İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

6-7 Eylül’de Adalar…

Oral Çalışlar

6-7 Eylül’ü geride bırakalı 64 yıl oldu. Maalesef geçmişimizdeki bir çok acı olayla olduğu gibi bu olaylarla da yüzleşmedik. 

Ben daha önce de yazmıştım. Şimdi yeniden hatırlatmak istiyorum. Ne olmuştu o gün? 

Örneğin Büyükada’da Lefter’in evine kimler, neden saldırmıştı? O gün Atatürk’ün Selanik’teki evine bomba atıldığı bahanesiyle İstanbul’daki Rumlar hedef alındı. Evi bombalayanın bir Türkiyeli ajan olduğu sonradan ortaya çıkacaktı. 

Bir gazetenin, kışkırtıcı bir başlıkla akşam baskısı yapmasıyla, tezgah başlatılmıştı. 

Bu tezgahın, “özel harp işi” olduğunu bir komutan sonradan itiraf etti. Tezgahın arkasında görev aldığı söylenen Özel Harpçilerden hiçbir zaman hesap sorulmadı. 

Yapan yaptığıyla kaldı. 6 Eylül 1955 sabahı, İstanbul’daki Rumlar hedef alındı. Evleri, işyerleri, yakıldı, yıkıldı talan edildi. 

Olaylarda, 15 kişi öldürüldü. Resmî rakamlara göre 30, resmî olmayan rakamlara göre 300 kişi yaralandı. 

400’e yakın kadının tecavüze uğradığı tahmin ediliyor. 4214 ev, 1004 işyeri, 73 kilise, bir sinagog, iki manastır, 26 okul ile aralarında fabrika, otel, bar gibi yerlerin bulunduğu 5317 mekân saldırıya uğradı.

Esas hedef Rumlardı; ancak tüm azınlıklar saldırganların hedefi oldu. Tahrip edilen işyerlerinin yüzde 59’u Rumlara, yüzde 17’si Ermenilere, yüzde 12’si Yahudilere aitti. Saldırıdan, “Müslüman olmuş Beyaz Ruslar”da nasibini aldı.

Büyükada ve Lefter

6-7 Eylül saldırıları Rumların yoğun olarak yaşadığı Adaları da içine aldı; dükkanları, evleri, kiliseleri yağmalandı, yaralananlar oldu. Bir topluluk da Lefter’in evine saldırdı. Onu ve ailesini linç etmeye kalkıştı. Lefter, kızlarını ve eşini alarak kapısını kapattı. 

Evindeki silahı da alıp, kapının arkasında dikildi. Taşlar attılar, boyalar attılar, bağırdılar çağırdılar. Aile içeride endişeyle bekledi. Lefter, saldırganları tanıyordu. Ancak, hiçbir zaman isimlerini açıklamadı, bilgi vermek istemedi. 

Hayal kırıklığını şöyle anlatmıştı: “15 gün önce omuzlarda taşımışlardı. O gün kayalar ve boya tenekeleri ile karşılaştım. En kötüsü harçlık verdiğim çocuklar evime saldırdı. 

Kızlarım küçüktü, onları öldürmeye kalktılar. (…)

Çok sordular kim yaptı diye, ama o gün de söylemedim, bugün de söylemeyeceğim.” 

(…) 

Aradan 64 yıl geçti. Devlet arşivlerinin açılmasının zamanı gelmedi mi? 

Bu acı olayla özellikle adalarda yüzleşmenin Lefter’in hatırasına bir saygı olarak bile anlamlı olduğunu düşünüyorum…

https://www.posta.com.tr/yazarlar/oral-calislar/imamoglunun-diyarbakir-gezisinin-anlami-2201986

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın