İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Mıcırık çıkarmanın alemi yok…

***HyeTert, bu kaynağın ve/veya içeriğin yanlış ve/veya yanıltıcı bilgiler ve/veya soykırım inkarcılığı, ırkçılık, ayrımcılık ya da nefret suçu içerdiği/yaydığı kanısındadır. Metni paylaşmadan önce bu uyarıları göz önüne alarak, içeriği ve/veya kaynağı güvenilir kaynaklardan kontrol ediniz.***

Hasan Kaya

Gençler ile konuşurken; “ Mızıkçılık yapmak” veya “Mıcırık çıkarmak” tabirlerini kullanacak olsanız, birçoğu ne dediğinizi anlamayacaktır.

Oysaki bizim kuşağımız; anasından, babasından, mahallesinden bu sözcükler ile kurulmuş birçok cümle duydu, günlük yaşamında da kullandı. Zamanla Avrupa özentisi virüs gibi bünyemizi sardığı için, dilimizdeki eski güzelim sözcükler de çakma Avrupa kökenli sözcükler ile yer değiştirildiğinden mantar gibi anlamsız yeni sözcükler türedi. Eskiden kullanıp da bugün kullanılmayan, bu nedenle de gençlerin bilmediği bu ve buna benzer o kadar çok kaybettiğimiz sözcükler var ki… Sormayın gitsin…

Çünkü bize, yani özümüze ait olan her güzel değerlerimizin altını üstüne getirdiğimiz gibi dilimizi, tarihimizi, milli ve manevi bütün değerlerimizi de ters yüz ettik. Yanlış veya bilinçli olarak yozlaştırmak maksadı için yapılan bu yanlış uygulamalar ve politikalar ile de resmen Türk halkının ayarları ile oynandı.

İnsanlık tarihi kadar eski bir medeniyetimiz ve kendisine has dili ve kültürü olan milletimizin, Türk Dil Kurumu gibi çok önem arz eden kurumunun başına Ermeni kökenli Agop Dilacar getirildi. Öztürk’çe denilen uydurukça üretilen sözcükler ile Türkçemiz, yolunmuş kuşa döndürüldü. Böylece kuşaklar arasında ve dünyanın değişik yerlerindeki aynı dili konuşan Türkler arasında anlaşılamayan alametifarika bir dil ortaya çıktı.

Türklüğün Amentüsü denilen Türkçülük ideolojisinin esaslarını ise; Moiz Kohen isimli Yahudi kökenli, Munis Tekinalp, Musa Tekinalp, Tekin Alp gibi birden çok Türk isimlerini kullanan, bin bir surat kılıklı ne idiğü belirsiz bir adam bize Türklüğü öğreteyim derken unutturmaya kalktı.

Bütün bunlara ilave olarak, Türkiye nüfusunun on beş milyon olduğu bir dönemde bir milyon, Yahudi ve Ermeni’ye Türk ismi ile kimlik verildiğine dair saklı nüfus iddiası dillendirilir ki, bugünkü olayları çözebilmemiz ve değerlendirebilmemiz için üzerinde durulması ve araştırılması gereken çok önemli bir konudur.

Aslında konumuz bu değil. Konumuz, bütün dünya da olduğu gibi milletimiz de Koronavirüs belası ile uğraşırken, hiçbir faydası olmayan, her hususta “Mızıkçılık yapan” ve “Mıcırık çıkaran “ muhalefet ile ilgili idi.

Millet Koronavirüs salgını nedeniyle evlerine kapanmış. Mecburiyetten dışarı çıkmak zorunda olanların da bana veya çoluk, çocuğuma, anne, babama virüs bulaştırır mıyım evhamı ile canın derdinde düşmüş iken, bu kritik günlerde; iktidarı ve muhalefeti ile bütün siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, vatandaşlar el birlik olması gerekiyor. Ancak; etik olmayan, panik yaratacak açıklamalar ve yardım kampanyalarını akamete uğratmak için yapılan hokkabazlıklar vatandaşın sabrını zorluyor ve canını bir hayli de sıkıyor.

Bu ülkenin hiçbir vatandaşına vatan haini, işbirlikçi diye itham etmek hoş değil. Ancak yaptıklarının, söylediklerinin hepsi provokatörlük olduğu açık seçik belli olan, bu ülkeye verdikleri zarar ve yaptıkları tahribatları, samimiyetten uzak yaratmaya çalıştıkları algıyı görünce insan ister istemez, bu davranışları isimlendirmekte zorlanıyor.

Hareket eden her şeye ateş açan vahşi cellatlar gibi, milli, manevi her şeye saldırılması, yapılan her şeye saçma sapan bahaneler üretilerek muhalefet edilmesi insanı çileden çıkarıyor.

Türk halkının küçük bir azınlığı hariç, fanatik siyasi görüşe ve yapıya sahip olmayan, olumlu ve ılımlı insanlardır. Sıkıntılı günlerde, sağcısı, solcusu, futbolcusu, radikali, demokratı kısacası herkes ülkesi ve vatandaşı adına çözüm üretebilmek için milli menfaatler ve çıkarlar etrafında hiç tereddütsüz, amasız fakatsız çözüm için birleşir, devletinin ve milletinin yanında yer alır.

Başkan Erdoğan da, bu zor günlerde gündelik işlerde çalışıp geçimini temin edenlerden sokağa çıkamadığı için, geçimini temin edemeyen veya geçim sıkıntısı çekenlere verilmek üzere yardım kampanyası başlattı. Kendisi de yedi aylık maaşı bağışladı.

Türk halkıda bu çağrıya duyarsız kalmayıp, kadirşinaslığını gösterdi. Az çok demeden elinden geldiğince yardıma koştu. Emin olun ki Türk milletinin üzerindeki küller üflendikçe altından öz belliği çıkacaktır.

Ancak bazıları bu krizi fırsata ve ranta çevirmek için siyasi taarruz başlattılar. Sonrasında da ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Halkın sessiz büyük çoğunluğu bu durumu görmezden geliyor gibi yapsa da, sandıkta, eskilerin dediği gibi :“Millet can derdinde iken muhalefet yapıyorum diye mızıkçılık yaptığınızı, her şeye mıcırık çıkardığınızı” unutmadım diye sandıkta tepkisini gösterecektir. Buna hiç şüpheniz olmasın.

https://www.hurhaber.com/micirik-cikarmanin-alemi-yok-yazi-426183.html

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın