İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kaliforniya Valisi Gavin Newsom’tan Ermeni Terörist Hampig Sasunyan’a Veto

***HyeTert, bu kaynağın ve/veya içeriğin yanlış ve/veya yanıltıcı bilgiler ve/veya soykırım inkarcılığı, ırkçılık, ayrımcılık ya da nefret suçu içerdiği/yaydığı kanısındadır. Metni paylaşmadan önce bu uyarıları göz önüne alarak, içeriği ve/veya kaynağı güvenilir kaynaklardan kontrol ediniz.***

RIDVAN KARLUK

Kanada Başbakanı Justin Trudeau geçen yıl sözde Ermeni soykırımının 104. yıldönümünde yayınladığı mesajda sözde Ermeni soykırımının, insanlık tarihinin karanlık sayfalarından biri olduğunu ve asla unutulmaması gerektiğini dile getirmiştir: “Bugün biz, Kanada ve tüm dünya Ermenilerine katılarak, Ermeni soykırımı kurbanlarını saygıyla anıyoruz. Üzerinden bir asırdan fazla bir dönem geçtiğine rağmen, haksız olarak hayatlarını kaybeden ve buna tanıklık eden insanların hikayesi, nefret ve şiddete asla kayıtsız kalmamamız gerektiğini bize hatırlatıyor.” 

Trudeau 24 Nisan 2020’de sözde “Ermeni Soykırımı Anma Günü” sebebiyle yeni bir bildiri yayınlamıştır: “Bugün,(sözde) Ermeni soykırımının kurbanlarını anmak ve onurlandırmak için Kanada ve dünyadaki Ermeni topluluklarına katılıyoruz. Asla unutmamanız gereken karanlık bir tarih dönemi. Bu önemli günde, bu trajik dönem sonucunda haksız yere acı çeken ve hayatını kaybedenleri anıyoruz. Ayrıca ülkemizin güçlenmesine katkıda bulunan Ermeni kökenli Kanadalılarından da onur duyuyoruzErmeni halkının gücünü ve ruhunu tanıdığımız için, barış ve karşılıklı saygının geleceği için de ümitliyiz. Nefret ve şiddet bir daha asla kayıtsızlıkla karşılanmamalıdır. Bugün, kim olduklarından, nereden geldiklerinden veya neye inandıklarından bağımsız olarak herkesin ayrımcılık ve zulümden koruyabileceği bir dünya inşa etme taahhüdümüzü tekrarlıyoruz.” (https://pm.gc.ca/en/news/statements/2020/04/24/statement-prime-minister-armenian-genocide-memorial-day)

Justin Trudeau Orta Doğu uzmanı Michael M. Gunter’in kitabını okumuş mudur? Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi (Turkish American National Steering Committee TASC) tarafından düzenlenen “Asırlık Ermeni Yalanı ve Siyasi Süreci” paneline video konferans yoluyla katılan Orta Doğu uzmanı Gunter (25.04.2020) 1915 olaylarının yıl dönümü olarak kabul edilen 24 Nisan’a ilişkin değerlendirmelerde bulunmuştur. Gunter, 1915 olaylarının her iki taraf açısından da acılarla dolu olduğunu ve birçok Ermeni’nin bu süreçte hayatını kaybettiğini belirtmiştir: “Buna rağmen yaşananlar Ermeni soykırımı olarak nitelendirilemez. Süreç öncesinde birçok Türk, Ermeni çeteler tarafından katledildi. Haliyle Ermeni çeteler, 1915 olaylarından çok daha önce katliama varan isyanlar düzenlemeye başladı ve bunun sonucunda Osmanlı Devleti tarafından sürgün edildi. Evet yaşananlar üzüntü verici ve Osmanlı yönetiminin tutumu tartışılabilir ancak Ermeniler, kendilerinin masum olduğu imajına zarar vermemek için yaptıkları kanlı saldırıları konuşmuyorTürkler bu konunun incelenmesini istiyor ancak Ermeniler araştırmaya açık değil. Yani ya Ermenilerin söylemlerine yüzde yüz katılacaksınız ya da konuşmayacaksınız. Bunun bilimsel ve mantıklı bir tutum olduğunu düşünmüyorum. Olayların üzerinden 100 yıl geçmişken Birinci Dünya Savaşı’nda ölenlerin anısına, tehditlerle değil, akıllı bir bilimsel analizle bu konunun üstüne gidilmelidir.” (https://www.aa.com.tr/tr/dunya/abdli-profesorden-ermeniler-yaptiklari-kanli-saldirilari-konusmuyor-elestirisi-/1817942)

Şimdi sormak gerekir. 23 Nisan 2020 tarihinde saat 23:32’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kanada Başbakanı Trudeau ile görüşmesi, sadece coronavirüse (Kovid-19) karşı küresel mücadelede işbirliği ile sınırlı mı kalmıştır? Türk basınına fazla yansımayan bu konuyu biraz açmak gerekir. 

İletişim Başkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre görüşmede coronavirüse karşı küresel mücadelede işbirliği konuları ile ikili ilişkiler” ele alınmıştır. Benim tahminime göre Türkiye saati ile 24 Nisan’a dakikalar kala yapılan görüşmede sözde Ermeni soykırım konusu da gündeme gelmiştir. Yoksa, neden 24 ya da 25 Nisan değil de 23 Nisan diye insanın aklına soru geliyor. Çünkü yandaki haritadan da görülebileceği gibi sözde Ermeni soykırımını tanıyan ülke sayısı hızla artmaktadır.

Türkiye sözde Ermeni soykırım konusunu “yok hükmündedir” diye ciddiye almazsa, önemli sorunlarla karşılaşabilir. Bunun için yukarıdaki haritaya bakmak yeterlidir. Ermeni tehcirini sözde soykırım olarak kabul eden ülke sayısı 2020 yılında 32’e yükselmiştir. ABD Temsilciler Meclisi’nin ardından Senato da sözde Ermeni soykırımını tanıyan karar tasarısını kabul etmiş fakat Türkiye’nin etkin girişimleri sonucunda Trump tehciri soykırım olarak tanımlamaktan vazgeçmiştir.

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) üyesi 57 ülkeden Ermeni tehcirini sözde soykırım olarak tanıyan ülkeler LibyaLübnan ve Suriye’dir. Libya’nın geçici hükümeti soykırımı 20 Nisan 2019 tarihinde kabul etmiştir. 2010 yılında İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Hamid Baghaei Ermenilere soykırım uygulandığını söylemiştir. Ankara’yı ziyaret eden Suudi Arabistan Kralı Selman Bin Abdülaziz‘den sonra başkente gelen İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani de Bin Abdülaziz’e uyarak Anıtkabir’e gitmemiş, hem Azeri Türklerini hem de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını rencide etmiştir.

İran’ın nüfusunun nerdeyse yarısı Azeri Türküdür. Türkiye’yi 18 Ocak 2014 tarihinde ziyaret eden eski İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi’nin Türk basınına yaptığı “İran nüfusunun yüzde 40’ı Türk’tür ve bu rakam iki ülkenin ilişkilerini pekiştirmekte iyi bir potansiyele sahip etkendir” ifadesi İran’da yüzde 25-35 arasında olduğu söylenen Türk nüfusun yüzde 40 bile olabileceğinin işaretini vermiştir.

Azeri Türklerinden çok daha az bir nüfusa sahip olan Hıristiyan Ermeniler Müslüman İran da çok etkili olabiliyorsa, Hocalı katliamını yapan Ermeniler karşısında Azeri Türkleri neden baskı grubu oluşturamıyorlar, sormak gerekir. Bu durumda tıpkı Ermenistan’ın yaptığı gibi Türkiye de doğu komşumuzdan söz ederken İran değil, Batı Azerbaycan, Doğu Azerbaycan olarak söz etse ne olur? Azeri Türkleri İran’da Türkiye karşıtlığı ile bilinen kiliselere benzer neden Hocalı Soykırım Anıtıdikmiyorlar? Ya da dikemiyorlar?

Şimdi, bir anımı paylaşmak istiyorum. Yıl 1975. İngiltere’de bir İranlı ile aynı evi paylaşıyoruz. Devamlı İngilizce konuşuyoruz. Arada Türk arkadaşlarım beni ziyarete geliyor ve Şah rejimini de eleştiriyoruz. Hiç unutmuyorum o dönemde Şah’ın THY ile rekabete girme teşebbüsleri vardı. Arkadaşlarım gittikten sonra bana Türkçe hitap ederek bize hak verdiğini söyleyince çok şaşırdım. Kendisi Azeri Türkü imiş. Fakat Şah rejiminin baskısıyla Türk olduğunu söylemeye çekinmiş. 

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) üyesi İran sözde soykırımı tanımamıştır ama İsfahan’daki Vank kilisesinin bahçesinde 1975 yılında yapılmış bir soykırım anıtı vardır. Bu anıt için ben bir yorum yapmayacağım. Çünkü post gazetesi yazarı Sami Hayim söylenecek her şeyi söylemiş: Her şey bir yana, Allah’a dua edilen, dini temsil eden ibadethane olan bir katedralin, başka amaçlar için, propoganda faaliyeti olarak, din ile bağdaştırılamayan, gerçek dışı,  gerçeği ispatlanmamış bir konuda, sergi ve müze şeklinde kullanılması  abestir” tespitine katılmamak mümkün mü? Acaba Diyanet İşleri Başkanımız bu konuda ne düşünüyor? Merak etmekteyim.

Sami Hayim devamla şu açıklamada da bulunuyor: “Ayrıca konuya hakim olmayan, bilgi sahibiolmayan, gerçekleri bilmeyen gerek İranlı,  gerek yabancı turistlerin, çocukların, gençlerin, sözde soykırım manzarasını ilk defa görenlerin, bir ibadethanede doğru şeyler yayınlanır, bir kilise doğruları teşhir eder düşüncesiyle etkilenip ister istemez önyargıya sahip olmaları, zehirlenmeleri oldukça mümkündür. Ermenilerin 1606-1665 yılları arasında inşa ettikleri  Vank Katedrali’ni gezdirdiler. Isfahan, İran’daki Ermenilerin en yoğun olarak yaşadığı kent.  Kilisenin bahçesinde 1975 yılında yapılmış  bir sözde soykırım anıtı mevcut. Bizi hayretler içinde bırakan görüntü ise, kilisede, aşağıda resimleri bulunan, ışıklandırılmış Türkiye haritası üzerinde  sözde Ermeni katliamının hangi bölgelerde yapıldığının işaretlenmesi, Osmanlı Ermeni soykırımı adı altında yayınlanmış resimlerin sergilenmesi ve en  nefret uyarıcısı ise, zamanın « İçişleri Bakanı Talat Paşa’nın 24 Nisan 1915 tarihli emri » başlığını içeren gerçek dışı bir yazının vitrinde sergilenmesiGerçeği bilmeyen ziyaretçi ve turistler bu yazıyı soykırım emri olarak algılamaktadırlar. Tüylerim diken diken oldu, gördüklerime inanamadım ve o gece de sinirimden uyuyamadım.  Tur rehberine, bizi neden buraya getirdiniz, neden İran böyle gerçek dışı bir sergiye izin veriyor sorusuna, burası Ermenilerin özel toprakları, hükümet karışamaz cevabını aldım. Halbuki bu cevap kesinlikle doğru değil, bu konunun özel mülkiyetle ilgisi yok.” (https://www.postgazetesi.ch/kilise-degil-sanki-nefret-yuvasi-434yy.htm)

Kilisede ışıklandırılmış Türkiye haritası içinde sözde Ermeni soykırımı bölgeleri gösterilmekte ve dönemin Osmanlı İmparatorluğu kınanmaktadır. Üç milyondan fazla bir nüfusa sahip olan İsfahan, İran’daki Ermeniler’in en yoğun olarak yaşadıkları kentlerden biridir. Vank Kilisesisi aynı zamanda Türkiye karşıtı bir müzedir. Bir ibadet yerinde bu propagandaya İran’ın göz yumması kabul edilemez. 

Müzenin dost ve Müslüman İran’dan kaldırılması istenmiş midir? İstendiyse ne cevap alınmıştır? Bu durumda İran’dan ABD ambargosundan sonra petrol ithalatı kısıtlanmıştır ama doğalgaz ithalatı “al ya da öde” yaptırımlı sözleşmeye dayandığı için ithalat devam etmektedir. Türkiye en az Sami Hayim kadar neden tepki göstermemektedir? Bu, Türkiye’ye yönelik çok ağır bir iftira görselidir ve de kaldırılması gerekir eğer İran bir Müslüman ülke ise?

Dahası da var. Erivan Belediyesinin çöp konteynerlerini Türkiye ve Azerbaycan bayrakları rengine boyaması Ermenilerin nasıl bir seviyesizlik içinde olduklarının ispatıdır. Bu fotoğrafın sözde Ermeni soykırımını kabul eden ülkelerin parlamentolarına gönderilmesinde fayda vardır. ASİMDER Genel Başkanı Göksel Gülbey’den tepki gelmiştir ama bu yeterli değildir. Şimdi sormak gerekir. Erivan’da sözde Ermeni soykırım anıtını ziyaret eden Türk vatandaşları bu duruma ne demektedirler?

http://www.sakaryagazetesi.com.tr/makale/kaliforniya-valisi-gavin-newsomtan-ermeni-terorist-hampig-sasunyana-veto-8400/

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın