İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kaliforniya Valisi Gavin Newsom’tan Ermeni Terörist Hampig Sasunyan’a Veto

***HyeTert, bu kaynağın ve/veya içeriğin yanlış ve/veya yanıltıcı bilgiler ve/veya soykırım inkarcılığı, ırkçılık, ayrımcılık ya da nefret suçu içerdiği/yaydığı kanısındadır. Metni paylaşmadan önce bu uyarıları göz önüne alarak, içeriği ve/veya kaynağı güvenilir kaynaklardan kontrol ediniz.***

RIDVAN KARLUK

ABD’de 24 Nisan sonrasında çok önemli bir gelişme olmuştur. Ermenilerin yoğun olarak yaşadıkları Kaliforniya’da vali Gavin Newsom, 1982’de Los Angeles Başkonsolosu Kemal Arıkan’ı şehit eden Ermeni kökenli terörist Hampig Sasunyan’ın şartlı tahliyesine izin veren mahkeme kararını onaylamamıştır. Dava sürecini takip eden Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi’nin (TASC) karara ilişkin yazılı açıklamasında, “25 Mayıs 2020 günü Vali Gavin Newsom, 1982 yılında Los Angeles Başkonsolosu Kemal Arıkan’ı katleden terörist Hampig Sasunyan’ın şartlı tahliyesini reddetti”  denilmiştir. Vali Newsom’a teşekkür edilen açıklamada Güney Kaliforniya Amerikan-Türk Derneği ve diğer Türk-Amerikan derneklerinin isimleri de yer almıştır. 

Sasunyan’ın, 27 Aralık 2019’da yapılan duruşmasında şartlı tahliye talebi kabul edilmiş, mahkeme kararına Türk ve Amerikalı yetkililer karşı çıkmışlardı. Karar şöyledir: Kayıttaki kanıtları inceledikten ve değerlendirdikten sonra, Bay Sassounian’ın güvenli bir şekilde serbest bırakılmadan önce ek iş yapması gerektiğine inanıyorum. Buna göre, serbest bırakılırsa toplum için hala bir tehlike oluşturduğu için Kurul’un Bay Sassounian’ı şartlı tahliye etme kararını tersine çevirdim.” 25 Mayıs 2020, Gavin Newsom Vali, Kaliforniya Eyaleti.

Sasunyan’ın, 27 Aralık 2019’da görülen duruşmada şartlı tahliye talebinin kabul edilmesini Dışişleri Bakanlığı kınamıştı: “Kaliforniya Valisi’nin onayına tabi ve temyize açık bulunan bu kararı kuvvetle kınıyor ve reddediyoruz. Görevi başında şehit edilen diplomatımızın katilinin salıverilmesinin önünü açan bu karar, evrensel hukuk ilkeleri ve adalet anlayışına aykırılık teşkil ettiği gibi terörizmle mücadelede iş birliği ruhuyla da bağdaşmamaktadır.” 

Sasunyan’ın, Türk düşmanlığıyla beslenen çarpık bir ideolojiye dayanarak, planlı ve kasıtlı olarak işlediği ve mahkumiyeti müddetince pişmanlık emaresi sergilemediği bu eyleminin basit bir cinayet değil, bir nefret suçu ve terörist eylem olduğu vurgulanmıştı. Türkiye’nin, Ermeni terör örgütlerinin saldırılarında 31’i diplomat 58 vatandaşını şehit verdiği belirtilerek, “Türkiye, nefret suçlarının yeniden tırmanışa geçtiği ve uluslararası dayanışmaya en çok ihtiyaç duyulan günümüzde son derece tehlikeli bir emsal teşkil edecek olan bu vahim kararın uygulanmaması için tüm itiraz yollarını kullanacaktır. Bu çerçevede en önemli sorumluluk, benzer kayıplar yaşamış olan ABD makamlarındadır. Bu vesileyle, şehit diplomatımız Kemal Arıkan ve terör kurbanı tüm şehitlerimizi bir kez daha saygı ve rahmetle anıyoruz.” denmiştir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Kanada Başbakanı Trudeau Görüşmesi ve Ermeni Terörist Sasunyan’ın Af Talebinin Reddi

Bu yıl Kanada’daki Ermeni toplumu Ermeni soykırımının 105’nci yıldönümü anma törenini Kanada Ermeni Davası Konseyi” ve “Ermeni Devrimci Federasyonu Gençler Birliği” facebook sayfalarında yayınlamıştır. Yayın sırasında Kanada Ermeni toplumunun önde gelen isimleri, din adamları, siyasetçiler yaptıkları konuşmalar ile Türkiye’yi soykırım yapmakla suçlamışlardır. Törende sözde Ermeni soykırımına Kanada’nın desteği ve sergilediği insani yardım hakkında kısa bir film gösterilmiştir. Yapılan etkinlikte Türkiye’nin doğusunu “Batı Ermenistan” (Eastern Turkey Western Armenia) olarak gösteren bir harita da yer almıştır. Ermenistan’ın Ottawa Büyükelçiliğinin sayfasındaki dağ, (sol alt köşe) Türk topraklarındaki Ağrı Dağı’dır.

Bu yıl 24 Nisan’a dakikalar kala bir sürpriz yaşanmıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan Kanada Başbakanı Justin Trudeau ile görüşme geçekleştimişi. AA’nın haberine göre görüşmede, yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı küresel mücadelede işbirliği ve “ikili ilişkiler” ele alınmıştır. Fazla açıklama olmamıştır ama 24 Nisan öncesine denk geldiğine göre muhtemelen sözde Ermeni soykırım konusu da bu kapsamında ele alınmış olabilir. Çünkü geçen yıl Trudeau sözde soykırım konusunda Türkiye’yi hiçbir belgeye dayanmadan çok ağır bir şekilde suçlamış, Ermeni teröristlerce başkent Ottowa’da şehit edilen Türk diplomatlarına ve Emeni teröristlerce öldürülen Kanada vatandaşı değinmemiştir.

24 Nisan sonrasında Ermenistan Dışişleri Bakanı Zohrab Mnatsakanyan 4 Mayıs 2020 tarihinde, sözde Ermeni soykırımının tanınmasının, yeni soykırımların önlenmesi açısından en etkili adım olduğu konusunu gündeme getirerek yeni bir adım atmıştır. Bu konuda Dışişleri Bakanlığımız kendisine cevap vermiş olabilir düşüncesiyle araştırma yaptım fakat cevap verilmediğini görünce çok şaşırdım.  Mnatsakanyan,“1915 sözde Ermeni soykırımının uluslararası olarak tanınmasının ve kınanmasının Dışişleri Bakanlığı gündemindeki ana konu olmaya devam ettiğini, sözde Ermeni soykırımının tanınmasının cezalandırılmamış bir suç tekrarlanabileceğinden insanlığa karşı bu tür suçların önlenmesine yönelik bir  adım olduğunu”  söylemiştir.   (https://news.am/eng/news/576396.html) Bu gelişme yenidir ve mutlaka “tehcir” ile “soykırım” arasındaki farkın açıklanması gerekir. Aksi halde Ermenistan bu yalanla dünya kamuoyunu kandırmaya devam eder.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Kanada Başbakanı Trudeau Görüşmesi ve Ermeni Terörist Sasunyan’ın Af Talebinin Reddi

Bu yıl Kanada’daki Ermeni toplumu Ermeni soykırımının 105’nci yıldönümü anma törenini Kanada Ermeni Davası Konseyi” ve “Ermeni Devrimci Federasyonu Gençler Birliği” facebook sayfalarında yayınlamıştır. Yayın sırasında Kanada Ermeni toplumunun önde gelen isimleri, din adamları, siyasetçiler yaptıkları konuşmalar ile Türkiye’yi soykırım yapmakla suçlamışlardır. Törende sözde Ermeni soykırımına Kanada’nın desteği ve sergilediği insani yardım hakkında kısa bir film gösterilmiştir. Yapılan etkinlikte Türkiye’nin doğusunu “Batı Ermenistan” (Eastern Turkey Western Armenia) olarak gösteren bir harita da yer almıştır. Ermenistan’ın Ottawa Büyükelçiliğinin sayfasındaki dağ, (sol alt köşe) Türk topraklarındaki Ağrı Dağı’dır.

Bu yıl 24 Nisan’a dakikalar kala bir sürpriz yaşanmıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan Kanada Başbakanı Justin Trudeau ile görüşme geçekleştimişi. AA’nın haberine göre görüşmede, yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı küresel mücadelede işbirliği ve “ikili ilişkiler” ele alınmıştır. Fazla açıklama olmamıştır ama 24 Nisan öncesine denk geldiğine göre muhtemelen sözde Ermeni soykırım konusu da bu kapsamında ele alınmış olabilir. Çünkü geçen yıl Trudeau sözde soykırım konusunda Türkiye’yi hiçbir belgeye dayanmadan çok ağır bir şekilde suçlamış, Ermeni teröristlerce başkent Ottowa’da şehit edilen Türk diplomatlarına ve Emeni teröristlerce öldürülen Kanada vatandaşı değinmemiştir.

24 Nisan sonrasında Ermenistan Dışişleri Bakanı Zohrab Mnatsakanyan 4 Mayıs 2020 tarihinde, sözde Ermeni soykırımının tanınmasının, yeni soykırımların önlenmesi açısından en etkili adım olduğu konusunu gündeme getirerek yeni bir adım atmıştır. Bu konuda Dışişleri Bakanlığımız kendisine cevap vermiş olabilir düşüncesiyle araştırma yaptım fakat cevap verilmediğini görünce çok şaşırdım.  Mnatsakanyan,“1915 sözde Ermeni soykırımının uluslararası olarak tanınmasının ve kınanmasının Dışişleri Bakanlığı gündemindeki ana konu olmaya devam ettiğini, sözde Ermeni soykırımının tanınmasının cezalandırılmamış bir suç tekrarlanabileceğinden insanlığa karşı bu tür suçların önlenmesine yönelik bir  adım olduğunu”  söylemiştir.    Bu gelişme yenidir ve mutlaka “tehcir” ile“soykırım” arasındaki farkın açıklanması gerekir. Aksi halde Ermenistan bu yalanla dünya kamuoyunu kandırmaya devam eder.

Birleşmiş Milletler 9 Aralık 1948’de,  Holokost’un gölgesinde Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ni onaylamıştır. Sözleşme soykırımı sözleşmeye taraf ulusların önlemeyi ve cezalandırmayı üstüne aldığı bir uluslararası suç olarak belirlemiştir. Sözleşme’ye göre ulusal, etnik, ırksal ya da dinsel bir grubu, kısmen ya da tamamen ortadan kaldırmak amacıyla işlenen aşağıdaki fiillerden herhangi biri, soykırım suçunu oluşturur:

  • Gruba mensup olanların öldürülmesi,
  • Grubun mensuplarına ciddi surette bedensel ya da zihinsel zarar verilmesi,
  • Grubun bütünüyle ya da kısmen, fiziksel varlığını ortadan kaldıracağı hesaplanarak, yaşam şartlarını kasten değiştirmek
  • Grup içinde doğumları engellemek amacıyla önlemler almak,
  • Gruba mensup çocukları zorla bir başka gruba nakletmek.

Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi kapsamında yukarıda belirlenen beş kriterden hiçbiri sözde Ermeni soykırım kapsamına girmemektedir.

Mnatsakanyan’ın açıklaması şöyledir:“Bu yıl, 24 Nisan’da, Ermeni Soykırımı’nın 105. yıldönümünde dünyanın dört bir yanındaki Ermeniler, Ermeni halkının dostları ve tüm insanlık dostları ile birlikte, Ermeni Soykırımı’nın 1,5 milyon kutsal kurbanını anacak. Ermeni halkını tamamen yok etmek ve vatanlarından sınır dışı etmek amacıyla işlenen bu korkunç suç, 20. yüzyılın ilk soykırımıydı. Ermeni Soykırımı Ermeni halkının güvenliğini bugün de etkilemeye devam ediyor. Türkiye tarafından Ermeni Soykırımının inkar edilmesi, Ermenistan’a uygulanan kara ablukası ve Dağlık Karabağ ihtilaf üzerindeki Ermeni karşıtı tutumunun benimsenmesi, Ermenistan Cumhuriyeti ve Ermeni Soykırımı kurbanlarının kuşakları için bir güvenlik tehdidi oluşturmaktadır.

105 yıl önce Ermeni halkı bütün uluslararası güvencelere ve vaatlere rağmen canilerin zalim barbarlıkları karşısında yalnız ve savunmasız kaldı. Soykırımın kâbusunu yaşayan Ermeni halkı tüm zorluklara rağmen hayatta kalmayı başardı. Soykırımı yaşayan Ermeni halkı sadece dünyanın farklı köşelerinde kendi varlığını koruyup gelişmekle yetinmedi, aynı zamanda Ermeni devletini yeniden kurmak için kuvvet buldu. O zamandan beri kendi tarihi vatanında Ermeni halkın güvenliğinin sağlaması Ermenistan Cumhuriyetinin en önemli misyonu ve vazifesi oldu. 

Ermeni Soykırımının uluslararası tanınması uğruna onlarca yıl verilen mücadele hiç bir gücün tarihi adalete ve gerçeğe karşı zafer kazanamayacağını gösterdi. Ermeni Soykırımını tanıyan devletlerin coğrafyasının genişlenmesi bunun en iyi göstergesidir. Özellikle Ermeni Soykırımını tanıyan devletler listesinde soykırım kurbanlarını kurtarma ve kendi topraklarında iltica verme konusunda büyük katkılarda bulunan devletlerin yer alması önemlidir. (devamı gelecek)

http://www.sakaryagazetesi.com.tr/makale/kaliforniya-valisi-gavin-newsomtan-ermeni-terorist-hampig-sasunyana-veto-8416/

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın