İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Sadık Milletten, Düşman Millete nasıl gelindi, 1915’te gerçekte ne oldu ?

***HyeTert, bu kaynağın ve/veya içeriğin yanlış ve/veya yanıltıcı bilgiler ve/veya soykırım inkarcılığı, ırkçılık, ayrımcılık ya da nefret suçu içerdiği/yaydığı kanısındadır. Metni paylaşmadan önce bu uyarıları göz önüne alarak, içeriği ve/veya kaynağı güvenilir kaynaklardan kontrol ediniz.***

Lozan’da her türlü mübadele ve hak kaybını kayıt altına alıp, maddeleştiren 7 Düvel, bu konudan neden tek kelime bahsetmiyor ?

Erdinç Şahin

1923 yılında kurulmuş bir ülke 1915 yılında vuku bulmuş bir olaydan nasıl sorumlu tutuluyor ?

Osmanlı’nın mirasını Lozan’da reddeden bir ülke neden geçmişe dair yargılanıyor ?

Lozan’da her türlü mübadele ve hak kaybını kayıt altına alıp, maddeleştiren 7 Düvel, bu konudan neden tek kelime bahsetmiyor ?

Türkiye yıllardır dünyada ortak tarih komisyonu kurulsun, bu olay incelesin deyince neden kimseden ses çıkmıyor ?

Yoksa karşılaşacakları gerçek onların bu iddialarını çözümsüz mü bırakacağından korkuluyor ?

Tarih pazıla benzer derdi değerli bir hocam…

Ermeniler, pazılı tamamlamak istiyorlarsa; Polonya’nın Katyn Katliamı‘nın hesabını, 50 yıl yok yere Almanlardan sormak yerine, Ruslardan sorup sonuca ulaştıkları gibi, Ermenilerin “sözde” Soykırımı Türkiye Cumhuriyeti’nden sormak yerine Rusya’dan sordukları zaman sonuca ulaşacaklardır

Neden mi ?

Osmanlı topraklarında yaşayan Ermeni nüfusunun bulunduğu bölge tamamen Rus Ordusunun kontrolü altında iken, Enver Paşa ya da Talat Paşa’nın, Rus Ordusunun kontrolünde olan, hatta inancı bile Ruslar gibi Ortodoks Hıristiyan olan bir halkı nasıl katledebiliyor ?

Bu halkı, Rusların bilgisi ve izni dahilinde olmadan Tehcir etmek için trenlere ve kağnılara bindirip Suriye’ye sürüyor ve bunların çoğu yolda ölüyor ya da Hamidiye Alayları tarafından öldürülüyor . Bu arada oraları kontrol eden Ruslar bu olayları neden izliyor ?

Bu mantık bu pazıla uymuyor.

Ne hikmetse o zaman kendi derdine düşmüş, İmparatorluğu’nun yönetiminde bile söz sahibi olmasına artık izin verilmeyen, Ordusu fesh edilmiş Osmanlı’ya; Öldürülen ya da kötü şartlar vesilesiyle ölen her bir Ermeni’nin ölümü neden mal ediliyor ?

Günümüzde Rusya Ermeni Birliği, “Ermeni Soykırımının Koruyucuları ve Suç Ortakları” başlıklı bir kitapta bu yöndeki belgeleri derlemiş ve Lenin’i, Stalin’i “sözde” Ermeni soykırımının suç ortağı olarak neden nitelendiriyor ?

Bu sürece nasıl gelindi, gelin 1900’lere tekrar dönelim ve pazılın yanlış ve zorlama parçalarını atıp, eksik parçalarını tamamlamaya çalışalım. bazı parçaları bulamasakta nasıl bir şekle benzediğini tahmin edelim

1900’lü yılların başında, başta Amerika (çoğu tarih kitabında geçmez), İngiltere, Rus Çarlığı, İtalya, Fransa ve birçok ülke, zayıflayan Osmanlı İmparatorluğu’nu parçalamayı amaçlamış ve o sırada Ermenileri ayrılıkçı faaliyetler ve isyan için kışkırtıp, desteklemiştir.

Bu destek, çoğunluğu Osmanlı topraklarının bulunduğu bölgelerdeki bir kısım Ermeni grupları daha fazla radikalleşme ve silahlanma yönünde teşvik etmiştir.
Neticede, önemli sayıya ulaşan Ermeni gruplar, etnik açıdan homojen bir Ermeni yurdu yaratabilmek vaadiyle silahlandırılıp, Osmanlı’yı işgal eden Rus Ordusunun saflarına katılmıştır.

Ermeniler, emperyalist devletlerin müdahalesine, özellikle Berlin Konferansı’na (1878) kadar, Osmanlı’da çok iyi şartlarda yaşamış, Osmanlı İmparatorluğu tarafından desteklenmiş ve korunmuşlardır. Hatta zamanında kendileri için Millet-i Sadıka (Sadık Millet) bile denmiştir.

Günümüze ulaşan, o zamanın Çarlık Rusya yetkililerinin yazışmaları göstermektedir ki; Osmanlı’da yaşayan Ermenilerin yaşam koşulları Rusya’da yaşayan Ermenilere oranla çok daha iyiydi. Bu yüzden zamanın Ermenileri, Lenin yönetiminden kaçarak Osmanlı’ya sığınmışlardı.

Hatta Ermeniler, birçok yerde Müslümanlara oranla daha varlıklıdır. Ermeniler, ticaret ve zanaatta önemli konumlarda bulunmaktaydılar. Ayrıca, Osmanlı Devleti hâkimiyeti altında bulunan halklar, özellikle Rumlar, Türkler, Kürtler ve Ermeniler, uyum içinde yüzlerce yıl yaşamışlardır.

Ta ki 1909’a kadar !

Yani, resmi tarih kitaplarında geçmeyen Osmanlı’nın tamamen işgal edildiği tarihe kadar !

Bu zaman, Abdülhamid tahttan indirilmiş, hatta sürgüne gönderilmiş, o zamanın 7 Düveli, Osmanlı’yı tamamen işgal etmiş, nasıl parçalayacaklarını düşündükleri zamana denk gelmiştir. (1909 – 1918)

Bu sırada Çarlık Rusya Ordusu, Doğu Karadeniz ve Doğu Analodu’nun büyük bir kısmını işgal etmiş, orada yaşayan halka zulmetmiştir. ( tarih kitaplarında geçmez 1913 – 1919 arası )

Basit mantıkla, “Eğer pazılda bir parça yerine oturmuyorsa ,o parça o pazıla ait değildir.” tezi her zaman geçerliliğini korur.

Yani tarihi olaylar mantık silsilesidir. tarihsel bir olay, mantığa yatmıyorsa, “uydurulmuş” olduğu kesindir.

Hele ki bu, yaşanmış bir vaka ise mantıktan kaçma ihtimali imkansızdır.

Örneğin : ABD Irak’ı işgal etmesi bir vakadır, hiçbir tarih kitabı bu vakayı atlayamaz. Sadece yorumlar.

Yani ABD’nin Irak’ı işgal etmesi pazıl’da bir parçadır. 100 yıl sonra ABD Irak’ı işgal etmedi derseler o parça o pazıla uymaz ve o parça sürekli sırıtır.

Şu anda Ermeni Soykırımı iddialarını Türkiye Cumhuriyeti’ne yıkmaya çalışırken sırıttığı gibi…

Tarihsel olayların varlığı, kişi ve devletlere göre değişkenlik göstermez.

Olay ya da vaka kesindir. Sadece nedenleri ve sonuçları göreceli ve taraflı olarak yorumlanır !

1915 Ermeni Tehcir Vaka’sı da bu şekilde analiz edilmesi gerekir. O zaman gerçekler ve faillerine ulaşılabilir…

Tarih pazıla benzer diyen hocam şunu da derdi :

Pazılı tamamla…

https://www.nethaber.com/yazarlar/erdinc-sahin/sadik-milletten-dusman-millete-nasil-gelindi-1915te-gercekte-ne-oldu-22011

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın