İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

‘Kendi memleketine turist’

Sanatçı Ayşenur Kolivar, 1993’te başladığı müzik yolculuğunda 27 yılı geride bıraktı. Kolivar, Karadeniz’de yaşayan halkların coğrafyası ile kurduğu ilişkinin değiştiğini söyledi

Laz, Hemşin, Rum, Gürcü gibi halkların yaşadığı Karadeniz’in çok dilli yapısı bölge müzisyenlerinin müziğine de yansıyor. Bu müzisyenlerden biri de Sonbahar filminde Hemşince “Daim Yusuf Orti” ve Yüreğine Sor filminde Rumca “Ela Ela Leose” şarkılarını söyleyen Ayşenur Kolivar. Müziğe 1993’te Kardeş Türküler grubuyla başlayan Kolivar daha sonra Kazım Koyuncu, Birol Topaloğlu ve Vova ile birçok projede yer aldı. Kolivar ile Kardeş Türküler’le geçirdiği dönemi ve Karadeniz müziğinin çok dilli yapısına ilişkin Mezopotamya Ajansı’ndan Tolga Güney konuştu.

Ermenice ve Kürtçe şarkı…

Müzik yolculuğuna değinen Kolivar, “93 yılında üniversiteye başladığımda Kardeş Türküler bir öğrenci kulübü projesiydi. Benden önce yapılmış konserin kitapçığındaki şarkı sözlerini okuduğumda yaşadığım duyguları anlatamam. Bir Ermenice şarkıyla kırlarda dolandım, baharı hissettim; bir Kürtçe aşk şarkısında sevdiğimin güzel boynunu kumruya benzettim, seyreyledim; bir Çerkes şarkısında ana oldum savaşa karşı ses verdim. Tüm güzel ve insani duyguları yaşadım o sözlerde. Ve işte yıllardır aradığım bu, böyle bir müzik yapmalıyım dedim. Aradığım bu güzellik yan yana durma, kardeşçe tüm dillere, tüm kültürlere açık olma haliydi. Kardeş Türküler’de Anadolu ve komşu coğrafyaların çok kültürlü müzikleri hakkında çalışırken aynı zamanda okurken, öğrenirken kendi coğrafyama dair de düşünmeye başladım. Peki ya Karadeniz? Dolayısıyla hem politik hem sanatsal olarak müzikle kurduğum ilişkinin temeli Kardeş Türküler’de oluşmuştur” dedi.

‘90’larda yükselişe geçti’

Karadeniz müziğinin piyasadaki sunumunda çok dilli bir yapının ön planda olduğunu aktaran Kolivar, “Karadeniz’de konuşulan Lazca, Hemşince, Karadeniz Rumcası, Gürcüce dillerinde söylenmiş hem anonim halk şarkılarının hem de bestelerin pek çok albümde yer aldığını görüyoruz. Ancak bu dillerin daha politik bir duruşla kamusal alandaki varlığını 90’larda Zuğaşi Berepe’nin çıkışıyla başlayan kültürel harekete bağlamak gerekir” diye belirtti.

‘Bu dilleri konuşanlar’

Karadeniz müziğinin çok dilli yapısına farklı kesimlerin farklı tepkileri olduğunu dile getiren Kolivar, kendisi için en kıymetli olanın, bu dilleri konuşan insanların dile getirdikleri. İnsanların kendi dillerinde şarkılar söylenmesinden, bu şarkıları radyoda, televizyonda duymaktan çok mutlu olduğunu ifade eden Kolivar, “Özellikle genç insanların kendi kimliklerini ifade etmesinde bu müziklerin etkisi önemli, bir tür kabul, var oluş. Bir arkadaşım yıllar evvel ilk kez albümde seslendirilmiş Lazca bir şarkı dinlediğinde nasıl heyecanlandığını, heyecandan ağladığını anlatmıştı” ifadelerini kullandı.

‘Kadın müzisyenler az’

Karadeniz sahil yolu, HES’lerle ilgili mücadelelere Karadenizli müzisyenlerin hem aktivist olarak katıldıklarını hem eylemlerde sahne aldıklarını, bu sorunları ele alan parçalar yaptıklarına da değinen Kolivar, sözlerine şöyle devam ediyor: “Ancak günümüzde hızla büyüyen çevre sorunlarının ve ciddi toplumsal değişimlerin müzikle kurduğu ilişkinin zayıf olduğunu düşünüyorum. Karadenizlinin coğrafyası ile kurduğu ilişki değişti. Artık kendi memleketine turist bir kitle var. Dolayısı ile onların beğenileri müziği şekillendirmekte. Bu da özellikle sözlerde giderek gerçeklikten kopmuş sadece nostaljik bir yaklaşımın ötesinde. Yeni koşullar şimdiki toplumsal yapının ruhunu yansıtacak müzikler sunamıyor.” Kolivar, ilişki ağlarının erkek bir yapıya sahip olduğu için Karadeniz müziğinde kadın müzisyenlerin az olduğuna dikkati çekti

İSTANBUL


Yeni Yaşam Gazetesi

Yorumlar kapatıldı.