Sahak Mashalian
Gündemdeki sorularla ilgili yaptığım açıklamalarıma karşın Episkopos Aram Ateşyan’dan öylesine bir üslupla yanıt geldi ki ürperdiğimi itiraf etmeliyim. Bu üslup ve yaklaşım, aynı kıstaslarla yanıtlandığında ortam, içinden çıkılamaz hale gelebilir, cemaatimizde zaten söz konusu olan bölümlemeleri daha da derinleştirebilir ve onmaz yaralara yol açabilirdi. Hem kendi adıma hem de cemaatimiz adına oldukça endişelendim. Çünkü o hakaretamiz, kışkırtıcı ve din adamlığına sığmayan üslubu tekrarlamak işten bile değildi. Bir düşünün, iki Srpazan bir yandan aynı seviyesizlikle kürekçi kavgasına ve laf dalaşına tutuşmuşlar, diğer yandan da halklarına ve gençlerine esenlik ve sevgi mesajları veriyorlar. Bu nasıl bir ikilemdir… bu şekilde halkımıza nasıl kendimizi sunabiliriz, ne kadar doğru örnek olabiliriz? Ben halen bu üslubun Aram Srpazan’a ait olabileceğine inanmak istemiyorum. Yazılarını başkalarının yazdığını düşünmek bile istemiyorum. Eğer hal böyle ise, yazılarını kaleme alacak kişileri, dilinde terbiye freni olanlar arasından seçmesinin kendi itibarı açısından çok önemli olduğunu düşünüyorum. Israrla kendisinin yazdığını iddia edecekse de bu söylemini vicdanıyla baş başa bırakıyorum. Kendisiyle beraber sınırlı da olsa bugüne kadar oluşturduğumuz saygı çerçevesini korumaya devam etmenin her ikimizin de çıkarına olacağı kanaatindeyim.
İlk yorum yapan siz olun