İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

AZİZ MOR AHRON KADİM SÜRYANİ MANASTIRI

Fikri Demirtaş

Bir Yol Hikâyesi / 14 Mayıs 2020

Adıyaman ve Çevre İller Süryani Kadim Metropolitliği (Mor Petruspavlus Kilisesi),

Metropolit Melki Ürek’le 2018 tarihinde Malatya / Yeşilyurt Barguzu’da Yusuf Kendirli’ye ait 370 yıllık kızılcık ağacı altında yapılan bir sohbette tanışmıştık. Bir öğretmen olarak o güne kadar Süryaniler hakkında hiç bir bilgim, ne yazık ki yoktu. O sohbette Türkiye’de ve Dünyada Şam Çeliği (Damascus)tan yaptığı kılıç, bıçak ve sanat eserleriyle adından söz

ettiren Malatyalı Süryani Yusuf usta vardı. Daha sonra Oğlum Oğuzhan Demirtaş’ın yönetmenliğini yaptığı “Demirci Yusuf” belgeseli ile Süryanileri tanımaya başladım.Her yıl 15 Ağustos’ta kutlanan Meryemana’nın Göğe Yükseliş Günü Bayramına,Metropolit Melki Ürek’in davetlisi olarak Elazığ Harput’ta, Tarihi Meryemana Kilisesine oğlum Oğuzhan’la birlikte katıldık. Oğuzhan da ayinin fotoğraflarını çekmişti. Böylelikle ülkemizde yaşayan Süryanilerinden Harput’ta bayrama katılanları görmüş oldum ve ayinlerini izledim.

“Süryaniler, Petrus’un şekillendirdiği itikadı çizgide ekümenik (evrensel) Antakya Patrikhanesi’ne mensup olan, bugün de tarihi Antakya Patrikhanesini temsil ve devam eden,

Hristiyanlığın en kadim halklarındandır. Süryaniler tarihte Aramiler olarak adlandırılır ve Mezopotamya’nın (Fırat ve Dicle nehirlerinin bulunduğu alan) yerli kavimlerinden biridir.

Aramiler M.Ö. 3500 yıllarında Sivas, Malatya, Elazığ, Diyarbakır, Adıyaman, Maraş, Antep,Adana, Mersin, Urfa, Mardin, Nusaybin, Hama, Humus, Halep, Şam(Kutsal Kitap, II. Tarihler 16:2) vb. şehirlerde krallıklar kurdular.

Selçukluların Anadolu’ya gelişinden sonra Süryaniler tam bir güvene kavuşmuş, sadece Müslüman-Türk tebaa değil, sultanlar da bu mağdur insanlara şefkat ellerini uzatmıştır.

Selçuklu sultanlarının Süryani patrikleriyle kurdukları dostluklar bu halkın tarih boyunca Türklere minnettar kalmasına vesile olmuştur. Süryani halkı Türk yönetimini öylesine benimsemiştir ki I. Kılıçarslan’ın ölümü üzerine kiliselerinde aylarca yas tutmuşlardır.

Süryaniler arasında ilmî yönüyle de şöhret kazanan Patrik Mor Mihayel Rabo’nun eserlerinde(chronografia) Kılıçarslan ve Türk yöneticilerinden sitayişle bahsetmesi, Selçukluların tarihini ilk yazmalarıyla; Süryanilere bu memnuniyetinin önemli delillerindendir. Selçuklu hâkimiyetinde bütün gayri Müslim tebaaya bahşedilen güven ortamı altı yüzyıl boyunca

Osmanlı Devleti’nde de devam etmiştir.

Osmanlıların son dönemlerinde Batı devletleri imparatorluğun iç işlerine karışmaya başlamış, yıkılışı hızlandırmak için azınlıkları çeşitli vaatlerle tahrik etmiştir. Başta Rumlar ve Ermeniler olmak üzere bazı gayri Müslim vatandaşlar bu tahriklere kapılarak devlete cephe almışlardır. Süryaniler ise hiçbir zaman bu kışkırtmalara itibar etmemiş, devlete bağlılıklarını sürdürmüşlerdir. Milli Mücadele yıllarında Mustafa Kemal’i ve Ankara hükumetini destekledikleri gibi Lozan’da teklif edilen azınlık statü ve haklarına da iltifat etmemişlerdir.

Günümüzde Süryaniler. 1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti laik hukuk sistemini benimsediğinden Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları etnik köken ve dinî inanç farklılığı

gözetilmeksizin eşit kabul edilmektedir. Cumhuriyet’in ilerleyen yıllarında Süryanilerin bir kısmı büyük şehirlere, özellikle İstanbul’a göç etmiştir. Süryaniler TDV İslam Ansiklopedisi”

Süryanilerden bazıları ülkemizde doğu ve güneydoğuda terör olaylarından ve ekonomik nedenlerden dolayı köylerinden yurt dışına özellikle Avrupa ülkelerine göç etmişlerdir.>>DEVAM EDECEK

http://www.malatyasonsoz.com.tr/aziz-mor-ahron-kadim-suryani-manastiri-h309301.html

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın