İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

‘Elimden ne kitap ne kalem düştü’

Ragıp Zarakolu / Berlin

Batman Beşirili Êzidî Kürt yazar İskan Tolun ile yaşamı ve edebiyatı üzerine konuştuk

İskan Tolun, Batman Beşirili Êzidî Kürt bir yazar, Türkçe edebiyata katkı sunan. İsveç’te, Almanya’da var olan işçi edebiyatı geleneğini hatırlattı bana. Bir yandan da, “Remzi’nin Çilesi” dörtlüsünü (Ozan Yayıncılık, Babıali Kitaplığı) “dengbêj” anlatısının yazıya dökülmüş biçimi olarak da algıladım. Ozan Yayıncılık, yazarın “Üç Kafadar” adlı son romanını yayınlamakta şu sıralar. İskan Tolun, emekçilikten yazarlığa ciddi bir ön çalışma ile geçti. Az kitap devirmedi. Hatta bu deneyimini, “Gerçek Hikayeler ve 444 Kitap Özeti” ile kitaplaştırdı (Ozan Yayıncılık 2016).

Almanya’ya ne zaman geldiniz, nerelerde çalıştınız?

Mayıs 1985’te Almanya’ya geldim. Birkaç firmada işçi, bazı firmalarda da şoförlük gibi işlerde çalıştım ve en son kaynakçılığı öğrenip taşeron bir firmada demir işinde çalışmaya başladım. Ebeveynlerimin hastalanmasıyla işi bırakıp onlarla ilgilenmek zorunda kaldım yıllarca. Bu arada vakit buldukça elimden ne kitap, ne de kalem hiç düşmedi diyebilirim…

Kitaplarınızda Êzidîliğe ilişkin ilginç kısımlar var. ‘Siz Êzidîler Ayçiçeğisiniz’ diyor, İsmet Öğretmen. Ama öte yandan başka acı bir gerçek daha var. Örneğin kitabınızda 70’li yıllarda, Batman’daki pogrom girişimleri de yer almakta. Daha ayrıntılı bilgi verir misiniz?

Batman’daki linç girişiminin mağduru ve bizzat canlı tanığıyım. Birinci kitabın 147.sayfasında (Babası halası ile doktora gitmiş küçük çocuk benim) anlatılanları gözlerimle gördüm, ayrıntılar malum, sevilmiyorduk.

Tam olarak nerelisiniz? Ait olduğunuz aşiret?

Batman’ın Beşiri ilçesinin ‘Uğrak’ köyünde dünyaya geldim. Şimdi ise köy, ilçeye entegre olmuş ve Cumhuriyet Mahallesi diye anılıyor. Dedelerimizin tabiriyle, ‘Mihemetkê rêzegundî’ aşiretine aitim (Aşiret değil BAVİK olarak anılıyor).

Abdülhamit döneminde Êzidîlerin de Ermeniler ve Süryaniler gibi hedef alındığı biliniyor. Müthiş bir zorla Müslümanlaştırma uygulandı. Hem Serhat hem Botan bölgesinde… Buna ilişkin ailenizin yaşadıkları size anlatıldı mı?

Evet, tarih boyunca baskı altında olduğumuz bir gerçektir. Dediğiniz gibi bir suskunluk durumu da söz konusuydu. Olup bitenleri şimdi kitaplarda okuyoruz. Nadir anlatılıyordu. Hatırladığım kadarıyla Batman’da bile rahat dolaşamıyorduk. Fakat Kürt hareketinin (O zamanın tabiriyle ‘Talebeler’) ortaya çıkmasıyla artık bir rahatlaşma durumu yaşandı. Ne var ki çok geçmeden de darbe (12 Eylül 1980) oldu.

4 ciltlik ‘Remzi’nin Bitmeyen Çilesi’ adlı romanınız, aynı zamanda, Batman’daki aşiret kültürüne, kan davalarına ilişkin ilginç bir tanıklık. Remzi ile ne zaman tanıştınız?

Ne zaman bu anlatıyı kitaplaştırmaya karar verdiniz? Remzi ile 1984’te tanıştım. Batmanlı, Beşirili olmadığı gibi adı da Remzi değil. Dikkat ederseniz romanda kaldığı yer, Cennet ilçesi diye geçiyor. İşte bu, kendi talebi üzerine, nereli ve kim olduğunu ifşa etmemek içindi. Yani romanda iki ilçeyi birleştirdim. Edebiyatın harmanlama işi işte, o coğrafyada olmayan bir Cennet ilçesi ortaya çıkıverdi. Ve malum, 1985’te yollarımız ayrıldı. On yıllar sonra (2016 İstanbul-Beyoğlu) tesadüfen karşılaştık. Yakın bir kahvede oturup çay içtik. Hikayesini az çok biliyordum. Detayını anlatınca kafama bir şimşek gibi çaktı. Romanlaştırmak istiyorum. Ne dersin? Dediğimde güldü. Dolaştık biraz. Acıkmıştık, yemeğe davet ettim. Yemek seansında, “nereden geldiğimi ve gerçek adımı kullanmadan istediğin gibi betimleyip neşredebilirsin kekê İskan” dedi. Ve hemen kafama nakşettim. 2017’de iki seriyi bitirmişim, devamı malumunuz. Romanın gidişatını, bilim-kurgusunu ve mizanpaj kurallarını göz önünde tutarken, Remzi bazen de hayalimdeki adam oluveriyor. Yani olmasa olmazlardan olan abartı ile fantaziyi de katmışımdır.

Kitabınız Batman’da nasıl bir tepki aldı?

Çevrenizdeki Kürtler ve Ezidiler kitabı nasıl değerlendirdi? Kitaplarım, dünyanın her yerinde olduğu gibi çevremde de, Batman’da da beğeniyle okunuyor. Romanlarıma ilişkin herhangi bir eleştiri almamam bunun bir kanıtı değil midir?

IŞİD’in, Êzidî halkına yönelik soykırım başlatması dünya kamuoyu tarafından kabul edildi. Sizin kendi yaşamınızdan yaşadığınız acı anılar var mı? Ya da ailenizin?

IŞİD’inin ortaya çıkmasıyla yaşanan tüm acı olayları her insan gibi, ben de ailem de yüreğimizde hissettik ve hâlâ o acıyı yüreğimizde taşıyor, hatırladıkça ezikliği ile dağlıyoruz. Asıl IŞİD zihniyetinin ortadan kalkması gerekir. İnsanlık düşmanı olan bu kanlı gerçek terör örgütünü destekleyenler de onun kadar suçludur. Her halkın, her inancın bir arada kardeşçe yaşaması, herkesin arzusu, temennisi olduğu gibi benim de arzum ve temennimdir. Saygıyla andığım A. Arif’in dediği gibi: “Nerede bir can ölse oralı olur yüreğim. Olmalı, zaten…/

Olmasa İNSAN olmaz yüreğim…”


Yeni Yaşam Gazetesi

Yorumlar kapatıldı.