İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Yukarı Fırat Ermeni köyleri ağlamaya devam ediyor

Hanriet Topuzyan Başoğlu Yukarı Fırat havzasındaki kadim Ermeni yerleşim bölgelerine gerçekleştirdiği gezinin kendisinde bıraktığı izlenimleri ve bölgenin tarihine dair notları geniş bir makale haline getirdi. ‘Agos’ haftalık gazetesi bu makalenin ilk ve ikinci bölümlerini yayınladı. Hanriet Topuzyan Başoğlu’nun ilk makalesinde şu satırlar yer aldı: “Yukarı Fırat gezime Sivas’tan başladım. 1915 öncesinde 20.000’e yakın Ermeni nüfusun merkezde, 80.000’e yakın nüfusun ise çevre ilçe ve köylerde yaşadığı biliniyor. Bölgede Surp Sarkis, Surp Minas, Surp Pırgiç, Surp Kevork, Karasun Manuk ve Surp Astvatzatzin kiliseleri, ayrıca ilk Hristiyan şehitlerinden Surp Vlas’a ait bir de şapel bulunmaktaydı. Sivas’ın merkezinde ayrıca iki Ermeni Protestan, bir Ermeni Katolik kiliseleri bulunuyordu. Bir hastane, bir tiyatro, 13 okul faaliyet gösterirken, iki yerel gazete de yayın yapmaktaydı. 1915 sonrası geri dönebilen bir avuç halk ise artık okullarında okuyamaz, ibadetlerini doğru dürüst yapamaz hale gelmişti. Çünkü kilise ve okul binaları askeri garnizona dönüştürülmüştür. 1952 yılında da en görkemli Surp Astvatzatzin kilisesi hükümet kararıyla dinamitlenerek yok edilmiştir. Bugün bu sayılanlardan sadece birkaç duvar parçası, varlıklarını korumaya çalışan birkaç aileden başka bir şey kalmamış durumda. Eğin’e girerken birden Karekin Vartabet Sırvantsdyantz’ın 1879’da bölgeye geldiğinde kaleme aldığı cümleleri hatırlıyorum. Eğin ismi Ermenice Agn’dan geliyor. Yani su, kaynak, çeşme anlamında. Her köşesinden sular fışkıran bu bölge adını fazlasıyla hak ediyor. Zaman içinde adı Eğin’e dönüşen bu bölgeye, 1922 yılında “Kemaliye” ismi verilmiş. Eski Eğinliler Vaspuragan bölgesi Ani şehrinden geldiklerini kabul ederler. Bugün ise Eğinlilerin övündüğü 18 çeşit dut ağacı var. Ancak ondan ipek üretecek tüccar yok. Eğin’e 40 km uzaklıkta altın madeni var. Altın var ancak altını işleyecek zanaatkar yok. Kısaca Ermeni yok, zenginlik yok. Ermeni’den kalan sadece güzel evler var. Evlerin güzelliği ve mimarisi görmeye değer. Eğin yamaç üzerine kurulmuş bir yer. Her yerinden sular ve bereket fışkırıyor. Evlerin kapı tokmakları birer sanat eseri. Haç şeklinde pek çok kapı tokmağının yanında Türk Şaman geleneğinin sembolleri de var. Evlerin tabanında kullanılan Gavcin denilen yer taşları bu binalara ayrı bir güzellik katıyor. Ki bu kelimenin de Ermeniceden geldiği apaçık. Bazı evlerin üzerinde bereketi temsil eden meme şeklinde çıkıntılar bulunmakta. Bu meme aslında Anahit’in bereketi simgeleyen memesinden başka bir şey değil. Eğin’in deprem bölgesi olmasından dolayı, bu binaları yaparken her şeyi düşünüp, ölçüp yapmışlar ve binaların günümüze kadar gelmesini sağlamışlar. Evlerin üzerleri dikine kullanılmış ahşaplarla kaplanmış, bunun da sebebi kar ve yağmurun binaya zarar vermemesi. Günümüzde bu güzel evlerin üstü çirkin sac levhalarla kaplanmış…”.


Ermenistan Kamu Radyosu

Yorumlar kapatıldı.