İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Maronit toplumuna dair…

***Metinde yer alan görüşler yazar(lar)ına ait olup, HyeTert’in görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.***

AHMET TOLGAY

KKTC’de bulunan Rum ve Maronit azınlıklar Korona izolasyon günlerinde ekonomik bağlamda sorun yaşamıyorlar… KKTC hükümetinin onlara verdiği desteğin yanı sıra BM Barış Gücü eliyle Güney’den aldıkları yardımlarda da artış gözlemlendi… Bu arada beklenmeyen olağanüstü gelişmeler, bir ara önemli gündem maddelerimizden birine dönüşen “Maronit Açılımı”nı da şimdilik rafa kaldırtmış durumda… Hadi bugünkü Pazar konum Maronitler olsun…

Bir Ortadoğu Katolik topluluğu olan Maruni’lerden Kıbrıs Türkleri “Maronit” diye söz ederler… Ortadoğu’da Mezopotamya ile Kızıldeniz arasındaki bölgenin Akdeniz kıyılarında adına “Levant” denilen coğrafya parçasında yaşarlar genellikle… Onlara “Hıristiyan Araplar” gözüyle bakan tarihçiler de vardır… Zaten anadilleri Arapça’yı konuşurken Arap’lardan hiç farkları kalmıyor…

Maruni kaynaklarına bakıldığında Maronitlerin Haçlı Seferleri sırasında Levant’tan Kıbrıs’a mülteci ve esir olarak getirildiklerinin vurgulandığı görülür… Onlar, Haçlı seferlerinde uzun süreli savaşlarla altüst olan Ortadoğu’nun savrulan topluluklarından biridirler… 8 asır kadar önce Kıbrıs’a ilk geldikleri yıllarda nüfusları 60 bin kadardı… Adanın kuzeyinde altmış köyleri vardı… En parlak dönemleri Lüzinyan yönetimindedir… Katolik Lüzinyanlar onlara mal vermiş ve ayrıcalıklı bir yaşam tanımıştı…

Maronit’lerin Kıbrıs’taki nüfusunun uzun yıllar içinde hayli erimiş olması ve köylerinin sayısının son derece azalması göç olayına ve asimilasyona bağlanır… Ortodoks Rumlarla, Ortodoksluğa sempatiyle bakan Osmanlı Yönetimi’nin Katolik Maronitleri himaye etme konusunda pek de duyarlı davrandıkları söylenemez… O nedenle Maronitler Lüzinyan ve Venedik dönemlerinde buldukları rahat yaşamı ve dinsel ayrıcalıkları ondan sonraki dönemlerde Ortodoks baskısı altında yitirmeye ve nüfuslarını gittikçe kaybetmeye başlarlar… Kıbrıs adası 1878’de İngiliz yönetimine geçtiğinde Maronit köylerinin sayısı 60’tan 5’e düşmüş durumdaydı…

Ama Maronit topluluğuna karşı herhangi bir kıyımın ya da şiddetin Kıbrıs’ta yaşandığına dair hiçbir tarihi belirti yoktur… Türklerle Maronitler arasında da herhangi bir çatışma yaşanmış değildir…

Katolik Maruni’ler, Lübnan’daki en büyük nüfuslu Maruni Kilisesi’ne bağlı Hıristiyan bir topluluğu oluştururlar… Dinsel eğilimleri güçlüdür ve Maruni Kilise’sine bağlılıkları üst düzeydedir… Günümüzde Orta Doğu’da başta anayasal olarak cumhurbaşkanının Maruni olmasının zorunlu olduğu Lübnan olmak üzere Kıbrıs ve Filistin-İsrail topraklarında yaşayan dinî bir topluluk olarak bilinirler… Ana dilleri Arapça olmakla beraber etnik etki altında kaldıkları yörelerde Yunanca ve Türkçe de konuşmaktadırlar. Maronit’lerin ibadet ve ayinlerini Arapça olarak gerçekleştirdikleri bilinir… Doğu Katolik Kilisesi ve Batı Suriye Ayini’ne bağlı olmakla birlikte topluluk olarak Roma Katolik Kilisesi’ne doğrudan mensupturlar.

Şimdilerde onların Kıbrıs’taki yoğun konumları Güney’dedir… Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’nda verilen haklar ile Ermeniler ve Latinler’le birlikte, Rum Temsilciler Meclisi’ne seçimle bir üye gönderebilme hakkına sahiptirler…

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği verilerine göre 1974’ten bu yana Kıbrıs’ta 5000 dolayında Maronit yaşamaktadır. Yine Birleşmiş Milletler’in 2001 verilerine göre Kuzey Kıbrıs’taki Maronit topluluğunun sayısı 165 civarındadır… KKTC’de Koruçam yerleşiminde yaşamaktadırlar… Koruçam’da Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan önce 2000 civarı Maronit yaşamaktaydı… 1974’ten sonra buradaki kişiler yaşamlarının orada daha kolay olacağı gerekçesiyle Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kontrolündeki yerleşim birimlerine göç etmeyi yeğlediler…

Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin yapılan anketlerde adada iki bölgeli yönetim oluşması halinde Rum yönetiminde yaşamayı ve Rum yönetimine tabi olmayı tercih etme gibi bir iradeyi ortaya koydular…

Türk –  Rum ortaklık cumhuriyetine yaşam veren 1960 Anayasası’nda adada iki ulusal halk olduğu kabul edildiğinde  “azınlık” olarak algılanan Ermeni, Maronit ve Latin’lere bu iki halktan birine katılma hakkı tanındı. O zaman da yapılan referandumda tüm azınlıklar Rum halkına katılma yönünde oy kullandılar…

Kıbrıs sorununun siyasal bir çözüme bağlanmasının artık an meselesi gibi göründüğü 2017’nin o umutlu günlerinde, Rum Temsilciler Meclisi’ndeki seçilmiş Maronit temsilcisi Yannakis Musas, halkının Kıbrıs Türk – Rum ortaklık cumhuriyetinin kurulduğu 1960 yılında vermiş olduğu kararı anımsatıyordu. Ki o karar, işte Maronitlerin Rum toplumuna ait olduğuna ilişkindir…

Maronit’lerinkine benzer bir kararı 1960’da Kıbrıs’taki Ermeni toplumu da vermişti hiç kuşkusuz… Bu bağlılıklarından dolayı Rum otoritesi Maronit’lere ve Ermeni’lere Rum temsilciler Meclisi’nde birer milletvekili ile temsil edilebilme jestini göstermiştir.

Rum temsilciler Meclisi’ndeki Maronit milletvekili Musas, 27 Mayıs 2017 tarihli o demecinde, siyasal bir çözüme varılacaksa halen yürürlükte olan bu toplumsal kararlarına saygı gösterilmesi gerektiğini vurgulamaktaydı. Nitekim Musas, benzeri görüşleri KKTC Cumhurbaşkanlığı’nda üretilen Maronit açılımına ilişkin karardan sonra da Rum medyasına tekrarladı… (Kaynak:  27 Temmuz 2017 tarihli “Alithia” gazetesi)

Maronit’lerin kendilerini Rum halkına ve yönetimine bağlı görmelerine karşın Kıbrıs Türk halkı ile şimdiye dek ciddi hiçbir sorunları olmamıştır… Böyle olması da doğaldır… Çünkü Maronit’lerin kendilerini Rum halkına bağlı görmeleri toplumsal ve demokratik tercihleridir… Buna saygı duyulur…

Şimdilerde asıl mesele, konu yeniden gündeme gelirse, KKTC’nin Maronit açılımı bağlamında nelerin yaşanabileceğidir… Maronitler siyasal tercihlerini Rum Yönetimi’nden yana sürdürürken aramızda daha da çoğalmaları halinde,  KKTC bölgesinde hangi koşullarda yaşayabilecekleri ve vatandaşlık haklarının neler olabileceği tartışmalara açık bir konudur… 1960’dan bu yana kendini Rum otoritesine bağlı sayan,  Rum Meclisi’nde temsilci bulunduran ve çocuklarını Rum Milli Muhafız Ordusu’nda vatan görevine gönderen bir topluluğun KKTC’de uzantısının bulunmasının elbette ki ilginç yansımaları olacaktır…

Onların adaya ilişkin tarihlerine daha derinlikli baktığımızda, Kıbrıs’ın 800 küsur yıllık bu topluluğunun “Lüzinyanların mirası” olduğunu söyleyebiliriz… 1192’de İngiltere Kralı Aslan Yürekli Richard’dan adayı satın alan Kral Lusignan, egemenliğini kurmak üzere Kudüs’ten gelirken kapıyı sempati duyduğu bir topluluk olan Maronit’lere de açmıştı. Onlar da hem esir ve hem de göçmen olarak adaya akın ettiler…

Hiç kuşku yoktur ki, o günlerin koşullarında 60 bin nüfus büyük bir halk topluluğunun göstergesiydi… 1489’a dek süren Lüzinyan döneminde büyük ayrıcalıklara sahip olan bu topluluk, Venedik ve Osmanlı döneminde çeşitli vatandaşlık haklarından yoksun bırakılınca erimeye başladılar… Yukarıda da belirttiğim gibi, Osmanlı Yönetimi’nin, Katoliklerden çok Ortodokslara sempati duyması, bu erime sürecinin tetiklenmesinde önemli bir etken oldu…

https://www.kibrisgazetesi.com/maronit-toplumuna-dair-makale,10975.html

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın