İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

TRABZON’DA MİSYONERLİK SORUNU

***HyeTert, bu kaynağın ve/veya içeriğin yanlış ve/veya yanıltıcı bilgiler ve/veya soykırım inkarcılığı, ırkçılık, ayrımcılık ya da nefret suçu içerdiği/yaydığı kanısındadır. Metni paylaşmadan önce bu uyarıları göz önüne alarak, içeriği ve/veya kaynağı güvenilir kaynaklardan kontrol ediniz.***

Mustafa Yazıcı

İlk önce şuna karar verelim ve şu gerçeği anlayalım ki Trabzon’da misyonerlik sorunu vardır. Fakat, misyoner ajanlar bunu üstü örtülü şekilde sorun yokmuş gibi örtbas ederek  perde altından yaygınlaştırmaya çalışırlar. Aslında şimdiki misyonerlik çeşidi en tehlikelisi olan Protestanlık şeklindedir. Uygulamalarından örnekler verince bu konu daha iyi kavranır. Şu da bir gerçek ki; bu misyonerler, Haçlılar ve Siyonistler Hz. İsa’yı bile Çarmıha germeye çalışmışken, muvaffak olamadı iseler de Trabzonluya da aynı şekilde hiç acımazlar. Zira, onların bütün derdi paradır, maddedir. Çıkardır. İşi din kisvesinde sadece yürütürler. Bunun çok örnekleri var. Sakın ola ki misyonerler konusunda   tarihî yanılgılara düşmeyiniz. Sorunlar daha da artar. Çünkü onlar Yüce Allahın ilâhî ve semavî mukaddes kitaplarını dahi değiştirmişler, bozmuşlardır.

Türkiye’de birçok misyoner üssü vardır. İstanbul’da Beşiktaş’ta “Türk Protestan Kilisesi” bile var. Ayrıca “Türkiye Protestan Kiliseler Birliği” var. Trabzon da Protestanların üslendiği yerlerden biridir. Nedense Rusya’ya yakın Hopa ve Batum taraflarına  kadar uzandıkları kaynak eserlerde yer almaktadır. Türkiye’de 81 vilâyet  içinde 23 vilâyette örgütlenmişlerdir. Trabzon’da bu şehirlerden biridir. Kriptoculuk da onlar tarafından yönetilmektedir. Trabzon’da elçilik bile kurmaya çalıştılar. Fakat başaramadılar. Bu nedenle Pontusçuluk kisvesine bürünmüşlerdir. Nedense Pontusçuluğu reddeden  ve de “Trabzon asla bir ermeni üssü olmayacaktır” diye 1924 tarihli Osmanlıca nutkunda haykıran Atatürk’ün bu nutku halâ Trabzon’da  Atatürk Meydanı’ndaki Atatürk heykelinin yanına takılmamıştır. Trabzon valileri ve Belediye Başkanları bu resmi tarihi nutku halka tanıtmamaktan tarihen sorumludurlar.

                       Protestanlar Güney Anadolu’da kürtlüğü, Orta Anadolu’da aleviliği, Doğu Karadeniz’de Lazlığı öne çıkarırlar.Atatürk’ü, İsmet İnönü’yü ve de Topal Osman Ağa’yı hiç sevmezler. Hatta bunlara katil derler. Soykırımcılık yaparlar. Fakat Rus işgalinde muhacir çıkan  bir milyon iki yüz bin kişiden ve 250 bin işgal yılları –vatancüda-şehidinden hiç söz etmezler. Ancak “dolara uzanmak için İncili  başınızın üstünüze almalısınız” fikrini yayarlar. Başka metotları da var: Meselâ Dinler arası diyalog,

İnanç  turizmi, Soykırımcılık iftirası, Ilımlı İslâmcılık, Sinörcülük (bölücüyük), din özgürlüğü(!?),Karadeniz bölgesindeki bazı İslâm cahillerine İslâm Peygamberi  olan  en büyük Peygamber Hz. Muhammed Aleyhisselâmı peygamber değil evliya olarak anlatmak, rastladıkları insan çeşidine göre İncil dağıtmak. Meselâ: Türk’e Türkçe, Kürt’e Kürtçe, Ermeni’ye Ermenice, Arap’a Arapça, İranlıya Farsça İncil dağıtmak. İlk çevrilen incili Kürtçe olarak 1857 yılında Kürtlere dağıttılar. İkincisini 1872’de Beyrut’ta Araplara, üçüncüsünü yine 1872 yılında İstanbul’da Türklere dağıtmışlardır. Osmanlı içine 1300’lü yıllarda (yani 14.’cü asırda) sızdılar. 1895’de Pontusçu Ermeniler Ortahisar’da eski valiliği yaktılar, Trabzon valilerine sabotaj düzenlediler. Şimdiki Trabzon’da  gençlerin kafasında haşa ”Allah’ı kim yarattı?” ”Cuma namazını mı çok seversiniz; Kurban Bayramını mı, yoksa ana ve babanızı mı? Yoksa Vatanınızı mı?” şeklinde şeytanî ve dinsiz sorular oluşturuyorlar. Birkaç sene önce İmam-Hatip Okulu öğrencilerini bile içine yüz dolar konulmuş inciller vererek aldatmaya çalışmışlardır. Ekonomik olarak dayandıkları asıl yabancı teşkilâtlar AET ve NATO’dur. Tarihte bunlarla en güzel  didaktik mücadeleyi İstiklâl Marşı şâirimiz M. Â. ERSOY  yapmış, misyonerlere karşı pasif kalan İslâm âlimlerini de “MİSYONERLER GECE GÜNDÜZ ÇALIŞIRKEN ACABA OTURUP VAHY-İ İLÂHİ Mİ BEKLER  ULEMA?”sorusuyla tenkit etmiştir.

Trabzon’da misyoner Protestanlarla  en cesur şekilde dinen ve ilmen Trabzon müftümüz rahmetli Nurî Güneş yapmıştır. Onları en iyi şekilde tanıtan da “KUVVA-İ MİLLİYE RUHUNU AĞLATAN ÇAN SESİ”  adlı kitabın yazarı Gümüşhaneli araştırmacı yazar  A.Güngör  ÜÇÜNCÜOĞLU   Bey olmuştur. Adı geçen kitabı 2004 yılında Trabzon’da Celepler matbaasında basılmıştır. Birkaç sene önce Ankara’da açtığımız bir kitap sergisinde  bu art niyetlilerden (Ermeni Protestanlardan) biri geldi kitap sergisindeki kitaplara baktı. ”Ben Protestan Ermeniyim, bu Trabzon serginizde neden  Protestan Trabzon Ermenileri yoktur?” dedi. Ona “Biz Trabzonlu Ermenilerinden olup birkaç asır önce “Karadeniz Kıyıları Tarih ve Coğrafyası” adlı en dürüst Trabzon tarihlerinden birini yazan Minas Bijişkyanadlı ermeni tarihçisinin kitabını okuyor ve sergiliyoruz. Atatürk Samsun’a çıktığı zaman  Sümelâ Altındere vadisinde beş yüz askerimizi birden şehit eden katillerin kitaplarını okumuyor ve de sergilemiyoruz” der demez “Trabzon bizimdir” diye diye  oradan kaçtı ve uzaklaştı. Oradaki Trabzonlular ve sergiyi gezen herkes bu duruma şahit oldular. Protestan  Haçlı ve Siyonistlere, diğer bir tabirle evangelişlere göre Gümüşhane çok önemlidir. Kromni kutsaldır. İpekyolu üzerinde Trabzon’la birbirinden ayrılmazlar. Bu nedenledir ki Ortadoks Ruslar bile işgalde Trabzon Belediyesine Rum Bölge metropolidi Hrisantos’u başkan yapmışlardır. Ortadoks Yunanlılar da desteklemişlerdir. Küfrün aldatma metotları çok çeşitlidir.İstanbul Fener Rum Patrikhanesi de bunlarla beraberdir. Rum ve Rumca tabirini bile Trabzon ve Türkiye aleyhine kullanırlar. Halbuki İstanbul Beşiktaş’taki türbesinde meftun olan Kanûni’nin  süt kardeşi Şeyh Yahya Efendinin ayak ucunda yatan Müslüman Rum Apostol Efendi’den hiç haberleri yoktur. Afrikada’da İncil dağıtarak toprakları ele geçirmişlerdir. İstanbul ve Trabzon’u fethederek Anadol’unun fethini tamamlayan Fâtih’in “ARTIK ROMA’NIN VARİSİ  BENİM” sözünü de unuttular. Atatürk’ün onları 1923-25 yılları arasında mübâdele ile kovduğunu da unuttular. Bu nedenle Trabzon’da sorun olmaya devam ediyorlar… Kendi çukurlarını kendilerinin kazdıklarından bile haberleri yok.. Her yerin Suriye gibi olacağını zannediyorlar. Misyonerlere dikkat! Zira, misyonerler  ve misyonerlik Korona virüsünden bile daha tehlikelidirler. Sadece canınızı değil, asıl dininizi de  elinizden alırlar.

https://www.gunebakis.com.tr/trabzonda-misyonerlik-sorunu-makale,11074.html

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın