Bu maskeli balo ve onun yüzleri…

ENGİN ARDIÇ

Hani bir teyze belediye otobüsüne binmişti de, “maske” kavramını yanlış algıladığı için yüzüne “balo maskesi” takmıştı, gözlerin çevresi kapalı, ağız ve burun açıkta!…
Teyzenin bir “organze” tuvaleti eksikti, bir de gece çantası…
Şimdi “teyze” deyince de kızar, öfkesi burnundadır.
Oyunu hangi partiye verir acaba?
“Vatandaşın” bir kısmı da teyzeyi aratmıyor.
Günlerdir çarşaf çarşaf “sakalet” fotoğrafları yayınlanıyor gazetelerde:
Maskeyi çenesine indirip takma sakal yapanlar, ağzını örtüp burnunu açıkta bırakanlar, kafasına “bandana” gibi geçirenler, dirseğine bağlayanlar…
Meğer bununla da kalmıyormuş.
Bilezik gibi koluna takanlar, gömleğinin düğmesine iliştirip madalya gibi taşıyanlar!
Kendilerini maske takmış sayıyorlar.
Bir de “hiç mi hiç” yanaşmayanlar var. Maske yok, eldiven yok, vatandaş “sivil” dolaşıyor.
“Renkliler” var, “desenliler” var, elbisesiyle “asorti” yapanlar…
“Kombin” yapanlar…
“Ton sür ton” takılanlar…
Eh, basın da magazin sayfalarında yayınladığı bu tür sözde moda zevzeklikleriyle kadıncağızların kafasını karıştırmaya epey yardımcı oluyor doğrusu. İftihar etsin.

***

Çünkü maske, virüse karşı önlem değil, yetkililer öyle emrettikleri için “katlanılmasıgereken” bir zorunluluk olarak algılanıyor.
O zaman da, “daral” gelen çıkarıveriyor. Eh, yasa çiğneme zevki(!) de var…
Polis gördüğü zaman takıp “tenhada” çıkaranlar…
Mizah duygusu epey yüksek olan aziz halkımızda suratına dantelli fistolu kadın donu geçirenler bile görüldü.
Bir sonrası, maskeyi şeyine takıp dolaşmaktır, bakalım öyle yapmaya kalkacaklar ne zaman tutuklanacaklar da güleceğiz?
Havaya arkadaşını atıp tutan, sonra da arabasıyla “drift” çeken, üstüne üstlük bir de ateş eden, bunu da yapar çünkü.
Internet’te “fenomen” olunuyor böylece.
Meşhur olduklarını sanıyorlar.
Andy Warhol’un dediği gibi, birkaç dakikalığına oluyorlar da.
Marifetmiş gibi bunların reklamını yapan basın düşünsün.

***

Laf anlamayanların, anlamamakta direnenlerin bir kısmı ölecektir.
Kalan sağlar da bizim olacaktır.
Ne yazık ki gerçek budur.

Bir Hıristiyan böyle diyor

“Ayasofya ibadete açılsın. Mabet yeterince büyük. Hıristiyanlara da bir alan tahsis edilsin. Dünya dinsel barışımızı, olgunluğumuzu alkışlasın. Ayasofya çağın ve insanlığın barış sembolüne dönüşsün.“
Sahak Maşalyan, Ermeni Patriği

*

Bir Müslüman da böyle diyor

“Sultanahmet Camii de müze olmalıdır.“
Malum kişi

https://www.sabah.com.tr/yazarlar/ardic/2020/06/15/bu-maskeli-balo-ve-onun-yuzleri