İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

‘Nazım Alpman – Terörle mesafeyi kim koymalı?

Devletin terörle arasındaki mesafesizlik konusunda en kalın dosya gazeteci Hrant Dink Davasında yer alıyor.

Koronavirüs günlerinde herkesin “dünyaya bakışı” değişecek deniliyor. Birbirleriyle yüz seksen derece farklı pozisyonlarda bulunanlar bile ortak görüşte birleşiyor:

-Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!

Bu kadar değişim rüzgârı altında her şeyin aynı kaldığı şahane ülkeler de var tabii… Bu şahane ülkelerden biri olmanın ağır sancıları altında kıvranan ülkemizde “tozlu raflar” yeniden aşağı indiriliyor:

-Efendim terörle aranıza mesafe koyunuz!..

Bu görüşün çok fazla destekçisi var:

-Hakikatten de terörle aralarına mesafe koymalılar!

-Bizce de koymalılar.

-Koysunlar, öyle gelsinler!

Talebin ikincil sahipleri demokrasinin yüksek sesli tahribatı altında farkına varmakta zorlanıyorlardı ki, basının yeni “amiral gemisi” Yeni Şafak 20 Mayıs 2020 tarihli nüshasında terörle mesafe konusunda yepyeni ölçüleri ortaya bir güzel koydu:

“Terörü CHP koruyor, aradaki mesafe kapanıyor!”

Öyle görünüyor ki, çok uzak olmayan bir gelecekte iktidar koalisyonu dışında; terörle arasında mesafe koyamayan hiçbir parti, kişi, kurum, vakıf, dernek, inisiyatif, gazete, televizyon, radyo, internet sitesi, feyzbuk ve tivitır hesabı kalmayacak!

Muhalif olmak “terörle mesafesizlik” için yetecek de artacak bile.

Görünen terör kılavuz istemez!

Böyle bir atasözünün henüz söylememiş olması ülkenin yeni gerçekliğini değiştirmez.

Demokrasilerde bütün partilerin “terörle mesafe” konusunda ortak talebinin ne olması gerektiğini dünya pratiği göstermiştir:

-Devlet terörle arasına mesafe koymalı!

Devletler gerekli gördüğü zamanlarda bizzat terörün tam göbeğinde olabilme haklarını kendilerinde görürler. Devletin temel değerleri, milletin ulu çıkarları gibi kimsenin tam olarak anlayamadığı kavramlar üzerinden devletler terör operasyonları yaparlar.

2 Ağustos 1980’de İtalya’da Bologna Garı bombalandı, 77’si İtalyan olmak üzere 100’e yakın insan öldü. Polis Kızıl Tugayları sorumlu gösterdi. Ama öyle olmadığı kısa sürede anlaşıldı. Patlayıcı olarak TNT ve T4 plastik bombalar kullanılmıştı. Bu bombalar NATO’ya aitti. İşin içinden Gladio adlı gizli devlet örgütü çıktı.

1974’te Londra’da Gyildford Pup bombalandı. Dört polis öldü. Olayla hiç ilgisi olmayan İrlandalı genç Gerry Conlon tutuklandı ve mahkûm edildi.

İngiliz devletine bir terör eylemi ve bir de İrlandalı terörist gerekiyordu. Bu eylemin devletin istihbarat elemanları tarafından yapılıp suçu da İrlandalı Gerry Conlon’un üzerine yıkıldığını dünya âlem 1993 yılında yönetmen Jim Sherdon tarafından çekilen “Babam İçin” filmiyle öğrenecekti.

1977 Seçimlerinden önce CHP Lideri Bülent Ecevit’e Çiğli’de özel bir silahla ateş edildi. Mehmet İsvan yaralandı. Ateş eden İsmet Çetin zanlı üç gün sonra yakalandı. İzmir Emniyetine bağlı polis memuruydu! Kullandığı silah Tengaz olarak kayıtlıydı. Füze atıyor hedefe vardığında plastik parçalara ayrılıyordu. Dünyada ilk kez insan üzerinde kullanılıyordu. Genelkurmay Özel Harp Dairesine kayıtlıydı. Polis İsmet Çetin yargılandı 3 ay hapis cezası aldı, tekrar görevine döndü. O silahın Özel Harp Dairesinden Çiğli’de sıradan bir polisin eline nasıl geçtiği öğrenilemedi. Seçimlerden sonra başbakan olan Ecevit de bu olayın üzerine gidemedi.

Susurluk Skandalından sonra Kutlu Savaş, Başbakan Mesut Yılmaz’a sunduğu bir rapor hazırladı. Üst düzey bürokrat Savaş, çok kıymetli bir tespitini şöyle kaleme almıştı:

-Devletin öldürme yetkisi vardır! Ancak bu yetki çok altlara kadar inmiştir!

Bu da devletin “birazcık” yıpranmasına yol açmıştı.

Devletin terörle arasındaki mesafesizlik konusunda en kalın dosya gazeteci Hrant Dink Davasında yer alıyor. Seksenden fazla devlet memurunun Hrant’ın katledilmesinde “görev” aldığı kayıtlara geçmiştir.

Daha yakın somut örnekleri eski başbakan Ahmet Davutoğlu anılarını yazınca öğreneceğiz. 2015’in 7 Haziran’ı ile 1 Kasım’ı arasında olanları anlatırsa dönemin yetkili ve etkililerinin insan içine çıkacak yüzleri kalmayacağını açıkladı.

Hepsine birden topluca bakınca yüksek siyaset alanlarını dolduranların daha samimi olmaları gerekiyor. Eğer demokrasi olsun isteniyorsa bu samimiyet içinde davranmalıdırlar:

-Her devlet terörle arasına mesafe koymalıdır!


Artı Gerçek

Yorumlar kapatıldı.