İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

‘Yerli ve milli’ patrik mi!

ERAY ÖZER

Ermeni toplumunda patrik seçimi kargaşası neredeyse üç yıldır devam ediyor. 11 Aralık’ta seçim var fakat İçişleri Bakanlığı’nın ‘yerli ve milli’ episkopos kararı nedeniyle seçimi boykot çağrıları yükseliyor.

Surp Asdvadzadzin Kilisesi’ndeki bir ayinden. (Fotoğraf: Reuters)

2016 yılında patrikhaneye bağlı Ruhani Meclis tarafından hastalığı nedeniyle emekli edilen Türkiye Ermenileri 84. Patriği Mesrob Mutafyan’ın ardından 2017’den beri patrik seçmeye çalışan Ermeni toplumu, 2019 sonu itibariyle henüz bunu başarabilmiş değil!

Son dakika yargıdan bir ‘yürütmeyi durdurma’ kararı çıkmazsa 11 Aralık’ta seçim var. Patriklik makamı için iki adayla seçime gidiliyor. Lakin çok ciddi meşruiyet tartışmalarının gölgesinde…

Bu yıl 8 Mart’ta çok uzun süredir bilinci kapalı bir şekilde yatmakta olan Patrik II. Mesrob vefat etti. 2017’de Ruhani Meclis’in kararıyla emekli edilmesine karşın, İçişleri Bakanlığı kendisi hayattayken seçim yapılamayacağı gerekçesiyle sürecini yürütmekle yükümlü değabahı (patrik kaymakamı) tanımayacağını açıklamış, bunun üzerine bu makama seçilen Karekin Bekçiyan, görev yaptığı Almanya’ya dönmüştü.

Mutafyan’ın vefatıyla birlikte seçim için bakanlıktan onay çıkarken, 2019 nisanında seçim sürecine girildi. Süreç ilerliyor gibiydi, ta ki eylül sonunda İçişleri Bakanlığı’nın yayınladığı seçim talimatnamesine kadar…Reklam

23 Eylül’de açıklanan talimatnameyi okuyanlar bir madde nedeniyle şaşkınlığa uğradı. Patrik adayı olmak için aranan şartlar arasına bugüne dek mevcut olmayan bir madde eklenmiş ve patrik adayı olabilmek için ‘İstanbul Ermeni Patrikhanesi’ne mahsus episkoposlar sınıfına dahil olmak’ gerektiği belirtilmişti. Bakanlığa yakın çevreler bu maddenin, patrikhane seçimlerini ilk elde düzenleyen 1863 Nizamnamesi’ndeki ‘Osmanlı ilinden olma’ şartına uygun olduğunu öne sürüyordu. 

Ne sınırlar aynı, ne aday sayısı

Patrik II. Mesrob’un rahatsızlığı dönemide patrik genel vekilliği görevini yürüten Episkopos Aram Ateşyan. Fotoğraf: Reuters

Lakin Ermeni toplumunda bu argümana karşı şu görüş dile getiriliyordu: 1863 Nizamnamesi’ndeki Osmanlı sınırlarının bugünkü Türkiye sınırlarına kıyasla farklılığı ve o dönem ruhani eğitimin yaygınlığından dolayı aday olabilecek isimlerin sayıca çok daha fazla olması, dönemin şartlarıyla bugün arasında büyük fark oluşturuyor.

Ayrıca şimdiye dek yapılan seçimlerde referans olarak kullanılan 1961 tarihli talimatnamede böyle bir madde bulunmuyordu. Üstelik 61’den sonra görece seçilen üç patriğin ikisi; Şhorhk Başepiskopos Kalustyan ve Karekin Başepiskopos Kazanciyan yurt dışında görev yaparken patrik seçilmişlerdi. Keza 1951’de göreve seçilen Haçaturyan da seçildiği esnada yurt dışında görev yapmaktaydı.

Seçimi yürütmekle görevli sekiz üye istifa etti

Patrik Vekili Ateşyan hükümetin de desteklediği bir isimdi. Ateşyan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la birlikte. (Fotoğraf: Agos)

Tabii bakanlığın talimatnamesi üzerine ortalık karıştı. Ermeni toplumundan karara şiddetle itirazlar yükseldi. Bunun üzerine seçim sürecini yürütmekle görevli ‘Müteşebbis Heyet’ (bir tür Yüksek Seçim Kurulu gibi düşünebiliriz) 3 Ekim’de geniş katılımla bir araya geldi ve karara rağmen seçim sürecini devam ettirip ettirmemeyi görüştü. Anlaşılan o ki, kaotik bir toplantı yapıldı ve oylar eşit çıkmasına karşın talimatnamenin mevcut koşullarıyla seçim sürecine devam etme kararı çıktı.

Kararı heyetin bazı üyeleri belli ki vicdanlarında kabullenemedi, içlerine sindiremeyip istifa etti. O günden bugüne toplamda sekiz heyet üyesi istifasını sundu. Ayrıca bakanlığın bu kararının yasal olmadığı gerekçesiyle üç ayrı dava açıldı. Yukarıda değindiğim olası bir yürütmeyi durdurma kararı bu üç davadan birinden 11 Aralık’a kadar çıkar mı, zayıf bir ihtimal gibi ama olabilir.

Peki, bakanlık talimatnameye bu maddeyi niçin eklemişti? Burada amaç neydi?

Yaz aylarının sonlarına doğru patriklik makamı için dört adayın ismi öne çıkıyordu. Son patrik vekili ve bugünkü Ruhani Meclis’in başındaki Aram Ateşyan, bu süreçte patrik kaymakamı seçilen Sahak Maşalyan, bir önceki kaymakamlığı devlet tarafından tanınmayan Karekin Bekçiyan ve Ermenistan’daki Gugark bölgesi ruhani önderi Sebuh Çulciyan. Son kararla birlikte geriye bu isimlerden sadece ikisi kaldı: Ateşyan ve Maşalyan.

Ermeni toplumunda sıkça dillendirilen iddialara göre İçişleri Bakanlığı, daha doğrusu devlet bu iki isimden birinin aday olmasını istiyor, kaymakamlığını tanımadıkları Bekçiyan ile Ermenistan’la sıkı ilişkiler içerisinde olduğuna inandıkları Çulciyan’ı dışarıda bırakmayı amaçlıyordu. 

Çulciyan: Amaç beni dışarıda bırakmak

Özellikle Çulciyan’ın buradaki güçlü bağlantıları nedeniyle, devletin bilhassa onun adaylığını engellemeye çalıştığı iddiası kuvvetli şekilde dile getiriliyor. Nitekim Çulciyan da karar sonrası yaptığı açıklamada yapılan değişiklikle hedefin kendi adaylığını engellemek olduğunu söylemiş ve yurt dışındaki diğer episkoposların önünü açmak için adaylığını geri çektiğini duyurmuştu. Bekçiyan da bu karar sonrası aday olmadığını açıklayınca geriye iki adaylı bir yarış kaldı.

Ya gelecekte şartlara uygun aday bulunamazsa?

Patrikhane’yi seçime götürmesi için ‘patrik kaymakamı’ seçilen Bekçiyan. (Fotoğraf: Agos)

Akabinde Ermeni toplumuna bağlı çeşitli sivil toplum kuruluşları tarafından karara itiraz eden açıklamalar ve Müteşebbis Heyet’ten istifalar peş peşe geldi. Sivil toplum kuruluşlarının dile getirdiği endişeler arasında sadece birilerinin adaylığının engellenmesi değil, kararın gelecekteki patrik seçimlerini tehlikeye atıyor olması özellikle vurgulanıyor. 

Buna göre, bugün yurt içi ve yurt dışından bu makama aday olabilecek 12 epikopos bulunuyor. Bu isimlerin sadece ikisi yurt içinden. Dolayısıyla sivil toplum kuruluşları gelecekte aday olabilecek episkopos bulamama ve İstanbul Ermeni Patrikliği’nin kapatılma tehlikesiyle karşı karşıya kalma ihtimaline dikkat çekiyor. ‘Yerli ve milli’ episkopos şartı patrikhanenin sonunu getirebilir.

Barsamyan’a teklif gitti mi?

Bir başka rivayet ise İçişleri Bakanlığı’nın son kararının bizzat devletin kendisi tarafından 2018’de ihlal edildiğine dair… İddiaya göre Ermeni Kilisesi’nin Vatikan temsilciliği görevinde bulunan Khajag Episkopos Barsamyan’a geçen yıl içerisinde Türkiye’den, devlet çevrelerinden patrik adaylığını düşünüp düşünmeyeceği soruldu. Barsamyan’ın yanıtı olumsuz olunca bu yola gidildi ve diğer ‘tehlikeli’ ihtimaller devre dışı bırakıldı. 

Barsamyan bu yılın şubat ayında Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nu ziyaret etti. İçeriği açıklanmayan bu ziyaret sonrası kendisine bir önceki yıl patrik adayı olma teklifi alıp almadığı sorulduğunda iddiaları reddetmedi ve “Farklı çevrelerden sorumluluk sahibi şahıslar ve tanıdık isimler bu konuda görüşümü sormuşlardır. Hepsine de teşekkür ederek bu önerilerini reddettim” yanıtını verdi.

Güçlü boykot çağrıları var

Bugün artık seçime günler var ve görünen o ki son dakika bir mahkeme kararı çıkmazsa seçim yapılacak. Seçimin Ermeni toplumunca boykot edilmesine dair çeşitli çağrılar var. Agos yazarı Ohannes Kılıçdağı boykotun sandığa gitmeyerek değil, sandığa gidip pusulalara VOÇ (Ermenice ‘Hayır’) yazarak yapılması, böylece geçersiz oyların sayısı vasıtasıyla seçimin üstündeki meşruiyet zafiyetinin gösterilmesi gerektiği yönünde çağrıda bulundu.

5 Aralık’ta da adaylığı engellenen Çulciyan açıklamasında Ermeni toplumunu adaylığı bakanlık kararına rağmen ‘mümkün’ olan 12 episkopostan birine oy vermeye (yani bir tür protestoya) çağırdı. Diğer yandan, sivil toplum örgütü Nor Zartonk da ikinci kez tüm seçmenleri boykota çağırdı.

İşte böyle bir ortamda seçime gidiliyor. Maşalyan ve Ateşyan bakanlığın kararının arkasında durmasa da patrikhanenin uzun süredir lidersiz olması hasebiyle seçimin bir şekilde yapılması gerektiğini savunuyor. ‘Sandıktan güçlü bir boykot çıkması durumunda seçimin Ermeniler nezdinde meşruiyeti olacak mı’sorusu ortada duruyor. Ermeni toplumunun bu sürece nasıl tepki vereceğini 11 Aralık’ta hep birlikte göreceğiz.

http://www.diken.com.tr/yerli-ve-milli-patrik-mi/

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın