İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

NELER SÖYLÜYOR ŞU OVANES KAÇAZNUNİ?

***HyeTert, bu kaynağın ve/veya içeriğin yanlış ve/veya yanıltıcı bilgiler ve/veya soykırım inkarcılığı, ırkçılık, ayrımcılık ya da nefret suçu içerdiği/yaydığı kanısındadır. Metni paylaşmadan önce bu uyarıları göz önüne alarak, içeriği ve/veya kaynağı güvenilir kaynaklardan kontrol ediniz.***
Sade vatandaşlar bilmeyebilir ama içerideki ve dışarıdaki açık Ermenilerle kripto/gizli Ermeniler ve Ermeni muhipleri bilirler hem de çok iyi bilirler. Bilirler de bilmezden gelirler, raporunu okumuşlardır mutlaka ama hatırlamazdan gelirler, en azından bir yerlerde görmüşlerdir de görmezden gelirler.

Ovanes Kaçaznuni Ermenistan’ın ilk başbakanıdır. 1918 Temmuzundan 1919 Ağustos’una kadar başbakanlık yapar. Ermenistan Taşnaksutyun Partisi’nin kurucularındadır. 1923 Nisan’ında Taşnaksutyun’un Bükreş’te yapılan Yurtdışı Konferansı’na bir rapor sunar. O raporu Mehmet Perinçek Moskova Devlet Arşivi’nde bulur. Rapor 2005’de Türkçeye çevrilerek yayınlanır.

Küçük hacimli ama oldukça önemli bir kitaptır. Okunması hem kolay hem de şarttır. Ovanes Kaçaznuni, bu kitapta, Ermenilerin kalkışmalarını, hayal kırıklıklarını, aldanışlarını ve yarı yolda bırakılışlarını, Rusları, İngilizleri, Fransızları, Amerikalıları, vaatleri ve ihanetleriyle büyük bir açık yüreklilikle anlatır. Sadece onların ihanetlerini değil onların emrinde kendilerinin Türk’e nasıl saldırdığını da yazar hiç saklamadan.

Ovanes Kaçaznuni, anlatımına 1914’le başlar ve “1914 sonbaharında, Türkiye henüz savaşan taraflardan birine katılmamış, fakat savaş hazırlıkları içindeyken, Güney Kafkasya’da büyük gürültü içinde ve enerjik biçimde Ermeni gönüllü birlikleri oluşturulmaya başlandı” diye devam eder.

Ona göre “1914 sonbaharında Ermeni gönüllü birlikleri kurulması ve Türkiye’ye karşı faaliyete geçmesi, Ermeni halkının hemen hemen çeyrek yüzyıl boyunca beslenmiş olduğu psikolojinin doğal ve kaçınılmaz sonucuydu.”

Şu ifadeler de o rapordan:

“1914 kışı ve 1915 yılının ilk ayları, Taşnaksutyun da dahil olmak üzere Rusya Ermenileri açısından bir heyecanlanma ve umut dönemiydi. Biz kayıtsız şartsız Rusya’ya yönelmiş durumdaydık. Herhangi bir gerekçe yokken zafer havasına kapılmıştık; sadakatimiz, çalışmalarımız ve yardımlarımız karşılığında Çar Hükümeti’nin ( Güney Kafkasya Ermenistan’ı ile Türkiye’nin Ermeni eyaletlerinden oluşan) Ermenistan’ın bağımsızlığını bize armağan edeceğine emindik.

Başımız dumanlanmıştı. Biz kendi isteklerimizi başkalarına mal ederek, sorumsuz kişilerin boş sözlerine büyük önem vererek ve kendimize yaptığımız hipnozun etkisiyle, gerçekleri anlayamadık ve hayale kapıldık. ”

Ovanes Kaçaznuni “Ermeni halkının gücü, onun siyasal ve askeri önemi, keza Ruslara verdiği destek fazla abartıldı. Bizim gayet mütevazı imkanlarımıza fazla değer vererek, sonuçta kendi umut ve beklentilerimizi de abarttık” dedikten sonra sözü tehcire getirerek şunları yazar:

Türkler ne yaptıklarını biliyorlardı ve bugün pişmanlık duymalarını gerektirecek bir husus bulunmamaktadır; sonradan da anlaşıldığı üzere, Türkiye’de Ermeni meselesinin temelli çözümü açısından bu yöntem en kesin ve en uygun yöntemdi.”

Ovanes Kaçaznuni, İngilizlerin kendilerini yarı yolda bırakmasından da yakınır ve şu hazin itirafta bulunur: “Kötü kaderden şikayet etmek ve felaketlerimizin sebebini dışımızda aramak acıklı bir durumdur; bu bizim milli psikolojimizin karakteristik bir özelliğidir.” Hayıflanmasını, “sonunda öyle bir duruma düştük ki, isteyen herkes bizi kolayca atlattı, ihanet etti, kesti ve başkalarının kesmesine imkan verdi” diye sürdürür.

Ovanes Kaçaznuni, hayallerindeki Büyük Ermenistan’ın sınırını da net ifadelerle aktarır:

“Karadeniz’den Akdeniz’e, Karabağ dağlarından Arap çöllerine uzanan Büyük Ermenistan.”

Kaçaznuni raporunda “Büyük Ermenistan hayallerine kapının nerede kapandığını” ve “mahkum oldukları gerçeği” de şu ifadelerle aktarır:

“Aras ile Sevan arasında küçücük ve sözde bağımsız, gerçekte ise canlanmakta olan Rusya İmparatorluğu’nun özerk bir kenar bölgesi durumundayız.

Bir devlet ya da bir home ya da uluslararası diplomatik bir konu olarak Türkiye Ermenistan’ı diye bir şey yok; BU KONU LOZAN’DA DEFNEDİLMİŞTİR.

Daha fazlasını söyleyebilirim: Türkiye Ermenistan’ında artık Ermeni yok ve bir gün olabilecekleri de ihtimal dışıdır. Türkler kapıları iyice kapatmışlar ve tekrar açmaları için onları zorlayacak bir güç de görünmemektedir.”

Lozan’a giden Türk heyetine 14 maddelik bir talimat verilmiştir. Bunlardan birisi Ermeni Yurdu, diğer de kapitülasyonların asla tartışma konusu olmayacağıdır, bu konular masaya gelir gelmez toplantının ter edileceğidir.

Lozan’ın en büyük kazanımı Ermeni Yurdu hayalini ve kapitülasyon sevdasını tarihin çöp sepetine bir daha çıkmamak/çıkartılamamak üzere atmasıdır.
Osman KARA


http://www.samsunhabertv.com/yazarlar/2045/neler-soyluyor-su-ovanes-kacaznuni

Yorumlar kapatıldı.