İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türk-Yunan Sorunları-4

***HyeTert, bu kaynağın ve/veya içeriğin yanlış ve/veya yanıltıcı bilgiler ve/veya soykırım inkarcılığı, ırkçılık, ayrımcılık ya da nefret suçu içerdiği/yaydığı kanısındadır. Metni paylaşmadan önce bu uyarıları göz önüne alarak, içeriği ve/veya kaynağı güvenilir kaynaklardan kontrol ediniz.***

Oğuz Kalelioğlu

Değerli okuyucularımız, Türk-Yunan sorunlarından dünkü yazımızda  Ege Adalarının silahlandırılması konularını açıklamıştık. Bugünkü yazımızda “Batı Trakya Türk Azınlığı” sorununu ele alacağız.

5. Batı Trakya Türk Azınlığı Sorunu;

Bugünkü siyasi hudutlarımızın dışında Yunanistan toprakları içinde Batı Trakya ’da bulunan soydaşlarımızın bulunuş sebebini tarihi seyir içinde incelersek konu daha iyi anlaşılacaktır. Daha İstanbul fethedilmeden evvel, Süleymen Paşa komutasındaki Türk kuvvetleri 1356’dan
itibaren Çanakkale Boğazından geçerek Balkanlara seferler yapmışlar ve ele geçirdikleri bölgeleri Türk vatanı yapmışlardı. Ancak bölgede Müslüman-Türk nüfusu yeterli değildi. Fatih Sultan Mehmet 1453’de İstanbul’u feth ederek Doğu Roma İmparatorluğuna son verdikten sonra, 1460 yılından itibaren Anadolu’dan getirilen Türkmen boyları
Balkanlara yerleştirilmeye başlandı. Bu yerleştirme politikasının amacı Türkizasyon (Türkleştirme)’ dur. Selçuklu Türk Devletinin ve Osmanlının da uyguladığı bu sisteme göre devlete bağlı, vergi veren, sanatkâr ve öz Türkmen boyları seçilerek feth edilen yerlere
yerleştirilirdi. Hem O bölgenin sosyal ve ekonomik kalkınması sağlanır, hem de bölgeden çıkarılacak eyalet askerlerinin alt yapısı hazırlanırdı. Mora Yarımadası Osmanlı kuvvetleri tarafından fethedilince, Bizans zulmünden bıkan Mora halkı başlarında papazlar olmak
üzere refah ve güvenliğe kavuştuk diye davul-zurna ile Türk Ordusunu karşılamışlardır. Fatih zamanında en büyük iskân yapılmış, Atatürk’ün dedeleri de bu dönemde Balkanlara yerleştirilmiştir. Atatürk’ün Büyükbabaları Aydın Söke’den gelen Kocacık Türkmenleri, Annesinin soyu olan dedeleri Karaman bölgesinden gelen Türklerdendir.

İşte Batı Trakya’da Gümülcine ve İskeçe bölgelerinde yaşayan 150 bin kadar soydaşımız olan Müslüman-Türk, “Evlad-ı Fatihan” diye adlandırılan Batı Trakya Türküdür. Yunanistan’da azınlık olarak yaşayan bu soydaşlarımıza Yunan Hükümetleri Lozan Antlaşmasındaki
belirtilen kanuni haklarını vermemekte ve onları asimile etmeye ve göç etmeye zorlamaktadır.
Lozan Barış Antlaşması’nın “Siyasî Hükümler” adını taşıyan I. Kısmının III. faslı, “Azınlıkların Korunması” adı altında;

39. Maddeye göre; Müslümanlar tüm medeni ve siyasal haklardan yararlanacak-lar, yasa önünde eşit olacaklar, din ayrılığı bu haklardan yararlanmada, özellikle kamu hizmetine girmede ve yükseltilmede engel oluşturmayacaktır. Müslümanların mahkemelerde de kendi dillerini kullanabilmeleri için gerekli kolaylıkların sağlanması hükmünü getirmektedir.

40. madde, Müslümanların, giderlerini kendileri ödemek şartıyla, her türlü hayır kurumu, okul ve benzeri kurumları kurarak bunları yönetmek ve denetlemek hakkını güvence altına almakta, buralarda kendi dillerini özgürce kullanmak ve dinî törenlerini yapmak imkânını
getirmektedir.

41. maddeye göre, Müslümanların önemli oranda oturdukları yerlerde Yunan yetkilileri Müslüman çocuklarının ana dilinde öğrenim görebilmeleri için gerekli tedbirleri alacak, bu azınlık bu tür yerlerde kamu bütçelerinden eğitim, din ya da hayır işleri için hakça
bir pay alma hakkına sahip olacaktır.

43. madde Müslümanların inançlarına aykırı davranışta bulunmaya zorlanamayacağı, bu inançlar yüzünden yasanın öngördüğü bir işlemi yerine getirememeleri durumunda haklarını yitirmemeleri hükmünü getirmektedir.

44. maddeye göre Yunanistan’ın yükümlendiği hükümler uluslar arası nitelikte sayılarak Milletler Cemiyeti’nin güvencesi altına konmakta, Cemiyet Konseyi’ nin çoğunluk kararı olmadan değiştirilememekte, Konsey üyelerinden herhangi biri bu hükümlere aykırı davranış gördüğü zaman bunu Konsey’in dikkatine sunabilmekte, Konsey de bu konuda gerekli göreceği yönergeleri verebilmektedir. Bir anlaşmazlık durumunda Uluslararası Daimi Adalet Divanı’na gidilecek ve Divan’ın hükmü kesin olacaktır.

Görüldüğü gibi Lozan’da Batı Trakya Türk Azınlığına eğitim ve kültürlerini geliştirmek için gereken haklar verilmiş olmasına rağmen Yunanistan bu yükümlülüklerini yerine getirmemekte, ayrıca Batı Trakya Türklerine “Siz Türk değilsiniz, zorla Müslümanlaştırılan Elen (Yunan)’siniz” diye propaganda yapmakta ve asimile etmeye çalışmaktadır. İstanbul’daki Rumların kendi dini liderlerini seçme hakkı varken Batı Trakya Türklerinin seçtiği Müftüleri Yunan Hükümetleri kabul etmemekte ve kendisi toplumun istemediği, Yunanlılara yakın olan kişileri Müftü tayin etmektedir. Batı Trakya Türklerinin seçtiği değerli bir din adamı olan Mehmet Emin Ağa’yı bir suikastla öldürmüşlerdir. Batı Trakya Türklerinin Lideri olan Milletvekili Dr. Sadık Ahmet’ i de şüpheli bir trafik kazası ile ölümüne sebep olmuşlardır. Yunan Hükümetleri,Türkiye’ye eğitim veya bir iş için gelenleri,  Yunan
vatandaşlığından çıkarmakta onların mal varlıklarına el koymaktadır. Yarın ki yazımızda Fener Patrikhanesi Sorunu işlenecektir.

https://www.kocaeligazetesi.com.tr/makale/4846925/oguz-kalelioglu/turk-yunan-sorunlari-4

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın