İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Cumhurbaşkanı Esad Rusya 24 Kanalı ve Sivodnya Ajansı’na: Suriye’deki Amerikan Varlığı Amerikalılar Arasında Hasarlara ve Çıkmalarına Yol Açacak (VİDEO) – Suriye Arap Haber Ajansı – SANA

ŞAM – Cumhurbaşkanı Beşşar Esad, Türkiye’nin üç milyon Suriyeli mülteciyi ülkenin kuzeydoğusuna geri getirmek istediğine hiç kimsenin inanmadığını bunun Türk rejimi tarafından öne sürülen insani bir başlık olduğunu hedefinin ise, o bölgede etnik temellere dayalı aldatmaca ve çatışmalar yaratarak ve teröristleri aileleriyle birlikte Türk rejimi başkanı Erdoğan’ın öngördüğü vizyon doğrultusunda aşırılıkçı bir toplum haline getirmeyi amaçlayan bir toplum yaratmak olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Esad “Rusya 24 Kanalı” ve “Sivodnya Ajansı”na verdiği röportajda, Kürtlerin çoğunun vatanını seven insanlar olduklarını, geriye kalan tüm kesitler gibi ülkelerinin yanında Suriye halkının yanında durduklarını, ancak bazıları Kürt diğer bazıları Arap olan gruplar Amerikalıların emri altında çalıştıklarını, Suriye Arap Ordusunun o bölgeye dönüşünden sonra, Suriye Anayasasına hepimiz bağlı olduğumuz sürece istikrarın geleceğine ikna etmek için onlarla diyaloğun bulunduğunu belirterek; “Savaştan dokuz yıl sonra Suriyelilerin çoğu kanaatimce siyasi anlaşmazlıklardan uzak devletle bir olmanın önemini anladı” dedi.
Cumhurbaşkanı Esad, herhangi bir savaşın toplumda birçok şeyi değiştirebileceğine ancak bu ülkeyi bölmek veya ayrılmaya gitmek veya anayasayı yok saymak veyahut da devleti zayıflatmak anlamına gelmez diyerek savaşın bir tecrübe olduğunu ve ülkenin bu tecrübeden daha güçlü çıkması gerektiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Esad, işgalci Amerikayı Suriye topraklarından çıkarmanın en iyi yolunun, Suriyeliler olarak ulusal kavramlar üzerinde birleşmek olduğuna dikkat çekerek, Amerikan varlığının Suriye’de askeri direniş doğuracağını bunun da Amerikalılar arasında hasarlara ve sonrasında çıkmalarına yol açacağını, öyle ki Amerika’nın işgal ettiği bir yerde rahat olmasının mümkün olamayacağını bunun örneğini Irak ve Afganistan’da gördüğümüzü ve Suriye’nin bu konuda istisna olmayacağını vurguladı.
Röportajın tam metni aşağıdadır:
Birinci Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, öncelikle zor şartlara rağmen, sorularımızı cevaplamak için zaman bulduğunuz için size minnettarım.
Dünyanın dikkatleri şimdi Suriye Arap Cumhuriyeti’nin kuzeydoğusundaki duruma odaklı. Suriye ile ilgili Rus-Türk anlaşmasına ilişkin kişisel değerlendirmeniz nedir?
Cumhurbaşkanı Esad:
Değerlendirmemiz kesinlikle olumlu, çünkü Astana’da veya başka yerlerde olsun, daha önce yaptığı tüm taahhütleri yerine getirmekte dürüst olmayan Türkiye’ye güvenmekten değildir. Değerlendirmemiz olumlu bir sonuçtur, Rusya’nın katılımının olumlu yönleri olduğuna şüphe yok, aksi takdirde üç seçenekle karşı karşıya kalırdık. Bunlardan ilki, Müslüman Kardeşliği ve Osmanlı boyutları ile birlikte, Türk planı veya ajandasıydı. İkinci seçenek, Türk’le bağlantılı olan ve Türkiye’nin Suriye’deki durumu zorlaştırmaya ve dolayısıyla bizi yaklaştığımızı düşündüğümüz çözümden uzaklaştırmaya yönelik saldırılarına yönelik olan Amerikan planıydı. Üçüncü seçenek, Alman önerisi, yani bölgeyi uluslararasılaştırmak ve dolayısıyla uluslararası koruma sağlamaktı. Tüm bu planlar sonuçta Amerikan liderliği tarafından tasarlandı. İşte bu planları geride bırakan ve Kürt bahanesini etkisiz kılan olumlu Rus rolü, Türkiye’nin geri çekilmesine zemin hazırlamak için önemlidir.
İkinci soru:
Rusya genel olarak Suriye’ye neden yardım ediyor?
Cumhurbaşkanı Esad:
Bu soruyu Rus rolünden bahsetmeden cevaplayamayız. Rusya süper bir güçtür. Dünyada görevleri ve sorumlulukları vardır, bu sorumluluklar dünyaya hizmet eder ve ayrıca Rusya’nın kendisine ve Rus halkına da hizmet eder. Rusya’nın ya bir süper güç rolünü oynamak yada bir kenara çekilip normal bir ülke rolü seçme şansı yoktur. Bu da dünya için iyi değildir. Bu anlamda, Suriye’deki Rus askeri varlığı ilk olarak, küresel denge çerçevesindedir, çünkü bugün dünya yasal standartlara tabi değil, güç standartlarına tabidir, Rus askeri gücü dünyayı dengelemek için esastır. Diğer tarafta terörle mücadele, terörle mücadele iki boyut içeriyor: Birincisi, ahlaki boyut ve hukuki yanlarıda vardır, uluslararası hukuk, çünkü terörizm tanınmış devletler tarafından desteklenmektedir ve ayrıca Rus çıkarlarının korunması da vardır. Bu terörizmin sınırları yoktur, siyasi sınırlar, bugün Suriye’de, uzak Asya’da olabilir. Terörist operasyonlarının geçmiş yıllarında olduğu gibi Avrupa’da olabilir ve elbette Rusya’da da olabilir. Geçtiğimiz on yıldan uzun bir süre önce teröristlerin okullarda ve tiyatrolarda masum insanları kaçırıp insanları öldürdüklerinde neler olduğunu biliyorsunuz, Çeçenistan’da ve başka yerlerde terörizmi bildiniz ve yaşadınız. Terörizm ile dünyanın her yerinde mücadele etmeli, öbür taraftan Rusya rolü kanlıyla uluslararası hukukun çıkarlarına aykırı olduğuna inanan Batı’nın tam tersi bir görüşe sahip. Batı uluslararası hukukun Rusya’nın çıkarlarına hizmet ettiğine ve dünyanın ortak çıkarlarına hizmet ettiğine inanıyor, Rusya ise, uluslararası hukukun çıkarlarına hizmet ettiğine ve dünyanın ortak çıkarlarına hizmet ettiğine inanıyor. Bütün bu nedenlerden dolayı, Rusya Suriye’ye yardım ediyor.
Üçüncü soru:
Türkiye’ye baktığımızda, Ankara’nın Suriyeli mültecileri Türk ordusunun kontrolü altındaki alanlara ve kuzeydoğudaki destekçilerine, bu mültecilerin sayısı 3 milyon civarında olduğu takdirde geri gönderme niyetini nasıl görüyorsunuz?
Cumhurbaşkanı Esad:
Hiç kimse Türkiye’nin bu bölgeye üç milyon Suriyeli mülteciyi geri getirmek istediğine inanmıyor. Bu bir insanlık başlığı. Aldatmaya niyetli bir hedef taşıyor. Tabii ki istemeseler bile, bu mümkün değil çünkü bu toprakların sahipleri, şehir sahipleri, köy sahipleri, ev sahipleri, çiftlikler, tarlalar ve diğerleri arasında yeni gelenlerle bir çatışma yaratmak anlamına geliyor. Çünkü hak sahipleri bu alanlarda haklarından vazgeçmeyeceklerdir. Etnik gerekçelerle çatışma yaratmak anlamına geliyor, ancak Türkiye’nin asıl amacı Suriye’de savaşan ve mağlup edien teröristleri getirmek. Türk rejimi başkanı Erdoğan’ın görüşüyle eşleşmesi doğrultusunda yeni bir aşırılık yanlısı bir toplum yaratabilmek için onları aileleriyle birlikte bu bölgeye götürmek, asıl hedeftir. Her durumda, ister birinci isterse ikincisi her ikisi de tehlikelidir. Her ikisi Suriye’de istikrarsızlığa yol açacaktır veya hedefliyordur, bu yüzden kesinlikle reddediyoruz.
Dördüncü soru:
Soçi Anlaşmaları, kuzeydoğu Suriye’deki durumun normalleşmesine katkıda bulundu ve Suriye hükümetinin Fırat’ın doğusunda ve kuzeydoğudaki bazı bölgelerin meşru kontrolünün geri getirilmesi için şartlar yarattı, ancak bu bölgelerdeki vatandaşlar, IŞİD’in eylemleri nedeniyle devletin merkezi otoritesinden çıkarıldı. Kürt özerk idaresinin yerel otoriteyle diyalog kurması için atacağınız adımlar nelerdir? Çünkü IŞİD’e karşı mücadele, hem o bölgedeki hükümet güçleri hem de Kürt Koruma Birimleri tarafından sürdürülmekte idi.
Cumhurbaşkanı Esad:
Ben biraz ayırmak istiyorum, çünkü IŞİD Amerikan iradesiyle geldi, faaliyetlerini Amerikan örtüleri ile yürüttü, hatta çoğu zaman ikna olduk ve hatta ABD’nin Suriye’ye doğrudan, Suriye ordusunu vurmak ve özellikle de Suriye’yle, terörle savaşan askeri güçlerini dağıtmak için askeri bir edat olarak hareketlendirdiğini biliyoruz.
Kavramları düzeltmek için Kürt kuvvetleriyle ilgili konuya gelince. Bu terimin kullanılışında bir kötülük vardır, oradaki mevcut güçlerin Kürt kuvveti olduğunu ve bu bölgenin bir Kürt alanı olduğunu ortaya koymak için bu terim bir Batı pazarlaması olarak kötüye kullanılıyor. Her şeyden önce, Suriye’nin kuzeyindeki ve kuzeydoğusundaki bu bölgenin ağırlıklı olarak bir Arap bölgesi olduğunu, nüfusunun yüzde yetmişinden fazlasının Arap olduğunu ve bunun tersi olmadığını açıklığa kavuşturmak istiyorum. Orada savaşan gruplar bile Kürtlerin ve diğerlerinin bir karışımıdır. Ancak Amerikalılar Kürt gruplarını destekliyor ve Bu bölgenin Kürt olduğunu ve Suriye’deki diğer gruplarla bir Kürt çatışması yarattığını göstermek için yönetimi onlara verdiler. İletişim ise devam ediyor, savaş sırasında kopmadı, bu grupların bir kısmının Amerikalılarla işbirliği yaptığını biliyoruz. Bu Amerikan tarafından da belirtilmektedir.
Bu demek değildir ki Kürtler vatansever değillerdir. Kürtlerin çoğunun aynı diğer kesitler gibi yurtsever olduğunu, devletleri ve Suriye halkıyla birlikte durduğunu belirtmek isterim. Lakin bu gruplardan bazıları Kürt bazıları da Arap’tır belki de diğerleri de, Amerikalıların emri altında çalışmakta, biz bu gruplarla doğrudan sürekli diyalog halindeyiz. Şimdi de, onları hepimiz anayasaya uyduğumuzda, çünkü bu anayasa Suriye halkı ve Suriye Ordusunu temsil etmektedir, bu anayasa geri döndüğünde beraberinde Suriye kurumlarını da getirecektir, Suriye ordusunun geri dönüşünden sonra istikrarın gerçekleştiğine ikna etmek için bir diyalog var. Devlet kurumları anayasa ve Suriye halkını da temsil etmektedir. Bu yönde Türk işgalinden sonra bir ilerleme kaydedildi ve Rusya bu konuda önemli rol oynuyor. Durumlar da bazen ilerleme bazen de muhtelif sebeplerle gerileme söz konusu. Bu nedenlerin bir kısmı ABD’nin Suriye’deki Suriye devletine cevap vermemesi beklenen silahlı gruplar üzerindeki baskısı. Ama şimdi işler bu yöne gidiyor, çünkü dokuz yıllık savaştan sonra çoğu insanın siyasi farklılıklardan bağımsız olarak devletle birleşmenin önemini anladığını düşünüyorum. Hükümetle veya iktidar partisiyle başka bir konu olan anlaşmazlıklarınız varsa, ama devlet bütün dünyada, herkesi kucaklayandır. Sanırım biz de bu yönde ilerliyoruz.
Beşinci soru:
Sizi doğru mu anlıyorum. Kuzeydoğudaki muhtelif statüko durumu dış müdahaleler nedeniyle, Kürtlerle asla çözülemeyecek sorunların olduğu yönünde söylenen görüşleri kastediyorum.
Cumhurbaşkanı Esad:
Sorunlar konusu Kürtlerin bir bölümü iledir. Kürtlerin çoğunun Suriye’de on yıllardır bulunduğunu ve hiçbir sorun olmadığını yineliyorum. Siyasi anlamda aşırılık yanlısı gruplar, bazıları Kürtlerle ilişkili olan federalizm ve özerklik ile ilgili olan, daha ayrılıkçı önermeler sunan aşırılık yanlısı gruplardır. Daha önce de söylediğim gibi bu bölge Arap bölgesidir, eğer biri federalizm hakkında konuşmak isterse, onlar da Araplardır çünkü çoğunluktalar. Bu durumda konu normaldir. Durum kuzey Irak’tan ve güneydoğu Türkiye’den farklı, bu bölgede Kürt çoğunluğu yok. Kültürel ve diğer haklar konusunda her zaman Ermenilerin örneğini veririm, çünkü Suriye’ye yaklaşık yüz yıl önce gelen son grup onlar, okulları var, kiliseleri var ve tam kültürel hakları var. Basit bir nedenden ötürü, bu grup ayrılıkçı öneriler öne sürdü ve biz ne bugün ne de yarın, ne devlet ne de halk olarak, ayrılıkçı bir önerge üzerinde hemfikir olmayacağız. Sorun bu. Bu gruplar Amerika’nın desteklediği aynı gruplar. Bugün durumun savaştan sonra değiştiğini söylüyor. Tabii ki durum değişir bu doğaldır. Herhangi bir savaş toplumda bir çok şeyi değiştirir lakin savaş ülkeyi bölmek anlamına gelmez, ayrılma yönüne doğru gitme anlamında gelmez. Ne anayasayı yok saymak ne de devleti zayıflatma anlamına da gelmez. Savaşın daha zayıf bir ülke değil, daha güçlü bir ülke ile çıktığımız bir deneyim olmalıdır. Herhangi bir ayrılıkçı şeyi, hiçbir şekilde veya hiçbir koşulda kabul etmeyeceğiz.
Altıncı soru:
Sayın Cumhurbaşkanı, bütün bunlarla birlikte, Kürt Koruma Birimlerinin savunmada ve IŞİD’e karşı savaşta oynadığı rolü nasıl değerlendiriyorsunuz? Çünkü istatistiklerine göre, Suriye’deki köy ve kasabaları savunan binlerce savaşçısı öldürüldü.
Cumhurbaşkanı Esad:
Birçok Suriyeli sadece o bölgede değil, köylerini herhangi bir alanda savunmak için savaştı. Suriye’de bir kesimden bahsetmek haksızlık, Suriye’nin tüm kesimleri vatanlarını savundu ve şehirlerini ve köylerini savundu, insan varoluşsal tehlikeyi hissettiğinde, kendini savunması gerekiyor, bu açıktır, ancak ben bu savunmayı siyasi çerçevede koymam Aksi takdirde bu savunmayı yaparsak, Amerika’ya ve IŞİD’e karşı savaşan Amerikanın desteklediği güçlere de iyi davranış sertifikası vermiş oluruz. Öyleyse Amerika terörle gerçekten mücadele ediyordu demek anlamına gelir. Hepimiz Amerika’nın IŞİD’i desteklediğini Suriye veya Rusya veyahut da başka ülkelerde biliyor ve söylüyoruz. Köylerini savunan ve gerçek sonuçlar elde eden ve çok sayıda terörist öldüren ve bitirme vatandaşlarla Amerika ile bağlı ajanda olan siyasi ajanda arasını ayırmak lazım.Öyleyse dakik olmamız gerekiyor.
Yedinci soru:
Ekim ayında, Kürt Koruma Birimlerinin (YPG) Türkiye sınırından 30 km’ye çekilmesi için verilen tarih sona erdi. Ankara YPG’nin geri çekilmediğini iddia etti. Bu birimler şimdi nerede, yerleri nedir? Eşit derecede önemli bir soru da bu birimlerin Suriye silahlı kuvvetleriyle nasıl uyuşacağı ve bu konuda ayrıca bir bildiri ve öneri bulunuyordu.
Cumhurbaşkanı Esad:
Bu silahlı grupların geri çekilmesi ile ilgili Rus-Türk anlaşmasının kesinlikle uygulanması gerekiyor, Söylediğim gibi, bu bölge Kürtlerin ve Arapların bir karışımı, ancak liderleri Kürt. Kesinlikle geri çekilmesi gerekiyor çünkü Türklere savaşın başlangıcından beri rüyasında gördüğü planın uygulanmasıyla başlaması için bir gerekçe verdi. 30 km’lik bir mesafeye çekilmeleri gerekmektedir. Uygulayacağını açıkladıkları başvuruya gelince, bazı alanlarda uygulandı, ancak tam olarak uygulanmadı, bunun olması bekleniyor. Bu tür bir eylem aniden gerçekleşmez, hızlı bir şekilde gerçekleşmez ve bir bölgede mücadele eden tüm gruplar üzerinde merkezi bir kontrolün olması gerekmez. Milislerin bazen kaotik mücadele verdiğini ve kararlarının dağınık olduğunu sen de biliyorsun, bu yüzden bir yerde bir şey uygulanır başka bir yerde uygulanmaz.
Şimdi bu anlaşmayı tam olarak uygulamak için Rusya ile aramızda işbirliği var. Uygulandıktan sonra, Türklere şunu kesinlikle söylemeliyiz: Hadi Çekilmeye başlayın.
Bu grupların Suriye Arap Ordusu’na katılımıyla ilgili olarak, biz 2013’te uzlaşmaların başlamasından bu yana, silahlarını teslim eden herkesin tam bir affa hasıl olacağı ve herhangi bir vatandaş gibi olacağı ve de Suriye Arap Ordusu’na katılabilmesi ilkesinden memnuniyet duyduk. Bu birçok yerde hasıl oldu: Teröristlerle savaşanların bir kısmı Suriye Arap Ordusu’na katıldı ve savaştı. Bazıları da Suriye Arap Ordusu saflarında şehit oldu.
Rusya-Türk anlaşmasının ardından resmen açıkladık. Savunma Bakanlığı, bu savaşçıları Suriye Arap Ordusu’nun saflarına o bölgeye uygun olabilecek farklı planlarla katmaya hazır olduğunu açıkladı, ancak resmi şekilde gelen cevap Suriye Arap Ordusu’na katılmaya hazır olmadıkları ve silahlarını o bölgelerde korumaya ısrarlı oldukları yönündeydi.
Yine, Suriye-Rusya işbirliği çerçevesinde, biz onları Suriye Arap Ordusu’na katılmaya ve işgalci Türk ordusuna karşı Suriye ordu saflarında savaşmaya ikna etmeye çalışıyoruz. Suriye’nin kuzeyinde kendileri sebebiyle kaybedilen toprakları geri almak için doğru ve uygun yer olduğuna ikna etmeye çalışıyoruz. Durumların önümüzdeki haftalarda nasıl yürüyeceği üzerinde çalışıp görmemiz gerekiyor.
Sekizinci Soru:
Sayın Cumhurbaşkanı, aslında Suriye’nin çoğunda savaş sona erdi, insanlar köylerinde evlerine dönüyorlar, Suriye yönetimi yaşamları için gerekli olan gereksinimlerini sağlamak için ne yapıyor? Bu bölgelerdeki yenilenmiş ev veya okulların sayısı hakkında istatistikler olabilir mi? Vatandaşlar için normal bir yaşam yaratma sürecinde ortaya çıkan ana zorluklar nelerdir?
Cumhurbaşkanı Esad:
Suriye’de bizim için her vatandaşı günlük olarak ilgilendiren iki ana eksenin; ekonomik durum, temel ihtiyaçların karşılanması ve çocuklarının eğitimi ve sağlığı olduğunu düşünüyorum. Nereye girersek girelim, okulları acilen yenileyerek, okul malzemeleri, öğretmenler vb. sağlayarak başlıyoruz. Diğer yandan aynı bağlamda, o bölgede hastanelerin çalışmasını temin etmek. Tabi aynı çerçevede yaşamsal durumu da aynı çerçevede önem gösteriyoruz. Suriye’ye yabancı yatırımı önleyen abluka ve diğer abluka çeşitleri, temel ihtiyaçları azda olsa karşılayabiliyoruz, bazen de yeteri kadar karşılayamıyoruz, bu ablukanın bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır, başka yollar arıyoruz, dostlarımız Rusya veya İran olsun bazen de bazı insani yardımlarda Çin bize yardım ediyor. Bunlar, bir vatandaşın yaşamı için gerekli olan minimum güvenceyi sağlamak için önceliklerimiz.
Dokuzuncu soru:
En önemli soru: Ülkenin normal yaşama dönmesi ve mültecilerin geri dönmesi için işyerlerinin sağlanması gerekiyor. Yıkılan tesislerin yeniden inşası var mı? Ağır yaptırımlar altında yeniden inşa etmek zor mu?
Cumhurbaşkanı Esad:
Evet, zordur ama imkansız değildir. hayali, olmayan veya gerçekçi olmayan sözcükler konuşmamak için, pratikte bir dizi endüstriyel sektörde, örneğin ilaç endüstrisinde, laboratuvarların sayısı savaşın başlangıcı ile bugün arasında önemli ölçüde artmıştır. Sürekli olarak farklı sektörlerde kurulan fabrikalar var, elbetteki ivme olması gerektiği gibi değil, ya da iş fırsatı arayan mültecilerin yurt dışından geri dönüşlerini de kapsayacak şekilde değil, ancak sınırlı da olsa ağır sanayiler gibi yeni endüstriler yaratabilmek, ekonomik durumla çelişmektedir. Ancak şimdi yatırımı daha fazla teşvik etmenin yollarını aramalıyız, çünkü bir abluka söz konusu olduğunda, daha fazla teşvike ihtiyacınız olur. Bu nedenle eski, birkaç kez de değiştirilen bir yatırım yasamız var. Şimdi de durumumuza hangi ek düzenlemelerin uygun olabileceğini araştırıyor ve inceliyoruz. Sermaye için daha fazla teşvik etmek amacıyla, en azından şu anda Suriye’de yaşayan ve dış ablukaya tabi olmayanlar için, Batı ve ABD kuşatmasına rağmen, yurt dışından gelen sınırlı yatırımlar vardır.
Onuncu Soru:
Barışçıl çözüm konusuna geri dönersek, silahlılar silahlarını teslim etmeye devam ediyor. Suriye hükümetinin ve onları kişisel olarak topluma yeniden entegre etmek için kişisel olarak çok şey yaptığını biliyoruz. Durumları düzeltilen silahlılara ve ailelerine yardım etmek için bir sonraki planlarınız nelerdir?
Cumhurbaşkanı Esad:
Bu önemli bir nokta ve önemli bir meydan okuma, eğer sektörlere bölmek istersek, birkaç sektörü içerir, ilk önce elimizde çocuk var, çünkü ailelerinden bahsediyorsunuz, silahlı soyut bir durum değil, bir ailesi, toplumu var, küçük de olsa, lakin radikal bir toplum, yasalardan uzak, ulusal eğitimden uzak yanlış öğretiler edinmiş şekilde, ömürlerini uzun ve temel bir aşama olarak yaşadılar. Bunlar öncelikle okullara entegre edilmeli bunu da bir kaç hafta önce açıkladık. Okulların bu çocukları kabul edeceği ve yaşlarına göre eğitime konsantre olmaları ve entegre olmaları için az bir süre zarfında ulusal öğretilerden içmeleri ve öğrenmeleri gerekmektedir.
İkinci bir nokta da pazarlanan dini radikalizm ki uzun yıllar boyunca toplumların akıllarında tutuldu, IŞİD, Nusra Cephesi, Tahrirul Şam Ordusu, İslam Ordusu değişik isimler önemli değil, bu isimler adı altında El Kaide ve Vahhabilik ideolojisi benimsetildi. Bunların hepsi aynı ideoloji ve yanı düşünce. Suriye’de dini kurum bu konuda çok önemli bir rol oynuyor, bu insanlara ilk başta ulusal ve insani meseleler konusunda konuşmanız mümkün değildir, Bu kavram yanılgıları, zihinlerine giren dini kavramların yanlış, çarpık ve dine aykırı olduğunu anlamalılar. Üçüncü husus, bu toplumun da yasalardan uzak yaşadığı, bir devletin ne anlama geldiğini bilmediği, bir hukukun ne anlama geldiğini, bir mahkemenin, bir polisin ne anlama geldiğini, toplumun hayatını düzenlemek için kullandığı diğer araçların ne olduğunu bilmediği bir toplum, buradaki en büyük meydan okuma burada yatıyor, Disiplin ve düzen kavramlarını yeniden canlandırmak için üzerinde çalıştığımız bu işleri, devleti en iyi haliyle bu köylere ve şehirlere nasıl getirmek üzerinde çalışıyoruz; bu toplumun Suriye toplumu ve ulusal kavramlarla bütünleşmesi için farklı kurumların rolünü sürekli ve güçlü bir şekilde çalıştırmaktayız.
On Birinci Soru:
Sayın Cumhurbaşkanı, aynı zamanda, Kürt nüfusunu ilgilendiren insani durumla ilgili olarak, savaş zamanlarında önemli bir sorum var… Savaşın devam ettiği süre boyunca, Kürt çocuklar, Kürtçe eğitim görüyorlardı ve eğitim aşamalarını geçmeleri için resmi belgeler veya devlet belgeleri alamadılar ve bu şimdi büyük bir sorun çünkü, eğitim ve öğrenime devam edemezler ve resmi olarak çalışamazlar. Bu sorunu çözmek için bir plan var mı? Bu plan hazır mı? Yoksa hala hazırlık aşamasında mı?
Cumhurbaşkanı Esad:
Bu, önceki soru ile ilgilidir, ancak uygulama bu özel nokta ile bizzat bağlantılı, Milli Eğitim Bakanlığı’nın Türkiye işgalinden hemen sonra açıklandığını düşünüyorum, bence iki ya da üç hafta önce ya da biraz daha az, Kürtçe müfredatını okuyan öğrencilerin ulusal müfredatta herhangi bir hazırlığın ilköğretim sonrası yani ortaokul aşamalarında entegrasyonunun kabul edildiğini açıkladı. Bu, bu noktaya yönelik pratik bir çözümdür ve bu normaldir, aksi halde, izole edilmiş bu öğrenciler veya gençlerden anavatanla bütünleşmelerini veya ulusal müfredatta kabul edilemez olduklarını nasıl isteyebiliriz.
Müdahale:
Ancak eğitimlerini tamamlayan ve resmi devlet belgelerine
sahip olmayan çocuklar ve gençler var, bu nasıl çözülecek?
Cumhurbaşkanı Esad:
Başka bir seçenek olmadığı için bu sertifikaların kabul edilmesi gerekmektedir. Öğrenci sadece okul yoluyla değil aynı zamanda yüksek kurumlar, üniversiteler ve diğer eğitim kurumları aracılığıyla da bütünleşir. Verimli bir kişi olmak için bu yolda devam etmesini, önümüzdeki yıllarda anavatanının inşasına katkıda bulunmasını istiyorsak, onu eğitim sistemine dahil etmek için usule ilişkin çözümler kabul etmeli ve bulmalıyız. Konuştuğum ilk çözüm iki hafta önce yürürlüğe girdi, çünkü en hızlı ve en kolay çözümdür, ancak diğer çözümler önümüzdeki haftalarda da aynı şekilde geleceğini düşünüyorum.
On İkinci Soru:
Sayın Başkan, Medyaya göre, Trump, ABD’nin Suriye’deki varlığını, özellikle de petrol alanlarını koruma bahanesiyle ülkenin doğusunda ve kuzeydoğusunda genişlettiğini söyledi. Sorunu askeri olarak çözmek mümkün mü? Böyle bir askeri operasyon ne zaman başlayabilir?
Cumhurbaşkanı Esad:
Ülkede ajanları yoksa bir işgalcinin gelemeyeceğini her zaman söylüyorum, işgalcinin kendisine düşman bir atmosferde yaşaması zor, burada her zaman ilk, en yakın ve en güvenli çözümün Suriyelileri ulusal kavramlar etrafında birleştirmek olduğunu söylüyoruz. Petrol için ya da başkaları için değil, lakin zamanla işgalci kaldığında, Irak tecrübesi Amerikalılar için hala tazedir, kendileri için beklenmeyen sonuçtu, ancak bizler bunu Suriye’den görüyorduk, 2003 işgalinden sonra yapılan bir röportajda işgalin askeri direniş yaratacağını söylemiştim. Suriye’deki Amerikan varlığı, Amerikan zayiatlarına ve sonuç olarak da Amerika’nın çıkışına yol açan askeri bir direniş üretecektir. Elbette ki, bir Rus-Amerikan çatışmasını düşünmüyoruz. Bu açıktır, bize hizmet etmez, Rusya’ya ya da dünyanın istikrarına hizmet etmez. Tehlikelidir, ancak Amerika işgal ettiği herhangi bir alanda rahatça yaşayacağına inanamaz. Irak ve Afganistan’ı hatırlatırız, Suriye de bu konu açısında istisna değildir.
On Üçüncü Soru:
Amerika Birleşik Devletleri’nin buradaki eylemlerinde, özellikle Suriye petrolüyle ilgili olarak, bu eylemlerin hükümet çetesinin eylemleri olduğunu düşünmüyor musunuz? Suriye’nin Washington’un eylemleri yüzünden uğradığı kayıplar nelerdir?
Cumhurbaşkanı Esad:
Sözlerin doğrudur, sadece petrol çaldıkları için değil, ama Amerika çeteler üzerine siyasi bir sistem olarak kurulmuş bir ülke olduğundandır. Amerika başkanı bir ülkeyi temsil etmiyor, bir şirketin icra direktörü ve yönetim kurulu üyeliğini yürütüyor. Devletin gerçek sahipleri, petrol şirketleri, silahlar, bankalar ve diğer lobilerdir. Özellikle petrol konusuna gelince, Amerikan devletinin bir devlet değil, bir sistem olan liderliğinin bu çıkarları için çalışan şirketler tarafından yönetilmesinin doğal bir sonucudur. Ama sana çete demekten daha önemli bir şeyi hatırlatmak istiyorum. Hitler’in II. Dünya Savaşı’nda Sovyetler Birliği’ni istila etmesine yol açan en önemli faktörlerden birinin petrol olduğunu ve bazılarının tek faktörün, Sovyetler Birliği’nin işgali için başka bir faktör olmadığını söylüyor. Bugün Amerika, Nazileri taklit etmekle aynı işi yapıyor. Öyleyse bugün ABD politikasını Nazi politikalarıyla karşılaştırabiliriz. Genişleme, istila, diğer insanların çıkarlarına saldırmak, uluslararası hukuku, uluslararası normları, insani ilkeleri vb. Bu politika ile Nazi politikası arasındaki fark nedir? Amerikan sisteminin bir üyesi bize bu sorunun cevabını verebilir mi? Sanmıyorum.
On Dördüncü Soru:
Suriye, Suriye petrolünün ABD tarafından çalınması konusuyla ilgili olarak Birleşmiş Milletlere şikayet edecek mi? Şam’ın Washington tarafından çalınan ve gasp edilen petrolün tazminatını talep etmesinin belirli planları var mı?
Cumhurbaşkanı Esad:
Elbette bu normaldir, ama sen ve ben ve bu dünyadaki birçok kişi Birleşmiş Milletlerin olmadığını biliyoruz, çünkü uluslararası hukuk yok, Birleşmiş Milletler’e sunulan tüm şikayetler çekmecelerde kalmaktadır. Çünkü çetelerin yönettiği ve güç prensibine dayanan bir yarı devlet sistemi var. Biraz önce söylediğimiz gibi onlar bir grup hırsız. Aralarındaki mücadele, kazançlar, karlar ve kayıplar için verilen bir mücadeledir, göründüğü gibi bir inanç veya parti çatışması değildir. Yani Trump ve Amerika’daki diğerleri arasındaki çatışmaları kastediyorum. Ganimetler ve kazançlar için verilen mücadeleler, bu yüzden bugün orman benzeri bir dünyada yaşıyoruz. 2. Dünya Savaşı öncesi dünyaya daha yakın ve sonrasında değil. Bunun için bir şikayet göndeririz, ancak çekmecelerde kalır.
On Beşinci Soru:
Birkaç gün önce İstanbul’da, Suriye’de kimyasal silah kullanımı iddia edilen fabrikasyon videoların yapımına yaygın bir şekilde dahil olan Beyaz Kasklar örgütünün kurucularından biri öldü.
Yine Şimdi Suriye’deki (Beyaz Kasklar) kurucusunun ölmediği, öldürüldüğü gibi bazı varsayımlar var, sizin ne düşünüyorsunuz? İstanbul’da ne oldu?
Cumhurbaşkanı Esad:
Bu davayı basitçe ele almamak için, genel olarak benzer şeylerin bağlamında görmeliyiz. ABD’li milyarder Jeffrey Epstein birkaç hafta önce öldürüldü. Beyaz Kasklardaki kilit figür Almanya’daydı. Hapishanede öldürüldü ve intihar ettiğini söylediler. Şimdi de subay olan Beyaz Kaskların ana kurucusu öldürülüyor, tüm tarihi NATO ile, Afganistan’da, Kosova’da, Irak’ta ve Lübnan’da geçmiş ve ardından Beyaz Kaskları Suriye’de kuruyor. Bu kişinin tarihinin insani çalışmalar olması gereken sözde beyaz kasklarla ne ilgisi var? Elbette biliyoruz ki bu kuralın bir parçası. Bence bu insanlar, Bin Ladin’in öldürülmesiyle, son zamanlarda da el Bağdadi’nin öldürülmesiyle birlikte, bütün bu insanlar öldürülüyor çünkü evvela önemli sırlar saklıyorlar, yük oldular ve rolleri bitti. Rol bittikten sonra onlardan kurtulmak gerekli oldu, bu yüzden bütün bu romanlara bir panoramik resim olarak bakacak olursak intihar ettiklerini ya da doğal bir şekilde öldüklerine inanmazlarsa, tüm bu isimler ve belki de şu anda bahsetmediğimiz diğer isimlerin rolü ölümle bitti. Ki gerçek sırla onlarla birlikte ölsün diye. Bağdadi ve Bin Ladin neden öldürüldü? Çünkü onlar hayatta olsaydı, bir noktada gerçeği söylerlerdi, belki de Beyaz Kaskların kurucusu da anılarını ve yaşamını içeren ve izin verilmeyen bir kitap yazıyordu. Bunlar olasılık, fakat çok büyük olasılıklar, çünkü zıt olasılıkları şimdi ikna edici görmüyorum.
Müdahale:
Yani eski MI6 ajanının ölümünün arkasında Batı istihbaratının olduğunu düşünüyorsunuz.
Cumhurbaşkanı Esad:
Tabii ki bu bir istihbarat çalışması, ama hangi istihbarat?
Her zaman genel olarak Batı istihbaratından ve bölgemizdeki bazı istihbarattan bahsettiğimizde, bağımsız bir devletin istihbaratı değillerdir. CIA’nin ana istihbarat servisinin şubeleridir, gerçek budur. Bu çalışmayı büyük ihtimalle yabancı istihbarat emriyle yapan Türk istihbaratıydı. Bu olasılıkları tekrar ediyorum, ancak bu Batılı istihbarat teşkilatları veya Batılı makamlarla çalışanlar arasındaki ilişkilerin niteliğidir.
On Altıncı Soru:
Sayın Cumhurbaşkanı, Anayasa Komisyonunun çalışmaları Cenevre’de başladı, sizce çalışmaları faydalı olacak mı?
Şam’da, bu komitenin önerileriyle geçersiz kılınması durumunda kabul edilemez hale gelebilecekleri kırmızı çizgiler var mı?
Cumhurbaşkanı Esad:
Savaşın çözümünün Anayasa Komisyonu aracılığıyla gerçekleştirildiğini gösterme girişimi var. Suriye’deki savaş anayasaya yönelik bir anlaşmazlık veya bölünme için patlak vermedi. Suriye’deki savaş, orduyu, polisi ve sivilleri öldürmeye, kamu mallarını ve diğerlerini tahrip etmekle başlayan bir terörizm olduğu için başladı. Dolayısıyla terörizm sona erdiğinde savaş sona erer. Amerika’nın geçiş organı fikrini öne sürmek istediği paralel bir siyasi eksen vardı, ve tabii ki Suriye’de ve uluslararası hukuka inanan tüm ülkeler tarafından reddedildi. Sonuç olarak, Soçi görüşmeleri veya ekseni başladı ve Anayasa Komisyonu’nu hazırladı. Anayasa Komitesi anayasayı tartışıyor ve bizim için anayasa, zaman zaman herhangi bir metin olarak Suriye’de bulunan yeni verilere göre ele alınmalı ve değiştirilmelidir. Bu kutsal bir metin değildir. Bununla ilgili bir sorunumuz yok, bu yüzden bu yolda yürüdük.
İyimserliği abartmamak ve gerçekçi olmayan önerilerde bulunmak için, şüphesiz Anayasa Komisyonunun bileşimi hakkında konuşmamız gerekiyor, biri Suriye hükümetinin görüşlerini temsil eden taraf, biri farklı görüşlere sahip sivil toplumu temsil eden taraf ve bir de Türkiye tarafından atanan taraf. Rusya Anayasasını değiştirmek isteyen bir Rus olduğunuzu hayal edin ve sana teklif edilen komitenin bir bölümünün veya tüm komitenin, önemli değil, yabancı ülkeler tarafından atandığını söyleyecekler, burada senin tutumun sadece kabul etmemek değil bilakis bunun ahmakça bir öneri olduğunu, mantığa ve gerçeğe aykırı olduğunu söyleyeceksin. Ancak bu, Anayasa Komitesinde hasıl oldu. Türk hükümeti tarafından atanan bir tarafla müzakere ediyoruz, bunun da anlamı Amerika’dır tabii. Ama ön cephe Türkiye, ama bu bir gerçek. Şimdi, eğer bu komiteden sonuç elde etmek istiyorsak, şüphesiz içindeki herkesin Suriye sokağına ve Suriye halkına ait olması gerekiyor, yabancı bir ülkeye ait olması mümkün değildir, ama onlar alenen bu devlete aittirler.
Derinden Suriyeliler olmalarına izin verilecek mi? Başka bir ülkeye ait olan bir şahsın ülkesine dönüp sadık olması mümkğn müdür? Cevap vermek istemiyorum ama mantıklı sorular, görüşmeyi dinleyen herkesin bu soruya mantıklı cevapları olacağını düşünüyorum.
Devamı Gelecek…


SANA

Yorumlar kapatıldı.