İlk önce şuna karar verelim ve şu gerçeği anlayalım ki Trabzon’da misyonerlik sorunu vardır. Fakat, misyoner ajanlar bunu üstü örtülü şekilde sorun yokmuş gibi örtbas ederek perde altından yaygınlaştırmaya çalışırlar. Aslında şimdiki misyonerlik çeşidi en tehlikelisi olan Protestanlık şeklindedir. Uygulamalarından örnekler verince bu konu daha iyi kavranır. Şu da bir gerçek ki; bu misyonerler, Haçlılar ve Siyonistler Hz. İsa’yı bile Çarmıha germeye çalışmışken, muvaffak olamadı iseler de Trabzonluya da aynı şekilde hiç acımazlar. Zira, onların bütün derdi paradır, maddedir. Çıkardır. İşi din kisvesinde sadece yürütürler. Bunun çok örnekleri var. Sakın ola ki misyonerler konusunda tarihî yanılgılara düşmeyiniz. Sorunlar daha da artar. Çünkü onlar Yüce Allahın ilâhî ve semavî mukaddes kitaplarını dahi değiştirmişler, bozmuşlardır.
Türkiye’de birçok misyoner üssü vardır. İstanbul’da Beşiktaş’ta “Türk Protestan Kilisesi” bile var. Ayrıca “Türkiye Protestan Kiliseler Birliği” var. Trabzon da Protestanların üslendiği yerlerden biridir. Nedense Rusya’ya yakın Hopa ve Batum taraflarına kadar uzandıkları kaynak eserlerde yer almaktadır. Türkiye’de 81 vilâyet içinde 23 vilâyette örgütlenmişlerdir. Trabzon’da bu şehirlerden biridir. Kriptoculuk da onlar tarafından yönetilmektedir. Trabzon’da elçilik bile kurmaya çalıştılar. Fakat başaramadılar. Bu nedenle Pontusçuluk kisvesine bürünmüşlerdir. Nedense Pontusçuluğu reddeden ve de “Trabzon asla bir ermeni üssü olmayacaktır” diye 1924 tarihli Osmanlıca nutkunda haykıran Atatürk’ün bu nutku halâ Trabzon’da Atatürk Meydanı’ndaki Atatürk heykelinin yanına takılmamıştır. Trabzon valileri ve Belediye Başkanları bu resmi tarihi nutku halka tanıtmamaktan tarihen sorumludurlar.
Protestanlar Güney Anadolu’da kürtlüğü, Orta Anadolu’da aleviliği, Doğu Karadeniz’de Lazlığı öne çıkarırlar.Atatürk’ü, İsmet İnönü’yü ve de Topal Osman Ağa’yı hiç sevmezler. Hatta bunlara katil derler. Soykırımcılık yaparlar. Fakat Rus işgalinde muhacir çıkan bir milyon iki yüz bin kişiden ve 250 bin işgal yılları –vatancüda-şehidinden hiç söz etmezler. Ancak “dolara uzanmak için İncili başınızın üstünüze almalısınız” fikrini yayarlar. Başka metotları da var: Meselâ Dinler arası diyalog,
İnanç turizmi, Soykırımcılık iftirası, Ilımlı İslâmcılık, Sinörcülük (bölücüyük), din özgürlüğü(!?),Karadeniz bölgesindeki bazı İslâm cahillerine İslâm Peygamberi olan en büyük Peygamber Hz. Muhammed Aleyhisselâmı peygamber değil evliya olarak anlatmak, rastladıkları insan çeşidine göre İncil dağıtmak. Meselâ: Türk’e Türkçe, Kürt’e Kürtçe, Ermeni’ye Ermenice, Arap’a Arapça, İranlıya Farsça İncil dağıtmak. İlk çevrilen incili Kürtçe olarak 1857 yılında Kürtlere dağıttılar. İkincisini 1872’de Beyrut’ta Araplara, üçüncüsünü yine 1872 yılında İstanbul’da Türklere dağıtmışlardır. Osmanlı içine 1300’lü yıllarda (yani 14.’cü asırda) sızdılar. 1895’de Pontusçu Ermeniler Ortahisar’da eski valiliği yaktılar, Trabzon valilerine sabotaj düzenlediler. Şimdiki Trabzon’da gençlerin kafasında haşa ”Allah’ı kim yarattı?” ”Cuma namazını mı çok seversiniz; Kurban Bayramını mı, yoksa ana ve babanızı mı? Yoksa Vatanınızı mı?” şeklinde şeytanî ve dinsiz sorular oluşturuyorlar. Birkaç sene önce İmam-Hatip Okulu öğrencilerini bile içine yüz dolar konulmuş inciller vererek aldatmaya çalışmışlardır. Ekonomik olarak dayandıkları asıl yabancı teşkilâtlar AET ve NATO’dur. Tarihte bunlarla en güzel didaktik mücadeleyi İstiklâl Marşı şâirimiz M. Â. ERSOY yapmış, misyonerlere karşı pasif kalan İslâm âlimlerini de “MİSYONERLER GECE GÜNDÜZ ÇALIŞIRKEN ACABA OTURUP VAHY-İ İLÂHİ Mİ BEKLER ULEMA?”sorusuyla tenkit etmiştir.
Trabzon’da misyoner Protestanlarla en cesur şekilde dinen ve ilmen Trabzon müftümüz rahmetli Nurî Güneş yapmıştır. Onları en iyi şekilde tanıtan da “KUVVA-İ MİLLİYE RUHUNU AĞLATAN ÇAN SESİ” adlı kitabın yazarı Gümüşhaneli araştırmacı yazar A.Güngör ÜÇÜNCÜOĞLU Bey olmuştur. Adı geçen kitabı 2004 yılında Trabzon’da Celepler matbaasında basılmıştır. Birkaç sene önce Ankara’da açtığımız bir kitap sergisinde bu art niyetlilerden (Ermeni Protestanlardan) biri geldi kitap sergisindeki kitaplara baktı. ”Ben Protestan Ermeniyim, bu Trabzon serginizde neden Protestan Trabzon Ermenileri yoktur?” dedi. Ona “Biz Trabzonlu Ermenilerinden olup birkaç asır önce “Karadeniz Kıyıları Tarih ve Coğrafyası” adlı en dürüst Trabzon tarihlerinden birini yazan Minas Bijişkyanadlı ermeni tarihçisinin kitabını okuyor ve sergiliyoruz. Atatürk Samsun’a çıktığı zaman Sümelâ Altındere vadisinde beş yüz askerimizi birden şehit eden katillerin kitaplarını okumuyor ve de sergilemiyoruz” der demez “Trabzon bizimdir” diye diye oradan kaçtı ve uzaklaştı. Oradaki Trabzonlular ve sergiyi gezen herkes bu duruma şahit oldular. Protestan Haçlı ve Siyonistlere, diğer bir tabirle evangelişlere göre Gümüşhane çok önemlidir. Kromni kutsaldır. İpekyolu üzerinde Trabzon’la birbirinden ayrılmazlar. Bu nedenledir ki Ortadoks Ruslar bile işgalde Trabzon Belediyesine Rum Bölge metropolidi Hrisantos’u başkan yapmışlardır. Ortadoks Yunanlılar da desteklemişlerdir. Küfrün aldatma metotları çok çeşitlidir.İstanbul Fener Rum Patrikhanesi de bunlarla beraberdir. Rum ve Rumca tabirini bile Trabzon ve Türkiye aleyhine kullanırlar. Halbuki İstanbul Beşiktaş’taki türbesinde meftun olan Kanûni’nin süt kardeşi Şeyh Yahya Efendinin ayak ucunda yatan Müslüman Rum Apostol Efendi’den hiç haberleri yoktur. Afrikada’da İncil dağıtarak toprakları ele geçirmişlerdir. İstanbul ve Trabzon’u fethederek Anadol’unun fethini tamamlayan Fâtih’in “ARTIK ROMA’NIN VARİSİ BENİM” sözünü de unuttular. Atatürk’ün onları 1923-25 yılları arasında mübâdele ile kovduğunu da unuttular. Bu nedenle Trabzon’da sorun olmaya devam ediyorlar… Kendi çukurlarını kendilerinin kazdıklarından bile haberleri yok.. Her yerin Suriye gibi olacağını zannediyorlar. Misyonerlere dikkat! Zira, misyonerler ve misyonerlik Korona virüsünden bile daha tehlikelidirler. Sadece canınızı değil, asıl dininizi de elinizden alırlar.
https://www.gunebakis.com.tr/trabzonda-misyonerlik-sorunu-makale,11074.html
İlk yorum yapan siz olun