İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türkiye’nin Son Ermeni Köyü’ne Ait Müze, “Yeni Normalleşme”nin Ardından Ziyarete Açılacak

Lora Baytar Çapar

Türkiye’nin son Ermeni köyü, Hatay Vakıflıköy’de Musadağ Müzesi ziyaret edilmeye hazır. 
Korona virüs önlemleri sebebi ile resmi açılış töreni yıl sonunda veya 2021 yılında yapılacak olan müze, tedbirlerin normalleşmesi durumunda, Haziran ayından itibaren ziyaretçilere açılacak. 

Vakıflı Köyü, Türkiye’nin, toplum yaşantısını ve geleneklerini sürdüren, dilini kaybetmemiş tek Ermeni köyü ve korunması gereken kültür varlıklarından biri. Hatay’ın çok kültürlü yapısının önemli yapıtaşlarından biri olan köyün, geçmişten günümüze taşıdığı geleneksel yapı, kültür ve turizm açısından oldukça önemli bir yerde. İşte bu bilinçle kendi imkanları ile geleneklerini yaşatmaya çalışan vakıflıköylüler, DOĞAKA desteğiyle kolları sıvadı ve geçtiğimiz aylarda yapımı tamamlanan Musadağ Müzesi’ni kurdu. Müze, bu yapının gelecek kuşaklara aktarılması için önemli bir rol üstleniyor.

Hatay turizmin çok önemli bir noktası. Vakıflıköy de Hatay turizmi açısından oldukça önemli bir yerde duruyor. Türkiye’nin son Ermeni köyü Vakıflıköy sosyo kültürel turizmin gözde yerlerinden biri olma yönünde emin adımlarla ilerliyor. Köyde en son 2017 yılında açılışı yapılan Patrik Mesrob 2 Kültür Merkezi içerisinde yer alan pansiyon odaları köyün konaklama ihtiyacını büyük oranda giderirken köye gelen ziyaretçilerin köyde kahvede vakit geçirmek ve kadınlar kolunun ev yapımı ürünlerini satın almak dışındaki alan arayışını da Musadağ Müzesi gideriyor.

Haziran ayı itibariyle ziyarete açık olacak olan Musadağ Müzesi, ziyaretçilere köye gelip kilisede bir fotoğraf çekip kadınların yaptığı el ürünlerini reçeller, likörler, nar ekşileri vb. satın alıp gitmeden önce köyü tanıma fırsatı veriyor. İşte o ziyaretçiler, Musadağ Müzesi sayesinde bu köyde daha fazlasının olduğunu görme fırsatı buluyor. Bu köy için klişe olmuş “Tek Ermeni köyü” deyişinden çok daha fazlasının söylenebileceğini gösteriyor. 

Patrik Mesrob 2 Kültür Merkezi içerisinde yer alan müzeye girişte sizi bir nişan elbisesi karşılıyor. Baydzar Silahlı’ya ait bu nişan elbisesi çok eksi bir eser olmasa da terkedilmiş Yezur köyünde eski bir taş evde bulunduğu şekliyle sergiye yerleştirilmiş oluşuyla etkiliyor ziyaretçiyi. Daha sonra biletinizi alıp içeri girdiğinizde ise aynı kelimenin Türkçe, Ermenice, köy Ermenicesi ve İngilizce karşılıklarının yazılı olduğu kelimeler duvarıyla karşılaşıyorsunuz. Diller arası karşılaştırma yapma fırsatı veren bu alan sizi Musadağ parparı denilen köy Ermenicesinin hikayesine yönlendiriyor. Ardından kısa bir Musadağ tarihçesini okuyor ve din vitrinine doğru yönleniyorsunuz. Din vitrini içerisinde dini ayinlerde kullanılan obje ve kıyafetler yer alıyor. Sırma işlemeli kutsal kâse örtüsü, altın haç ve sırma işli muganni kıyafeti dışında özel İncil ve dua kitabı da dikkat çeken eserler arasında. Hemen yanında perdeye basılmış bilgi panosunda Musadağlıların dini inanışını ve yortularını okuyabiliyorsunuz. Bilgi panoları önünde ise 1996’da yıkılan eski kilisenin çan kulesini görüyorsunuz. 

Müzenin en özel bölümlerinden biri şüphesiz harisa (keşkek) köşesi. Köyde her yıl 15 Ağustos’a en yakın Pazar günü kutlanan Meryem Ana yortusunda 3 gün 3 gece kutlanan üzüm bayramında davul zurna eşliğinde pişirilen harisa geleneğinin anlatıldığı bu bölümde silikon bir heykel ile harisa yapımı canlandırılıyor. Kurulan bir ses efektiyle kazanlarda harisanın dövülme sesine de şahit oluyorsunuz. Ayrıca yine bu bölümde harisa bayramının her aşamasını izleyebileceğiniz kısa bir film de yer alıyor.

Harisanın ardından bir bavul, bir baston ve göçmen kuşlarla göçü hissediyor ve portsaid günlerinin anlatıldığı alana yönleniyorsunuz. Yine bu alanda bir ses efekti var. Köyün nenelerinin seslendirdiği gurbet türküsü duygusal anlar yaşamanıza sebep olabilir. Musadağlıların 1915’te Portsaid’e gidişleri ve orada geçirdikleri günlerini bilgi panosunda okuduktan sonra hemen önünde yer alan vitrinde yüz yıllık iğne oyası işlerinden örnekler görüyorsunuz. İğne oyası teknikleri de yine bu bölümde anlatılıyor.

Güneye bakan iki katlı ve livanlı taş evleriyle  Musadağ köylerinin mimari bir tarzı vardır.  Bugün hala Vakıflının yanı sıra özellikle Hıdırbey köyündeki taş evlerde görebildiğiniz bu tarz ve mimari geleneği ayrı bir bilgi panosunda müzik ise hemen yanındaki bilgi panosunda anlatılıyor. Yine bu alandaki vitrinlerden birinde kutsal eşyalar ve diğerinde müzik aletleri sergileniyor. Kutsal eşyalar vitrininde 1911 yılına ait bir kilise kumbarası dikkat çekiyor. Mersin Ermeni Kilisesi’ne ait olan bu kumbara, şu anda yeri bile bilinmeyen Mersin kilisesinden kalma belki de son hatıra…

Yine bu vitrin içerisinde artık yerinde olmayan Pera Ermeni kilisesinin incilini de görebiliyorsunuz.

Müzenin en özel alanlarından bir diğeri evlilik gelenekleri köşesi. Bu alanda kız istemeden kınaya ve düğüne kadar pek çok gelenek yer alıyor. Vitrin içerisinde eski bir gelinlik ve damatlığın yanı sıra baş bağlama geleneğine de tanık oluyorsunuz. Yine bu vitrinde çok özel bir elbise sergileniyor. 1920 tarihli Sırpuhi Babek’e ait bu elbise bir düğün elbisesi. Ayrıca vitrin içerisinde düğün tebriği için gönderilmiş telgraflar ve Yoğunoluk köyünde terkedilmiş bir evden çıkma likör takımı da dikkat çekiyor. Bir de eski düğünlerden görüntülerin yer aldığı film yer alıyor bu bölümde. Yine bir ses efekti de var bu alanda. Zurnacı Panos ile davulcu Panos’un 1946’da Muzaffer  Sarısözen ve ekibi tarafından kayda alınmış kayabaşı ve depki havaları inceden inceye hafızanıza işliyor.

Köyün eski bir fotoğrafının ilüstre edildiği özel köşede bir platform yer alıyor. Hasır örgülü bir sandalye üzerinde fotoğraf çekilebileceğiniz bir alan burası. Bu bölümün bir özelliği de çektiğiniz fotoğrafı müzede bırakarak kayıp akrabalarınızın sizi bulmasını kolaylaştırıyor. 

Yanındaki duvarda eski fotoğrafların kolajından bir pano yer alıyor. Fofoğrafların önündeki kutucuklardaki müze logolu kartlara içinizden geçenleri yazabileceğiniz interaktif bir alan burası… 

Tarım ve hayvancılık da bilgi panoları ve vitrin içi eserlerle anlatılıyor. Ayakkabı yapımında kullanılan iplik ve iğne, kemik tarak, şarap damacanası, zeytin kavanozu, yün eğirme aileti maneç vb. dışında, Vakıflıköyün organik tarımdaki başarısını gösteren bir ödül de vitrin içi eserlerden. 

Vakıflıköyün bugününü anlatan özel bir film belgesel odasında ziyaretçileri bekliyor. Erhan Arık imzalı bu film 2019 yazında çekildi. Küçüklükten beri yaz ve kış tüm hayatını köyde geçiren belli başlı karakterlerle zaman geçiren Arık, onların günlük yaşantısı üzerinden köy hayatını anlatan bir belgesel hazırladı. 45 dakikalık belgesel geniş pencereden bakınca Musadağ kültürünü anlatıyor.

Müzede tüm panolar Türkçe ve Ermenice dillerinde hazırlandı. İngilizce için bir QR kod sistemi yer alıyor. Oluşturulan QR kodları okutarak metinlerin İngilizcelerine ulaşabiliyorsunuz.

Ayrıca müze içerisinde iki kiosk yer alıyor bunlardan birinde aile fotoğraf ve günlük arşivleri diğerinde ise sözlü tarih mülakatları ve pano metinlerinin Ermenice seslendirmelerini bulabiliyorsunuz.

Küçük bir alanda çok fazla duygusal ayrıntının yer aldığı müzeden eski kilise önündeki kalabalık halk fotoğrafıyla ayrılıyorsunuz.

https://haber.sat7turk.com/turkiyenin-son-ermeni-koyune-ait-muze-yeni-normallesmenin-ardindan-ziyarete-acilacak/

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın