İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

ERMENİ SOLUNDA ÇİFTE STANDARTLAR ÜSTÜNE

Orhan Demirbacak

Patriğimizin tüm Türkiye’de olumlu yankı bulan Ayasofya açıklaması maalesef bizim sol cenahtaki bazı keskin Ermenileri yine memnun etmeye yetmedi ve yine hoşnutsuzluk soluyarak yüzlerini ekşittiler. Patriğin ne dediğini anlamak için hiçbir çaba sarf etmeyen, şartlanmış bazı aydınlarımız(!) yine Patriğin her beyaz dediğine siyah demeye başladılar. Ayasofya ibadete açılsın, orada Hristiyanlara da bir yer tahsis edilsin önerisini mesela sayın Garo Paylan yapsaydı bunların tepkisi yine aynı olur muydu? Asla! Çünkü onlar doğrunun peşinde değiller. Neyin haklı olduğu umurlarında değil. Çünkü hakikati sorgulayacak entelektüel birikimleri, zaman içinde sürdürdükleri tutarlılıkları ve kendilerinin de yanlış yapabileceğine ilişkin bir alçak gönüllülükleri yok maalesef. Solculuğu “itiraz” kültürüne indirgemişler. İçgüdü haline dönüşmüş her türlü otoriteye baş kaldırma tutumları, onları sadece bardağın boş kısmını gören pesimistlere çevirmiş. Sıkı solcu olduğuna inandıkları insanları gözlüyorlar. Onlar ne derse peşinen taklit etmeye hazırlar. Doğruya, iddia ettikleri gibi entelektüel çabayla değil insan kültü üstünden varıyorlar. Kimin haklı olduğunu ispatlama hırsının tuzağına düşmüşler. Aynı şeyi Patrik derse yanlış, Garo Paylan derse doğrudur anlayışı onları farkına varmadıkları itiraz-biat çelişkisine itiyor. Hakikat davasına değil bireylere gönül vermiş bu tayfanın entelektüel zayıflığı da buradan kaynaklanıyor. Bir sava aynı zamanda hem itiraz hem biat edemezsiniz onu söyleyen kişinin kim olduğunu sorgulayarak. Alınsalar da “salon sosyalisti” terimini hak ediyorlar. Patriğe duydukları öfkenin, haklı ya da haksız, duygusallığını bastırıp aklın ve sağduyunun sesini işitemiyorlar. Kendi çelişkileriyle hesaplaşamıyorlar. İSPATI AŞAĞIDADIR.

GARO PAYLANIN ŞİRİN PAYZIN İLE SÖYLEŞİSİNDEN BİR KESİT
https://hyetert.org/…/paylan-ayasofya-tabii-ki-ibadete-aci…/

Garo Paylan: “Bakınız Ayasofya ile Sultan Ahmet Camiyle 200 metre uzaklıktadır, Sultan Ahmet camiine ben çok sık giderim, inanın çok da huzur bulurum orada. Oradaki vakit namazlarında 100 kişi 150 kişi namaz kılar binlerce kişinin namaz kılabileceği bir camide… Cumhurbaşkanı Erdoğan şunu söylemişti “önce Sultanahmet dolsun da sonra Ayasofya’yı açarız böyle polemiklere gerek yok” demişti, demek ki şimdi polemiğe ihtiyaç var. Benim önerim şu aslında: AYASOFYA TABİİ Kİ İBADETE AÇILSIN, BENİM HİÇBİR İTİRAZIM YOK. Şöyle bir formül olabilir belki, illa isteniyorsa, Ayasofya çok büyük bir yer, biliyorsunuz belli bir yerinde namaz kılınıyor, zaten ibadete açık. Belli bir yerinde de kilise olarak biz ibadet edebilelim, biz Hıristiyanlar olarak gidelim orada duamızı edebilelim, Ayasofya’nın belli bölümleri var, orada bir de çan olsun. Düşünün bir yanda ezan okunsun, diğer yanda çan çalsın, orta alan da müze olarak herkesin buluşabileceği, Hıristiyanların buluşabileceği bir barış kilisesine, barış camisine ve barış müzesine dönüşsün. Buna ihtiyacımız var. Çünkü 1000 yıl bakın çan çalmış, 500 yıl ezan okunmus bir mabetten bahsediyoruz. Burası kutuplaşmanın, kamplaşmanın, ötekileştirmenin değil, barışın yeri olabilir. Kuzguncuk’ta saldırıya uğrayan kilise var ya Şirin hanım, orada çan çalıyor, hemen yanında kilisenin bağışladığı arazide bir cami yapılmış, hemen yanında ezan okunuyor. Yani cami ve kilise yan yana, bizim bu deneyimimiz var. Bu deneyimimizi kaybettirmememiz gerekiyor, yani çanın karşısına ezanı koymamalıyız, ezanın karşısına canı koymamalıyız. Bunların bir arada yaşayabildiğini Ayasofya’da gösterebilmeliyiz.” diye yanıt verdi.

Demek ki Garo Paylan’ın bir camide bile huzur bulabilen dindar bir yönü de varmış. Bu itirafı kendi mahallesinde pek duyulmayacağı hesabıyla yapmış olmalı. Çünkü o mahallede dindarlık tepeden bakılacak, küçümsenecek iptidai bir zayıflık olarak görülür. Ama Garo Paylan’ı hoş görebilirler. Ne de olsa tartışmasız otoritedir. Zaten tüm tartışma enerjilerini Patriğe harcıyorlar. Paylan’ın da yanlış yapabileceği akıllarının ucundan bile geçmiyor. Yanlışlarında da bir hikmet arıyorlar. Yukardaki alıntıda belirttiği gibi Paylan, dindarlığın merdivenlerini tırmanarak Ayasofya’da da Müslümanlarla yan yana onlar namaz kılarken bir bölümünde de çan sesleri altında ibadetini yapmak istiyormuş. Elbette Paylan bunu demekle zındık olmuyor ama Patrik bunları dediği için ne Türklüğe satılmışlığını bıraktılar ne hükümete yalakalığını. Ermeni solunun tövbeye ve arınmaya ihtiyacı var. Gözlerine çekilmiş örümcek ağlarından kurtulmalılar. İnsanların peşinden koşmayı bırakıp biraz da hakikatin peşine düşmeliler. Çünkü, “siz hakikati bileceksiniz ve hakikat sizi özgür kılacak”.

Evet, artık bizim salon sosyalistlerimiz de “Ayasofya ibadete açılsın ve bir bölümünde Hristiyan ibadeti yapılsın” diyebilirler. Patrikleri dediği için değil ama Garo Paylan etkin sol otoritesiyle böyle buyurduğu için. Şimdi bu konunda susacaklar çifte standartlarla solculuklarını yaşadıkları için. Yoksa günlerce, aylarca zavallı Patriğin etini yiyip duracaklardı.

https://www.facebook.com/orhan.demirbacak.9/posts/2975680405834706

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın