İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Diyanet Bir-Sen Başkanı Türüt: Koronavirüsten sonraki ilk cuma namazının Ayasofya’da kılınsın

***HyeTert, bu kaynağın ve/veya içeriğin yanlış ve/veya yanıltıcı bilgiler ve/veya soykırım inkarcılığı, ırkçılık, ayrımcılık ya da nefret suçu içerdiği/yaydığı kanısındadır. Metni paylaşmadan önce bu uyarıları göz önüne alarak, içeriği ve/veya kaynağı güvenilir kaynaklardan kontrol ediniz.***

Diyanet Bir-Sen Genel Başkanı Hasan Türüt, koronavirus salgınından sonra ilk cuma namazının Ayasofya’da kılınması çağrısında bulundu.

Diyanet Bir-Sen, koronavirus salgınından sonra ilk cuma namazının Ayasofya’da kılınması çağrısında bulundu. Diyanet Bir-Sen Genel Başkanı Hasan Türüt, “Müslümanlar olarak madem yeni dünya düzeni içinde yer alacağız o halde Türkiye’nin yenidünya düzeninde ilk icraatı Ayasofya’yı yeniden ibadete açmak olmalıdır. Türkiye’nin eski Türkiye olmadığını ilk Cuma namazıyla birlikte Ayasofya’da göstermeliyiz.” dedi. 

Koronavirüs salgınının ardından hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını ifade eden Türüt, yeni dünya düzeninde ilk adımın Ayasofya’da cuma namazı kılarak gösterilmesi gerektiğini belirtti. 

Ayasofya oldubittiye getirilerek müzeye çevrildi

Ayasofya Camii’nin yeniden ibadethane olarak kullanılmasını isteyen Türüt, şöyle konuştu:

“Bugün müze olarak kullanılan Ayasofya’nın tarihi ve dini literatürde büyük önemi bulunuyor. Bugünkü Sultanahmet Cami’nin alanı Bizans İmparatorluğu’nun merkeziydi. Burada sarayı bulunuyordu. Bu alanda yarışlar ve savaş oyunları oynanırdı. Ayasofya Kilisesi, Bizans İmparatorluğu ve Ortodoks Hıristiyanlarının en büyük mabedi konumundaydı. Fatih Sultan Mehmet, 1453 yılında İstanbul’u fethettiğinde 916 yıl kilise olarak kullanılan Ayasofya’da ilk cuma namazını kılarak camiye çevirmişti. Osmanlı döneminde başa geçen bütün padişahlar Ayasofya’yı koruyarak, kutsal değerine zarar gelmemesi için özel itina göstermişlerdir. Cami olarak kullanılmakta iken 1932 senesinde yenileme amacıyla ibadete kapatılan Ayasofya, politik bir oldu bittiye getirilerek müzeye dönüştürüldü. 1935 yılında müze olarak açıldı ve o tarihten itibaren müze olarak kullanılmaya başlandı.

Atamız Fatih’in bedduasına maruz kalmayalım

Osman Nuri Topbaş, ‘Abide Şahsiyetleri ve Müesseseleriyle Osmanlı’ isimli eserinin 131. Sayfasında Fatih Sultan Mehmet’in Ayasofya ile ilgili bir bedduasından bahseder. O beddua şöyledir: “Benim bu camimi camilikten çıkaranlar; Allah’ın, meleklerin ve bütün Müslümanların lanetine uğrasınlar! Onlar hiçbir zaman hafiflemeyen bir azap içinde bulunsunlar! Yüzlerine bakan ve kendilerine şefaat eden hiç kimse bulunmasın” İslam’ı yüceltmek için ant içmiş olan bizler Allah’ın gazabına gelmeyelim. Atamız Fatih’in bu bedduasına maruz kalmayalım. Fatih Sultan Mehmet Han’ın aziz hatıratına saygı duyup onu yeniden ibadete açalım. Yahya Kemal Beyatlı’da “Aziz İstanbu” isimli eserinin 121. Sayfasında şöyle diyor; “Gezintilerimde bir hakikat keşfettim. Bu devletin iki mânevî temeli vardır. Fatih’in Ayasofya minâresinden okuttuğu ezan ki hâlâ okunuyor. Selim’in Hırka-i Saâdet önünde okuttuğu Kur’an ki hâlâ okunuyor.” İşte milletimizi ayakta tutan, ilelebette varlığını sürdürecek olan bu değerlerimizdir. Bu değerlerimize sahip çıkmak, yaşamak ve yaşatmak bizim boynumuzun borcudur.” 

https://www.yeniakit.com.tr/haber/diyanet-bir-sen-baskani-turut-koronavirusten-sonraki-ilk-cuma-namazinin-ayasofyada-kilinsin-1240361.html

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın