İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Deyişler temel kaynağımız

ABİDİN ÇETİN / VİYANA

Avrupa Alevi Kurultayı, 8-9 Şubat tarihinde Viyana’da Avusturya Sendikalar Birliği (ÖGB)‘nin merkez binasında yapıldı.

Organizasyonu Avusturya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) ve Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) tarafından yapılan Kurultay‘a Avusturya, İsviçre, Almanya, Fransa, İngiltere, Hollanda, Danimarka, Belçika, Norveç, İsveç, İtalya, Kürdistan, Kıbrıs, ve Türkiye’den inanç ve kurum temsilcilerinin yanı sıra, araştırmacılar ve farklı ülkelerin üniversiteleriden akademisyenler katıldı.

Açılışı Avusturya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) Başkanı Özgür Turak tarafından yapılan kurultayda Alevi pirleri ve anaların gülbang vermesinden sonra, Ermeni ve Süryani Kilisesi, Katolik inanç temsilcileri ve Avusturya Protestan Kilisesi’nden temsilcileri birer konuşma yaptı.

Kurultay’da yapılan oturumlarda; “Avusturya İslam Yasasının Aleviler Üzerindeki Etkisi“, “Aleviliğin Tarihsel Kökleri ve Günümüzdeki Kurumsallaşması“, “Alevilikte Yaradılış/VaroluşTeorisi ve İnsan, Alevi İnancında Devriye, Alevi geleneğinde Cem / Hakka yürüme / Kurban Erkanları“ gibi konular ele alındı.

Osmanlı’dan bu yana baskı devam ediyor

Kurultay’ın ikinci gününde açıklanan sonuç bildirgesi,

“İnanç Yol Erkan Kurulu Çalıştayı“, “Alevi Akademisyenleri Çalıştayı“ ve “Alevi Kurum Yöneticileri“ olmak üzere üç çalışma grubunun hazırladığı rapordan oluştu.Giriş bölümünde “Aleviliğin tarihi, yaşadığı ülkelere egemen devletler tarafından kendisine uygulanmış asimilasyon, baskı ve sürgünlerle yok edilme tarihidir. Bu felaketlerin nedeni, Aleviliğin, adaletsizliklerle belirlenen egemenlik ilişkileriyle uzlaşamaması, her türlü otoriteyi sorgulayabilmesi ve bu hakkı insanın kendisinde görmesidir“ görüşüne yer verilen bildirgede; “Alevi belleğinde Osmanlı dönemi çok özel bir yere sahiptir. Aleviler için Osmanlı, kuruluşunda yer aldıkları, ama takip eden süreçte bu devlet tarafından ağır bir baskı ve asimilasyona uğratıldığı bir tarihi temsil etmektedir. Cumhuriyet de, ne yazık ki kuruluşundan sonra tek dil, tek millet ve tek din eksenli bir tektipleştirmeye yöneliyordu. Bu yönelimde din, Türkleştirmenin ve toplumu şekillendirmenin aracı olarak kullanılacaktı“ denildi.

’72 millete bir nazarla bakıyoruz’

Aleviliğin, mevcut diğer tüm din ve inançlar gibi kendine özgü ve farklı bir inanç olduğu, Hakkı kendinde bulması, varoluş olgusu ve devriye anlayışı ile yetmiş iki millete ve inanca bir nazarla bakması, cihat karşıtlığı, kadın erkek ayrımcılığını reddetmesi vb. özellikleriyle Batıni bir inanç olduğuna vurgu yapılan bildirgede; “kısacası Türk-İslam kimlikle şekillenen yeni kamusal alanda Türklük ve Sünnilik dışındaki diğer azınlık ve ezilen kesimlere de yer olmayacaktı. Bu politikanın en çarpıcı hedeflerinden biri kuşkusuz Dersim olacak, Aleviliğin buradaki yaşam damarları kurutulmaya çalışılacaktı.

İttihak ve Terakki zihniyetiyle üzerinden kurulan sistem, Dersim, Ortaca, Elbistan, Kırıkhan, Malatya, Maraş, Çorum, Sivas ve Gazi’de bir dizi katliam üretecekti. AKP iktidarının kurumlaşmasıyla Alevilerin yaşam koşulları ve umutları daha da büyüyen bir cendere altına alınmış bulunacaktı.

Bu cendereden çıkış yolu olarak Alevi örgütlerinin politikalarını oluştururken akademik çalışmalardan ve yaklaşımlardan destek alması önerilir. Bunun dışında Alevilerin temel kaynaklarının inanç önderlerinin deyişleri olduğu bilinmelidir. Bunların dışındaki bütün kaynakla eleştirel bir yaklaşımla değerlendirilmeli ve ondan sonra kaynak olarak kullanılmalıdır“ görüşlerine yer verildi.


https://yeniozgurpolitika.net/deyisler-temel-kaynagimiz/

Yorumlar kapatıldı.