İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Sokağa çıkın, Hrant size bir öykü anlatacak

Aynur Tekin 

Rakel Dink 13 yıl önce, sevgili eşi Hrant Dink’i uğurlarken sözlerini şöyle bitirmişti: “Sevdiklerinden ayrıldın, çocuklarından, torunlarından ayrıldın, burada seni uğurlayanlardan ayrıldın, kucağımdan ayrıldın, ülkenden ayrılmadın.” Rakel Dink haklı çıktı. Ölüm tehditlerine rağmen ülkesini terk etmeyi reddeden Hrant Dink, anısına kurulan vakfın bir mobil uygulamasıyla yeniden bizlerle buluştu. Hrant’ın size uzanan elini tutun ve İstanbul sokaklarında çok kültürlü bir hafıza yolculuğuna çıkın.

İSTANBUL – Hrant Dink Vakfı tarafından oluşturulan mobil uygulama KARDES, İstanbul’un çokkültürlü mirasını ve çokkatmanlı yapısını keşfetmek isteyenleri kişisel bir hafıza turuna çağırıyor. App Store ve Google Play üzerinden ücretsiz olarak indirilebilen uygulamayla İstanbul’da bulunan 900’e yakın çokkültürlü yapıyı ve yeri ziyaret edebilir ve bu semtlerde ya da yapılarda yaşamış kişilerin toplumsal belleğe ışık tutan hikayelerini öğrenebilirsiniz.

Köçeoğlu Hamamı

Köçeoğlu Hamamı, banker Agop Köçeoğlu için yaptırıldı.

Uygulama, Moda’dan Samatya’ya uzanan 12 farklı noktada hafıza turları içeriyor. İlk durağımız Kadıköy Bahariye Caddesi’ndeki Köçeoğlu Hamamı. Bahariye Caddesi’nden Moda’ya doğru yürüyenler sol tarafta kalan tarihi kemeri mutlaka görmüştür. Bu kemer, Sultan I. Abdülmecid’in annesi Bezmialem Valide Sultan tarafından banker Agop Köçeoğlu için yaptırılan hamamın son kalıntısı. Yapımı 1840’ta tamamlanan hamam, 20. yüzyılın ortalarına kadar hizmet vermiş. 19. yüzyıl’ın başlarında İstanbul’a gelen Köçeoğlu, Galata’daki Köçeoğlu İşhanı’ndan İstiklal Caddesi’nde bulunan Atlas Sineması’na kadar şehre birçok önemli yapı kazandırmış. Uzun yıllar boyu ailenin mülkü olarak kalan hamam çeşitli sebeplerle satılmış. Satın alanlar ise Bahariye Caddesi’nin kalbinde bulunan bu tarihi yapıyı alır almaz yıktırmayı tercih etmiş ve hamamdan geriye fotoğrafta gördüğünüz bu kemer kalmış.

Aramyan-Uncuyan Ermeni Okulu

Okula ismini veren Uncuyan ailesi un ticaretiyle uğraşıyordu.

Bir asırdan daha uzun bir süredir eğitim ve öğretim hizmeti veren Aramyan Uncuyan Okulu, bölgedeki nüfus artışı sebebiyle okulların yetersiz kaldığı bir dönemde inşa edildi. Kadıköy Moda’da bulunan arazi 1873’te Ermeni cemaati tarafından alındı ve okulun inşaatına başlandı. 1876’da Kaprielyan Boğos Efendi’nin çabaları ve 1903’te Surp Takavor Kilise’nin desteğiyle okulun etrafındaki araziler de satın alınarak okulun büyümesi sağlandı. O yıllarda un ticareti ile uğraşan Uncuyan kardeşler, vefat eden kardeşleri Nektar’ın anısına 1912 yılında okulun arkasındaki binayı satın alıp Uncuyan Kızokulu’nu inşa ettirince iki bina birleştirildi ve eğitime Aramyan Uncuyan ismi ile devam edildi. 1962 yılında okul binası yıkılarak yerine yenisi yapıldı. Yeni binanın mimarlığını Nişan Yaubyan üstlendi. Kalust Sarkis Gülbekyan, Zaven Birberyan gibi pek çok ünlü ismin eğitim gördüğü Aramyan Uncuyan Okulu, Moda Leylek Sokak’ta.

Hasan Rıza Paşa Karakolu

Hasan Rıza Paşa Karakolu’ndan Afife Jale’nin yolu da geçmiş.

Osmanlı döneminde bakanlık ve valilik görevlerinde bulunan Hasan Rıza Paşa, Moda’da bulunan bu binayı seyisleri için yaptırmış. Sonraki yıllarda ise bölgenin ihtiyaçları doğrultusunda bina karakol olarak kullanılmış. Hale Sineması’nda sahneye çıkan ilk Müslüman kadın tiyatrocu Afife Jale’nin yolu da bu karakoldan geçmiş. Dönemin ünlü oyuncusu Eliza Binemeciyan Paris’e gidince Binemeciyan’ın rolü Afife Jale’ye teklif edilmiş. Afife, teklifi kabul etmiş ve Jale adıyla sahneye çıkmış. Performansı çok beğenilip takdir toplayan Afife’ye başka bir teklif de “Tatlı Sır” piyesinin ekibinden gelmiş. Afife teklifi kabul etmiş ve bugün Rexx Sineması olarak bildiğimiz Apollon Tiyatrosu’nda ikinci kez sahne almış, fakat ikinci perdeye çıkamamış. Tiyatroya gelen polisler tarafından ikinci perdeye çıkmaması için tehdit edilse de geri adım atmamış. Bunun üzerine Moda’da bulunan bu tarihi karakola getirilmiş.

Zaven Biberyan Evi

Zaven Biberyan uzun yıllar bu apartmanda yaşadı.

“Hiç olmazsa Aşkale sıkıntımız olmadı” dedi. Arus’un yüzü birden karardı, kırışıklıkları belirginleşti. ‘Evet’ diye mırıldandı. ‘Hiç olmazsa o…’ Dirseklerini dayayıp zevkle oğlunu seyrettiği masadan kalktı, meyveleri yıkamaya gitti. “Babam gitseydi dayanamazdı.” Bir sessizlik oldu. “O Allah’ın bileceği iş. Kimler gitti de döndü! Ne yazılmışsa o olur.“ (Karıncaların Günbatımı)
Ermeni yazar Zaven Biberyan, uzun yıllar Moda’da Rıza Paşa Sokak’ta bulunan bu apartmanda yaşadı. Biberyan, Jamanak Gazetesi’ne köşe yazıları yazdı. Yalnızlar, Deniz, Meteliksiz Aşıklar ve Karıncaların Günbatımı (Babam Aşkale’ye Gitmedi) isimleriyle yayımlandığı romanlarını, Ermenice kaleme aldı.
Biberyan, 1941’de başlatılan ve yalnızca gayrimüslimlere uygulanan 20 Kur’a askerlik dayatması sonucu askere alındı ve 3,5 yıl askerlik yaptı. Siyasi görüşleri sebebiyle ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Siyasi atmosferin düzeldiği düşüncesiyle 1953’te yeniden Türkiye’ye döndü. Biberyan’ın en önemli eseri olarak kabul edilen Karıncaların Günbatımı, 1942’de azınlık toplumlarına uygulanan “Varlık Vergisi“ üzerinden orta sınıf Ermeni bir ailenin yaşadığı değişimi anlatıyor.

All Saints Kilisesi

All Saints Kilisesi, sanatsal aktivitelere de ev sahipliği yapıyor.

19. yüzyılın ikinci yarısında İstanbul’a yerleşen Levanten ailelerden Vitoller, All Saints Kilisesi’nin kurucularından. O dönemde kalabalıklaşan İngiliz nüfusa hizmet vermek için Moda’da kurulan kilise, İngiliz mimar Geoge E. Street tarafından yapılmış. Tüccarlık yapan Vitoller, Liverpool’dan önce İzmir’e sonra da İstanbul’a yerleşmiş. O dönemde, İngiltere’den gelen genç papaz ve rahiplerin hizmet verdiği kilisedeki ayinlere ve etkinliklere katılım oldukça yoğunmuş. Bugün, cemaati oldukça azalmış olan All Saints Kilisesi, hala ibadethane olarak hizmet veriyor. Ayda bir ayinlerin yapıldığı kilise, konserler başta olmak üzere sanatsal aktivitelere de ev sahipliği yapıyor.

Mektep Sokak

Mektep Sokak, adını Ermeni okulu Mıkhitaryan Mektebi’nden alıyor.

Moda’nın en güzel sokaklarından Mektep Sokak, adını 19. yüzyılda kurulan Ermeni Okulu Mıkhitaryan Mektebi’nden alıyor. Tarihi yapı 1915’te geçirdiği yangından sonra tamamen kül olmuş. Yerine, Şişli’deki Bomonti Bira Fabrikası’nın biralarını satan Bomonti Bahçesi açılıyor. Bahçe her ne kadar Kalamış Koyu ve Adalar manzarasına sahip olsa da o yıllarda, Kadıköy’ün merkezine uzak kaldığı için ilgi görmüyor. 40’lar ve 50’lerde bu mekanı Rum ailelerden Dedekalar işletiyor. 60’lı yıllara gelindiğinde ise mekan artık işletilmez hale geliyor ve yerini başka yapılara bırakıyor.

Ara Café

Ara Güler, uzun yıllar Ara Cafe’nin bulunduğu binanın ikinci katında çalıştı.

Türkiye’nin ve dünyanın hatırı sayılır fotoğrafçılarından Ara Güler, uzun yıllar bugün Ara Café’nin bulunduğu binanın ikinci katındaki atölyesinde çalıştı. 1928 yılında İstanbul’da doğan gazeteci ve fotoğraf sanatçısının asıl adı Aram Güleryan. Ermenice gazetelerde ve dergilerde öyküleri, mülakatları ve yazıları yayımlandı. John Berger, Picasso, Salvador Dali gibi dünyaca ünlü isimlerle mülakatlar yapmış ve bu isimlerin fotoğraflarını çekmiştir. Türkiye’nin toplumsal belleğinde yer eden önemli fotoğrafların mimarı Ara Güler, kendini “Ben dünyanın foto muhabiriyim” diye tarif ediyor.

Hacopulo Pasajı ve Şapkacı Madam Katia

Hacopulo, bugün de Beyoğlu’nun en işlek pasajlarından biri.

1850’li yıllarda yapıldığı düşünülen Hacopulo Pasajı, bugün İstiklal Caddesi’nin uğrak yerlerinden. Pasajın adı, bir dönem İstanbul milletvekilliği görevinde bulunan hanın sahibi Hacopulo’dan geliyor. Dönemin moda merkezi Beyoğlu’nda açılan bu pasaj içerisinde terziler, takı dükkanları ve şapkacıların bulunuyormuş. Aynı zamanda Genç Osmanlılar döneminin basın yayın hayatı için de önemli bir durak olan pasaj, Ahmet Mithat Efendi’nin matbaasına ve Namık Kemal’in çıkardığı İbret Gazetesi’ne ev sahipliği yapmış. Pasaj 2010 itibarıyla kafeler, çay ocakları ve küçük dükkanların yer aldığı bugünkü haline kavuşmuş. Burada bulunan en eski dükkanlardan biri Madam Katia’ya ait. 1964’ten bu yana varlığını sürdüren “Butik Katia” kişiye özel tasarım şapkalar üretiyor.

Hidivyal Palas ve Aras Yayıncılık

Aras Yayıncılık, Hidivyal Palas’ın zemin katında bulunuyor.

1841 yılında Ermeni mimar Aram Tahtacıyan tarafından otel olarak inşa edilen Hidivyal Palas, Türkiye’nin batı stiline sahip ilk oteli olma özelliğini taşıyor. 1950’lere kadar otel, sonrasındaysa işhanı olarak kullanılan binanın mülkü Karagözyan Ermeni Yetimhanesi Vakfı’na ait. Hidivyal Palas’ın zemin katı, 1993’ten beri Hırant Dink, Mıgırdiç Margosyan ve Yetvart Thomasyan tarafından kurulan Aras Yayıncılık’a ev sahipliği yapıyor. Türkiye’de Ermeni yayıncılığının en önemli temsilcisi olarak kabul edilen Aras Yayıncılık, aynı coğrafyada birlikte yaşayan farklı kültürlerden insanların birbirini daha iyi tanımasına ve anlamasına yardımcı olmak ve ortak değerlere katkıda bulunmak için iki dilde yayın yapıyor. Aras Yayıncılık, eserlerini yalnızca Ermenilere değil Türkiye’nin ve dünyanın farklı yerlerine ulaştırmayı hedefliyor.

HRANT DİNK’İN ÖLÜMSÜZLEŞTİĞİ AN

Kadıköy’de başlayan turumuz, Şişli’deki Halaskargazi Caddesi’nde bitiyor. Adaletsizliğin, kör şiddetin, etnik ve dini fanatizmin. nefretin hüküm sürmediği başka bir dünyada yaşıyor olsaydık söze “Şişli’nin ana caddesi Halaskargazi pekçok iş merkezine ev sahipliği yapıyor” diye başlayabilirdik. Ama bu coğrafyada, bu caddenin başka bir bahsi var. Kapkara bir bahis… Hayatını barışa, çok kültürlülüğe adayan, ömrünü ‘bir güvercin tedirginliğinde’ geçiren gazeteci Hrant Dink 19 Ocak 2007’de saat 15.00’te arkasından sıkılan bir mermiyle burada ölümsüzleşti. Bir bebekten katil yaratan o karanlığı hiç unutmayacağım.

https://www.gazeteduvar.com.tr/gundem/2020/01/19/sokaga-cikin-hrant-size-bir-oyku-anlatacak/

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın