İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Hayların ülkesi Ermenistan gözlemlerim (1)

Şerif SARI

Yeryüzünde hiçbir ülke ve halk yoktur ki birbirlerine böylesine yakın ve aynı zamanda uzak olsunlar. 
Tüm tarihsel bağlarıyla ve aynı zamanda tarihten gelen sorunlarıyla boğuşan Türk ve Ermeni Devletleri ve halkların yaşadıkları sorunların geleceğini, günümüzden kimse kestiremez. 
Bu düşüncelerle gezimizin ilk ayağı olan Gürcistan üzerinden Ermenistan topraklarınageçmek için, Gogavan Gugiti sınır kapısından giriş yapmak üzere kontrollerden geçiyoruz.
Aslına bakarsanız birazda yapılan kontrollerde bir sorun çıkacağı inancını taşıyordum.
Çünkü Gürcistan ‘da ki rehberimizin Ermenistan girişinde ısrarla sorun yaşayabileceğimizden bahsetmesi zihnimin negatif anlamda konumlanmasına sebep oluyordu.
Ancak kapıda her şey olağan ilerliyordu.
Gümrükte görev yapan memurlar işlemlerimizde gayet olumlu tutum sergiliyorlardı.
O nedenle Ermenistan girişinde bırakın sorun yaşamayı, rutin işlemlerde kolaylıkla karşılaştığımızı ifade edebilirim.

60’larda kalmış bir ülke!.

Sorunsuz bir gümrük işlemlerinden geçtikten sonra Ermenistan’ın içlerine doğru merakla seyahatimizi gerçekleştiriyoruz.
Yaklaşık 2 saatlik bir yolculuk sonunda bir yol çalışması nedeniyle uzun bir süre beklememiz gerekti.
Bu esnada aracımızdan inip bulunduğumuz bölgeyi tanımak için gözlemler yapmaya başladım.
İlk izlenimim 60’larda kalmış, gerçekten dünyadan kopuk bir ülke görünümü beni gerçekten şaşırtmıştı.
Bu şaşkınlığım, seyahatimizin ilk günü boyunca gözlemlediğimiz köylerden ve yıkık, dökük hurda haline gelmiş Sovyetlerden kaldığı anlaşılan fabrika binalarını andıran yapıları gördükçe sürdü. 
Tabii her ne kadar yeni yolların yapıldığını gözlemlesem ’de, mevcut yolların bakımsızlığı da buna eklenince, oldukça ilginç bir ülkeye geldiğimizi düşünmeye başladım.
Aracımızla ilerlerken seyahatimiz boyunca yol kenarında gördüğümüz, turizm enformasyon hizmeti veren, neredeyse en düzgün yapıya gözümüz ilişiyor. 
Bölge hakkında yetkin kişilerden bilgi almak umuduyla bu ofise girmeye karar veriyoruz.
İçeride bizi 2 güleç yüzlü genç karşılıyor.
Türkiye’den geldiğimizi öğrenen görevliler bizlere daha da sıcak davranıyorlar.
İngilizce, Türkçe ve Ermenice anlaşmaya çalışıyoruz. Anlaşıyoruz da. . 

Yakın bölge hakkında gerekli bilgileri alarak yolumuza devam ediyoruz. .

Sevan gölü ve Sevanavank Manastırı görülmeye değer. .  

Nihayet bozuk yollardan çıkarak daha düzgün yolda ilerliyoruz.
Önümüzde Ermenistan’da ilk ziyaret edeceğimiz turistik bölge olan, Kafkasların en büyük gölü olma özelliğini taşıyan göl var.
Türklerin tarihte Gökçe gölü alarak adlandırdığı, Ermenilerin Sevan gölüne nihayet ulaşıyoruz.
Sevan gölüne vardığımızda güneş batmak üzereydi.
Gördüğüm manzara gerçekten muhteşemdi,
İnsanlar 305 yılında, yani 1714 yıl önce gölün hâkim noktasına yapılan tarihi bir yapı özelliği olduğu kadar, Ermeniler için çok değerli dini bir mabet olan Sevanavank manastırına doğru tırmanıyorlardı. 
Gölün etrafında konumlanmış turistik tesislerin ve tarihi Sevanavank manastırının varlığı, dünyanın her yerinden gelen bizim gibi gezginci ve turistlerin bölgeye ilgisini oldukça artırdığı anlaşılıyor.
Ermenistan için bu bölge, tarihi ve turistik değerleri bir arada barındıran ayrıcalıklı bir bölge olduğu anlaşılıyor. .
Sevan gölünden ayrılarak Erivan’a doğru ilerliyoruz.

Devam edecek. .. Haftaya Erivan’da yaşadıklarımız..

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın