İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Hamit Bozarslan: Kürt entelektüelleri de Ermeni Soykırımı’na katılmıştı

Ermeni Soykırımı’nın 105. yılı nedeniyle açıklamalarda bulunan tarihçi Prof. Dr. Hamit Bozarslan, soykırımda Kürtlerin dahline ilişkin “Kürtler çok önceden soykırımdaki rolleriyle yüzleştiler. Bu yüzleşme son yıllarda da başlamadı. Fakat şunu da biliyoruz; Diyarbakır’da, Van’da, Erzurum’da sadece aşiret liderleri değil, Kürt entelektüel, elitlerin bir kısmı da soykırıma doğrudan katılmışlardır” dedi.

Yeni Özgür Politika’nın sorularını yanıtlayan Hamit Bozarslan, Ermenilerin İttihat ve Terakki’nin gerçek yapısını 1914’e kadar okuyamadığını söyledi. Bozarslan “Dolayısıyla katliama ve de soykırıma karşı direnişi örgütlemek için bir hazırlıkları yoktu” diye konuştu.

Bozarslan, “Ermeni elitler de Jön Türklere destek veriyor. Jön Türkler ile İttihat ve Terakki’nin Pantürkizme dayalı devlet hayalleri biliniyor. Bu dönemde Ermeni elitlerin, burada yer almasının nedenleri neler? Ermeniler tehlikeyi öngöremiyor mu?” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Kesinlikle bir hazırlıkları yoktu. Devlet sürekli, ‘Ermeni isyanları’ndan bahsediyor. Halbuki Ermenilerin isyan edecek askeri güçleri kesinlikle yoktu. Zaten hepsi Osmanlı’da askere gidiyorlar. Silah tutacak, bir direniş gücü oluşturacak insan kalmıyor. Direnebilecek Ermeniler yok. Çünkü Balkan Savaşları ve 1. Dünya Savaşı’nda ordudalar. Ve zaten ilkin ordudaki ‘Ermeni Taburları’ katlediliyor.”

Türklüğün temelinde “soykırım” olduğunu belirten Bozarslan, “Eğer Türkiye bununla yüzleşirse, Türkiye Cumhuriyeti’nin temelinde soykırım olgusunun olduğunu kabul etmesi gerekir. Türkiye’yi kuran olgu İstiklal Savaşı, 23 Nisan değil; Türkiye’nin siyasi elitini oluşturan, Türkiye’nin İslamlaşmasını sağlayan olgu soykırımdır” ifadelerini kullandı.

Esas kırımı gerçekleştiren elitin, 1960’lara kadar Türkiye’yi yöneten elit olduğunu belirten Bozarslan, şunları söyledi:

“Bunlar arasında sadece Kemalistler yoktur. Cevdet Sunay gibi Kemalistleşen bazı aktörler de vardır. Bu elit kesim, örneğin Cevdet Sunay 1960’lara kadar iktidardaydı. Mesela Kazım Karabekir’in son derece önemli bir rolü vardır. 1925’ten 1940’lara kadar izole bir durumda fakat Türkiye’nin İstiklal Savaşı’nı Kazım Karabekir olmadan ele almamız mümkün değil. Yani Türkiye’yi yöneten, Türkiye’yi 1960’lara kadar getiren elit, İttihatçı yani soykırımcı elittir. Eğer Türkiye devleti soykırımı kabul ederse, bunu kabul etmesi gerekiyor.”

Bozarslan, “Bahsettiğiniz İttihat ve Terakki siyaseti, bugün de -Erdoğan başta olmak üzere- Türkiye’deki iktidar bloku tarafından Kürtlere karşı yürütülüyor diyebilir miyiz?” sorusunu şöyle yanıtladı:

“Bir devamlılık söz konusu. Zaten bunu 1925’teki Renda Raporları’nda da (Dönemin Meclis Başkanı Abdülhalik Renda tarafından yazılan, bilinen ilk Kürt Sorunu raporu) görebiliyoruz. Devletin gizli raporları, iç raporları çok açık şekilde ‘Kürdistan ve Kürt milliyetçileri diye bir olgu var. Bu topraklarda her iki topluma yer yok. Bunlardan birisinin ortadan kalkması gerekiyor’ demişlerdir. Abdülhalik Renda 1925’teki raporda, ‘Fırat’ın doğusunun Kürtsüzleştirilmesi gerekiyor ve Fırat’ın batısının Kürtleşmemesi zorunludur’ diye yazmıştır. Erdoğan’ın siyaseti tam da budur. Fırat’ın doğusu ve Fırat’ın batısı söylemi bile bunu gösteriyor. Tabii şu an da Kürtlere karşı bir soykırım yok. Fakat 1914 ile 2015 arasında çok büyük bir benzerlik var. 2013-2014’deki Erdoğan söylemlerine baktığımızda, söylemleri İttihat ve Terakki’nin söylemleri gibidir: ‘Biz siz Kürtlerin varlığını kabul ettik. Hatta size bazı haksızlıkların yapıldığını da kabul ettik. Dersim’de olduğu gibi. Siyasi partilerinizi de kabul ediyoruz. Fakat bu kabulden sonra sizin, Sünni Türklüğün emrine girmeniz gerekiyor.’”

Bozarslan, Kürtlerin Ermeni Soykırımı’ndaki rolüne ilişkin de şunları söyledi:

“Kürtler çok önceden soykırımdaki rolleriyle yüzleştiler. Bu yüzleşme son yıllarda da başlamadı. Kemal Mazhar Ahmed’in 1960’lı yılların sonlarında ortaya çıkan çalışmaları, Kürtlerin soykırımdaki rolünü o zamanda ortaya koyan çalışmalardır. Fakat şunu görmek gerekiyor. Kürtler söz konusu olduğu zaman, çoğul bir toplumla karşı karşıyayız. Bu çoğul toplumdan soykırıma yoğun olarak katılanların yanı sıra karşı çıkan ve kırımı engellemeye çalışan aktörler de var. Dersim vurgusu biliniyor fakat Dersim dışında da -eşitlikçi temelde olmasa bile- Ermeniler korunmaya çalışılmıştır. Aynı zamanda şunu da biliyoruz; Diyarbakır’da, Van’da, Erzurum’da sadece aşiret liderleri değil, Kürt entelektüel, elitlerin bir kısmı da soykırıma doğrudan katılmışlardır.”

Haberin kaynağına buradan ulaşabilirsiniz


Ahval News

Yorumlar kapatıldı.