İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

TAŞHORAN KİLİSESİ (3)

***Metinde yer alan görüşler yazar(lar)ına ait olup, HyeTert’in görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.***

Fikri Demirtaş

Kilise kesme ve moloz taştan yapılmış, dikdörtgen bazilika planlı bir yapıdır Dikdörtgen konumda, 27 m boyunda ve 17 m eninde olan kilisenin taşıyıcı elemanları kesme taştan, dolgu duvarları da moloz taştan yapılmıştır. Doğu yönündeki apsis bölümünün üzeri, 17 m. çapında bir ahşap kubbe ile örtülmüş olup, buraya iki yandan çıkılan prothesis ve diakonikon (Kilise mihrabının sağı ve solunda kilise kutsal eşyaları ve kitapların muhafaza edildiği papaz hücreleri) bulunmaktadır.

Kilisenin şimdi yıkılmış olan ahşap kubbesinde Meryem Ana ile Hazreti İsa’nın resimlerinin işlenmiş olduğu fotoğraflar ekteki gibidir.

Kilisenin dış avlusunda, ana yapının hemen karşısında, vaktiyle papazların ve jamgoç’un ( kilise hizmetlisi ) ikametgah olarak kullandıkları bir müştemilat olduğu, daha sonra bu müştemilatın yıkıldığı bilinmektedir.

” Arshag Alboyadjian’ın “History of Armenians in Malatya” Aras yayınlarından çıkan Malatya Ermenileri kitabından ilgili bir bölüm;1894-1895 Kırımında 6,000 kişiden fazla Malatya Ermenileri yaşlı, genç, kadın çocuk kendilerini korumak için silahlarıyla beraber bu kiliseye sığınmış. Kahana der Yeğişe yönetiminde siper alan Ermeni gençleri dışarından gelen saldırılara karşı koymuş. Dışarından kiliseyi ateşe verip içindeki halkla beraber yakmaya çalışan kişiler böylece bunu başaramamışlar. Dört gün dört gece süren çatışmalardan sonra başa çıkamayan Yerel Yöneticiler barış için, Halim Bey ve Besnili Yağub Paşayı Beyaz bayrakla kilisenin önüne göndermiş. Yapılan anlaşma ile Ermenilerin sulh içinde, hayatları tehlikede olmadan özgürce yaşamaları konusunda söz verilmiştir. Bu olaydan sonra Malatya Ermenilerin bu kiliseye (Nohin Dabani) Nuhun gemisi olarak anmışlardı. Türkler bu kiliseye Tas kilise derlerdi.On sene sonra 1905 yılında Kevork Vartabed Arslanian Tekrar zarar gören kubbeyi onarmak için çalışmalara geçmiş fakat onarım daha tam bitmeden bu sefer de 1915’deki büyük kırım (Medz Yeğern) ve sürgün olayları olunca kilise kendi haline bırakılmış ve uzunca bir süre sahipsiz kalmıştır.

Bugün Tarihi eser statüsünde olan kilise; Cumhuriyet döneminde bir süre askeri mühimmat deposu olarak kullanılmış ve 1962 yılında boşaltılmıştır. Ahşap üzerine Meryem Ana, Hazreti İsa ve meleklerin resimlerinin işlenmiş olduğu tavan tamamen yıkıldı. Çatı; resimlerin zeminini oluşturan ardıç ağaçlarından yapılmış tavan ile Kurşun Levhalar arasında bir metreden kalın bir taş ve toprak dolgu ile yapılmış. Malatya Ermenilerinin ibadet amaçlı kullanımına da izin verilmeyen kilise zamanla çatısındaki kurşun levhaların çalınması, daha sonra tabiat şartları ve kötü niyetli kişilerin yoğun çabalarıyla giderek daha çok ve hızlı bir şekilde yıprandı. Kilisenin kubbesi, kurşun kaplamasının alınmasından ve içerideki ahşabın çürümesinden sonra yıkılmıştı. Kilisenin içinde yüzlerce kumru yuva yapmış, evsizlerin sokak çocukları ile define arayıcılarının, tinercilerin mekânı haline gelmişti. Uzunca bir süre, daha fazla tahrip edilmemesi için kilisenin kapı ve pencereleri duvar örülerek tamamen kapatılmıştır

Malatya’da tüzel kişiliği olan bir Ermeni kurumu olmadığından mülkiyeti; önce Kilisenin üzerinde bulunduğu arsanın 1/3 payı Malatya Belediyesine, 2/3 payının Milli Emlak Müdürlüğüne ait iken son restorasyon çalışmalarından önce tüm mülkiyeti Maliye Hazinesine, kullanımı da Kültür ve Turizm Bakanlığına devredilmiş olup şimdi yapının korunması ve tasarrufu hakkı Maliye Hazinesine aittir.

2010’lu yılların başında Kudep tarafından başlatılan restorasyon çalışmaları, bilahare ödenek ve ek bütçe ihtiyacından ötürü durdu. Ancak tek sorun ödemek değil, aynı zamanda düzeltilmesi gereken teknik bir-iki konu daha vardı.

a-) Kilisenin kubbesi

Restorasyon planında kubbe tamamen taş olarak belirtilmiş ve Anıtlar Kurulundan da bu şekliyle onaylanmıştı. Tamamen taş bir kubbe yaklaşık 300 ton gibi bir ekstra yük demek olacağından kilisenin üzerinde böylesi bir kütle ile ayakta durması mümkün değildi. Yapılması gereken, projenin tadil edilerek eskisine uygun ve çok daha hafif olan çelik konstürksiyon iç malzeme ( eski taş ve toprak dolgu yerine ) iç tavana ardıç kaplama ve kubbenin dışına da kurşun çatı kaplaması konmasıdır.

b-) 60’lı senelere kadar Kilisenin Boztepe Caddesi tarafındaki duvarı ile caddenin eski sınırı arasında hayli yoğun bir su çıkarmış. Yol genişletme çalışmaları sırasında köreltilen bu su zamanla altta yok olmuş ancak görünüşe göre duvarın sağlığı için bu boşluğun da bir şekilde uygun malzeme ile doldurulması söz konusu.

http://www.malatyasonsoz.com.tr/tashoran-kilisesi-3-h281052.html

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın