfatı Hellence olup ‘’Kötülükleri kovan veya kötülüklerden uzak tutan’’  anlamına  gelir. Bu  tanımlamayla yarı  tanrı-kahraman  hastalıklardan  ve kötülüklerden insanları  koruyan Herakles  olarak  nitelendirilmektedir. (15) Roma  dönemi antik yazarları

Herakles’in şifacı Kentaur Khiron’un öğrencisi ve yetiştirmesi olduğunu ve Aleksikaksos’un tanrılar arasında ilk olarak ona atfedildiğini ileri sürerler. (16)

Kdz Ereğlisi’ndeki Cehennemağzı (Koca Yusuf, Dımdım) Mağarası’nın pagan döneminde tanrıdan iyileşme ve işlerinde yardım dileyenlerin ‘inkübe’ ( uykuya yatma ) edildiği ‘Kehanet mağarası’ olarak rağbet gördüğü söylenmektedir. (17) Hastalar inkübasyon sonrasında, adaklarını bir rahibin öğüdüyle veya doğrudan kendisinin tanrıyla rüyada ya da kendisini tatmin eden bir yolla iletişim kurarak aldığı kehanetin emri neticesinde sundukları düşünülebilir. (18) 

Herakleia Pontika’da İmparator Hadrianus (MS 138-161) onuruna, Hadrianeia Herakleia adındaki imparatorluk ve Herakles kültü ‘agon’larının ( yarışma ve oyunlar ) yapıldığını Aphrodisias (Aydın-Geyre)  kentinde bulunmuş bir yazıttan anlamaktayız. (19) Epigrafik kaynaklar ışığında Herakleia Pontika’da birçok kişinin evlerinin girişlerinde, evi koruyan bir Herakles heykelciğinin ve Herakles’in koruyuculuğunu belirten bir yazının bulunduğunu biliyoruz. Herakles’in insanları koruyucu rolünü, Hıristiyanlık döneminde Aziz Phokas’ın üstlendiğini görüyoruz. (20)

Baştanrı Zeus’un tapınımı Herakleia Pontika’da da önemli bir yere sahipti. (21) ‘’Orduların Koruyucu ve Lider Tanrısı’’ olarak tanımlanan Zeus Stratios, Hellenistik Pontos Krallığı ile Roma ordusunun resmi tanrılarından biri olarak Karadeniz bölgesinde yaygın görülen bir inanıştı. (22) Herakleia Pontika’nın batısında Jüpiter (Zeus )’in Yunan sıfatı Zeus Stratios’a atfedilmiş adak yerleri ‘altar’ vardır ki burada Herkül tarafından dikilmiş iki meşe ağacı vardır. Ayrıca Ereğli yakınlarındaki Soğanlı Suyu karşısındaki Çardak’ta bir yazıtta Zeus Bazeos lakabına rastlanmıştır. (23) Phrygia kökenli olarak bilinen Zeus Bennios, genel hatlarıyla bir doğa ve bereket tanrısı olarak tapınım görmüştür. ( 24 )

Sağlık ve Tıp Tanrısı Asklepios ile eşi veya kızı olarak addedilen Sağlık Tanrıçası Hygieia (Hijyen)’nin Herakleia Pontika’da tapınım gördüğünü düşündürecek elimizde sadece bir yazılı belge mevcuttur. (25) Üzüm, şarap, bereket ve tiyatronun tanrısı Dionysostapınımının Herakleia’da var olduğuna ilişkin bazı belirtiler mevcuttur. Karadeniz Ereğli Müzesi’nin bahçesinde bulunan bir sütun başlığının üzerinde yine Dionysos başı, bir başkasında tanrının meyvesi olan üzüm salkımları  betimlenmektedir. ( 26 ) Herakleia  Pontika’da  tapınılan  tanrılara kurban kesilir, onlar adına şenlikler düzenlenirdi. ‘Anthesteria’ şenliği ; Şarap tanrısı Dionysos onuruna, ilkbaharın başlangıcını ve bir önceki bağbozumunda depolanmış şarabın yıllanmışını kutlamak amacı ile her yılın ‘Antterion’ (Şubat-Mart) aylarında düzenlenir, üç gün sürerdi. Bu tanrıya adanan kır şenliklerine ise ‘askolia’ denirdi. (27)

Denizler Tanrısı Poseidon, Herakleia Pontika’da da saygı ve tapınım görmüş olmalıdır. MS 2.yz. yazarı Arrianus, bize Herakleia Pontike kentine 120 stadia uzaklıktaki Poseidon’a adanmış kutsal bir alan veya yerleşim olduğunu söylemektedir. (28) Deniz Tanrısı Poseidon onuruna yapılan şenlikler ‘poseidonia’ olarak bilinmektedir. (29)

Kentte bulunmuş ve gene Karadeniz Ereğli Müzesi’nde bulunan ve üst kısmı yerinde olmayan bir diğer heykel parçasında betimlenen tanrıça, balıkçıların tanrıçası olarak bilinen Balık Artemisi olma ihtimali yüksektir. (30) Kentin MS III.yz sikkelerinin arka yüzlerinde Anadolu’lu Ana Tanrıça Kybele ve Hellenler’in Toprak ve Bereket Tanrıçası Demeter’in betimlerinin olduğunu da görmekteyiz. Müzedeki Kybele heykeli de bunu doğrulamaktadır. (31)

Herakleia Pontika’da Demeter onuruna bereketi artırmak amacıyla düzenlenen kadın şenliklerine ‘thesmophoria’ denirdi. Aynı şekilde Herakles ve Demeter’e ‘theoklenia’ denen yemek sunma şenlikleri de düzenlenmekteydi. (32)

Karadeniz Ereğli Müzesi’nin bahçesinde sergilenen sütun başlıklarından birinin üzerinde iki eliyle saçlarını tutan Aşk ve Güzellik Tanrıçası Aphrodite görülür ki bu; Roma imparatorluk döneminde tanrıçaya kentte saygı duyulduğunu gösterir niteliktedir. (33) Gençlerin ergenlik töreni dolayısıyla Herakles onuruna yapılan şarap saçma törenine de ‘olnisteria’ denirdi. (34) Herakleia Pontika’nın Roma imparatorluk dönemi sikkeleri üzerinde Athena, Thyke, Hermes ve Pan’ın figürlerine ve müzede mimari objelerine rastlanılmaktadır.(35)

Mitolojide baykuş ile özdeşleştirilen kadın; kentlerin koruyucusu, savaş, el sanatları ve akıl tanrıçası Athena’dır. Romalılar’ın Minerva’sı ile eşleştirilmiştir. Tanrılar tanrısı Zeus’un alnından fışkırarak doğduğu için, kutsal akılın ve bilginin de sembolüdür. Zaman zaman bazen kahramanımız Herakles’e yardım eden tanrıçanın doğum günü şenliği olan ‘panatheanca’, bitkilerin büyümesiyle ilgilidir. ( 36 ) Athena, doğru öğüt, sağgörü ve pratik sezginin ve zamanla Herakleia Pontika çevresinde eğirme ve dokumacılığın da koruyucusu olarak nitelendirilmiştir.(37) 

Roma egemenlik döneminde tüm kentlerde olduğu gibi Herakleia Pontika’da da Roma kenti tanrıçası Dea Roma kültünün tapınımı yerleşmiştir.( 38 ) Ayrıca Herakleia Pontika’da İmparator Hadrianus ( MS 138-161 ) ve Herakles onuruna ortak ‘Hadrianeria Herakleia’ adında ‘agonlar’ ( oyun ve şenlikler ) düzenlendiği böylece imparatorun bir tanrı ile eşdeğer seviyeye yüceltildiği bilinmektedir. (39)

HIRİSTİYANLIK DÖNEMİ İNANÇLARI VE DEĞERLERİ

Hemen her antik kentte görüldüğü üzere, Herakleia Pontika’da da, pagan tanrılara duyulan saygı ve tapınım, Hıristiyanlık’ın resmi din olarak kabul edilmesine kadar, kentin sosyal ve kültürel yaşamının bel kemiğini oluşturmuştur. Hıristiyanlık ise yeni öğretileri ve vaat ettikleriyle MS 1.yz.ın başlarından itibaren Bithynia’da önemli bir konuma ulaşmaya, dolayısıyla bu inancı taşıyanların sayısı da hızla artmaya başlamıştı. ( 40 )

Aziz Andreas

Herakleia Pontika pagan kentinde Hıristiyanlık inanç ışığı, kente Hz. İsa’nın havarilerinden Aziz Andreas’ın gelmesi ile yanmıştır. Rumca ‘’yiğit’’ anlamına gelen Andreas, Galile ( Celile) bölgesinde Betsayda’dan olup Yunus’un oğlu ve havarilere önderlik eden Aziz Petrus’un kardeşiydi. Önceleri Vaftizci Yahya (Yuhanna)’nın öğrencisi iken, onun yönlendirmesi ile Mesih’i izlemeye başlamış ve onun ilk öğrencisi olmuştur. Bu nedenle Andreas’a ‘’Havarilerin ilk çağrılanı’’ denilmektedir.

Aziz Andreas (ö. 60-70, Patras, Akaya, Yortu Günü : 30 Kasım ), İskoçya ve Rusya’nın koruyucu azizi ve Fener Rum Patrikhanesi’nin kurucusu olarak bilinir. Matta, Markus ve Luka İncil’lerinde Petrus ve Andreas balık avlarken İsa’nın onları insanların hizmetine vereceğine söz vererek kendisi ile birlikte gelmelerini istediği anlatılır. Andreas, Zeytin Dağı’nda, Aziz Petrus, Yakub ve Yuhanna ile birlikte İsa’dan dünyanın sonuna ilişkin işaretler  göstermesini  ister.   Markus   İncili  13’teki  ahret  üzerine  konuşmalar  bundan esinlenmiştir. Yuhanna İncili’ne göre Andreas ilk havaridir ve İsa’nın çağrısından önce Vaftizci Yahya’nın yandaşı olduğu bilinir. (41)

Erken Bizans geleneğinde ( Yuhanna İncili 1: 40’a dayanarak ) Andreas’tan ‘protokletos’  (ilk çağrılan) olarak söz edilir. İlk kilise efsanelerinde onun Karadeniz dolaylarından geldiği ve Roma kenti Herakleia Pontika’da misyonerlik yaptığı anlatılır. Ondan en çok söz eden ‘apokrita’lar  arasında;  ‘ Andreas’ın İşleri ’, ‘ Andreas  ve  Matthias ’ın İşleri ’, ‘ Petrus  ve Andreas’ın İşleri’ vardır. Bir 4.yz öyküsünde Andreas’ın çarmıha gerilerek öldürüldüğü anlatılır. Ortaçağın sonlarına doğru yapılan eklemelerde ise bu haçın X biçiminde olduğu söylenir. Andreas, Kurtarıcı İsa’nın göğe yükselmesinden sonra, pek çok ülkede müjdeyi yaymış ve Mesih uğruna acılara katlanmıştır. ( 42 )Aziz Hieronymus, Andreas’ın cesedinin 357 yılında İmparator II. Constantinus’un emriyle Patras’tan alınarak Konstantinopolis (İstanbul )’e taşındığını yazar. (43)

Aziz Andreas’ın vaazları ile Bithynia’da 1.yz.ın sonlarına doğru kilise cemaatleri oluşmuştur. Nitekim Petrus’un 1.mektubunun giriş ayetleri bu bölgedeki cemaatlere yazıldığını dile getirir. Bu cemaatlerden biri  Nikea (İznik)’da, bir diğeri Nicomedia ( İzmit )’da ve Herakleia Pontika (Kdz Ereğlisi) kentinde ortaya çıkmıştır. ( 44 ) Ünlü coğrafyacı Amasyalı Strabon ‘’Coğrafya’’ adlı eserinde; ‘’Herakleia Pontika, Hıristiyanlık’ın ilk yayıldığı yerlerden biri olma özelliği kazanmış, bu dönemde İsa’nın havarilerinden Andreas, Kutsal İbadet Mağarası’nda ilk ayinleri düzenlemiştir’’ diye yazar. ( 45 )

Yuhanna İncili’ne göre de İsa’nın ilk havarisi Aziz Andreas burada dini yaymıştır. Bizans döneminde ise bu kilise mağarası ‘katakomp’ olarak kullanılmıştır. Buraya önemli din adamlarının ölüleri gömülmüştür. ( 46 ) Ünlü gezgin Per Minas Bıjişkyan da Ereğli’nin Hıristiyanlık devrinde çok mamur bir şehir olduğunu, Aziz Andreas’ın burada vaazlar verdiğini ve Eustakeos’u piskopos olarak takdis ederek Byzantion ( İstanbul )’a gönderdiğini yazmıştır. (47)

Andreas’ın vaazlarından sonra Herakleia Pontika’da da, diğer Karadeniz kentlerinde olduğu gibi, Hıristiyanlar’ın sayısı hızla artmış olmalıdır. Hıristiyanlar çoğunlukla mağaralarda ve gözden ırak yerlerde tapınımlarını gizli gizli gerçekleştirmeye çalışıyorlardı. Ereğli’nin kuzeyinde, Süleymanlar Mahallesi İstasyon Caddesi yakınlarında yer alan kayalık arazi; Antik Çağ’da Akheron Vadisi olarak adlandırılmış olup, bu vadideki mağaralardan ilki olan Kilise Mağarası ilk Hıristiyanlar’ın gizli tapınım merkeziydi. Mağaranın iç kısmında Roma-Bizans  dönemlerine  ait  taş  eserler  ve  duvarlarda  mum  yakmak  için  yapılmış  nişler mevcuttur. ( 48 ) Kilise Mağarası içindeki sütunlar, sütun başlıkları, mozaik döşeme ve kandil yuvaları, mağaranın 3.yz. civarında Hıristiyanlar tarafından bir gizli ibadethane olarak kullanıldığını göstermektedir. 1.ve 2.yz.da burada bir Hıristiyan cemaatinin varoluşunun güçlü bir delilidir. (49 )

Akheron Vadisi’nde bir Hıristiyan cemaatinin varlığının bir diğer göstergesi de Ayazma Mağarası’dır. Bu mağaranın dip tarafındaki gölün suyu Ereğli’li Ortodokslar tarafından kutsal kabul edilmiştir. Bilindiği gibi ayazmalar, bir azizin ya da azizenin adıyla anılır. Dolayısıyla Ereğli’deki Ayazma Mağarası’nın adı da muhtemelen Aziz Andreas’a atfedilmiştir.4.yz sonlarından günümüze ulaşan inanışa göre, Bizans Piskoposluğu’nu Hz. İsa’nın havarisi Aziz Andreas kurmuştur. 38-54 yılları arasında yaşayan ve Andreas’ın müritlerinden olan Stakhys, Bizans kentinin ilk piskoposuydu. (50)

Dini jargonda Havari/Resuller tarafından kurulan kiliselere ‘apostolik’ deniliyordu. Kdz Ereğlisi’nde de inanç turizmine kazandırılması gereken bir apostolik kilise bulunmaktadır. İsa’ya inanan ilk Havari Andreas, Kudüs’ten sonra Ermenistan, Kafkasya, Trabzon ve Karadeniz üzerinden kentimize gelmiş, pagan Romalılar’ın tüm baskılarına karşın, Kilise Mağarası’nda bir kilise kurup, Hıristiyan bir cemaat oluşturmuştur. Bir havari  tarafından kurulduğu için de apostolik bir kilise olmayı hak etmektedir. (51)

Hıristiyanlık MS 2.yz.ın başlarından itibaren Bithynia ve Paphlagonia’da önemli bir konuma ulaşmaya, dolayısıyla bu inancı taşıyanların sayısı hızla artmaya başlamıştır. Roma imparatorları ve valilerinin Hırstiyanlar’a uyguladıkları baskı ve Hıristiyan-Pagan çatışmaları bu döneme damgasını vurmuştur. Hıristiyanlar çoğunlukla mağaralarda tapınımlarını gizli olarak gerçekleştirmeye çalışmaktadırlar. Zonguldak bölgesindeki  bazı mağaralarda tespit edilen duvar resimleri bu durumun açık göstergesidir. (52). Ormanlı beldesinde yakın zamanda keşfedilen saklı bir alanda tespit edilen freskler bu durumun bir başka açık kanıtıdır. ( 53 )

Licianius döneminde ilan edilem Milano Fermanı ile birlikte Hıristiyanlık inancı serbest bırakılmış ve pagan inanışların yanında resmi din olarak tanınmıştır. Hıristiyanlar imparatorluk desteğini resmen sağladıktan sonra hem geleneksel pagan kültlerine hem de eski imparatorluk kültüne karşı insafsız bir tavır geliştirmeye başlamışlardır.Pagan-Hıristiyan çatışması bu yüzyıl boyunca devam etmiştir. Nihayetinde MS IV. yz sonlarında ise pagan dinlerinin yasaklanmasına ve Hıristiyanlık’ın, Roma İmparatorluğu’nun tek resmi dini haline gelmesine kadar devam etmiştir. Bundan sonra olasılıkla pagan inanışlar yeraltına inmiş ama etkileri Hıristiyanlık dininin öğretileri, geleneksel ritüelleri, betimleri ve sembollerinde kendini göstermiştir. Pagan koruyucuların yerlerinin artık Hz. İsa’ya ve azizlere bıraktığını AzizPhokas’ın Herakleia Pontika’da Herakles’i, yarı tanrının ikametgahı olan bir gemiden kovduğuna ve Herakles’in yerine koruyuculuk misyonunu üstlendiği görülmüştür. (54)

HagiaSophia (Aya Sofya)

Antik çağın Bilgelik Tanrıçası Athena, Hıristiyanlık dinine Aya Sofya olarak adapte edilmiştir. Kutsal Akıl, ‘Tanrısal Bilgelik’ olarak nitelendirilmiştir. Bulgaristan’ın başkenti Sofya’ya onun adı verilmiş olup şehrin en büyük meydanında uzun bir sütun üzerinde ayakta duran Aya Sofia’nın omzunda Athena’nın simgesi olan baykuş bulunmaktadır. ( 55 ) 

İstanbul’da Sultanahmet Meydanı’nda yer alan Büyük Ayasofya ile Çatladıkapı’daki Küçük Ayasofya, İznik Ayasofyası, Trabzon Ayasofyası, Edirne-Enez, Kırklareli, Gümüşhane ve Bitlis onun adına inşa edilen 9 adet kilise arasında yer alırlar. ( 56 ) Bir diğeri de Bizans döneminde Azize Sophia (HagiaSophie=Aya Sofya ) adına ‘’İlahi Akıl Kilisesi’’ olarak inşa edilen Kdz Ereğlisi Ayasofya’sı olup Osmanlı döneminde camiye çevrilerek Orhan Gazi Cami veya Orta Cami olarak dillendirilmiştir. (57) 

Dünyanın çeşitli yerlerinde Hıristiyanlık inancı içinde hayatlarını dine adamış kutsal kişiler aziz ünvanını elde ederek  yaşadıkları  dönem ve  sonrasında  yoğun  saygı  görmüşlerdir.  Hıristiyan  halk  yaşamları  boyunca sıkıntılarına çözüm üretmek ve çare bulmak; öldükten sonra ‘’Son Yargı Günü’’nde kendilerine yardım etmeleri için aziz ve azizelerin kendileri ile Tanrı arasında aracı olmalarını dilemiştir. Bu inanış çeşitli dinlerde olduğu gibi Hıristiyanlık’ta  ve Müslümanlık’ta  da  karşımıza  çıkmaktadır.  (58) Bizans  kültüründe azizlere, kişilerin istek ve gereksinimlerini Tanrı’ya iletmek işlevi yüklenmiştir. Onlar kentleri ve insanları kötülükten korur, hastaları iyileştirir, mucizeler yaratır, insanlarla Tanrı arasında köprü olurlardı.( 59 ) 

2.yz.dan itibaren şehit olanlara ‘Martyr’ adı verilmiştir. Karadeniz Bölgesi azizlerinin oluşturulmasında bölgedeki Yunan koloni kentleri ve Roma dönemi dini inanışlarının etkisinin olduğu bilinir. Yerel inanışlar, bölgenin dini yapısında ve inanışın şekillenmesinde büyük etkiye sahiptir. ( 60 ) Bölgedeki Yunan ‘Heros’          ( Kahraman ) inancının azizlerin karakterleri üzerinde etkisi açıktır.Bu dönemde Heroslar şehirlerin kurucusu ve koruyucuları olarak kabul edilir. Bunlar insanları kutsayan, şifa dağıtan ve mucizeler yaratan kişilerdir. Bu nedenle Karadeniz aziz ve azizelerinin hikayeleri ve mucizeleriyle dolu önemli bir yerdir. Bu mucizelerin başında Karadeniz Ereğlisi, Amasra, Sinop, Amasya ve Trabzon başta gelir. ( 61 )

Hagios Phokas

Karadeniz Ereğlisi doğumlu olabileceği ifade edilen Phokas’ın Sinop ve Karadeniz Ereğlisi’nde münzevi bir hayat yaşadığı zamanla Hıristiyan sanılarak öldürüldüğü bilinir. ( 62 ) Hagios Phokas’ın aslında yaşadığı dönemde bir Hıristiyan ve hatta aziz olmadığı, yaptığı iyilikler ve Hıristiyan halka yardımlarından dolayı işkencelere maruz kalarak öldürüldüğü ifade edilir. Amasya Piskoposu Hagios Asterius tarafından kutsal sayılan Phokas, kesin tarihi bilinmemekle birlikte 4-5.yz.larda aziz ilan edilmiştir. ( 63 )

Karadeniz Ereğlisi’nde daha çok denizcilik ve gemicilik gibi alanlarda öne çıkan Phokas’ın bahçıvanlık ve şifa dağıtan yönüyle de karşımıza çıkmaktadır. Hagios Phokas’ın  anonim vitalarda ‘Martyr’ ( Şehit ) olarak ele alındığı görülmektedir. ( 64 ) Phokas’ın, ‘phokos’ ( ışık ) ya da ‘phoki’ ( fok ya da mühür ) gibi çeşitli tanımlardan türediği düşünülür. 22 Eylül olarak kabul edilen Hagios Phokas’ın günü sonbahar ekinoksuna yakın bir tarihtir. Eski tarım dünyası için, bu dönem tekstil bitkilerine yöneliktir. Kenevir bu dönemde suya batırılarak  havuzlanır. ( 65 ) Phokas’ı  ifade  etmek  için  Herakleia  Pontika’da kullanılan tanım; Herakleia Pontike’li gemi yapı ustası Pamphilos ve Maria’nın oğlu Phokas’tır. ( 66 ) Amasya Piskoposu Asterius, Phokas’ın röliklerinden bazılarını Amasya’ya götürmüştür. Phokas’ın bayram günleri 22-23 Temmuz ile 21-22 Eylül olarak kabul edilmektedir. ( 67 )

Doğduğu yer olarak Herakleia Pontike kabul edilen Phokas’ın gençlik yıllarında erdemli bir yaşam sürdüğü, bilinmeyen bir tarihte buradan Sinop’a gelerek geri kalan yaşamını burada münzevi bir şekilde sürdürdüğü ifade edilir. Evinin kapısını herkese açık tutan ve bahçesinde yetiştirdiği ürünleri insanlara ücretsiz dağıtan Hagios Phokas’ın kutsallığı ölümünden sonra çok geniş bir alana yayılmıştır. ( 68 ) Adına ilahiler ve şarkılar yazılmış, dualar ve methiyeler dizilmiştir. 4-12.yz arasında büyük bir tapınım gören Hagios Phokas, 12-13.yz.dan itibaren kültürel-inanç açısından biraz zayıflamıştır. ( 69 ) Hagios Phokas’ın daha 10 yaşındayken şeytan kovma mucizeleri olduğu ifade edilir. Hakkında birçok hikayeye yer verilen Phokas’ın gemi kurtarma maceraları çoğunluktadır. ( 70 )

Phokas’ın doğumu, hayatı ve kişiliği gibi ölümü de çelişkilidir. İmparator Traianus ( 98-117 ) döneminde sıcak suya atılarak haşlanmasının yanında Diocletianus ( 284-305 ) döneminde 303’te Pontus’ta idam edilerek öldürüldüğü rivayet edilmektedir. Hagios Phokas’ın yortu ( ölüm ) günü Ortodokslar tarafından ise 14 Temmuz olarak kabul edilmiştir. ( 71 ) Phokas’a gelenlerin şifa aldıkları ve yoksulluklarının gittiğine inanılmıştır. ( 72 )

Azizlerin kutsal emanetleri ( tamamı veya bir bölümü ) çeşitli yerlere toplanarak şifa ve inanç kültürü oluşturulmaya çalışılmıştır. Dört ayrı aziz olan ve birçok hikayeye sahip Phokas kültü ortaya çıktıktan yaklaşık yüzyıl sonra 5.yz.da tek bir kült olarak birleştirilmiştir. ( 73 ) Aziz Phokas daha çok piskopos kimliği ile tasvir edilmiş, tasvirlerde sol elinde bir kitap ( kutsal kitap ) tutar, sağ eliyle de dua eder. 22 Eylül’de idam edilen Hagios Phokas’ın kutsal emanetleri ateşte yakılarak kutsanmıştır. ( 74 )

Hagios Theodoros

Çanakkale çevresi, Pontos, Sinop, Herakleia Pontike, Trabzon ve Amasya çevresinde etkin bir külte sahip önemli bir azizdir. Eski tasvirlerde siyah kıvırcık saçlı genellikle ikiye ayrılmış sivri sakallı olarak anlatılmaktadır. Hagios Theodorus, Bizans döneminde önemli bir inanca sahip olmuştur. Yaşamı boyunca Yunanlı asker olarak bilinen Theodoros elindeki mızrağıyla kötü ruhlara karşı mücadele eden, şifa veren ve kaybolan eşyaların bulunmasında aracı olan azizdir. ( 75 )

Hagios Theodoros, ‘Megalomartyr’ ( Büyük şehit ) olarak da bilinmektedir. Herakleia Pontike’li ‘patron’ azizlerinden biri olarak bilinen Theodoros’un Roma ordusunda bir general olduğu söylenmektedir. Theodoros’un diğer bir adı Stratilates’tir. Herakleia Pontike’de büyük bir üne sahiptir. İlk defa İmparator Licinius güçlerinin hakim olduğu Bithynia, Pontus ve Paphlagonia’yı işgali sırasında Mariadyn ülkesinin valisi olmuştur. Bayram günü 7-8 Şubat olarak kabul edilmektedir. İmparator Manuel Komnenos döneminde ise 8 Haziran olarak bu kutsal gün değiştirilerek kullanılmıştır. Zamanla çok önemli bir kimliğe sahip olan Herakleia

Pontike’li Aziz Theodoros anısına Venedik san Markos Kilisesi önündeki sütunlardan birinin üzerine heykeli yerleştirilmiştir. HagiosTheodoros’un kalıntıları, Venedik HagiosSaviour Kilisesi’nde koruma altındadır. ( 76 )

1389’da Ereğli’ye gelen din adamı Smolensk’li Ignatius Herakleia’lı Aziz Theodore Stratelates ile Aziz Theodore Tyro’yu karıştırmıştır. İkincisi Ereğli Ayasofyası’nda görev yapan ve burada şehit edilen Amasyalı başka bir azizdir. ( 77 )

Yine 1658 yılı Kasım ayı ortalarında Ereğli açıklarından geçmiş olan Halep’li bir Rum seyyah din adamı olan Aleppolu Paul de Smolenskli Ignatius gibi Ereğli’li bir azizden söz etmiştir. ‘Büyük Şehit’ Theodore Stratelatis, Küçük Asya’daki Euchatia ( Ahlat ) kenti kökenli olup ‘asker aziz’ sıfatıyla bilinmektedir. Aziz askerin cesareti dev  bir yılanı öldürmesiyle ortaya çıkmıştır. Aziz Theodorus, bir kılıçla silahlanarak ve insanlar arasında Mesih’in ismini yücelterek ortadan kaybolmuştur. Cesaretinden dolayı Herakleia Pontika kentine askeri komutan olarak atanan Stratelates, buradaki askeri hizmetini çevredeki paganlar arasında İsa’nın müjdesini vaaz ederek sürdürmüştür. Vaazları ve telkinleri sonucu kısa bir süre sonra neredeyse Herakleia Pontika halkının tamamı Hıristiyanlık’ı kabul etmiştir.

Bu dönemde Roma İmparatoru Licinius ( 311-324 ) Hıristiyanlık’a karşı sert bir zulüm başlatmıştı. Aziz Theodoros da altın ve gümüş heykelleri parçalara ayırıp fakirlere dağıtarak ruhsuz putlara tapınmanın boş olduğunu göstermeye çalıştığı için tutuklandı, şiddetli ve yoğun işkencelere maruz kaldı. Sonunda çarmıha gerildi. Ancak bir melek azizin yaralı bedenini iyileştirdi, çarmıhtan indirdi. Sabah imparatorluk askerleri onu dipdiri karşılarında görünce, Hıristiyanlık’ı kabul ettiler. Ancak İsa Mesih adına şehadetten kaçmak istemeyen Aziz Theodorus gönüllü olarak imparatora teslim oldu ve Licinius’un emriyle 8 Şubat 319 Cumartesi günü kafası kesilerek şehit edildi. ( 78 )

Herakleides Pontikos, MÖ 390 yılında Herakleia Pontika kentinde doğmuş, dünyanın döndüğü düşüncesini ilk kez ortaya atan filozof ve astronomdur. Hocası Platon, Eflatun olarak da bilinir. Etik ağırlıklı felsefi sistemi, mutlak olanı temsil eden ‘idea’ ya da ‘eidos’ ( biçim ) görüşü üzerine kuruludur. Hem Hıristiyan, hem de İslam düşüncesini derinden etkilemiştir. Bizans döneminde Kdz Ereğlisi’nde yaşayan Hıristiyan azizi Hagia Theodori de Platon ve Platonculuk’tan etkilenen düşünürlerdendir. (79)

Aziz Nikolaus

Hagios Nicholaos genel olarak Hıristiyanlık dünyasında üç ayrı kişi veya kişiliğe sahiptir. 4-5.yz.da yaşamış olan iki Nikolaus’tan biri Myra ( Demre/Kale )’da doğmuştur. Diğeri Patara’da doğup, Myra’da yaşamıştır. Üçüncü Hagios Nicholaos kimliği ile Herakleia Pontika ve Pontos yöresinde aziz olarak kutsanmıştır.

Nicholaos eziyet çeken, Hıristiyanlık uğruna türlü cefalara katlanan bir din adamı idi. Yaşarken insanlar tarafından dışlandı hatta tutuklandı ama yılmadı. Hep Hıristiyanlık uğruna mücadele etti. Yaşadığı yıllarda insanların yardımına koştu. Keçilerini, buğdayını, ununu, yiyeceklerini fakirlere dağıttı. ( 80 )

Zengin bir ailenin çocuğu olan ve 4.yz.da yaşayan bu Aya Nikola mirasını yoksullar arasında paylaştırmıştır. Bundan dolayıdır ki çocukların, öksüz ve yetimlerin, yoksul insanların destekçisi olarak ‘’Ruhani Baba’’ olarak kabul edilen azizdir. Ayrıca onun kabaran denizleri dindirmesi, ölüyü diriltmesi, kurnaz denizcilerin foyalarını anlaması, şeytanların kovması gibi mucizeleri İsa’nınkilere çok benzer. Hagios Nicholaos’un hem yaşamında hem de öldükten sonra pek çok mucize gösterdiğine inanılır. (81)

6.yz.da yaşayan ikinci Nicholaos ise Patara’lı idi. Hıristiyan dünyasında Noel Baba adıyla tanınan Nicholaos da aslında Sion’lu Nicholaos’tan başkası değildir. Nicholaos doğu ülkelerinde gemicilerin, batı ülkelerinde ise çocukların azizidir. 6 Aralık günü Nicholaos’un büyük şölenlerle kutlanan aziz günüdür. Anlaşıldığı üzere 4.yz.da yaşamış ve efsane olmuş Nicholaos ( Noel Baba ), 6.yz.da yeniden aziz kimliği ile canlanmış ve yanlış olarak birbirinden ayrı aziz olarak nitelendirilmiştir. (82)

Avusturyalı arkeolog Wolfram Hoepfner, Herakleia Pontika’da yaptığı incelemelerde Kestaneci Köyü’nde gördüğü bir lahit ile Kilise Mağara’daki lahit nişinin Aziz Nikolaos’a ait olduğunu işaret etmiştir. ( 83 ) Aynı şekilde Karl Dörner ile Tayfun Akkaya da mağaradaki bu nişin Aziz Nikolaos’un son dinlenme mekanı olduğunu ileri sürmüşlerdir. (84)

Bu azizin Demre’deki Hagios Nicholaos’tan ayrı bir kişilik mi olduğu ya da aynı azizin tüm Anadolu’da kutsal sayılmasından sonra Ereğli’de de kabul gördüğü net olarak bilinmemektedir. Aziz Nikholaos’un Rusya’nın ‘’Koruyucu Azizi’’ olarak kabul edilmesi ve Rusya’nın Demre’deki Noel Baba Kilisesi’ni restore ettirmesi bu kanıyı güçlendirmektedir.     (85)

Roma İmparatorluğu’nun Doğu ve Batı Roma olarak ikiye bölünmesiyle, Aziz Andreas’tan beri uzun süre gizli gizli yapılan Hıristiyan ibadetleri 325 yılında toplanan I. İznik Konsülü’nden sonra legal hale getirildi. Herakleia’da Bizans İmparatoru II. Theodosios ( 408-450 ) döneminde Hıristiyanlar zafer kazandılar (86) O dönemde toprakların tamamı Roma, İskenderiye, Antakya, Kayseri, Efes ve Herakleia ( Iraklia ) olmak üzere 6 büyük başpiskoposluğa ayrıldı. (87)

Fener Patrikhanesi’nin tarihi kökleri Hıristiyanlık’ın ilk yüzyıllara kadar dayandırılmaktadır. Bu bağlamda İstanbul’da ilk kilisenin MS 37 yılında Aziz Andreas tarafından kurulduğu ve bu kilisenin günümüzdeki Fener Patrikhanesi’nin temelini teşkil ettiği ifade edilmektedir. Kilisenin kurucusunun Andreas’a dayandırılması ona apostoliklik sıfatını kazandırmaya yöneliktir. (88) Başlangıçta Hereke (Herekli, Herakleia, Iraklia) piskoposluğuna bağlı bir kilise olarak varlığını sürdüren İstanbul’daki kilise, İstanbul’un Bizans devletinin başkenti olmasından sonra önem kazanmaya başlamıştır. (89) İstanbul kilisesi, I. İznik Konsili (MS 325) sırasında ilk olarak Hereke ( Herakleia ) Metropolitliği’ne bağlı bir piskoposluk haline getirilmiştir. (90) İmparator I. Constantinus, Herakleia Pontika Metropolitliği’ne bağlı küçük Byzantion  (İstanbul) Piskoposluğu’nu iki misli büyütecek şekilde imar ederek Konstantinopolis (Yeni Roma, İstanbul) adıyla imparatorluğun başkenti yaptı ayrıca burayı başpiskoposluğa yükselterek Hıritiyanlık’ın merkezi haline getirdi. (91) Kayseri, Efes ve Herakleia Pontika metropolitlikleri İstanbul Başpiskoposluğu (Patriklik )’na bağlandı. Ayrıca bu makamın yetki alanı Pontus, Asya ve Trakya eyaletlerini de kapsayacak şekilde genişletildi. 692 Trullo Konsili, İmparator Iustinianos ( 527-565 ) döneminde devlet teşkilatı içindeki statüleri tespit edilen 5 patrikliği (Roma, İstanbul, İskenderiye, Antakya ve Kudüs ) onaylandı. Böylece Herakleia Pontika başpiskoposluğu bu sıfatını kaybetti. (92)

Erken Bizans Döneminde Honorius bölgesinde ise Claudiopolis (Bolu) Metropolitliği’ne bağlı Herakleia Pontika ( Karadeniz Ereğlisi ), Prusias ad Hypium ( Konuralp ), Tios ( Filyos ), Crateia (Gerede) ve Hadrianoupolis (Eskipazar) bulunur. (93) Türkler’in 1071 yılından itibaren Anadolu’ya girmesiyle bu tarihlerde dini yapılaşmasının yoğun olduğu Herakleia Pontika, Claudiopolis ( Bolu ) piskoposluk merkezi olması nedeniyle buraya bağlanmıştır. Ancak Bolu’nun Türkler tarafından alınması sonucu kent yeniden önem kazanmış, tekrar metropolitlik merkezi olmuştur. (94)

Bizans topraklarında Ortodoksluk’la heretik dualist mezhepler arasında husumetin sürdüğü bir ortamda, Herakleia Pontika piskoposunun İstanbul’da gerçekleştirilen dört kilise ‘synod’una çağrılarak katılması, alınan kararlarda mühürünün bulunması, kentimizin Bizans döneminde Ortodoks Patrikhanesi nezdinde itibar edilen bir mevkide olduğunu göstermektedir. ( 95 )

Ortodoks Hıristiyanlık açısından böylesine önem taşıyan ve metropolitlik ve piskoposluk merkezi ünvanını taşıyıp görevler üstlenen Herakleia Pontika kentinde bu dini işaret eden dini yapılar da kentimizin inanç turizmi kapsamında elini kuvvetlendirecek mimari ve kültürel değerleri arasındadır.

Günümüzde Çelikel Cami olarak adlandırılan mimari unsur eski bir Bizans kilisesinin temelleri üzerine inşa edilmiştir. Caminin bodrumunda kilisenin Bizans dönemine ait döşeme mozaiği yer almaktadır. Taban mozaiği kare düzeninde yapılmış olup ortasında  12 yapraklı  bir çiçek motifi yer almaktadır. Bu  12  yaprak İsa’nın 12 havarisini, ortadaki yuvarlak şeklindeki çiçek aksamı Hz. İsa’yı, 6 küçük yaprak ilk 6 patrikliği ve Herakleia Pontika patrikliğini, dairenin içindeki X şeklindeki haç da Aziz Andreas’ı işaret etmektedir. Çiçek motifinin çevresinde yer alan kare şeklindeki bordürün içinde dalga motifi bulunmaktadır ki bu da Andreas’ın denizcilerin ve gemicilerin koruyucu azizi olduğunu ifade etmektedir. ( 96 )

Kilise Mağarası’nın zemininde yer alan ve büyük kısmı tahrip edilmiş olan taban mozaiğinin orta kısmında da 12 yapraklı çiçek motifi belli belirsiz görülmektedir.  İyi durumda olan dış köşesinde kalp şeklinde yaprakları bulunan  sürgün motifleri, birbirini izleyen siyah-beyaz üçgenlerin sıralandığı ‘’Musa’nın gözü’’ sembolü ve Hıristiyanlık öncesi Pagan kahin Orpheus’u düşündüren tavus kuşu motifi görülebilmektedir. Mozaiğin bu özellikleri nedenle erken Hıristiyan döneminde yapıldığı düşünülebilir. ( 97 )

Kdz Ereğli Müzesi’nin bahçesinde yer alan iki tavus kuşu alçak kabartması ünlü bilici Orpheus’u düşündürüp aynı zamanda erken Hıristiyan sanatında ölümsüzlüğü, yeniden doğuşu, ruhsal arınmayı ifade ederken tavus kuşları bu  mermer yontuda olasılıkla  hayat ağacının meyvesinden yemektedirler ve ‘refrigerium’ sahnesini yansıtmaktadırlar. ( 98 )

Ereğli’nin tarihi eser niteliğini taşıyan Rum kiliselerinden geriye harap bir örnek dışında çok şey kalmamıştır. Orhanlar Mahallesi Orhanlar Sokağı’nda bulunan Rum Kilisesi harabesi Yakınçağ yapısıdır. Çatısı çökmüş, iç kısmı yıkıntı yığınları ile doludur. Dış duvarları da yıkık dökük ayakta kalmaya çalışmaktadır. ( 99 )

İSLAMİ İNANIŞLAR

Türbe ve yatır ziyaretleri, Anadolu kültüründe İslamiyet öncesi inançlarla da bağlantılı olarak yaşamaktadır. 

Halk arasında veli ya da ermiş kişilere ait olduğuna inanılan bu türbe ve yatırlarla ilgili olarak pek çok inanış ve uygulama meydana gelmiştir. Allah dostu olarak bilinen bu kişiler, keramet sahibi olmaları nedeniyle halkın sevgi ve saygısını kazanmışlardır. Bu inanış ve uygulamaların toplumun hemen kesiminden insanlarca günümüzde de yaşatıldığı görülmektedir. ( 100 )

Kutsal kabul edilen kişilerin yattığı/yattığına inanılan yerler, başka bir deyişle türbe ve yatırlar, orayı kutsal bir yere, merkeze dönüştürmektedir. Türbe ve yatırların başında ya da yanında bulunan kutsal ağaç, eski Türkler’in üç katmandan oluşan evreni birleştirdiğine inandıkları ‘’hayat ağacı/dünya ağacı’’nın bir hatırasıdır. ( 101 )

Kdz Ereğlisi’nde herhangi bir devlet büyüğü türbesi bulunmasa da özellikle Orhan Gazi döneminde yörenin Türkleştirilmesi ve İslamiyet’i öğretmeleri için gönderilmiş olan Ahi erenlerine ait türbelere rastlanılmaktadır. Bunlar arasında Havlucu Dede ( Çeştepesi ), Demirci Dede ( Akarca Mahallesi ), yine Balı Mahallesi’nde Demirci Baba, Mersin Dede ( Erdemir reviri altı ), Fındık Dede ( Abalı Köyü ), Terzi Baba ( Yorgancı Dede )            ( Kayabaşı ), Fıstık  Dede ( Gülüç ),  Demirci  Dede ( Gökme  Köyü ), Abdal  Dede ( Göktepe ) gibi adlarındaki  zenaat isimlerinden bunların birer meslek erbabı Ahi oldukları su götürmez bir gerçek olan erenlerin makamlarını saymak mümkündür

Bunların piri sayılan Şeyh Seyyid Nasrullah Efendi, Seyyid Yahya-i Şirvani Efendi’nin müritlerinden olup, Orhan Gazi’nin hocasının öğrencilerindendir. Sultan Orhan Bey döneminde Herakleia Pontika yöresine İslam dininin tebliğcisi olarak tarım, ağaçlandırma ve denizcilik işlerinde buraları örgütlemek ve Türk kimliğinin tanıtılması ve benimsetilmesi ve yörenin Türkleştirilmesi için gönderilmiş bir Ahi erenidir. Ereğli’de maneviyat hocalığı yapmış, asıl mesleği debbağlık ( dericilik ) olmasına rağmen Karadeniz’de denizcilerin ve fenercilerin piri olarak da anılmıştır. Mezarı Göztepesi’nde olduğu söylenegelir ve halk arasında Hacı Baba Türbesi olarak da bilinir. ( 102 )

Katip Çelebi; ‘’Ereğli Kalesi’nin doğu tarafında Karadeniz’e karşı tepede Sultan Orhan’ın evi ile Seyyid Yahya-yiŞirvani hazretlerinin oğullarından Seyyid Nasrullah hazretlerinin kabri vardır. Buradaki vakıf hücreleri kimsesiz ve fakir kızlar tarafından temizlenip düzenlenir. Burayı Hacı Baba Türbesi diye ziyaret ederler’’ demektedir. ( 103 ) 

Ereğli yerleşim alanı ve planı harita üzerine yerleştirildiğinde Kale’nin kuzeyine Çeştepesi, doğusuna Göztepesi düşmektedir. Aynı yeri Rus seyyah Bıjışkyan da kitabında işaret etmektedir. Buna dayanarak Nasrullah Efendi’nin ziyaretgahının Göztepesi’nde yer aldığı güçlenmektedir. Osmanlı arşiv belgelerinde, Göztepesi’nde 1700’lü yıllarda Hacı Baba Tekkesi/Türbesi olduğu anlaşılmaktadır.

Alaplı’da Büyük Tekke köyünde ‘’İsimsiz Türbe’’, Tepeköy’de ‘’İsimsiz Şehit’’, Onurlu Köyü’nde ‘’İsimsiz’’, Ortacı’da Orhan Sultan, yine Alaplı’da tünelin üstünde Kıranköy, Göktepe’de Abdal Sultan, Topallı Köyü’nde Yüzbaşı Şehit İsmail Efendi ve Işıklı Köyü’nde Eshab-ı Kiramlar Türbesi Ereğli’deki türbeler arasında sayılabilir.

Ereğli’de bilinen ve Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesinde olan bir türbe de Aktaş Şeyhi Türbesi’dir. Ereğli’nin Aktaş Tepesi’nde bulunan türbede Halveti Tarikatı’nın Şabaniye kolu şeyhleri ve aile yakınlarının mezarları bulunmaktadır. ( 104 ) Şeyh Abdurrrahman Türbesi olarak da bilinir. Ereğli’nin İslamlaşması ve Türkleşmesi görevi ile yöreye gönderilen Kayyumzade Şeyh Ali Efendi tarafından kurulmuştur. ( 105 )

Ereğli’deki Mersin Dede’ye ait yatırın bulunduğu yere özellikle Hıdırellez’de Ereğli’lilerziyaret ederlermiş. Mersin Dede, balıkçılara görünen, onlara uğurlu olan bir pir sayılıp balıkçılar tarafından  ziyaret  edilirmiş.        ( 106 ) Kdz  Ereğlisi’nin  Ormanlı  Beldesi’ne  bağlı Üveyikli Köyü’nde bulunan Çirazlı Türbesi’nin ilginç bir ‘’Cenaze namazı kıldırma’’ öyküsü anlatılır. (107)

Türbe, yatır ve ziyaret yerlerinin pek çok işlevi bulunmaktadır. Doğum, çocuk, evlenme, halk hekimliği ve şifa bulma, ev, iş, otomobil sahibi olma, yağmur yağması gibi nedenlerle türbe, yatır ve ziyaret yerlerinde çeşitli pratik uygulamalar yapılır. (108)

Kadınlar türbe ve yatırlara daha çok çocuk sahibi olmak, kolay doğum yapmak, düşük olmasını engellemek için gitmektedirler. Ayrıca bu yerlere sütü az olan lohusa kadınların daha fazla süte sahip olmasını sağlamak için de gidilmektedir. Belen Köyü’ndeki Dede Türbesi, Kıran Köyü’ndeki Dede Türbesi, Demirciler Köyü’ndeki Erenler Türbesi, Ortacı Köyü’ndeki Dede Türbesi, Köseler Türbesi, Yaraşlı Yörük Türbesi, Aktaş türbesi, Havlucu Dede, Çayırlı Köyü’ndeki Ceviz Ağacı ve Ormanlı Beldesi’ndeki Çirazlı Türbesi bu amaçla ziyaret edilen yerlerdendir. ( 109 )

Ormanlı Beldesi Üveyikli Köyü Çirazlı Türbesi’ne gelen çocuğu olmayan kadınlar, türbeyi 5 gün boyunca ziyaret edip temizlerler. Yapılan bu işlemlerin ardından çocuk sahibi olacakları anlatılmaktadır. Ereğli yöresinde halkın kısmet açmak, mutlu bir evliliğe sahip olmak, hayırlı bir eş bulmak için gittiği bazı kutsal ziyaret yerleri de bulunmaktadır. Belen Köyü’ndeki Dede Türbesi, Kıran Köyü’ndeki Dede Türbesi, Ortacı Köyü’ndeki Dede Türbesi, Yaraşlı Yörük Türbesi, Köseler Türbesi, Aktaş Türbesi, Havlucu Dede ve Hacı Baba Türbesi zikredilen kutsal umu ziyaret yerlerinden bir kaçıdır. ( 110 )

Ereğli ve yöresi halkının para, refah, mutluluk, bolluk-bereket ile ilgili taleplerini yapmak üzere gittikleri türbe ve yatırlar arasında Belen ve Kıran köylerindeki Dede Türbeleri, Onurlu Köyü’ndeki Dede Türbesi, Demirciler Köyü’ndeki Erenler Türbesi, Ortacı Köyü’ndeki Dede Türbesi, Demirci Dede ve Mersin Dede ziyaretgahları sayılabilir. Ereğli ilçesinde Akarca Mahallesi’nde bulunan Demirci Dede Türbesi’ni ziyaret eden kadınlar türbeye bıraktıkları bone ve tülbentlerin içerisine ev, iş vb isteklerini yazdıkları kayıtları bıraktıkları görülmektedir. Yine türbe içinde mercimek, buğday taneleri de bulunmaktadır. ( 111 )

Kdz Ereğlisi’nin Balı Mahallesi’nde yaşamış olan köyün tek demircisi öldüktan sonra daköylüsünü yalnız bırakmaz. Mezarının karşısında uzun uzun bacaları tütmeye başlar. Bir başka rivayete göre de civar köylüler kazma, kürek gibi eşyalarını akşam bıraktıklarında sabahleyin yapılmış olarak geri alırlarmış. Bugün bile Demirci Baba ziyaretgahı olarak ziyaret edilmektedir. ( 112 )

Ereğli yöresinde sarılık, kekeme, konuşamayan, yürüyemeyen veya yürümekte güçlük çeken, fiziksel olarak gelişmeyen, toprak yiyen, öksürüğü olan vb. hasta çocuklar bugün bile kutsal sayılan yerlere götürülmektedir. Bunlar arasında Belen Köyü’ndeki Dede Türbesi, Demirciler Köyü’ndeki Erenler Türbesi, Ortacı Köyü’ndeki Dede Türbesi, Çayırlı Köyü’ndeki Ceviz Ağacı ve Aktaş Türbesi sayılabilir. ( 113 )

Ereğli’ye 14 km uzaklıktaki Kebe ( Gebe ) Divan Köyü’ndeki Salih Efendi Türbesi’ne köylüler yağmur duasında bulunmak için gitmektedirler. ( 114 )

DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

Kültürel miras turizmi son yıllarda hızla gelişen ve büyüyen bir turistik pazardır. Bu pazardan birçok kültürel miras değerine  sahip olan  Batı  Karadeniz  yerleşim alanlarımız  ile  Ereğli  kentimiz kendi paylarına düşeni neden almasınlar? Maalesef Herakleia Pontika ve ardılı medeniyetlerin çok önemli kültürel mirasına sahip olan şehrimiz bu fırsatını turizm alanına oturtabilmesi bir tarafa kent yaşayanlarına bile yansıtamamış görünüyor. Oysa bugün kültür turizmi pastasında pay alma peşinde koşan birçok kent suni kültür miras unsurları yaratmaya çalışırken kentimiz elindeki hazineyi değerlendiremiyor. Kentimiz kültürel miras turizminde gelir elde etmek istiyorsa şimdiden Kdz Ereğlisi ve antik Herakleia Pontika hakkında bilimsel nitelikli başvuru, yol gösterici ve bilgilendirici doğru kaynakları yazdırmalı ve turistlerin yararlanımına sunmalıdır. ( 115 )

Kültürel miras turizminin en önemli parçasını oluşturan İnanç Turizmi kentimizde turizmin oluşturulması ve geliştirilmesi açısından çok önemli  fırsatlardan biridir. Kdz Ereğlisi’nde İnanç Turizmi’nin oluşturulmasında temel çıkış noktası olacak biyografik, tarihi ve mimari değerlerimiz bulunmaktadır. Mitolojik, Hıristiyanlık ve İslami portrelerin yanı sıra, Ortodoks mezhebi  kutsal  mekan  ve  kiliseleri  ile  Müslüman  halkımız  tarafından kabul edilen Türk din adamları, Ahi büyükleri ve velilerinin mezarları bunlar arasında sayılabilir.      ( 116 )

2010’lu yıllarda Kdz Ereğlisi Kent Konseyi Tarihi Doku ve Geleneksel El sanatları Çalışma Grubu başkanlığını yürüttüğüm sırada, grup arkadaşlarımla birlikte hazırladığımız bir projeyi Kdz Ereğlisi Belediyesi’ne sunmuştuk…

Projenin adı; ‘’Kdz Ereğlisi Kentine İnanç Turizmi Kazandırmaya Yönelik Proje’’ idi. Bu proje ile kentimizde mevcut tarihi değerlerden yola çıkılarak, Türkiye’deki Antakya, Demre, Efes, Kapadokya, Trabzon ve Konya vs. örnekleri bulunan ‘İnanç Turizmi’nin kazandırılması amaçlanmıştı. Projeye gerekçe olarak da; Kdz Ereğlisi kentinin inanç turizmine konu olan gerek Ortodoks ve gerekse İslam dinlerince kutsal sayılacak kişi ve tarihi eserlere sahip olmasını göstermiştik… ( 117 )

Harekete geçmek için hala vakit var… Yeter ki kentimize İnanç Turizmi’ni kazandırmak söylem ve amacında samimi olmak, gönüllü ve bilimsel ekipleri oluşturmak, misyon doğrultusunda harekete geçip biraz alın teri dökmek ve ilgililerin ellerini taşın altına koymaları yeterli olacaktır…

KAYNAKÇA:

1-Olcay, Yrd. Doç. Dr. Atınç-Albuz, Öğ. Gör. Dr. Nalan, İnanç Turizmi ve Türkiye’nin Tanıtımına Katkısı, Gaziantep Üniversitesi Turizm Fakültesi Yayınları.

2-Turan, Esen, Türkiye’de Yabancı Turizm Talebini Artırmada İnanç Turizminin Yeri ve Önemi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü Uzmanlık Tezi, Ankara, 2012.

3-Aksoy, Mustafa, ‘’Türkiye’de İnanç Turizmine Genel Bir Bakış ve Hıristiyanlığın Seyahate Verdiği Önem’’, Dinler Tarihi Araştırmaları-III Sempozyumu, Ankara, 2001.

4-‘’Uluslararası İnanç Turizmi ve Hoşgörü Konferansı’’ Kitabı, Necmettin Erbakan Üniversitesi, Konya, 9-12 Mayıs 2013.

5-Güzel, F. Özlem, ‘’Türkiye’deki Hıristiyan Pagan Değerlerinin Analizi ve İnanç Tabanlı Pazarlama Kapsamında Bu Değerlerin İlgili Pazarlara İletilmesi’’, MediterraneanJournal of Humanities, 11/2, 2012

6-Öztürk, Yrd. Doç. Dr. Bülent, Herakleia Pontike (Karadeniz Ereğli ) Antik Kentinde Dini İnanışlar, Sakarya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Eskiçağ Tarihi Anabilim Dalı, Sakarya, S: 81.  (Bülent 1 )

7-Canver, Dr. Can, Herakleia Pontika’da Pagan İnanışı. (Canver 1)

8-Bülent 1, a.g.m, S: 81

9-Canver 1, a.g.y.

10-Bülent 1, a.g.m, S: 81.

11-Arrianos, Arrianos’un Karadeniz Seyahati, Çev: Murat Arslan, Odin Yayıncılık, İstanbul, 2005.

12-Xenophon, Anabasis (Onbinlerin Dönüşü), VI 2, 24-25, IV 8, 25, Çev: Tanju Gökçöl, Sosyal Yayınlar, Dünya Klasikleri Kültür Serisi: 8, İstanbul, 1984.

13-Memnon, Herakleia Pontike Tarihi: Peri Herakleias, XXV 1-LII 4-5, Odin Yayıncılık, Mart 2007.

14-Karauğuz, Güngör, ‘’Karadeniz Ereğlisi ve Amasra Müzelerinde Bulunan Bazı Eserler Hakkında’’, Araştırma Sonuçları Toplantısı 25/1, 2008, S: 55-64.

15-Liddell, Henry George-Scott, Robert, Yunan-İngiliz Leksiyonları, Oxford, 1996.

16-Bülent 1, a.g.m, S: 84.

17-Akkaya, Tayfun, Herakleia Pontike ( Karadeniz Ereğlisi )’nin Tarihi Gelişimi ve Eski Eserleri, İstanbul, 1994.

18-Jackson, Ralph, Roma İmparatorluğunda Doktorlar ve Hastalıklar, Çev: Ş. Mumcu, İstanbul, 1999.

19-Özdizbay, Aliye Erol, Roma İmparatorluk Döneminde Pontus-Bithynia Eyaletinde Agonlar ve Agonistik Sikkeler, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Doktora Tezi, İstanbul, 2011.

20-Yıldırım, Nazlı, Herakles Hermelerinin Anlamı ve Kullanımı, Mediterranean Journal of Humanities 11/1, 2012, S: 229-237.

21-Bülent 1, a.g.m., S: 87.

22-Plinius Minor, Epistulac, Genç Plinius’un Anadolu Mektupları, 10. Kitap, Çev: Ç. Dürüşken-E. Özbayoğlu, İstanbul, 2001.

23-Canver 1, a.g.y.

24-Şahin, Nuran, Zeus’un Anadolu Kültleri, İstanbul, 2001.

25-Holtzmann, Bernard, Asklepios, 1984, S: 863-897.

26-Öztürk, Bülent, Roma İmparatorluk Çağı Küçük Asyası’ndaki Dionysos Kültü, İstanbul, 2010.

27-Canver, Dr. Can, Herakleia Pontika’da Pagan Şenlikleri. ( Canver 2 )

28-Arrianus, a.g.e.

29-Canver 2, a.g.y.

30-Çelgin, Vedat, ‘’Termessos Egemenlik Alanında Artemis Tapınımı II Keldağ/Göldağ ( Neapolis ) Antik Yerleşmesindeki Aspasos-Artemis, Akraia Kültü. Epigrafik ve Arkeolojik Veriler Işığında Bir Değerlendirme, Adalya 6, 2003, S: 141-170.

31-Bülent 1, a.g.m.

32-Canver 2, a.g.y.

33-Akkaya, Tayfun, a.g.e., S: 144.

34-Canver 2, a.g.y.

35-Bülent 1, a.g.m.

36-Canver, Dr. Can, HagiaSophia ( Canver 3 )

37-Canver, Dr. Can, Ereğli Yöresinde Athena’nın ‘Gıllıgoca’ Kuşları ( Canver 4 )

38-Price, Simon R. F. , Ritüel ve İktidar. Küçük Asya’da Roma İmparatorluk Kültü, Çev: Taylan Esin, İstanbul, 2004.

39-Bülent 1, a.g.m. S: 92.

40-Kaçar, Turhan, Karadeniz’de Erken Hıristiyanlık, 2008, S: 197-215.

41-Kutsal Kitap: Tevrat, Zebur, İncil, Kitab-ı Mukaddes Şirketi, Yeni Yaşam Yayınları, İstanbul, Haziran 2016.

42-Canver, Dr. Can, Aziz Andreas ve Karadeniz Ereğlisi ( Canver 5 )

43-Canver, Dr. Can, Panterekli’nin Aziz Andreas’ı ve Bizans’ta Kutsal Kişiler ( Canver 6 )

44-Kaçar, Turhan, a.g.e. , S: 197-215.

45-Strabon, Coğrafya, Anadolu, Kitap XII, XIII, XIV, Çev: A. Pekman, Arkeoloji ve Sanat Yayınları.

46-Canver, Dr. Can, Herakleia Pontika’nın Azizleri ( Canver 7 )

47- Bıjişkyan, Minas, Karadeniz Kıyıları Tarih ve Coğrafyası 1817-1819, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul, 1969.

48-Yaman, Özlem, Roma ve Bizans Devrinde Karadeniz Ereğlisi, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 2011, S: 57-59.

49-Madrigal, Marc, Birinci Yüzyıl Anadolu Kiliseleri, Kutsal Kitap ve Arkeoloji, 2014.

50-Canver 5, a.g.y.

51-Canver 6, a.g.y.

52-Öztürk, Bülent, ‘’Tios/Zonguldak-Filyos Antik Kentinde Dinsel İnanışlar ve Kültler’’, Güneş Karadeniz’den Doğar, Sümer Atasoy’a Armağan Yazılar, Edit: Şevket Dönmez, Hel Yayınları, Ankara, 2013, S: 319-344.

53-Yaman, Özlem, a.g.e., S: 57-59.

54-Price, Simon R. F. , a.g.e. , S: 215.

55-Canver 4, a.g.y.

56-Soydan, Yrd. Doç. Dr. Ersoy, Türkiye’de Kilise ve Manastırlar, Kastamonu Üniversitesi yayınları.

57-Canver 3, a.g.y.

58-Aydın, Ayşe, Lahit Formlu Rölikerler, Suna İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü, 2011.

59-Canver 6, a.g.y.

60-Gür, Durmuş-Yılmaz, Sinan, ‘’Batı Karadeniz’de Saygı Gören Azizler: Karadeniz Ereğlisi, Filyos, Safranbolu, Amasra, Bartın, Sinop’’, XX. Uluslararası Ortaçağ Türk Dönemi Kazıları ve Sanat Tarihi Araştırmaları Sempozyumu, Sakarya, 2-5 Kasım 2016.

61-Aydın, Ayşe, a.g.e.,

62-Vorst, Charles van de, AnalectaBollandiana, Sayı: 30, 1911, S: 252-295.

63-Tietenbach, Hanspeter, Anadolu’nun Azizleri, İstanbul, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 2012.

64-Canver, Dr. Can, Ereğli’li Aziz Phokas ( Canver 8 )

65-Gür, Durmuş-Gür, Fatma, HagiosPhokas, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 14, Sayı 3, Manisa, 2016, S: 1-37.

66-Gür, Durmuş-Yılmaz, Sinan, a.g.m.

67-Aydın, Ayşe, a.g.e.

68-Tietenbach, Hanspeter, a.g.e.

69-Gür, Durmuş-Yılmaz, Sinan, a.g.m.

70-Kazhdan, A.-Sevcenko, N. P. , Phocas, Oxford Bizans Sözlüğü, Vol. 3, 1991.

71-Gür, Durmuş-Gür, Fatma, a.g.e., S: 11-12.

72-Tietenbach, Hanspeter, a.g.e.

73-Canver, Dr. Can, Herakleia Pontike’liHagiosPhokas ve Kiliseleri ( Canver 9 )

74-Gür, Durmuş-Yılmaz, Sinan, a.g.m.

75-Tietenbach, Hanspeter, a.g.e.

73-Canver, Dr. Can, Herakleia Pontike’liHagiosPhokas ve Kiliseleri ( Canver 9 )

74-Gür, Durmuş-Yılmaz, Sinan, a.g.m.

75-Tietenbach, Hanspeter, a.g.e.

76-Gür, Durmuş-Yılmaz, Sinan, a.g.m.

77-Canver, Dr. Can, Kdz Ereğlisi’ne Yolu Düşen Hıristiyan Din Adamları ( Canver 10 )

78-Canver, Dr. Can, AleppoluPaul’ün Ereğli Seyahati ( Canver 11 )

79-Canver, Dr. Can, HerakleidesPontikos ve Platon ( Canver 12 )

80-Ertuğrul, Dr. Özkan, Hıristiyanlık ve Bizans Sanatında HagiosNicholaos, Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Meriç Uluslaraarası Sosyal ve Stratejik Araştırmalar Dergisi, Cilt 2, Sayı 5, Edirne, 2018.

81-Canver, Dr. Can, Noel Baba ve Ereğli’li Aziz Nikolaos ( Canver 13 )

82-Ertuğrul, Dr. Özkan, a.g.e.

83-Hoefner, Wolfram, Herakleia Pontike-Ereğli Bir Yapı Tarihi İncelemesi, Avusturya Bilimler Akademisi Komisyon Yayınevi, Viyana, 1966. 

84-Akkaya, Tayfun, a.g.e.

85-Canver 13, a.g.y.

86-Canver 7, a.g.y.

87-Macar, Prof. Dr. Elçin-Benlisoy, Yorgo, Fener Patrikhanesi, Ankara, 1996.

87-Macar, Prof. Dr. Elçin-Benlisoy, Yorgo, Fener Patrikhanesi, Ankara, 1996.

88-Benlisoy, Yorgo, ‘’Günümüzde Fener rum Ortodoks Kilisesi’’, Dinler Tarihi Araştırmaları Dergisi, Cilt III, Ankara, 2002.

89-Yıldırım, Yrd. Doç. Dr. Münir, Fener Patrikhanesi ve Ekümenizm: Dinler Tarihi Açısından Bir Analiz, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Vilt 15, Sayı 1, 2006, S: 469-488.

90-Dvornik, Francis, Konsiller Tarihi İznik’ten II. Vatikan’a, Çev: Mehmet Aydın, Ankara, 1990.

91-Atiya, Aziz, Doğu Hıristiyanlığı Tarihi, İstanbul, 2005.

92-Şahin, M. Süreyya, Fener Patrikhanesi ve Türkiye, İstanbul, 1996.

93-Gür, Durmuş-Yıldırım, Serkal, ‘’Paphlagonia Bölgesinde Geç Antik ve Erken Bizans Yerleşimi: Sora’’, Karabük Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Kültür ve Sanat Araştırmaları Dergisi, Vol. 6, No. 3, Karbük, Haziran 2017.

94-Canver, Dr. Can, Roma ve Bizans Döneminde Karadeniz Ereğlisi ( Canver 14 )

95-Canver, Dr. Can, Bizans’ın Heretik Mezhepleri ( Canver 15 )

96-Hoepfner, Wolfram, a.g.e.

97-Dörner, Friedrich Karl, Herakleia Pontike Tarih ve Topografik Araştırmalar, Avusturya Bilimler Akademisi Komisyon Yayınevi, Viyana, 1972.

98-Sümer, Osman, Ereğli ( Karadeniz Ereğli ), TTOK Belleten, 107, Aralık 1950.

99-Akkaya, Yrd. Doç. Dr. Herakleia Pontike-Karadeniz Ereğlisi’nin Tarihi Gelişimi ve Eski Eserler, Troya Yayıncılık, İstanbul, 1994.

100-Boratav, Pertev Naili, 100 Soruda Türk Folkloru, Gerçek Yayınlar, İstanbul, 1973.

101-İnan, Abdülkadir, Tarihte ve Büyük Şamanizm: Materyaller, Türk tarihi Kurumu Yayınları, Ankara, 2015.

102-Canver, Dr. Can, Kdz Ereğlisi’nin Türbeleri ( Canver 16 )

103-Katip Çelebi, Kitab-ı Cihannüma, Çev: Fuat Sezgin, Boyut Yayınevi, 2013.

104-Canver, Dr. Can, Kdz Ereğlisi Türbeleri ve Dedeleri ( Canver 17 )

105-Canver 16, a.g.y.

106-Tanju, Hikmet, Ankara Çevresinde Adak ve Adak Yerleri, Ankara Üniversitesi İlahiyat fakültesi Yayınları, Ankara, 1967.

107-Canver 17, a.g.y.

108-Ayaz, Berna-Günaydın, Aykut, Zonguldak Yöresi Türbe, Yatır ve Ziyaret Yerleri Etrafında Oluşan İnanış ve Uygulamalar Üzerine Bir Değerlendirme, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, BEÜ Kültür Araştırmaları Dergisi, C 1, Sayı 2, Zonguldak, 2019, S: 134-148.

109-Akkaya, Fatih, Ereğli Çevresindeki Ziyaret Yerleri, Zonguldak-Ereğli Örneği, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kayseri, 2015.

110-Ayaz, Berna-Günaydın, Aykut, a.g.t.

111-Akkaya, Fatih, a.g.t.

112-Canver 17, a.g.y.

113-Akkaya, Fatih, a.g.t.

114-Canver 17, a.g.y.

115-Canver, Dr. Can, Kültürel Miras Turizmi ve Herakleia Pontika Antik Kenti Potansiyeli ( Canver 18 )

116-Canver, Dr. Can, Kdz Ereğlisi’nde İnanç Turizmi Tarihi Dokusu ( Canver 19 )

117-Canver, Dr. Can, Kdz Ereğlisi Kentine İnanç Turizmi Kazandırmaya Yönelik Proje ( Canver 20 )

http://www.ereglionder.com.tr/guncel/kdz-ereglisinde-inanc-turizmi-h87311.html

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın