İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

BEYKOZ SURP NİGOĞAYOS KİLİSESİ VAKFI AÇIKLAMASI

Vakfımızın finansal durumu ile ilgili olarak şeffaflık ilkemiz gereğince paylaştığımız veri ve bilgilerin, son zamanlarda bazı çarpıtmalara konu olduğunu gözlemekteyiz. 

Vakfımıza kamulaştırma davaları neticesinde hiç gelmemiş olan bazı rakamlar telaffuz edilmekte ve bizim açıkladığımız verilerle arasındaki anormal farklar insanların kafalarında soru işaretleri oluşturmaktadır. Daha önce de çeşitli seferler kamuoyuna açıkladığımız gibi vakfımız kamulaştırma davalarının kazanılması neticesinde her biri yaklaşık 20 milyon TL olan iki tazminat almaya hak kazanmıştır. Bunlardan birinin tutarı yaklaşık iki yıl önce bize ulaşmışken, ikincisi taksitler halinde son aylarda gelmeye başlamış ve halen yaklaşık 5 milyon TL’si tahsil edilmemiştir. Bu paranın da gelmesi ile birlikte vakfımızın kasa mevcudu yaklaşık 45 milyon TL’ye ulaşacaktır Görüldüğü gibi bu süreçte finansal kazanç elde edebildiğimiz kısım çoğunlukla ilk davanın kazanımı olup, bu rakamla hem vakfın hesabındaki para artmış hem de ihtiyacı olan cemaat kurumlarımıza bağışta bulunulmuştur.  

Tarafımıza haksız yere sürekli olarak yapılan eleştirilerden biri, devlet yetkililerinin tavsiyesine rağmen gelen kamulaştırma parası ile mülk almamamızdır. Kamulaştırma bedelleri konu edildiğinde mülk almak elbette aklıselim bir tavsiye olabilir. Bizim de nihai hedefimiz budur. Ancak mülk alımı için en uygun zamanı beklemek de bizim sorumluluğumuz ve görevimizdir. Konunun tüm uzmanları 2 sene önce alınan bir mülkün, bugün %30 daha düşük fiyatla alınabileceğini ifade ediyorlar. Bu durumda 2 yıl önceki öngörülerle 20 milyon TL ile mülk almayarak şu anda 6 milyon TL’lik bir tasarruf elde edilmiştir. Ayrıca elde tutulan nakit para ile en az bu kadar da faiz geliri kazanılmıştır. Ekonomi ile ilgilenen herkesin bildiği bu gerçekler karşısında son yıllarda, bizim gibi kamulaştırma bedeli elde etmiş hiçbir vakfımızın gayrimenkul almadığı bilinmektedir. Hal böyle iken, kamulaştırma parası ile hemen mülk almanın sadece bizim vakfımıza ait bir zorunluluk olarak sürekli öne sürülmesindeki çifte standardı anlamakta güçlük çekiyoruz.

Haksız eleştirilerdeki bir diğer çifte standart ise vakfımızın diğer cemaat kurumlarına yaptığı bağışlarla ilgilidir. Yönetimimiz kamulaştırma bedellerinin ulaşması neticesinde bir taahhütname hazırlayarak hem ana paranın korunması amacıyla hem de cemaatin beklenti ve ihtiyaçlarına paralel olarak gelecekte elde edeceği finansal gelirlerin %40’ını, kira gelirlerinin ise %90’ını cemaati ile paylaşma kararı almış ve gerçekleşen finansal gelirleri ile ilgili olarak bunu uygulamıştır. Vakfımızın bugüne kadar yapmış olduğu bağışlar yıllık 1,5 milyon TL, toplamda 2020 yılı dahil olmak üzere 4,5 milyon TL’dir. Bunların tamamına yakını Patrikhanemiz ile okulu olan cemaat vakıflarına yapılan bağışlardan oluşmaktadır. Bu miktarlardaki bağışları mal varlığı olan ve kamulaştırma bedeli elde etmiş diğer tüm vakıflarımız da yapmaktadır ve yapmalıdır. Bazı vakıflarımızdaki gelir fazlalığı ile bazılarının devasa bütçe açıkları arasındaki orantısızlık herkes tarafından bilinmektedir ve bunun tek çözümü bizim de dahil olduğumuz paylaşım sistemidir. Durum bu şekilde iken, vakfımızın yaptığı bağışları sürekli eleştiri konusu yapmanın ne anlamı vardır? Unutulmamalıdır ki, yasada yeri olmayan dayatmalar yapmak diğer tüm vakıflarımız için de emsal teşkil ederek cemaat için telafisi çok zor sonuçlar doğurabilir.

Bunların dışında, bugün vakfımızın kasasında bulunan para daha yüksek miktarda olabilir miydi? Döviz ve borsa gibi getirisi belli olmayan yatırım alanlarında faaliyet gösterilse ve doğru hamleler yapılsaydı, evet bir miktar daha yüksek olabilirdi. Ancak bu hiçbir zaman bazı ortamlarda telaffuz edilen abartılı rakamlara ulaşamazdı. Madalyonun bir de diğer yönü var ki, bu alanlardaki yanlış bir zamanlama ile elde olan cemaat parasının önemli kısmı kaybedilmiş de olabilirdi. Gerek 2018 yılında, gerek son 2 haftada döviz kuru ani artışların sonrasında hızla düşmüş ve bu zamanlarda yüksek kazanç beklentisi ile alım yapanlar büyük zararlara uğramışlardır. Vakfımızın döviz veya borsa spekülasyonu yapmak, ekonomideki geçici şoklarda yüksek kazanç sağlamak gibi hedefleri yoktur. Devlet yetkililerinin mülk alımı konusundaki tavsiyesini sürekli göz önünde tutarken, aynı yetkililerin Türk Lirası’na güvenilmesi konusundaki çağrılarını görmezden gelmek, sürekli döviz hesabı ile zararlardan bahsetmek tutarlı bir davranış değildir. Hesabı verilemeyecek bir şey varsa, o da devletten gelen kamulaştırma paralarını yabancı ülke paralarına yatırıp bunun neticesinde zarar etmektir. Vakfımız hiçbir zaman bu duruma düşmeyecek ve tüm cemaate ait olan bu paranın büyük kısmını risksiz yatırım alanlarında değerlendirmeyi sürdürecektir.

Tüm bu süreçte bize büyük katkı sağlayan değerli dostumuz Harutyun Şanlı’yı yakın zamanda kaybetmiş olmanın acısını yüreklerimizde taşırken, onun çalışma arkadaşları olarak aynı inanç ve ilkelerle, tek merkezimiz olan Patrikhanemiz önderliğinde, yapılacak olan halk seçimi ile yetkiyi halkın seçeceği bir yönetime devredeceğimiz güne dek bu göreve devam edeceğiz. Vakfımıza gelen kazanımların bugüne kadar ne şekilde değerlendirildiği ve bundan sonra ne olacağı ile ilgili her türlü konuda cemaatimizdeki tüm yöneticilerle görüşmeye, onların sorularını yanıtlamaya hazırız. Haziran ayında hazırlanacak olan 2019 yılı bilançomuz da 2018 yılı ile karşılaştırmalı olarak yine cemaatimizin dikkatine sunulacak ve bahsettiğimiz verilerin daha net şekilde görülmesi sağlanacaktır.

Saygılarımızla,

Beykoz Surp Nigoğayos Kilisesi Vakfı Yönetim Kurulu ve Danışmanları

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın